Category Archives: Egoizm

Yaradan’a Yaklaşma Fırsatı

Soru: Yaradan, insanı kendisine yaklaştırdığında, neden toplum içinde küçük düşürme ve alçaltma ile ona yol göstermek zorunda? Neden tüm büyük rehberler toplum tarafından reddedildi?

Cevap: Egoizmden kurtulmalarına yardımcı olabilmek için. Başka nasıl olabilirdi ki? İnsan kendi başına Yaradan’ın peşinden gidemez. Bu yüzden Yaradan, insanı alçaltma yoluyla yönlendirir ve bu şekilde onu kendisine yaklaştırır.

Yaradan’a yakınlaşmanın tek yolu, kişinin “Ben”ini küçültmesidir. Ve bunun bedelini, Yaradan’ın bende yarattığı ve beni her gün öldüren egoizmden başlayarak, egoizmimin toplumda yarattığı sorunlara kadar sahip olduğum her şeyle ödemeye hazırım.

Ama ben yine de, Yaradan’a yaklaşmak için bunun bedelini ödemeye hazırım. Yapılacak hiçbir şey yok. Böylece maneviyatta yükselmenin ne anlama geldiğini öğrenmeye başlarız.

Soru: Herkes bunu yaşamak zorunda mı?

Yanıt: Az çok herkes. Günümüzde bu çok kolay olabiliyor çünkü zaten gruplar ve uygulanan bir metodoloji var. Kabalistlerin sadece psikolojik olarak değil, fiziksel olarak da gerçekten çok acı çektikleri zamanlar oldu. Ama bugün artık çok daha kolay.

Dahası, bugün çok sayıda insan bunu zaten anlıyor ve birleşme ile meşgul. Anlamayanlarda bununla ilgilenmezler ancak yine de kurtuluşun, birlik içinde olduğunu içten içe hissederler.

Yom Kippur – Egoizmin Farkına Varma

Soru: Roş HaŞanah boyunca kişi yeni bir hayata başlamaya karar verir ve doğasının üzerine çıkması gerektiği gerçeğine rağmen, yine de Yom Kippur’dan önceki on gün içinde, tüm niteliklerini kontrol etmek ister.

Bunları Yaradan’ın nitelikleriyle karşılaştırarak, hiçbirinde Yaradan gibi olamayacağını görür ve Yom Kippur’da onlar üzerinde bir kısıtlama yapmaya karar verir ki bu, bizim dünyamızda beş kısıtlama ile temsil edilir.

Bundan beş gün sonra, beş Sefirot’u simgeleyen Sukkot bayramı başlar. Bu bayramların özü nedir?

Cevap: Yeni Yıl (Roş HaŞanah), insanların af dilediği bir dizi gün ile önceden gelir. Eylemlerini, yaptıkları iyi ve kötü şeyleri bir şekilde değerlendirirler ve genel olarak, özellikle de iyi bir şey yapmadıklarını anlarlar.

Böylece insan davranışlarını kontrol eder ve “O’ndan başkası olmadığı” için, Yaradan’ın üst iradesine itaat etmek zorunda olduğu sonucuna varır. Üst iradeyi dünyaya hükmeden tek güç olarak kabul eder. Bu durumdan, kendini değerlendirmeye başlar. Kişi gerçekten de Yom Kippur’a kadar devam eden eylem ve işlerinin çok ciddi bir analizini yapar.

Yom Kippur, kişinin içinde tek bir büyük egoizmin hareket ettiğini ve bunun üzerine çıkması gerektiğini anladığı içsel koşuludur. Ne de olsa Tora’nın ana emri “komşunu kendin gibi sev” dir ve kişi bundan kesinlikle uzaktır ve hatta bunun tam tersidir. Bu nedenle af diler.

Bu, kişi egoist arzularını kullanmayı bırakmaya hazır olduğu zaman, Yom Kippur’un ilkesidir. Bir insanda onlardan sadece beş tane vardır. Bu nedenle, dünyamızda beş kısıtlama ile temsil edilirler: yeme, içme vb.

“Sürekli Savaşmak İnsanın Doğası Mıdır?” (Quora)

Evet. İnsan doğası, bizde başkalarına hükmetme isteği uyandırır, doğamız gereği diğer insanların kendileri gibi düşünmesini ve davranmasını sevmeyiz.

