Category Archives: Grup

Grup Benim Gölgem

Ben nasıl Yaratan’ın gölgesiysem, grup ta benim kopyam, gölgem. Dostlarımdan onlara kattığımdan çok daha fazlasını alıyorum. Bu onlara yada onların davranışlarına bağlı değil sadece benim onlara olan tutumuma bağlı. Bu çevre de Yaratan. Bu O’nunla çalışmam için O’nun bana verdiği fırsat, benim için bir illüzyon yarattı, sanki benim dışımda bir şey varmış gibi ama gerçek şu ki dışımda sadece Yaratan var. Onun vasıtasıyla Yaratan ile bütünleşmek için onunla bağ kurmayı arzulayayım diye çevrenin beni etkilediği koşulu edinene kadar sürekli çevreyi uyandırmak zorunda olmamızın nedeni bu. Yaratan’ı çevre olmadan edinemem çünkü çevre, onun aracılığıyla Yaratan’ın imajını göreceğim dışsal bir araç. Eğer grupla bütünleşmeyi arzulamıyorsam o zaman amacı, Yaratan’ı hiçbir şekilde niyet etmiyorum. Nihayetinde komşum kim? Maneviyatta meydana gelen kırılmanın gücü beni iki parçaya ayırdı: ben ve komşum. Ne için? Bu Yaratan’la bütünleşmek için bende neyin eksik olduğunu algılamam içindi. Bana yabancı gibi görünse de bu çevreyi kendime mümkün olduğunca çok yaklaştırabildiğim kadarıyla Yaratan’a o kadar çok yakınlaşabilirim. Kendimden bir parçayı yabancı ve nefret dolu görebileyim diye kasıtlı olarak iki yönlü bir algı ile donatıldım. “Dostunu kendin sev”‘in Tora’nın ana kuralı olmasının sebebi budur. Işığın ıslah ettiği yegane şey budur ve bunun dışında ıslah edilecek hiçbir şey yoktur. Bu ıslahı talep etmediğiniz takdirde tüm çabalarınız boşunadır. Diğer her şey boşluğa doğru nafile haykırışlardır.

– 05/10/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin ikinci kısmından alıntıdır.

İlerleyişin Ana Şartı

Eğer gruptaki dostlarımdan destek görmüyorsam manevi olarak ilerleyemem. En azından herkesin kendine göre sağlayabildiği derecede edilgen desteği gruptan almak zorundayım. Büyük Kabalist Rabi Yossi Ben Kisma’nın bebekler gibi onu arzu eden öğrencilerinden oluşan küçük bir grupta olabilmesinin nedeni buydu ve bu ilerlemesi adına onun için yeterliydi. Eğer o kendi seviyesine göre ve onlar da kendi seviyelerine göre arzu ederlerse bu onlar aracılığıyla Sonsuzluk Işığını çekmesi için onun açısından yeterliydi. Işık mutlak sükunet içerisindedir. O her yerde aynıdır ve herşey onu kullanan kişiye bağlıdır. Bu yüzden daha yeni başlayanlardan oluşan küçük bir grup ile ileri seviyedeki öğrencilerden oluşan büyük bir grup arasında bir fark yoktur. Herşey kişiye ve karşılıklı garantörlüğü gerçekten ne kadar istediğine bağlıdır. Gruba sunduğu çabalar kadarıyla Üst Işıktan ihtiyacı olanı alır. Dolayısıyla ilerler ve ilerlemeleri için diğerlerine de yardım eder.

Bir Dosta Nasıl Yardım Edebilirsin?

Soru: Doğru niyeti edinmesi için bir dosta nasıl yardımcı olabilirim?

Cevap: Yeni başlayan biri Kabala’ya ilk geldiğinde ne hakkında konuşulduğunu görmez, duymaz yada hissetmez. Kendi düşünceleri ve arzularında batmıştır. Ne tür bir dünyanın içerisinde olduğu hakkında hiçbir algıya yada anlayışa sahip olmayan daha yeni doğmuş bir bebek gibi oturur ve herkesle birlikte öğrenir. Yada bu durum bilincini kaybetmiş hasta bir insanla da karşılaştırılabilir.

