Category Archives: Global Kriz

Kriz ile ilgili dersler

  • Gıda Krizi Hakkında – Dünya’da yaşanan ve devam edecek olan Gıda Krizi Konusu.

Video Versiyonu

MP3 Versiyonu

Tarih: 30-04-2008
 
  • Kriz Hakkında. Genel olarak yaşanan küresel kriz.

Video Versiyonu

MP3 Versiyonu

Tarih: 04-08-2011
 
  • Kriz Hakkında. Genel olarak yaşanan küresel kriz. Bölüm 2

Video Versiyonu

MP3 Versiyonu

Tarih: 04-08-2011
 
  • Kriz için çözüm aramızdaki bağ! New Jersey Kongresinden.

Video Versiyonu

MP3 Versiyonu

Tarih: 12-05-2012

Davos: Dünya Ekonomik Forumu

23 Ocak, 2013, Davos: Dünya Ekonomik Forumu

Haberlerden (Business Inquirer): “Çarşamba günü siyasetin ve iş dünyasının ileri gelenleri belli belirsiz iyileşme belirtileri gösteren küresel ekonomiye güven aşılamak amacıyla Davos’un karla kaplı tesislerinde bir araya geldiler.

“2500’e yakın lobici, gazeteciler, sanayi liderleri ve ekonomistler ile 45’e yakın dünya lideri omuz omuza vererek Dünya Ekonomik Forumu’nun İsviçre kayak tesisindeki yıllık toplantısına katıldılar.

“Organizatörler Euro bölgesindeki borç krizi gibi acil durumlara karşı direnmek için, küresel ekonominin yapısındaki iyileşmeye duyulan ihtiyacı yansıtan ‘dirençli dinamizm’ temasını seçtiler.”

Benim Yorumum: Politikacılar ve ekonomistler korumacılık yanlısı egoist gelişimdeki çıkmazın farkında olmadıkları sürece, geleceğin küresel integral gelişimde, sürdürülebilir üretim ve tüketimde, aşırı üretimi önlemede ve dünyadaki bütün insanların eşit rasyonel tüketim için ihtiyacı kabul etmesinde olduğunu kabul edemeyiz. Gelişimimizin bir sonraki evresi olan bütün insanlığın tam entegrasyonu hedefine kadar kriz dramatik görünümüyle kaçınılmaz şekilde bizi hatalarımızı kabul etmeye zorlayacak.

Gezegeni Yağmalamaya Son Verin

Ernst Ulrich von Weizsäcker’in görüşleri (Almanya’daki Roma Klübü’nün Eş Başkanı): “Her doktor bilir ki başarılı bir tedavi için ön koşul doğru teşhistir.Ve işte, insanlar gözlerini kapatmayı tercih eder ve bu şartlar dramatik bir şekilde değişmediği sürece hiçbir şey yapamayacağımızı düşünür. Eğer insanlık bu şekilde konuşmaya devam ederse, dünya kendi sonuna yaklaşıyor demektir.

“Ne yazık ki birçok insan için kısa süreli başarılar torunlarının kaderinden daha çok önem taşır. Bu nedenle hepsi kendilerini korkutucu düşüncelerden uzaklaştırırlar.

Beş şeye ulaşmayı umuyorum:

Gelişim için olumlu imkanlar oluşturmalıyız.

Bu fosil yakıtların kullanımındaki rezaletlerin ve de balık endüstrisindeki skandalların –bazıları okyanuslarda hiç balık kalmaması gerektiğine inanıyor- bütün dünyada bilinmesi için gerekli.

Biz “Dünyayı nasıl yaşamaya uygun hale getirebiliriz?” sorusu üzerine fikir üretmeliyiz.”

Biz, yatırım fonlarının ekolojik kriterlere uygun olarak yatırım yapması için onlarla işbirliği yapmalıyız, eğer yapsaydık bu piyasalara ciddi şekilde etki edebilirdi.

Dünya çapındaki bütün hükümetlerin ve işletmelerin, gezegenin zenginliğinin yağmalanmasına bir son verilmesi için zorunlu birtakım kurallar benimsemesi gerekir.