İnsan doğasının üzerine çıkma şansımız var ama bu toplumun olgunluğuna bağlıdır yani insanların başkalarıyla savaşmayı düşünmediği bir koşula ulaşılmasına. Eğer bu olgunluğa ve insan doğasının üzerine çıkma yeteneğine ulaşamazsak, o zaman doğa bizi yok edecektir.

Ufukta, ortalığı kasıp kavuran iklim değişikliklerinden, kitlesel açlık olasılığına kadar pek çok sorun görünüyor. Üstelik bu tür trajedilerle birlikte, milletler ve ülkeler birbirlerine nasıl zarar vereceklerini düşünmeye devam edecekler. Bu nedenle dünyamızın ciddi ıslahlara ihtiyacı var. Olumlu bir şekilde bağ kurmalıyız.

Manevi Dünyayı Kazanın

Soru: Manevi yolu takip etme seçeneğiniz var mı, yok mu?

Cevap: Seçenek yoktur. Bu kaderdir, o kadar.

Soru: Bir insanın yükü yüklenme koşulunda mı yoksa zaten çıkışta mı olduğu nasıl ayırt edilir? Bu sistemde yazılı mıdır?

Cevap: Her iki durumda da, kişiyi gerçekten her şeye hazır ve ilerliyormuş gibi kabul etmeliyiz; olan oluyordur. Egoizmin birçokları için nasıl çalıştığını görüyoruz. Bizim toplumumuzda egoizmi uygulamanın ne kadar zor olduğunu anlıyorlar, burada egoizm için bir tatmin yok ve ayrılıyorlar.

Soru:  Yani insanın başka seçeneği yok mu, nasıl olsa gidecek mi?

Cevap: Grubun önünde başını ne kadar eğdiğine bağlıdır. Sadece bu. Kişi bunu yapmalıdır.

En önemli şey devam etmektir: “Hiçbir yere gitmiyorum, burada kalıyorum, sadece burada var oluyorum.” İşte bu kadar! Belirleyici olması gereken budur: ayrılmak dışında ne istersen yap. Benimle ne istersen yap, sadece beni kapı dışarı atma.

Yorum: Ama birçok insan için, kalıp acı çekmektense ayrılmanın daha kolay olduğunu söylediniz.

Cevabım: Bu onların bileceği şey! Manevi dünyayı kazanmak istiyorsanız, o zaman onun için çalışmalısınız. Öğrenciler benimle, grupla, çalışmayla ve dağıtımla düzgün bir şekilde temasa geçtiklerinde, bu çalışma nispeten daha kolay ilerler.

Sağ ve Sol Çizgilerin Simbiyozu

Soru: Herkesin sol çizgiye sahip olmadığını söylediniz. Ona sahip olmanın ya da olmamanın avantajı nedir?

Cevap: Esas olarak, herkesin iki kısımdan oluşan bir ruhu vardır: ihsan etme niteliği (sağ çizgi) ve alma niteliği (sol çizgi). Ancak, görünürde üçüncü bir çizgi yokmuş gibi olabilir. Üçüncü çizgi, her iki çizgiyi yani bir insandaki iki zıt niteliği hizaya sokar ve sonucu verir. Ondan “insan” imajını inşa eder.

Bunun açıkça ifade edildiği ruhlar vardır ve bunun olmadığı ruhlar vardır. Tıpkı vücudumuzdaki organlar gibi, daha çok önemlileri ve daha az önemlileri vardır. Anne karnında diğerlerinden daha hızlı gelişenler vardır ve bir tür kuyruk veya başka ilkel organlar gibi görünenler de vardır. Yani rahim içi gelişimindeki bir kişi aynı anda bir içsel gelişimden geçer.

Bu nedenle, insanda organlar gelişirken her biri kendi içinde önemlidir. Daha önemli ve daha az önemli olanlar olmasına rağmen, sonuçta bunlar tek bir sistemdir.

Manevi dünyada daha çok önemli veya daha az önemli bir şey yoktur çünkü Yaradan’a benzerlik açısından, vücudunuzda bazı hücreler eksikse, O’na benzemiyorsunuz demektir. Bu kurala göre maneviyatta önemsiz şeyler yoktur çünkü maneviyat mükemmelliktir. Eğer bir nokta eksikse, o zaman bu zaten kusurludur.

Bu yüzden, dünyadaki her insanın önemini anlamalıyız. Evrendeki her şeyin kendi net bir amacı vardır ve onu yok etmek yasaktır. Doğanın verdiği her şey var olmalıdır.