Bir araba kazasından sonra yatakta bilinçsiz bir şekilde yattığım zamanı hatırlıyorum. Bazen bilincim çok az yerine gelirdi ve dışarıdaki sesleri duyardım. Hatta bazen onlara cevap bile verirdim ama hiçbir şey görmezdim yada bir tepki gösteremezdim. Bu Kabala çalışmaya gelen bir insanın durumuna çok benzer: Oradadır ama orada değildir. Zamana ve diğerlerinin ilgisine ihtiyacı vardır, insanların ciddi bir hastalığı olan birine yada bir bebeğe karşı gösterdiği şekilde bir ilgiye. Bu tür bir ilgi ilerlemesi için ona biraz yardımcı olur.

Eğer destek yardımcı olmuyorsa o zaman kişi yalnız başına bırakılmalıdır ve yavaş yavaş kendisi için bir düzen oluşturması için ona zaman verilmelidir. Kendinin yerine Kabala’yı duymaya başlaması onun aylarını yada yıllarını alabilir.

Kişi ilk defa ne zaman gerçekten duymaya başlar? Diğerleri ile olan birliğin onun için manevi algılar açtığını ve manevi dünyaya girişin kesinlikle bunda yattığını hissettiği zaman.

Bu yüzden çevre ne kadar büyük ve güçlü ise kişinin gelişimini o kadar hızlandırır ve onu etkiler, onu kendi kendine daha hızlı ilerlemeye zorlar.

– 31/08/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin (Zohar) ikinci kısmından alıntıdır.

Herkes Bunu Yapabilir

Soru: Kişi düşüşleri esnasında ona destek veren ve onunla ilgilenen büyük bir grup tarafından sarmalanmışsa bu harika birşey. Peki ama münferit olan ve en yakındaki Kabala grubundan çok uzaklarda oturanlar, örneğin Avrupa’daki gibi maneviyatla pek ilgisi olmayan çevrelerde yaşayan diğerleri ne yapacaklar?

Cevap: Fiziksel yakınlığın maneviyat üzerinde pozitif bir etkisi olduğunu düşünüyoruz ama bu ille de böyle değil. Kişi eğer ilerlemek için büyük çaba sarf ederse ve nerede olursa olsun bağlantı kurabilirse her zaman diğerlerinin yanına daha hızlı gidip onlara yakın olduğundaki durumdan daha fazlasını elde eder. En azından altı aylık bir müddetten sonra diğerleriyle bağ kurmaya çalışmak her zaman için daha faydalı. Etrafımızı saran bedenlere odaklanmamalıyız, onlar aracılığıyla manevi koşulları görmeye çalışmalıyız.

– 28/07/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin (Panim Meirot uMasbirot Kitabına Giriş) dördüncü kısmından alıntıdır.

BİRLEŞİN VE KEŞFEDİN!

Soru: “Zohar kitabını öğrenebilmemiz ancak birlikteliğe arzulu olmamıza bağlı” derken neyi kastediyorsun? Bunu nasıl oluşturabilir ya da hissedebiliriz?

Cevap:  Islah ancak tüm arzuların birleşmesi koşuluna bağlıdır. Birbirlerinden uzaklaşmış arzularda biz ancak kendi gerçekliğimizi, bu dünyayı hissedebiliyoruz. Birlikte arzularımızı birleştirdiğimizde “Ruhani Dünya” denilen realiteyi hissedeceğiz. Herşey oldukça basit ve kolay, herşey arzuların birleşmesi ya da birleşmemesine koşullu.

