Category Archives: Erkek

Birbirimizde Ne Arıyoruz?

Soru: Neden kadın, bir erkekte insan arar ve erkek onun daha dışsal özelliklerinden tatmin olur?

Cevap: Kadın, her şeyden önce, bir erkeğin insan potansiyeline bakar ve erkek onun görünüşüne bakar yani hayvansal seviyesinden tatmin olur.

Erkek, hayvansal çekime kapılır. Kadın, insana ulaşmaya çalışır. Bu kesinlikle doğaldır çünkü bu iki obje – erkek ve kadın –  Zeir Anpin’in üstte olduğu, ışık, yaşam ve hazzın kaynağı olan Zeir Anpin ve Malhut’u temsil eder; bu nedenle erkeğin, kadından herhangi bir doyum elde etme yolu yoktur. Ona en düşük derece olarak bakar çünkü o gerçekten aşağıdadır.

Ama erkek kadının arzusuna, kadının erkekten ne aldığına, erkeği kadına ne vermek istediğine bağlıdır. Sonuç olarak, doğru etkileşim onları tamamen birbirine eşit kılar.

Ama başlangıçta arayışta, manevi dünyada eril bir ilke olarak erkek, her zaman altında duran arzunun feminen tarafını arar çünkü bu ihsan etme, tamamlama niteliğinin altındadır. Ve kadın, onu dolduracak bir erkekte güvenilirlik arar.

Soru: Kadının erkeğe, kendisini neden insan olarak görmediğini sorduğunda, kadının talebi makul müdür?

Cevap: Tabiki. Bu doğadan gelir. Ama eğer birbirleriyle doğru bir şekilde eşleşirlerse ve birbirlerini tamamlarlarsa, o zaman kesinlikle karşılıklı olarak eşit olduklarını görürler.

Kabala ve Aile Modeli

Soru: İnsanlığın gelişim tarihine bakarsak, ailenin iki ana modelini görebiliriz: Bir erkeğin baskın olduğu Doğu ve bir erkeğin rolünü bir şekilde kaybettiği ve prensipte bir kadının sorumlu olduğu Batı modeli. Kabala açısından en doğru model hangisidir?

Cevap: İkisi de değil. Aslında iki model vardır ve Kabalistik model bunların ortasındadır. Bu fark takvimlerin derlenmesi için de tipiktir: Batı modeli bir güneş takvimi, Doğu modeli bir ay takvimidir ve Yahudi takvimi güneş ve ayın korelasyonuna dayanan ortada bir takvimdir.

Aynı şey sadece takvim tarihleri için değil, aynı zamanda güçler, dünya görüşleri, hayata, bilime, sanata yaklaşımlar, toplumdaki her türlü dava ve önleyici tedbirler vb. için de geçerlidir. Her şey orta çizgiye dayanmaktadır.

Yani iyi ve kötü yoktur. Bir araya getirilmesi, doğru bir şekilde birleştirilmesi gereken zıt nitelikler vardır ve bunların bağlantısıyla mükemmelliğe ulaşırız. Ancak bu şekilde ne dişi ne de erkek tarafı inkar etmeden, doğadaki tüm güçleri doğru bir şekilde kullanabileceğiz. Sadece aralarında altın bir denge bulmamız gerekiyor.

Erkekler ve Kadınlar Arasındaki Doğru Bağ

Erkekler ve kadınlar arasındaki doğru bağ, kadının erkeğe arzusunu vermesi ve erkeğin bunu doğru bir şekilde yerine getirebilmesi anlamına gelir.

Birlikte bir aile kurduklarında kadın tarafı yani yaratma, yönetme ve soyu devam ettirme arzusu, erkekte harekete geçme ihtiyacına neden olur. Maneviyatta da durum aynıdır; dişi kısım, erkeğe tutunur, ona ilerleme fırsatı verir çünkü o sadece bunun için çalışmaya ve bir şeyler yapmaya arzu duyar.

