Category Archives: Grup

Manevi Çalışmada Yardım

Soru: Artık sanal iletişim araçları çok iyi geliştirildi. Ego, onlarsız yapamayacağımız kadar yoğun bir şekilde patladığı için mi bu zamanda ortaya çıkarıldılar?

Cevap: Doğal olarak. Şu anda birbirimizle sürekli iletişim halinde olmamızı sağlayan her türlü cihaza sahibiz. Bizler, haberleşebilir, resim gönderebilir, konuşabilir – istediğimiz her şeyi yapabiliriz! O, mesafeyi yok eder.

Dostlarımızı, Onlumuzu bir telefonda ya da bilgisayar ekranında görebiliriz ve aynı zamanda onlarla sürekli fiziksel bir bağ içindeymiş gibi konuşuruz. Gerçekten bu bağ fizikseldir, çünkü normal bir bağ gibi hissederiz. Bu nedenle, iletişim kalitesine şimdi çok dikkat edilmekte. Mesafe önemli değil, her şey bize bağlı.

Tabi ki, en önemli şey içsel iletişim, ancak yetersiz. Fiziksel bağ ile desteklenmesi gerekir. Bu olmadan, sürekli olarak içsel çabalar gösteremeyiz.

Dostlarımızı dinlemeli, görüşmeli ve anlamalıyız, onları takdir etmeli ve kıskanmalıyız ve hepsini hissetmeliyiz. Aksi takdirde, nasıl çalışacağız?

Help In Spiritual Work

Fırtınalı Denizde Bir Sal- Onlu

Onlu, fırtınalı denizde sizi kurtaran bir saldır. Öncelikle, onu tutmalı ve gitmesine izin vermemelisiniz. Zaten onu tutuyorsanız ve hatta bu tahta parçasının üzerinde oturuyorsanız, Rabbi Akiva’nın batan gemiden kaçarken yaptığı gibi, her gelen dalgadan önce başınızı aşağı indirerek tüm yükseliş ve düşüşlerden geçersiniz.

Ne tür dalgalar oldukları önemli değildir: hissiyatta veya anlayışta, daha büyük veya daha küçük – onlara sadece tahta ile olan bağımı güçlendirmek için katlanırım/razı olurum. Sonuçta, sadece ona bağlıyım; eğer gitmesine izin verirsem öleceğim.

Salı avuçlayarak tutmak, onlunun merkezine tutunmak ve gitmesine izin vermemektir, dostlarla bağ kurmak ve yaratılışın amacını onlarla en güçlü, en içsel bağda görmeye çalışmak demektir. Yaradan oradadır ve hayatımın sırrı oradadır.

Ne olursa olsun, dostlarımla olan bağı bırakmayacağım. Önümden geçen tüm bu görüntüler: İsrail, Tora ve Yaradan birdir koşulundan ayıramaz. Yaradan’a onlu vasıtasıyla bağlıyım ve gerçekleşen her şey yalnızca bu bağı güçlendirmek için tasarlandı: Ben – grup – Yaradan.

Yükselişlere ve düşüşlere eşit davranmamız ve üzerimizden geçen bütün koşullara rağmen grubun merkezine tutunmamız gerekir.

Ders, bırakmaya gerek yoktur! Çalışma yerinden fiziksel olarak çıkarız, ama gerçekte çıkmayız. Yaradan, hayatlarımızı farklı zamanlara ve her türlü koşullara sahip olacak şekilde düzenlemiştir. Her şey ıslah amacıyla verilir. Ancak derste olduğumuzda ıslah için sadece üç saat atfediyoruz. Bu yanlıştır. Peki ya diğer saatler?

İnancı güçlendirmek, kendimizi ihsan etme gücünde güçlendirmek anlamına gelir. Önceden, gruba belirli bir ölçüde bağlı kaldığım ihsan etme gücüm vardı. Şimdi, bir bozukluk olduğunda, alma arzusu büyür ve gruptan ayrılırım, dostlar hakkında düşünmem, onları fark etmem. Kalbimde ve aklımda onlar için yer yoktur.