Benim yorumum:

Gezegene olan tutumumuzda değil ama içimizde, içimizdeki egoizmimizde doğru teşhisi koymak ve buna yol açanı tedavi etmek gerçek şifa ve çözümdür. Bu insanları yeniden eğitmek anlamına gelir ve göz ardı edilemez, aksi takdirde olumlu bir sonuç elde edemeyiz ve hastalık gittikçe daha da kötü bir hale gelir, Roma Klübü’nün de bütün yıllarında olduğu gibi.

Başlıca Ekonomi Danışmanları’nın Dünya Savaşı Tahmini

Trilyonlarca dollar borç yenilenecek ve milyonlarca finansal olarak sağduyulu birikimci satın alma güçlerinin büyük bir yüzdelerini hayatlarının tamamen yanlış zamanlarında kaybedecek. İnaniyoruz ki savaş halihazirdaki global ekonomik durumun kaçınılmaz bir sonucu.

1980’lerden beri, sözde “savaş döngülerini” çalışıyordum – toplumu kaosa, nefrete, sivil ve hatta uluslararası savaşa hazırlayan doğal ritimler.

Ancak şimdilerde bu konuyu tartışmayı bile çok az insan istiyor. Ve gördüklerime dayanarak, etkiler 2013’de kesinlikle büyük olacak.

– daha önce çok doğru çağrılarda bulunmuş olan, kısıtlama fonlarini, bankaları, komisyoncuları ve net değeri yüksek bireyleri müşteri olarak gören – eski Goldman Sachs teknik analisti Charles Nenner; 2012 sonundan 2013’e başlayacak ve Dow’u 5,000’e indirecek çok büyük bir savaş çıkacağını söylüyor.

Bir sebepten ötürü, çoğu etkili insan yanlış bir şekilde savaşın ekonomi için iyi olduğuna inanıyor.

Uluslararası yatırımcı Jim Rogers Avrupa’da devam eden ekonomiyi kurtarma planlarının eninde sonunda yeni bir dünya savaşı için kıvılcım olacağını söylüyor.

“Borçlanır, durum daha kötüye gider ve sonunda çöker. Daha sonra herkes günah keçisi arar. Politikacilar yabancıları suçlar ve bir anda II. veya bilmem kaçıncı Dünya Savaşı’ndayız.

Marc Faber Amerikan hükümetinin ekonomik krize cevap olarak yeni savaşlar başlatacağını söylüyor.

“Hükümetin sıradaki yapacak olduğu ise bir savaş çıkartıp insanların ekonomik krizin etkileri üzerindeki dikkatlerini dağıtmak.”

Eğer global ekonomi düzelme göstermezse, genellikle savaş çıkar.

Faber aynı zamanda A.B.D., Çin ve Rusya’nin Ortadoğu petrolü üzerinde  savaşa gireceğine inanıyor.

Yorumum: Bugün, savaşa başlamak için büyük bir şok gerek. Herkes bundan korkuyor ve acı çekmeyi kabul ediyor. Bu sadece elitin menfaatine. Herkesin dikkati yüzleşeceğimiz tek konuya çekilmeli: karşılıklı iletişim sağlayabilmek – karşılıklı garanti verebilmek.

Biz insanlık, doğanın durmadan yenilenen parçasıyız. Toplumumuzda yeni yasalar oluşuyor. Son zamanlardan bu yana karşılıklı iletişim sağlama yasası daha ve daha fazla tezahür ediyor. Bunu gözlemlemeliyiz; aksi takdirde, kendimizi giderek krizler, acı ve afetler yüzünden doğaya ters düşmüş hissedeceğiz. Savaş yardımcı olmuyor; paylaşacak hiçbir şeyimiz olmayacak. İnsanlik kendini ölüme itiyor. Bu kutsal metinleri bize aktaran erdemliler tarafından tahmin edilmiş olan yollardan biri.

Ne İstiyoruz?

Soru: İnsanlara ne istediğimizi ve bundan çıkarımızın ne olduğunu nasıl açıklayabiliriz zira yüzde 99 alma arzusuyla düşünüyor?

Cevap: Bir kişi almak ister, haz almayı arzular ancak herkesin haz anlayışı farklıdır. Zamanımızda bu fırsat yok olmaya başladı: Sebebi tehdit eden krizdir. Bu kriz bizden sadece fazlalıkları almıyor aynı zamanda açlık ve muazzam mücadelelerin bunun ardında olduğu ile yüz yüze gelme korkusunu yaratıyor.