Şu anda hissettiğin realite, arzularımızın ayrık ve her birinin sadece kendini düşünüyor olmasından bu şekilde, senin küçücük arzun yalnız kendi çıkarına yönelik, sen sadece sana verileni hissedebiliyorsun. Işığı hissediyorsun ancak arzunun içinde bu Işık sana hiçlik gibi görünüyor, şu an gördüğün gibi. Farklı görmeyi arzuluyorsun ancak bu dünyevi isteklerinle, ıslah sonuna gelmeden yapabileceğin birşey yok.

Bizler yaşadığımızı ancak dünyevi isteklerimiz ifşa olduğunda hissedebiliyoruz. Bu şekilde

isteklerimiz büyüyorlar ve sonrada yok olduklarında öldüğümüzü hissediyoruz. Sonra o tekrar canlanıyor ve tekrar ölüyor, sanki kullanılması için uyarır ve saklanır. Ancak Ruhani seviyeden gelen ve ”Kalpteki Nokta” denen bir başka arzu daha var ki onu diğer arzularımızla birleştirebiliriz.

Cansız, bitkisel ve canlı seviyesinde olan, bu dünyanın arzularını birleştiremeyiz, onlar oldukları gibi vardırlar. Her biri diğerleri ile doğanın onları zorunlu kıldığı oranda bağlı olabilir ve daha fazlası değil. Ancak bizler hep birlikte “Kalpteki Nokta” dediğimiz arzularımızı birleştirebilir ve bu bütünlükte Ruhani Dünyayı hissedebiliriz.

Dolayısıyla kendimize bu genel arzuyu (Kli) hayal etmeliyiz. Eğer maneviyata olan isteğimiz ve karşılıklı birleşme arzusunda olan kalpteki noktalarımız olursa, o zaman ruhani dünyayı hisseder ve ellerimizde tutar oluruz. Ancak bunu hissetme karşılıklı olmalı, herkeste ayrı olarak var olamaz.O ancak tüm arzuların birliğinde ifşa olur.

İfşa olan nedir? Aralarındaki ilişki. Aralarındaki ilişkiye dolum denir. Yaratan. Arzuyu dolduran

Işık. Işığın kendisini değil ondan izlenimimizi ifşa edeceğiz. Bizde kıyafetlenen ihsan etme niteliğini. Ne de kıyafetlenir? Aramızdaki ilişkide, birbirimize olan sevgi ve ihsanda. Bize karşılıklı ihsanda bulunmaya, birlik oluşturmaya olanak veren bir güç mevcut. Bu nedenle diğerlerine ihsan etmeme “Işık”, ifşa ettiğim aramızdaki karşılıklı ihsana da “Yaratan” diyoruz. İçeriği de “İnsan sevgisinden Yaratan sevgisine” dir.

15-02-10-Zohar kitabı dersinden alıntıdır.

Başlangıç Problemleri

Soru: Kişinin grubu Yaratan tarafından seçiliyor, kişi onları severse Yaratan tarafından da sevilecek. Kişi düşüş anında ilerleyebiliyor, çıkışta da grubun gücünden faydalanıyor. Grubun içindeki insanlar birlik oluyor; beraber şarkılar söylüyorlar, birbirlerine destek oluyorlar ancak kişi amacına doğru tek başına gidiyor ve kimi zaman kendisinin gösterdiği olgunluğu gruptan göremeyebiliyor. Kişi bu ikisini; yani hem grubu, hem kendini birleştirmeyi nasıl başarabilir?

Cevap: Herkes ilkin buna karşı çıkar. Bazı insanlar doğanın taksimine göre daha sosyal, bazıları daha bireyseldir (kendi başınadır). Kişi kendi başına çabaladıkça sonuç almasının güçleştiğini, grubun (ruhların birliğinin) ıslahından başka çare olmadığını görür; kişi grupla bağını hiç koparmadan, daha çok maneviyat çalışmalı ve dağıtım yapmaya katılmalıdır.

İrade Özgürlüğü Hızlanmada Bulunur

Kişinin manevi yolda hızlanması ve kendisinin Reshimo’sunu fark etmesi hakkında aldığım sorular

Soru: Bizim hızlanmanın bir parçası olmamızın amacı nedir?