Şimdi onları, yeni egoizmin yüksekliğinin üstünde yeni derecede, kalbime ve aklıma geri getirmek için çalışmam gerekir. Bana yeni bir inanç gücünü getirecek olan ıslah eden Işığı tekrar çekene kadar grubun içinde çalışmaya, dostların yardımıyla karanlıkta her türlü eylemi öğrenmeye ve sergilemeye başlarım, yazıldığı gibi “her biri dostuna yardım etti.” Eski inançtan ayrıldım; onu çoktan tükettim.

Bir kişinin gizlilik koşulları altında grupta çalışmasına izin veren güce “tuz antlaşması” (Brit Melach), karşılıklı garanti adı verilir. Düştüğümde ve her şeyi kaybettiğimde, grup bana güç verir. Ve yükseldiğimde, düşen kişiye ben güç veririm: Onu uyandırırım, desteklerim, cesaretlendiririm, ona örnek olurum, onu kışkırtırım ve kıskandırırım. Tüm grupla birlikte, sanki birbirimize bağlıyız, yanıyormuşuz ve Yaradan’ı her an ifşa etmeye hazırmışız gibi sürekli hareket etmeliyiz/eylem yapmalıyız.

A Raft In A Stormy Sea—The Ten

Sağlam Bir Mantık İzlemek

Rabaş, Rabaş Makaleleri, Makale “Toplantının Gündemi 2”: Dolayısıyla, kişi önce toplantının önemini övmelidir ve sonra bu etkinlikten ne elde edeceğini görmelidir. Atalarımızın dediği gibi, “Kişi her zaman Yaradan’ı övmeli ve sonra dua etmeli.” Diğer bir deyişle, toplantının başlangıcı, yani konuşmaların başlangıcı topluluğu övmeye dair olmalıdır. Herkes, topluluğun erdemi ve önemi için nedenler sunmaya çalışmalıdır. Hiçbir şey hakkında değil, fakat sadece topluluğu övmekle ilgili konuşmalıdırlar.”

Soru: İlk önce grubun önemi hakkında bir kelime oyunu olmalı mıdır?

Cevap: Bu bir oyun değildir! Her seferinde yeni baştan başlamanız gerekir. Neden bu dünyada varım? Hangi amaç için? Bu amaca nasıl ulaşmalıyım ve ulaşabilirim? Neden grup içinde? Tam olarak ne tür bir grupta? Yaratılış hedefine ulaşmak için dostlar ne tür çalışmalar yapmalıdır? Ve bunun gibi.

Soru: Dostlar toplantısına giderken, bu bağ daima önümde olmalı mı?

Cevap: Eğer bu bağın ortasında uyanmaya başlarsam, o zaman bu manevi çalışma için ciddi bir temel değildir. Ciddi bir temel en baştan kurulur: “Neden bu dünyaya geldim?” Aksi takdirde, nasıl devam edeceğim? Neye göre?

Yaradan’a ulaşmak için bu dünyada varım. Yaradan’a ancak doğru onluyu bir araya getirirsem ulaşabilirim – Dalga yakalayan bir radyo alıcısı gibi O’nu yakalamayı mümkün kılacak kırık arzulardır.

Bunu yapmak için, bize Yaradan’ı tıpkı bir alıcıdaki salınım devresi gibi ifşa etmek için kendimizi nasıl ayarlamamız gerektiği hakkında rehberlik ve tavsiye verildi.

Soru: Hem dostlar toplantısı hem de derslerin yanı sıra normal yaşam için bu tür hazırlıklar yapmayı önerir misin?

Cevap: Tabii ki. Kendimi böyle ayarlarım. Bir onluya ihtiyacım vardır. Neden toplantıya gidiyorum? Çünkü bu onluda Yaradan’ı ifşa etmeliyim. Aksi takdirde, O’nu edinemem. Ancak benim için Yaradan’ı ifşa etmek, yaşam amacına ulaşmak anlamına gelir. Bu nedenle, zaten dostlarla buluşmak için acele etmek ve bir şeyler yapmak için bir nedenim vardır.