Yorum: Yaradan’ın sağ çizgi olduğunu ve orta çizginin var olmadığını söylediniz.

Cevabım: Evet ama ihsan etme niteliğinin içimizde uyumlanması gerektiğinde, bu sadece sağ çizgide alınamaz. Alma niteliği nerede?

Sağ çizgi sadece ihsan etme niteliğidir, dolayısıyla sol çizgi gereklidir. Soldaki sadece almaktır; bu ancak Yaradan’ın zıddı olabilir. Sonrasında orta çizgi yükselir – bu simbiyoz, bu bağ temelinde, iki çizginin parçalama sırasında, ıslah sırasında ve karşılıklı bütünleşme sırasında karşılıklı olarak birbirine nüfuz etmesi temelinde- çalışmaya başlar.

Soru: Bu, çabalamanın önemli olduğu, sol çizgiden ayrılmadan sağ çizgiye doğru çaba gösterilmesi gerektiği anlamına mı geliyor?

Cevap: Evet. Sol çizgiyi alıp onunla sağ çizgiye giderseniz, orta çizgiye ulaşırsınız.

Evrensel Egoizmin Tezahürü

İbrahim’in grubu, “İsrail topraklarının keşfi” döneminden geçtikten sonra, aralarında ortaya çıkan arzudan, karşılıklı ihsan etme ve sevgi için ortak bir arzu yaratmayı başardılar ve bu arzuda üst gücü yani Yaradan’ı ifşa ettiler.

Diğer bir değişle, O’nun derecesine yükselerek ideal bir duruma geldiler. Ama ona ulaşır ulaşmaz, daha da büyük bir egoizm kendini göstermeye başladı çünkü Babil’den kendileriyle bile ilgili olmayan ve ihsan etme ve sevgi niteliğiyle ilgili olan, tüm büyük egoizmi yanlarına aldılar.

Böyle, bir sonrakinin evrensel egoizm, daha da yüksek derecede, sadece bu küçük grubun değil, tüm insanlığın doğasında olan, her zaman büyümelerine ve güçlenmelerine rağmen, tüm kitlenin doğasında kendini göstermeye başladı.

Rambam’a göre 5.000 kişi Babil’i terk etti ve İsrail toprakları derecesine ulaştıklarında sayıları 3.000.000’du. Bu 2.700 yıl önceydi.

Egoizm Dağının Üzerine Yükselmek

Tora’da anlatılan bütün koşullar, coğrafyadan, İbrahim’in grubunun Mısır’dan ayrılıp Sina Dağı’na yaklaşmasından, çölü aşıp İsrail Toprağı’na girişinden değil, insanların içsel koşullarından söz eder. Onlar, büyük bir egoizm gelişimi hissetmeye başladılar. Onlar için zordu ama yavaş yavaş birbirlerine bağlı olarak sürekli yükselip düştükleri ve sevgi, dostluk ve “komşunu kendin gibi sev” koşulunda kalmaya çalıştıkları bir noktaya geldiler.

Bu bazen işe yaradı bazen de yaramadı ama egoizmden kurtulmaları gerektiğini anlayana kadar böyle devam etti çünkü egoları o kadar büyük hale geldi ki onunla başa çıkmak imkânsızdı.

Bu dağa hemen atlayamazsınız, ancak yavaş yavaş egoyu kullanabildiğiniz ölçüde ortaya çıkarırsınız, onun üzerine yükselirsiniz ve böylece içinizde sürekli olarak olumsuz nitelikler ifşa olsa da kendinizi yükseltirsiniz. Ama onlardan korkmazsınız. Onlar sayesinde, onları doğru kullanarak yükseldiğinizi anlarsınız ve bu sizin manevi yükselişinizdir.

İbrahim’in grubu birbiriyle bağ içinde, “Mısır” denen egoizmden bu şekilde koptu, ayağa kalktı ve kendi üzerlerinde çalışmaya başladı. İlk olarak, birbirlerine zarar vermemek için karşılıklı yardım ilişkisi kurmaya başladılar çünkü bundan önce birbirlerine bağırıp çağırmaya hazırdılar. Sina Dağı, aralarındaki nefret dağını temsil eder.

Onların bu koşullarına, “çöl” denilebilir çünkü ihsan etme çalışması, egoizme herhangi bir doyum getirmediği için, bundan tat almamışlardır. Böylece, tamamen Bina seviyesine yükselene kadar, 40 yıl boyunca kendi üzerlerinde çalıştılar.