İşte bu yüzden herkes almak istiyor ancak bizler sadece birleşmiş hale geldiğimiz zaman doyumu alabileceğiz. Aksi halde, Işık’ı alamayacağız: Işık sürekli bizden uzaklaşacak, şimdiki durum budur. Işık’ı yakınlaştırmak sadece O’nunla benzer hale gelebilmek ölçüsüne göre mümkündür.

26.08.2012 Tarihli Sanal Dersten

Yaradan’a Sormak

Soru: Yaradan’a sormak ne demektir?

Cevap: Yaradan’a sormak demek, tüm yaradılışın içinde işleyen gücün ve sadece buna bağlı olduğunun farkında olman demektir. Bu gerçek gücün var olduğunu, işlediğini ve her şeyi idare ettiğini hissetmeye başlar ve o zaman kime, ne ile dönmen gerektiğini anlarsın.

Bunu yapmak için, hareketi yapanın kendin olmadığını, eylemi O’nun yaptığını ifşa etmeye ihtiyacın vardır; yapılmış olan iyi veya kötüyü, senin ihtiyacın olduğu için O yapmıştır. Ve olan tüm kötülüğe O sebep verir; öyle ki sen kendinin kim olduğunu ve kapasitenin hiçbir şeye yetmeyeceğini anlayasın. Şimdiki krizin dünyaya ifşası budur.

Ve o zaman bu farkındalığın içinde ilerlemeye ve O’nu ifşa edene kadar gerçekten kime bağlı olduğunu öğrenmeye başlarsın: İlk önce kötülük olarak başlar bu; çünkü kötü hissedersin. Daha sonra, yavaşça ileri doğru hareket edersin: Daha akıllı olmaya ve her şeyin senin iyiliğin için olduğunu fark etmeye başlarsın ve hatta kendini kötü hissetsen bile bilirsin ki Yaradan seni bir öğretmen gibi iyiye doğru yönlendirmek için hareket eder. Ve bununla birlikte dünyevi hissiyatlarında bunun iyi olmadığını düşünürsün; O’nun niteliklerini tanımaya başlarsın, O’nun aksiyonlarının farkına varır ve bunların iyi olduğunu anlarsın.

Kötü hissiyatın yanı sıra O’nu tanımlarsın. Ve bu sana dünyevi olan yerine manevi yeni bir akıl ve hissiyat verir. Ve bununla beraber beden acı çekerken, bedenselliğin daha ötesinde olan bu amaç için sen yaradılışın planına bağlanmak istersin. Daha sonra O’ndan seni yükseltmesini istersin, almak arzunda kalmak yerine Üst güç sana yeni değerler versin ki O’nun aklına ve duygusuna, O’nun planına bağlanasın diye aksiyonlar yapabilesin. Bunu talep ettiğin ölçüde, bu ölçüye göre, ihsan etmenin ve sevginin değeri, almaktan ve diğerlerini sömürmekten daha yüce hale gelir. Böylece daha ve daha ilerlersin.

01.08.2012 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 2. Bölümünden, Zohar Kitabı

Tüm Farklılıkların Üzerindeki Bağ

Soru: Yuvarlak masa tartışmalarına katıldığımızda, bunun tüm farklılıkların üzerinde bir bağlantıya ulaşmaya değer olduğunu nasıl açıklayabiliriz?

Cevap: İnsanlar tartışmayı genellikle severler; fakat ben onlara argümanlar yerine bağın, her şeyin üzerinde olduğunu ifade etmek istiyorum. Artık tartışmayı bir kenara bırakalım; onun içine dalmayalım ama onun üzerinde yükselelim. Açık konuşmak gerekirse, eğer bağ kurarsak, her şeyi düzelten Üst Işık’ı üzerimize çekeriz. Ama tüm varoluşun bu olduğunu bile daha bilmeyen birine bunu nasıl açıklarım?

Bunun izahı çok basittir. Dünyada mutlak bolluk bulunmaktadır. İnsanların bir bağ içinde olmadığı ve bu şekilde devam edemeyeceği gerçeği olan sorun dışında başka bir sorun yoktur. Onlar aralarında olması gereken zenginlik ve bolluğu bölemezler; aksi olduğunda, böylelikle herkesin arasında öyle büyük bir sürtünme olur ki tüm dünya bunun acısını çeker.