Bizim dünyamızda bu biraz bencilce ve biçimi bozulmuş formlarda olur. Ama kadınlar olmasaydı, erkekler tüm yaşamları boyunca oyun oynuyor ya da savaş yapıyor olurdu, başka da bir şey değil. Ve kadınlar sayesinde dünya bir şekilde daha akıllıca gelişebiliyor.

Dolayısıyla erkeklere veya kadınlara karşı herhangi bir şikâyette bulunmaya ya da kadın erkekte güvenilirlik, gelecek vs. ararken erkekleri kadında dışsal, hayvani bir taraf aramakla suçlamaya gerek yoktur. Aralarındaki bu ilişkiler doğadan gelmektedir.

Biyologlar, genetikçiler ve psikologlar bunun hakkında konuşuyorlar. Yani kadın kısmı daha mantıklı, erkek kısmı ise hayattan daha kopuktur. Ve onların doğru dengesi ancak Kabala’yı anlarsak mümkün olur.

 

Her Başarılı Erkeğin Arkasında Bir Kadın Vardır

Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır (Atasözü).

Soru: Bir kadın ona yardım ederse, bir erkeğin kendini daha güvende hissetmesi olgusunun manevi bir kökü var mı?

Cevap: Bunun hayatın gerekli bir unsuru olduğunu düşünüyorum. Üstelik bunu kendi tecrübelerime ve hayatımda, mesleğimde hissettiklerime ve eşimin bana verdiği desteğe dayanarak söylüyorum. O olmasaydı, katlandıklarımın çoğuna dayanamazdım. Fiziksel, zihinsel ve ruhsal olarak çok büyük travma, kayıp ve zorluklarım oldu.

Bu bağlamda bir eş, yokluğunda erkek için çok zor olacak bir çeşit destektir. Annesinin yerine geçer. Gerçek şu ki, erkek çocuk doğurmaz ve bir kızdan kadın olma, anne olma gibi farklı evrelere girmez. Bir erkekte bu geçiş süreci yoktur. Bu nedenle, bir çocuğun annesinin desteğine ihtiyacı olduğu gibi, sürekli olarak kadın desteğine ihtiyaç duyar. Bu etkileşimleri anlarız.

Bir adam genelde siyaset, bilim gibi ciddi işlerle, karşılığında büyük bir iç enerji, fiziksel ve zihinsel güç gerektiren tehlikeli işlerle meşgul olduğunda, fizyolojik destekten daha fazla psikolojik desteğe ihtiyaç duyar.

Ve elbette hiçbir şeye karışmadan ona destek hissi vererek yardım eden eş, adam için içsel olarak gereklidir. Bunun yüksek bir manevi kökü vardır.

Bizler kökümüzde, eril ve dişil olanın iç içe geçtiği tek bir varlığız. Ve ben gücümü bu ortak kökten almalıyım. Ancak bana yardım eden, destekleyen, beni dinleyen, ilgi gösteren özverili bir kadını yanımda hissedersem, bu kökleri daha iyi hissedebilirim. Bu çok önemlidir. Ve bu nedenle, bir Kabalist için bu bir yasadır, erkek bekar olamaz.

Üstelik bunun vazgeçilmez bir koşul olduğunu başka hiçbir uygulamada görmedim. Kabala’da bekar birisi manevi olarak ilerleyemez. Bu manevi kök o kadar derindir ki bir Kabalistin evli olması gerekir.

Bu sadece bir eve sahip olmak ve bakılmak değil, “eş” denilen içsel, zihinsel ve işlevsel görevleri yerine getiren bir kadına sahip olmaktır. Bu tanım, kategori, görüntüdür. Bu çok zor bir şeydir. Öğrencilerimden bunun onları ne kadar etkilediğini görebiliyorum.