Bu amaçtan yola çıkarak onluda Yaradan’ı edinmek için koşulları ifşa etmeliyim.

Soru: Yani, her şey duygusal seviyede mi olmalı?

Cevap: Mantıksal seviyede bile. Eğer şu an hiçbir duyguya sahip değilsem, kesinlikle donuğumdur/kalpsizimdir; böyle zamanlar vardır. Bu nedenle, her şeyin arasında gezinmeye başlarım ve tekrar mantığa göre giderim. Mantık demir gibidir; başka hiçbir şeyim yoktur. Ve böylece kendimi gidip bu fırsatı kullanacağım bir koşula getiririm. Dostlar toplantısı haftada bir bana verildi ve ben de katılmalıyım.

Ondan manevi yükselişime devam etmemi sağlayan tüm dostlarımdan izlenimleri almak için nasıl davranacağımı anlamam gerektiğini bilirim.

Following Sound Logic

Kabala İpuçları – 7/8/18

Soru: İsteyebileceğim manevi kökün özellikleri/nitelikleri var mıdır?

Cevap: Kesinlikle. Nitelikler, zeka, bilgi, sonsuzluk duygusu, mükemmellik, yani tüm tamamlanmalar için ortak bir payda olan, ihsan etme niteliğindeki her bir ayrıntıdır. İhsan etme niteliği kesinlikle bize zıttır; onu hiç istemeyiz, ama içinde ifşa olanı mutlulukla alırız.

Soru: Eğer yüksek kök her andaki tüm detayları yönetiyorsa, dalın rolü nedir?

Cevap: Dalın rolü, bu konuda herhangi bir tartışma olmaksızın, üst kökü olduğu gibi algıladığı bir koşula ulaşmaktır; bu koşula “yaratılan varlığın Yaradan ile doğrudan bağı” denir.

Soru: Kabala bilgeliğinin yardımıyla bir kişi, üst kök tarafından yönetildiği yöntemle, haz veya ıstırabın derecesini düzenleyebilir mi?

Cevap: Kişi, Kabala bilgeliğinden, üzerinde ıslah eden Işığı harekete geçirmek için bir yöntem alır. Bir kişiye inen Üst Işık, onu Yaradan’a zıt olma durumundan, Yaradan’a benzer olduğu bir duruma dönüştürür. Kişi, Yaradan’dan olumlu bir etki hissetmeye başlar ve ikinci olarak, bu etkinin ardında Yaradan’ı bulur.

Soru: Bir insan manevi kaderini gerçekleştirmeden önce hayatına son verirse, tekrar doğar mı?

Cevap: Bizler ölmeyiz ve doğmayız; biz, sadece hislerimiz vasıtasıyla zamandan zamana geçeriz.

Bu yüzden, ölüm ve yaşamla vahim/ölümcül bir şey gibi ilgili olmaya gerek yok.

Soru: Kişi, bir futbol maçı izleme arzusu ile nasıl doğru ilişki kurmalıdır?

Cevap: Kabala bilgeliği buna karşı değildir; kişinin kendisini odasına kilitlemesi gerekmez; biraz oynamalıdır. Bununla birlikte, kendisine verilen kısa hayatta, kendisi için neyin en önemli olduğunu anlamak ona kalmıştır.

Soru: Yaratılış planını gerçekleştirmeyi reddediyorum ama bunun farkında olmadığım için büyük darbeler ve acıyla karşılaşacağım, bu olabilir mi?

Cevap: Yaratılış planını gerçekleştirmeyen biri sürekli yenilir. Bunu Yahudi halkı örneğinde görüyoruz. Yaratılış planı konusunda, geri kalan uluslardan daha gelişmişlerdir ve bu yüzden tarih boyunca yenilmişlerdir. Söylendiği gibi: “…bilgiyi arttıran, acıyı arttırır” (Ecclesiastes 1:18).

Soru: Bir Kabalist olarak, akrabaların, öğrencilerin ve öğretmenin yaşamı ve ölümü ile nasıl ilişki kurarsınız?