Cevabım: Biz ivme kazanarak, kendimizi değiştiririz ve bu ivmenin kendisinden daha çok bizim ihtiyacımız olan sonuçtur. Ve biz bunu ancak hareketimizi kendi özgür arzumuz aracılığı ile hızlandırarak edinebiliriz ki bu diğer kişiler ile etkileşimde olduğumuz durumdur.

Soru: Hızlanmada nasıl irade özgürlüğü olabilir?

Cevabım: Bu kişinin irade özgürlüğüne bağlı olarak diğerleri ile etkileşime geçmesi ve amaca doğru onlardan ek arzular ve özlemler alması ile vardır. Bir kişinin özgür iradesi çevreyi kullanmasında yatar.

Soru: Zaman yok, ama eğer zaman var olsaydı bile, Yaratan ve yaratılış amacı zamanın parametreleri ile sınırlanmazdı, değil mi?

Cevabım: Evet ve biz tam olarak özgür irademizi kullanarak bu zamansız his alanına girmek zorundayız.

Soru: İki dakika içinde 1000 durumdan geçmek bir kutsanma. Ama ya bir gün içinde 1000 durumdan geçmek – bu daha mı kötü? Biliyorum ki daha önceden belirlenmiş olan Reshimot var ama onların çözülme hızı Saran Işık’ın (Ohr Makif’in) etkileme gücüne mi bağlı?

Cevabım: Evet, sadece buna bağlı. Elbette ki, bu olmadan bile biz grup aracılığı ile amaç için özlemimizi geliştirmeye zorlanıyoruz, ama acı ve yolun uzunluğu ile. Ama biz aynı zamanda bunu çabukça ve keyif içinde geçirebiliriz, bunu da onun önemli olduğunu fark ederek yaparız, zorunlu güçler yerine çevreden aldığımız güçlerin yardımı ile Baal HaSulam’ın “Özgürlük” makalesinde yazdığı gibi.

Soru: Kişinin Reshimo’sunu fark etmesi içinde bulunduğu çevreye mi bağlıdır?

Cevabım: Bu çevresini nasıl kullandığına bağlıdır. Eğer bir kişi özgür irade aracılığı ile gelişme fırsatını bulursa, bunun anlamı bunu yapan uygun çevrenin kişi için de hazırlanmış olmasıdır: bir öğretmen, kitaplar ve grup.

Bir Soru Bir Cevap

Soru: Eğer Grup Hocasını kaybederse ilerleyebilir mi?

Cevap: Grubun ve senin manen ilerleyebilmesi için gerekli her şey arşivlerde tutulan on binlerce derste mevcut. Ne kadar güçlü bağ kurarsanız, o derslerde o kadar fazla derece ifşa edersiniz. Her şey Kli’ye bağlı, kimin doldurduğuna değil.

Daha fazla birlik edindikçe, tüm derslerde yeni şeyler ifşa edeceksiniz. On yıl sonra, o dersin on yıl öncesindeki derslerden çok daha yüksek dereceler ifşa edeceksiniz. Her şey bunu kullanan kişiye bağlı hassasiyetine ve açıklığına. Aynı materyalde yeni katmanlar keşf edersiniz. İçsel değişim sürekli daha derin yeni ifşalara gelmenizi sağlayacak. Daha güçlü birlik daha önceki derslerdeki koşulları görmenizi sağlayacak.

Bir hocanın gitmesi son değildir. Hayat devam eder, Yukarıdan yeni bir form gelir ve grup ilerlemeye devam eder. Gelişimin süreci böyle olmalıdır.

Örneğin, aynı prensibe göre, çocuğumuza olan yaklaşımımızı değiştiriyoruz büyüdükçe. Zamanla, kendisi ayrılmak için bir ihtiyaç duyar. Aynı şekilde kişiye bir öğretmen belli bir zaman için verilir, sonra o hoca ondan alınır. Hocanın başka bir görevi olur, öğrencinin de. Bu değişimler sürekli Kelim arasında ki bağın akışının sonsuz değişimleridir.