Bizler sadece insan egosundan dolayı acı çekeriz. Ama bağ kurduğumuz zaman her şeyi düzelteceğimiz yolu aniden keşfedeceğiz; öyle ki herkes, herkesle birlikte ve eşit olarak verdiği kadar almaya layık olacaktır. Bu nedenledir ki bağ, tüm problemlerin çözümüdür.

Bir taraftan doğadan tüm bolluğu alıyorsak ve diğer taraftan dünya hala daha böyle kötü ve acı dolu bir yerse, bunun nedeni insanın bunu düzeltememesidir. Bağ kurduklarında gerçek refaha ulaşacaklardır.

20 Haziran 2012 tarihli Toronto’daki Çalıştay’dan.

Japonya’ya Ne olacak?

Bir Görüş (Takeshi Fujumaki, milyarder yatırımcı George Soros’ın eski danışmanı)

Dün yapılan bir röportajda Tokyo’da bulunan bir yatırım danışmanlığı şirketinin başkanı olan Takeshi Fujumaki, “Japonya, önümüzdeki beş yıl içerisinde muhtemelen Avrupa’dan önce yükümlülüklerini yerine getiremeyecek” dedi. Fujumaki, Japonların, ABD,  Avustralya ve Kanada Doları, İsviçre Frangı ve Sterlin cinsi döviz ürünlerini saklamaları gerektiğini belirtti.

Fujumaki’ye göre Japon hükümeti yükümlülüklerini yerine getirmediği takdirde Yen, Dolar karşısında 450-500 Yen civarı zayıflayabilir ve 10 yıllık gösterge tahvillerinin getirileri üzerinde yüzde seksenden fazla dalgalanma olabilir.

“Uluslar arası Para Fonu (İMF)’un gösterdiğine göre 1984’te yüzde 67.3 olan Japon halkının borçları 2014 yılında dünyanın en büyük borçlu toplumu olacak şekilde yüzde 245,6’ya fırlayacak…

“Japonya krizinden kaçış yok” diyen Fujumaki, Japonya için kalan tek seçeneğin bir başka yükümlülükten kaçınma veya hiper-enflasyona sebep olacak para basmak olduğunu ekledi.

Görüşüm: Bunun nedeninin yöneticilerin hiper egoizmi olduğunu anlarsak, düşmanlıktan kardeşliğe doğru bir dünya toplumuna dönüşmeye başlarsak ve gerçekçi bir yaklaşımla aşırı tüketim ekonomisinin altyapısını makul bir tüketim ekonomisine aktarmayı başlatırsak her ülke ve tüm dünya için krizden bir çıkış yolu mevcut. Aksi takdirde kriz bizi tüm altyapısıyla bir imhanın eşiğine getirecektir.

Stresin Yeni Bir Türü: İşten Bıkkınlık

Görüş: Central Lancashire Üniversitesi’nde uzman psikoloji okutmanı Dr. Sandi Mann şöyle diyor:  “Yapılan son araştırmalara göre iş ortamından bıkkınlık artıyor ve bu durum, üst düzey yöneticilerden tutun da en en alt seviyedeki çalışanlara kadar herkesi etkiliyor.”

“….bıkkınlık, işyerinde öfkeden sonra en fazla ifade edilen duygu…” diyor Dr. Mann.

Daha da ötesi, Dr. Mann, pratik bir bakış açısıyla, eski nesiller arasında çok daha az görülen bir şekilde, yaşamlarımızdaki tüm isteklerimizi gerçekleştirmeyi istediğimizden dolayı çok azımızın bıkkınlığa katlanmak konusunda istekli olduğumuza inanıyor.

Montclair Devlet Üniversitesi ve Güney Florida Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen “iş yerindeki davranış ve bıkkınlık arasındaki negatif korelasyon”a ait çalışmaya göre, sıkılmış çalışanların organizasyonlarına zarar verebileceklerine dair altı tür tanımlandı: Başkalarını rahatsız etmek, Verimlilikte sapma (görevinde kasten başarısız olmak), sabote etme, çekilme, hırsızlık ve uygunsuz şaka yapmalar. En fazla görüleni ise çekilme olarak karşımıza çıkmaktadır.