Cevap: Yaşam ve ölüm yoktur, her türlü koşulda varoluş vardır. İçinde bulunduğumuz koşullarla hem fikir olmalıyız ve bu koşullarda mümkün olan her şeyi yapmalıyız.

Soru: Bundan ortaya çıkan tuhaf bir formül var gibi görünüyor: gelişim seviyesi yükseldikçe, kişi ya da insanlar daha çok acı çeker?

Cevap: Aslında dünya çapında böyledir. Şöyle söylenir “… bilgiyi arttıran, acıyı arttırır”. Ekleyerek ve bilgisini arttırarak, aralığı genişletir ve eksi ile karşılaştırıldığında artı değerlerin daha büyük olduğunu görmeye başlar. Bu nedenle, bunların birbirine bağlı olmadığını hisseder ve bu onun acı çekmesine neden olur.

Soru: “Yaradan’ın talimatları” ile kişisel ya da kolektif “egonun tavsiyesi” arasında ayrım yapmak nasıl mümkün olabilir?

Cevap: Bunu yapmak için, kendinizi tam olarak “O’dan başkası yok”a (Deuteronomy 4:35) yönlendirmelisiniz ve o zaman gerçekten Yaradan’dan başka hiçbir şey olmadığını göreceksiniz: Kolektif ego yoktur, sizin de egonuz yoktur; sadece size bir şeyler söyleyen Yaradan’ın içsel sesi vardır. Kişi kendini buna göre ayarlamalıdır.

Soru: Yaradan’a haz veren eylemler ile haz vermeyen ve genellikle kişi eylemleri için ödül almadığında değeri olmayan bir şeydir, ayırım yapmak nasıl mümkün olabilir?

Cevap: Kabalistler, Yaradan’a haz veren tek eylemin bir grup içinde birleşme eylemi olduğunu ve gruptan ortak bir arzuyla Yaradan’a yakarış olduğunu söylerler.

Soru: Acı çekmenin bir sonucu olarak, neden bazı insanlar acı çekmelerine neden olan temel dünya görüşlerinde daha inatçı oluyorlar?

Cevap: Çok iyi! İnat ve sebat çok iyi şeylerdir.

Soru: YouTube’daki yayınlarınızı düzenli olarak büyük bir arzu ve ilgiyle kendi kendime izlersem, manevi grubun bir parçası mıyımdır?

Cevap: Evet. Bizimle olanlar ve haftada bir saat bile çalışanlar, manevi gruba katılırlar.

Blitz Of Kabbalah Tips – 7/8/18

Toplumun Önemini Anlama

Rabaş, Rabaş Makaleleri, “Toplantının Gündemi 1” Makalesi: Benzer şekilde, dost sevgisinde de toplantının en başında, toplanırken, dostları ve her dostun önemini övmeliyiz. Kişi grubun yüceliğini kabullendiği ölçüde, onu takdir eder.

“Ve sonra dua et” demek, herkes kendini incelemeli ve gruba ne kadar çaba verdiğini görmeli demektir. Grup için bir şey yapma gücün olmadığını gördüğü zaman, Yaradan’a yardım etmesi ve dost sevgisine bağlanma gücü ve arzusu vermesi için dua eder.

Gerçek şu ki kişi toplumun yararı için bir şeyler yapmak istemez. Neden toplumu önemsemeli, neden onu düşünmeli? Bu kişinin arzularına karşı çok zor bir iştir. Bu nedenle, Rabaş makalesinde çok net ve kesin talimatlar verir.

Kişi, amacının tam olarak topluma bağlı olduğunu, toplumla olan bağın ve Yaradan’la olan bağın aynı ve tek olduğunu anlamalıdır. Toplum bize özellikle verilir, böylece onun içinde kendimizden kurtulmaya çalışabiliriz, yani böylelikle “ben”in önemini azaltabilir ve dışımızdakilerin önemini arttırabiliriz. Bu çok karmaşık bir sistem, çok zor bir durumdur.