Sonra, sözde çölde 40 yıl dolaşma koşulundan geçtiler.  Dolaşmak, sürekli bir arayışı sembolize eder: Kendimden sürekli yükselttiğim bu egoizm içinde, Bina niteliğini, ihsan etme niteliğini nerede bulabilirim?

Klipa’nın Özellikleri

Soru: Gruptaki dostlar arasında ne tür bir ilişkiye Klipa denilebilir?

Cevap: Bir grup içinde, pratik olarak Klipa gibi hiçbir ilişki olamaz. Klipa, çekememezlik, kıskançlık, reddetme, yardım etme isteksizliği, vb. gibi yani insanlar arasındaki duygusal, manevi, kalpten kaynaşmayı reddeden tüm özelliklerdir.

Soru: Klipa genel olarak nasıl çalışır? Mekanizması nedir?

Cevap: Kişide Klipa oluşturan birkaç nitelik vardır. Genel olarak bunlar egoist niteliklerdir, ancak belirli türlere ayrılırlar. Bunlar çekememezlik, kıskançlık, kendini yüceltme, yalan ve gururdur.

Soru: Yani bizi ayıran her şey mi?

Cevap: Evet. Aslında bunlardan pek çoğu mevcut ama hepsi tek bir bütünü oluşturur kişinin egoist “Ben” ini.

Soru: Az önce sıraladığınız niteliklerle, doğrudan yüksek gücün ifşasında olan bir kişide açığa çıkan nitelikler arasında bir fark var mı?

Cevap: Bu nitelikler orada da faaliyet gösterirler.

Bir Kabalist Ne Arar?

Soru: Eğer dünya milletleri bilinçaltında Yahudilere, Yahudiler işlerini yapmıyor diye onları itiyormuşçasına olumsuz davranıyorlarsa, o zaman tam tersine siz bu işi yapıyor olmanıza rağmen, neden size karşı yetersizden daha az tepkiler veriyor ve garip yorumlar yapılıyor?

Cevap: Yaratılışın doğası gereği, insanların bana iyi davranamayacaklarını biliyorum, çünkü bu hem Yahudilerin hem de Yahudi olmayanların doğalarına aykırıdır.

Herkesi, tek bir bütün içinde herkese yaklaşmaya ve bu formda, en azından kısmi bir bağımız olması koşuluyla kendini aramızda gösterecek olan üst gücü ifşa etmeye ve böylece, giderek artan bir şekilde, tüm insanlığın ıslahına, doğaya, Yaradan’a bütünüyle eşdeğer olmaya çağırıyorum.

İnsanları buna çağırırken bana iyi davranmalarını umut edemem. Faaliyetlerimde ne kadar başarılı olduğumu görmek için, sadece genel olarak onların tepkileriyle ilgileniyorum. Çocuklarda olduğu gibi, onlara uyum sağlayıp sağlamadığınızı, sizi en azından biraz duyup duymadıklarını anlamak için tepkilerine ihtiyacınız vardır. Ve tüm bunlar başka teknikleri öğrenmek içindir. Ve gerçek şu ki, tepkilerinin olumsuz olması doğaldır.

İnsanları, egoizmlerini bir kenara bırakmaya, komşularını sevmeyi öğrenmeye, nefrete ve eylemsizliğe karşı hoşgörüsüz olmaya ve neden var olduğumuzu anlamaya teşvik ediyorum. İster sıradan insanlar olsun, ister doğruluklarından emin olan erdemliler olsun, onları uykularından uyandırıyorum.

Dostlarla Bağı Güçlendirmek

Soru: Klipot’a düştüğümüzde, onların içinde uzun süre kalmamak için nasıl hemen kalkabiliriz?

Cevap: Gruptaki dostlar arasında her zaman çeşitli sorunlar olacaktır. Ama grupla bağınız varsa ve her şeyin sadece dostlarla olan bağa bağlı olduğunu açıkça anlarsanız ve Yaradan’a karşı birlikte doğru davranırsanız, o zaman bu sorunların üzerine hızla yükselirsiniz.

Böylece, düşüşlerinizin her birine, egoizmden özgeciliğe geçen daha da büyük bir yükseliş, aranızda daha da büyük bir bağ eşlik edecektir. Sonuç olarak hedefinize hızlı ve kolay bir şekilde ulaşacaksınız.