Cambride Judge Business School Üniversitesi’nden Mark de Rond’a göre ise profesyonellerin canlarını sıkan bir sıkıntı türü daha var: O da yeteri kadar yapacakları işin olmamasından ziyade yapmaya değecek işlerinin olmadığını hissetmeleri..

Benim görüşüm: Daha da fazla büyüyen egoizmin derecesi ve bunun bir çıkmaza girmesi sonucu, bu egoizm global olarak entegre hale ulaştığında, tüm negatif etkiler ve duygular daha fazla baş gösterecektir ve egoizmin kendisini düzeltmesi dışında hiçbir psikolojik çaba işe yaramayacaktır.

Dünya’nın Tek Şansı

Soru: Bizim çalışmalarımızın etkisi, bilim insanları ve araştırmacıların sağduyuları üzerinde ne zaman bir etkiye sahip olacak?

Cevap: Onların resmin bütününü görmelerine yardım etmemiz gerekir. Onlar da şimdiden integral bir dünyanın emareleri üzerine konuşmaktadırlar; ancak kişisel gözlemlerini tek bir sistem, tek bir metodoloji içinde bir araya getiremiyorlar.

Bir de bu konunun daha da derinine girmekten korkuyorlar çünkü integral bir dünya düşüncesi onları iktidarlarla yüzleştirmeye götürmektedir. Mevcut hükümetler kendi kendilerine zarar verdiklerini kavramada o kadar başarısızlar ki egoistçe ve bireysel bir şekilde davranmaktalar. Politikacılar bütünleyici bir sezgiden yoksunlar. Onların aksine bilim insanları doğayı gözlemleyip ne gördükleri hakkında konuşuyorlar. Onların sesine kimlerin kulak verdiği ise ayrı bir konu.

Bir başka sorun da şu: Çeşitli uzman ve bilim insanı tarafından söylenen harikulade sözler olmakla birlikte aramızdaki bağlantıdan ve birliğe ne kadar ihtiyaç olduğuyla ilgili söz ettikleri konu yok; uygulama konusunda isteksizler. Para ve ordu burada yardım edemez. Dünyadaki tüm insanlar “Evet, biz global bir köy olmak istiyoruz” diye haykırsa bile, bu ittifak halindeki iradelerin bildirilmesinden sonra ne olacak? Bir dünya savaşı haricinde hiçbir şey. Onları birbirine bağlayan bağı çok şiddetli biçimde hissettikten sonra bile bu bağı kesmek için bir dünya savaşı çıkaracaklar.

Bilim insanlarının bir çözümü yok; insanı nasıl değiştireceklerini bilmiyorlar. Bir ilacınız yoksa egoizmin ne kadar da zararlı olduğunu haykırsanız ne yazar? Geçmişte, doktorlar ölümcül hastalarına bu durumu söylemezlerdi. Hastalığın ilerlemesini yavaşlatma konusunda bile bir niyet yoktu ve bu nedenle kişi karanlıkta bırakılırdı ki daha az acı çeksin. Tora: “Kör bir adamın önüne engel koymayın” der. Bir insanla ilgilenemeyecek kadar acizseniz gerçeğin ifşasına ne gerek var?

Yani Kabala Bilgeliği olmaksızın, bizlerden karşılıklı davranış güvencesi mesajı çıkmaksızın, insanlığın herhangi bir şeyi düzeltmek için tek başına şansı yok! Ve şimdi problemimiz şu ki: İnsanlarla bağlantıyı nasıl sağlayabiliriz ve egoizmi düzeltmenin, dolayısıyla dünyayı düzeltmenin mümkün olduğunu onlara nasıl izah edebiliriz?

Biz insanın düzelmesi gerekliliği hakkında çok açık konuşuyoruz. Başka hiçbir şey yardımcı olamayacak. Birçokları tüm kötülüğün insanın doğası içinde var olduğunu anlamış durumda. Bununla birlikte ellerini havaya kaldırıyor: “İnsan egoistik bir varlıktır ve bunun hakkında yapılacak hiçbirşey yok” diyorlar. Eğer bizler egoizmin düzeltilmesi yöntemini insanlara sunmazsak, eğer bunun gerçekten de mümkün olunabilirliğini açıklamazsak, dünyanın hiçbir şansı yok. Bununla beraber, şimdiye dek yarı-gönüllü olarak çalışmış durumdayız.