Doğanın Bozulması

Soru: Günümüzde bazı araştırmacılara göre her onuncu evli çift, tıbbi yardım almadan çocuk sahibi olamıyor. Evli çiftlerin %40’ında kısırlığın nedeninin bir kadının hastalığı olduğunu ve vakaların %45’inde sorunun bir erkekte olduğunu belirtmekte fayda var.

Günümüzde bir insanın çocuk doğuramamasının manevi kökleri nelerdir?

Cevap: Bu, egoist gelişimimizin bir sonucudur. İhsan eden, hayat veren kısım erkekten gelir. Ancak egoizmimizle kendi içimize o kadar kapalıyız ki bunu bile yapamıyoruz. İçsel, zihinsel, manevi niteliklerimiz fizyolojik düzeyde kendini göstermeye başlar.

Bugünlerde cinsiyetlerle, birbirleriyle etkileşimleriyle, ne kadar kendi içlerine çekildiklerine bakın: kadınlar kendilerini kendi toplumlarına, erkekler de kendi toplumlarına kapatıyorlar. Bazı ikincil, alternatif cinsel tatmin biçimleri buluyorlar. Yani her şey doğal değil, her şey doğadan çok uzak. Ve bu büyümeye devam edecek.

Soru: Bu neden oluyor?

Cevap: Bu, tüm insan ırkının gelişimi boyunca devam eden uzun bir hikâyedir. Bir zamanlar Antik Yunanistan’da, Doğu’da vs. kadınlar arasında veya erkekler arasında karşılıklı çekim kültürlerinin tamamı vardı. Ancak bu mutlak bir norm değildi ve örneğin aristokrasi veya haremler gibi çok dar bir insan çevresi arasında geliştirildi.

Kişi buna ihtiyaç duyar, çünkü egoizmi nedeniyle karşı cinsle normal teması, sıcaklığı, en azından karşılıklı anlayış ve destek duygusu bulmak için gerçekten tatmin edici, zevkli bulmaz.

Bunun özellikle sinir sistemini, kalp sistemini ve diğerlerini etkileyen çok sayıda hastalığın nedeni olduğuna inanıyorum. Cinsiyetler arasındaki doğru ilişki insan doğasını dengeleyecek, stres, psikosomatik ve kalp hastalıklarında azalmaya yol açacaktır.

Doğru Manevi Birleşime Doğru

Yorum: Kabala, kadının doğasının alan kısım olduğunu ve erkeğin ihsan eden kısım olduğunu söyler.

Cevabım: Bu özel koşullara bağlıdır. Manevi dünyada ihsan etme niteliğine erkek, alma niteliğine kadın denir. Ama dünyamızda bir erkek ve bir kadından bahsetmiyoruz. Manevi güçler bu şekilde bölünür.

Bu tezahürleri nerede görüyoruz? Bir erkek Kabala’yı doğru uygularsa, önce manevi gücü elde eder ve sonra kadına aktarır. Ama kadın ona bu konuda yardım eder ve onun yardımı olmadan erkek hiçbir şey elde edemez. Kadın, kendisinin yardımıyla bir erkeğin üst gücü elde ettiği, Yaradan’ı ifşa ettiği arzudur.

Bu nedenle, onların ortaklıkları en alt seviyeden itibaren gereklidir. Bu nedenle, geçmişte Kabalistler evli olmayan erkekleri öğrenci olarak kabul etmiyorlardı.

Ancak zamanımızda, gerçek bir manevi koşula ulaşmak için, Yaradan’a yönelik hem erkek hem de kadın birleşimine sahip olmak gerekir.

Umarım ki artık çiftler arasında doğru manevi birleşimin ortaya çıkacağı nesle yaklaşıyoruzdur.

Erkek Ve Kadın: Hayata Karşı Tutum

Yorum: Şu anda 15 ila 20 yıl önce yalnızca erkeklere ait olan alanlarda kadınların temsili önemli ölçüde arttı.