Bunu tek başımıza yapamayız. Sadece bunun için talep edebiliriz ve hatta “Evet, istiyorum” diyerek, gerçekte istemememize rağmen yapay olarak yapabiliriz. Yaklaşmak bir yana, bunun hakkında düşünmek bile bizim için çok zordur.

Soru: Bütün gücümü topluma vermem ne anlama geliyor?

Cevap: Bu ancak, yukarıdan toplum için faydalı ve gerekli olanı düşünmemizi ve yapmamızı zorunlu kılacak böyle bir ihsan etmenin ve sevginin gücünü alırsak mümkündür. O zaman bunu yapabiliriz, aksi halde yapamayız. Beni kendi içime ve bana en yakın insanların çemberine kendiliğinden kilitleyen doğamın üzerinde olamam.

Realize The Importance Of The Society

Karşılıklı Birleşme Ve Bağ Arasındaki Fark Nedir?

Soru: Karşılıklı birleşme ve bağ arasındaki fark nedir?

Cevap: Bağ, bir amaç uğruna doğal bir dışsal eylemdir, oysa karşılıklı birleşme içsel niteliklerimiz aracılığıyla birbirimizle birleştiğimiz içsel bir eylemdir. Herkesin, diğerlerine doğru hareket halindeyken, onlara dahil olmaya ve birleşmeye çalıştığı durumdur.

Soru: Birleştiğimiz zaman, kötü eğilimimizin ifşa olacağını söylüyorsunuz. Karşılıklı birleşme mi demek istiyorsunuz?

Cevap: Kötü eğilim her iki durumda da kendini gösterir. Biz, bunu hissetmeliyiz.

Eğer kendimizi birleşmeye iyice zorlarsak, o zaman bu birlik içinde bizi ondan geri iten bir içsel güç olduğunu hissederiz. Yaradan tarafından yaratılan, içimizde bir yılan vardır, bizim kötü eğilimimizdir ve sadece birleşmeye çalışırsak onu ifşa edebiliriz! Sonra on pençesiyle, onlumuzu birliğin dışına itmeye başlayacaktır.

Soru: Yani her halükarda, buna değil, bağlantıya mı odaklanıyoruz?

Cevap: Evet. Bu yılanı aramamıza gerek yok. Biz her zaman sadece pozitif olanı düşünürüz ve ona koşarız.

What Is The Difference Between Mutual Integration And Connection?

Yaradan’la Nede Hemfikir Olmalıyız?

Soru: Kişi Yaradan ile nasıl ve neden hemfikir olmalıdır ve kişi nerede kendi isteğinde ısrar etmelidir?

Cevap: Bir özellik dışında her şeyde Yaradan’la hemfikir olmak gerekir: Yaradan’ı sürekli olarak takip, böylece O, sizi manevi olarak yükseltecektir.

Bunu, Yaradan’a olan arzunuzu göstererek yapmak en iyisidir. Örneğin, grupta dostlarımla birlikteyim ve O’na, aramızda saf, manevi, egoist olmayan karşılıklı bir bağ kurmasını istediğimi gösteririm. Bu şekilde O’ndan ayrılmam. Ben O’ndan bir arzunun gerçekleşmesini talep ederim, O’na bunu yapması için seslenirim.

Soru: Bu, tüm dünyanın ve onun tüm sorunlarının sadece kişiyi böyle bir ilişkiye zorlamak için gerekli olduğu anlamına mı geliyor?

Cevap: Sadece bunun içindir. Her şey tek bir sisteme –ortak ruha- bağlanmak için bir araya gelmek amacıyladır. Tora’da belirtildiği gibi, söylenilen düşüş sırasında milyarlarca küçük parçaya ayrılan bu ruhu, üst Işık’ın yardımıyla bileştirmeliyiz.

Fakat Işık, bu parçaları toplayıp bir araya getirmeye başladığında, onlar kesen, keskin kenarları ile birbirlerine sürtünürler, kazırlar ve yeniden bir araya gelmek istemezler. Bu, Işığın bizi bir araya getirme yöntemidir.