Sadece birlikte başaracağız

Soru: Diğerleriyle birlikte çalıştığımızda genel egoyu ve kişisel egoyu ifşa eder miyiz ?
Cevap: Biz genel bir arzuyu, Yaratn’ ı ve İlahi Gücü ifşa etmeyi başarmak için biraraya geliyoruz. Birleşik ego ile kişisel ego arasında bir ayırım yoktur. Ben size bağlıyım, siz bana ve herkes herkese. Eğer biri birliğin kayığına bir delik açarsa herkes batar.
Bu nedenle birey ve grup bir olmak üzere birleşir (Echad). Eğer biz bir amaca ulaşmak için birlikte savaşa giriyorsak, artık bunun kişisel mi, yoksa grup mu olduğu önemli midir ? Birlikte kazanacağız ya da birlikte öleceğiz. Konu olan herkesin başarısı veya başarısızlığıdır. Grup ve ben aynı şeyiz.
Buna karşılıklı teminat denir. Gerçek şudur ki bunu tek başımıza başaramayız, fakat bu düzeltme Işığının (Ohr Makif) bizim için yapmak istediğidir. Bize bir Kalp ile bir Adam’ da birleşmek üzere bir durum verilmiştir. Bununla birlikte bizim buna gücümüz yetmez, “Kırık Levhalar” olarak bilinir, ve bağ kuramayacğımızı fark ederiz. Torah’ ın karşısında olduğumuz sürece bunu yapamayacağımızı anlarız.

Birlik hayal ettiğim gibi bir manevilik değil. Onu egomu kullanarak elde edebileceğim birşey gibi hayal ettim. Aynı zamanda O aşağı indiğinde, bu maneviliği istemem, çünkü hayal ettiğim herşeyin karşısındadır. Bu bende açığa çıkardığım, birleşmeyi istemediğim ve başaramayacağım doğru bir kötülüktür. Buna “Altın Buzağı” denir, Üst Gücün benim için yaptığı buzağı. Bu Aaron, iyiliğin gücü (Chesed), tarafından yapılır, ve bu muazzam bir çaba sonucu kişinin içinde vuku bulan bir ifşadır.

Kötü Dürtüler Tam Olarak Düşündüğümüz Gibi Değil

İçimde kötü olanı bulmadan onu ıslah edemem.

Aslında kötü dürtüler diye bildiğimiz kötü değerler; çalmak, yalan söylemek, öldürmek gibi istekler bu sınıfa girmiyor. Bir zamanlar tek bir Ruh idik sonra Kırılma bizleri birbirimizden ayırdı, uzaklaştırdı.

Bu uzaklık, ötekine olan nefrettir ve gerçek kötü dürtü budur. Bu benim diğerleriyle bir kalpte birleşme isteksizliğim ve ötekini kendim gibi sevememe noksanlığımdır. İşte içimizdeki bu kötülüğü ifşa edip onu ıslah etmeliyiz. Kötüyü bulmak kolay değildir. Bizi “iyiye götüren ışık” üzerimizde çok iyi çalışmalı ki içimizdeki kötü dürtüyü hissedebilelim ve akabinde ıslahını talep edebilelim hemen.

Başlangıçta grup ve benim aramdaki “kopukluğu” bulup düzeltirim ve ardından da ihsanetme (koşulsuz verme) niteliğini edindiğim ölçüde Yaratan ile aramda olan “kopukluğun” üstesinden gelirim. Bende ki kötülüğü aşma arzusu ve arkadaşlarımı kendim gibi sevme ilkesi ile bendeki kötüyü keşfederim – kendimi sevmeye ne kadar gömülü olduğumu.

Problem ifşa olunduğunda artık çözümüne çaba gerektirmez. Işıktan talep ederim o da ıslah eder.

(Akdama le sefer pi Haham 13-11-09)Dersinden alıntıdır.