Cevabım: Bu iyi bir hayatın sonucu değil. İş kadınlarıyla kalpten kalbe konuşun ve buna ihtiyaç duymadıklarını göreceksiniz. Bu kadınları mutlu etmez. Biraz daha fazla para, biraz daha fazla şey.

Bir kadın hayata bir erkekten daha gerçekçi davranır. O dünyaya, toprağa, doğaya bağlıdır. Ve yeterince maddi olmayan şeyler yani bankadaki hayalet gibi para ya da onun gibi şeyler onun için çok önemli değildir. Kadın, emniyet ve güvenlikle ilgilenir, ancak yaşamı için mevcut koşullarda gerekli olduğu kadarıyla ve daha fazlasını değil.

Bir adam çeşitli oyuncakları kovalar: gemiler, uçaklar ve yatlar. O çocuk kalır. Kendisine fayda sağlayıp sağlamadığı onun için önemli değildir; oyunlarına kapılır ve zamanını bu şekilde geçirir.

Kadının buna ihtiyacı yoktur. Dünyaya daha gerçekçi bakar: Bir eve, bir aileye, sağlam bir güvenliğe ihtiyacı vardır.

Soru: Bir erkeğin kendini yeterli hissettiği bu olgunun doğası nedir? Eğer bir kadın ondan bir şey talep etmezse oyunlarını oynamaya devam ederdi.

Cevap: Erkek Yaradan’a ulaşmayı hedeflemeli, bu edinimi dünyamıza getirmeli, kadına aktarmalı ve onun yardımıyla Yaradan’a ulaşmalıdır çünkü bu olmadan imkânsızdır. Erkek ve kadın ortak arzularında yani insanlığın erkek ve dişi kısımları birlikte Yaradan’a ulaşır.

İnsan tek bir varlık olarak dünyamıza indi ve sonra erkek ve kadın olmak üzere iki karşıt parçaya ayrıldı. Sadece bir araya gelerek (bu sadece manevi niteliklerle ilgilidir, fiziksel niteliklerle değil) yukarıya tırmanabilir ve üst dünyaya ulaşabiliriz.

Kadın ve Erkek Birbirini Tamamlar

Soru: Kabala’da kadın sezgisi diye bir şey var mı? Eğer öyleyse, Kabala onu nasıl etkiler ve gelişmesine nasıl yardımcı olur?

Cevap: Elbette var. Bizim dünyamızda kadın doğaya çok daha yakındır. O her şey hakkında, hayatının sonuna kadar çocuk kalan bir adamdan daha gerçekçidir.

Bir kadının çocukları doğurması ve eğitmesi gerektiğinden, bir şekilde daha yüksek sistemden, Yaradan’dan, O’nun işlevlerini alır: doğurmak, doğanın bir sonraki seviyesini, gelecek nesli geliştirmek.

Bu nedenle dünyamızda bir kadın bir erkekten daha olgun ve daha gerçekçidir. Ama diğer yandan, bu, erkeklerde kadınların sahip olmadığı niteliklerle telafi edilir.

İnanıyorum ki var olan ayrı erkek ve kadın grupları esasen birbirini tamamlar. Bu nedenle,  özgürce gelişmesine izin vermek dışında,  kimseye baskı yapmak gerekli değildir.

Bizler dünyada Kabala’nın serbest gelişiminin ilk nesliyiz. Ve bu nedenle, bu olguyu önce kendimiz üzerinde çalışmalıyız, o zaman kendini gösterecek ve nasıl ilerleyeceğimizi öğreneceğiz.

Başkasının Yararı İçin Kendini Yenilemek

Soru: Kabala çalıştığımızda ne olur? Erkekler ve kadınlar doğalarını hissetmeye başlar mı?

Cevap: Önce anlamaya başlarlar ve sonra birbirlerine tamamen zıt olduklarını hissederler: beden, zihin, farkındalık ve dünya görüşünde. Bizler bu ayrımı o kadar bulanıklaştırdık ki, dikkat bile etmiyoruz ve sanki yok gibi geliyor.