Bu nedenle, sadece keskin/kırıcı hislerin üzerinde, bağ içinde ve sevgiyle yükselmeyi arzu edersek bunu yapabiliriz. Eğer yapmazsak, o zaman yalnız parçalar olarak kalacağız ve üst Işık her zaman üzerimizde zorlamaya devam edecektir. Bunu, dönen bir tambura atılan ve içinde dönmeye başlayan cam parçaları olarak hayal edin.

Soru: Kişinin seçimi nerededir?

Cevap: Bir seçime sahip misiniz? Kendi seçiminizle mi doğdunuz? Seçtiğiniz yerde mi yaşıyorsunuz? Hayatta neyi seçtiniz? Hiçbir şeyi.

Seçim sadece “dönen tambur”un içindedir: Başkalarıyla gönüllü olarak bağ kurmak istediğiniz bir koşula ulaşmak.

Yorum: Maneviyatta zorlama olmadığını söylüyorlar…

Benim Yorumum: Eğer gönüllü olarak birleşmek isterseniz, zorlama durur.

Soru: Bir insanın kendi isteği ile bunu arzu etmesi için ne olması gerekir?

Cevap: Üst Işığı çekmek. Bu geldiğinde, kötü hissettirir, o karanlık ve büyük acıdır. Onu çektiğinizde, bu iyidir.

In What Should We Agree With The Creator?

İhsan Etme Arzusu Nasıl Edinilir?

Rabaş ‘‘Dost Sevgisi- 2’’: Hangi hakikat kişinin kendisi için almanın hatalı olduğuna inandırıp, ihsan etmesi için yeni bir nitelik edinmesini sağlayabilir? Bu doğaya karşıdır! Bazen, kişiye dostlarından ve kitaplardan duyduğu kendini sevmeyi bırakması için bir düşünce ve arzu gelir, fakat bu maneviyattaki tüm ıslahların kuralıdır dediğimiz, küçük bir güçtür.

Kişi, egonun gücünden ego gücünden uzaklaşmak için ürkek girişimlerde bulunur, arzu edebilir, haykırabilir ve dua edebilir, ama bunun hepsi egonun içindedir, kendi hücresinin içindedir. Umutsuzluktan nasıl ağladığımı hatırlıyorum ve Rabaş yüzüme gülmüştü. Çeşitli zorluklar ve anlar vardır.

Bu, tamamen kişiye verilir, böylece kişi sonunda, hiçbir şeyin tek başına kişi tarafından çözülmediğini fark edecektir. Her şey sadece gruba saygı gösterilerek/ kendini grubun önünde eğerek çözülür ve bu da sadece üst Işık’ın yardımıyla mümkündür.

Gruba katıldığınız zaman, grubun ihtiyaç duyduğu her şeyi yaparsınız, tüm gücünüzün farkına varırsınız ve dostlarınızı bir araya getirmek ve Yaradan’ın ifşası için onlardan bir kap yapmak için bunu yaparsınız.

Soru: Kabalistik kitapların ve bilgelerin etkisinin yetersiz olduğu ortaya çıkıyor; ayrıca bir gruba mı ihtiyacımız var?

Cevap: Tabii ki. Bireysel formda hiçbir şey olmaz. Kitapların her birimiz üzerindeki etkisi, sadece kişiyi uyandırmak için gereklidir.

Bu, kişiyi hedefe doğru iten ön bilgi, kişi üzerinde ön baskıdır. Gerçekleştirme daha sonra, “olgun bir çağda”, kişi zaten birkaç yıldır grubun içinde olduğunda, çalıştığında, arkadaşlarıyla iletişim kurduğunda ve bazı kavramları ve bağları edindiğinde gelir. Terminolojiye, belli bir literatüre hakim olur, çünkü hepsini özümsemelidir.

How To Acquire The Desire To Bestow

Dostlar Vasıtasıyla Kendi Ruhunu Gör

Soru: Yazılıdır ki (Psalms 1): ‘‘… ne de kibirlilerin arasında oturun.’’ ‘‘Kibirliler’’in kendi içsel koşulları olduğunu bilen birisi, onluda aniden ‘‘kibirliler’’i görür. Kişi bununla nasıl çalışmalı?

Cevap: Onlar (dostlar), gözlerinde mükemmel görünene kadar kendini grup vasıtasıyla değiştirmelidir. Bu kişinin çalışmasıdır. Dostlar vasıtasıyla kendi ruhunu yani tüm on Sefirot’u görmelidir.

Yorum: Daha gelişmiş koşullarda, bazen bu “kibirli”yi, bilerek/kasıtlı olarak kendi içimizde uyandırmamız gerektiğini söylemiştiniz.

Benim Yorumum: Hemen değil. Her şeyden önce, doğru sistemi, metodolojiyi inşa etmeliyiz ve daha sonra hızlı geçiş için kaynakların içine bakmalıyız. O zaman, negatif güce de ihtiyacımız olacak.

See Your Soul Through The Friends

Bu Yüzden Kalp Gerçekten Bir Dostu Sevebilir

Rabaş, ‘‘‘Dostunu Kendin Gibi Sev’ ile İlgili Olarak’’: Bilgelerimiz şöyle der: “Günahkârları dağıtın; bu hem onlar için hem de dünya için iyi.” Diğer bir deyişle, onların var olmaması daha iyidir. Ancak, Hak’tan yana olanlar için bunun tersidir: “Hak’tan yana olanları bir araya getirin; hem onlar için hem dünya için daha iyi.”

Başlangıçta Hak’tan yana olanlar yoktu. Hak’tan yana olanlar bizim ıslah olmuş niteliklerimizdir. Yeni bir dereceye girdiğimiz her seviyede, eski Hak’tan yana olanlar düşer ve yeni günahkarlar yükselir ve bizler, onları tekrar Hak’tan yana olana çeviririz.

“Hak’tan yana olan” sözünün anlamı nedir? “Dostunu kendin gibi sev” kuralını uygulamak isteyenlerdir. Onların tek niyeti, kendine olan sevgiden çıkmak ve diğerlerini sevme doğası üstlenmektir. Ve bu yerine getirilmesi gereken bir İlke (sevap) olsa ve kişi kendini onu yerine getirmeye zorlasa da, sevgi yine de kalbe verilen bir şeydir ve kalp, doğası gereği onunla hemfikir olmaz. Peki, o zaman kişi diğerlerini sevmenin kalbe dokunmasını sağlamak için ne yapabilir?

Bu imkansızdır. Sadece Üst Işık bizim için böyle bir ıslah yapabilir. Bu iki kuvvet gerektirdiği için bizim gücümüz dahilinde değildir; biri ıslah olmamış olan, diğeri ise bizim sahip olmadığımız ıslahın gücüdür. Bizler tam olarak nasıl veya neyin düzeltilmesi gerektiğini bile bilmiyoruz.

Bize 612 Islah verilmesinin nedeni budur: onların kalpte bir his oluşturma gücü vardır. Ancak, bu doğaya aykırı olduğundan, dost sevgisini yerine getirme becerisine sahip olmada çok küçük bir histir. Bu yüzden, şimdi onu gerçekten nasıl uygulayacağına dair tavsiye aramalıdır.

Kişinin, “Dostunu sev” kuralında gücünü artırabilmesi için tavsiye, dost sevgisidir.

Bu, ihsan etme ve ihsan etme uğruna almanın da söz konusu olduğu gerçeğinden bahsetmektedir.

Soru: Onlulardaki çalışma, çalıştaylar ve çalışmaların hepsi tek bir şeye mi yöneliyor: Islah Eden Işık’ı çekmek?

Cevap: Evet, başka hiçbir şeye ihtiyacımız yok. Tora, egoist arzularımızı ıslah eden ve onları özgecil hale getiren Üst Işıktır, bir egoist niyetin özgecil olana ıslah edilmesi, bir emri yerine getirmek olarak adlandırılır.

So That The Heart Would Truly Love a Friend