Bu şekilde bir tür karşılıklı anlayışa, cinsiyet eşitliğine vb.ne ulaşabileceğimizi düşünüyoruz. Bu doğru değildir. Bir erkek ve bir kadın arasındaki farkı açıkça anlamalıyız, çünkü her birimiz doğru konumda olduğumuzda, diğerinin yararına kendimizi ekleyebilir ve yenileyebiliriz.

Kabala, çelişkilerimizi korurken ve hatta onları daha belirgin hale getirirken, birbirimizle nasıl birleşmemiz gerektiğinden bahseder. Bir kadına, benim gözümde onun bir kadın olduğunu gösterdiğimde ve ona kendimi bir erkek olarak gösterdiğimde, hemen kendimizi bir tür samimi ilişkiye sokmayız.

Zihinsel, duygusal seviyede, yetiştirilme ve etkileşim seviyesinde konuşuruz. Bununla ne kadar zıt olduğumuzu ama aynı zamanda birbirimizi nasıl tamamlayabileceğimizi gösteririz. Kabala, erkeğin ve kadının nasıl birbirine bağlanması gerektiğini açıklar.

Bize öyle geliyor ki, doğada, örneğin bir erkek ve bir dişi arasında böyle bir bağlantı çok daha basittir. Aslında o kadar basit değildir. İçsel farklılıklarını, birbirleriyle nasıl etkileşim kurduklarını anlamıyoruz.  Farklılıklarımızı doğru bir şekilde kabul etseydik, bu bizi tamamen farklı bir kültüre, iletişim alanına ve diğer sosyal kurumların inşasına götürürdü.

İş yerinde, tatilde ve aileler arasındaki etkileşimlerde tamamen farklı bir şekilde iletişim kurardık. Başka televizyon ve radyo programlarımız olurdu. Oyunlar, sporlar, her şey farklı görünürdü.

Yaratılışın Zıt Nitelikleri

Soru: Kabala’ya göre, doğada erkek ve dişi kısımların temel farkı nedir?

Cevap: Kesinlikle her şey. Doğada bir erkek ve bir kadından daha zıt hiçbir şey yoktur. Üstelik bu fark her geçen gün artıyor; önce cansız maddelerde, hatta minerallerde, sonra bitkilerde, hatta  hayvanlarda ve hatta daha fazla insanlarda belirgin olmaya başlıyor.

Yani, gelişmiş bir erkek ve kadın, eğer kişilik olarak gerçekten çok gelişmişlerse, yaratılışın en zıt niteliklerini temsil ederler. İçlerinde hiçbir şey aynı olamaz. Bu nedenle, herhangi bir anlaşmaya varmaları çok zordur, basitçe birbirlerini anlamazlar ve hiçbir şekilde birbirlerine benzemeye yaklaşamazlar.

Soru: Yani, esasen birbirlerinin dünya görüşünü anlama çabalarının tümü başarısız mı olur?

Cevap: Sonunda evet. Yavaş yavaş büyük bir krize girdiğimizi görüyoruz: çocuklar evden ayrılıyor, anne babalar boşanıyor, birbirlerine katlanamıyorlar, insan kendinden nefret ediyor.

Kişi sadece karşı cinsle anlaşamamak değil, aynı zamanda her türlü anormal dürtü ve cinsel ihtiyaçların farkına varıyor. Genel olarak, bizim zamanımızda cinsiyet, evlilik, aile ve çocuklar, tüm bunlar, tam anlamıyla parçalanmaya ve bir önceki kanunların ve koşulların kontrolünden çıkmaya başlıyor.

Bu nedenle, gerçekten nasıl birliğe gelebileceğimizi açıklayan Kabalistik bir metodoloji var. O, bütün bir bilgi sistemidir.