Category Archives: Dünya

Koronavirüs Aşısı

Koronavirüs çoktan seksen ülkeye yayıldı ve bizlere, birbirimize ne kadar bağımlı olduğumuzu gösteriyor. Bu virüslerin hava veya fiziksel temas yoluyla bir kişiden diğerine nasıl bulaştığını araştırıyoruz.

Ama aslında, bu şekilde değil düşüncelerimiz yoluyla yayılıyorlar. Sonuçta, tek bir alanda birbirimize bağlıyız ve eğer sizin hakkınızda kötü düşünürsem, o zaman düşüncelerimle, içinizde her türlü tezahür ve sonuca neden olan düşünceleri uyandırırım.

Bu olgu, uluslararası güvenlikle uğraşan kişiler tarafından bilinir. Kabala bilimi, düşüncelerimizin, doğanın tüm güçlerinin ya en yıkıcı gücüne ya da en yardımsever gücüne sahip olduğunu açıklar. Ama ne yazık ki bizler sadece yıkıcı düşünceler kullanarak hareket ediyoruz.

Bu nedenle, ne koronavirüs ile mücadelede önleyici tedbirler ne de yeni antibiyotiklerin icadı bize yardımcı olacaktır. Bu virüs olmazsa, başka bir virüs ortaya çıkacaktır. Sonunda, insanlar arasındaki ilişkileri iyileştirmemiz gerektiğini anlamalıyız. İlişkilerimiz ve düşüncelerimiz iyi olursa, o zaman hiçbir virüs ortaya çıkmayacaktır.

Başkaları hakkındaki düşmanca düşünceler ya da uyuşmazlıklar, insanın bedenini sarar ve hastalık olarak kendini gösterir. Bu, kendimizi savunamayacağımız en üst düzeyde bir hastalıktır çünkü düşüncelerimiz üzerinde gücümüz yoktur. Kimin neyi düşündüğünü bilmiyoruz ve kendi düşüncelerimizi bile kontrol edemiyoruz.

Bu nedenle, bu büyük bir sorundur. Herkese karşı iyi olması için, düşüncelerinin nasıl kontrol edileceği kişiye öğretilmelidir. Tüm virüsleri yenebilmemizin tek yolu budur. Böyle bir ıslah için Kabala bilimine ihtiyacımız vardır; başka yolu yok.

Sonuçta, egoist insan doğası bizi sadece kendimiz hakkında düşünmeye iter. Bu nedenle, bir kişiye başkaları hakkında düşünmeyi öğretmek için, özel bir bilim, benzersiz bir metot ve bir grup çalışması gerekir. Çok basit görünüyor ama bu insan doğasının tam zıttıdır.

Kendimizi düzeltmeye başladığımızda, dünyanın bize bağlı olarak değiştiğini göreceğiz. Çevremizde, Üst ışık olarak adlandırılan ve tüm dünyayı mümkün olan en iyi şekilde hareket ettiren ve düzenleyen özel bir güç olduğunu hissetmeye başlayacağız. Bu güce gireriz ve içinde yaşarız ve herhangi bir koronavirüs veya diğer hastalıklardan korkmayız.

Yakın zamanda Tel Aviv’de büyük bir uluslararası Kabalistik kongre düzenledik. Her gün Sağlık Bakanlığı’nın kongreye katılmamızı yasaklayacağı korkusu vardı.

Sonuçta, bu büyük bir şehirde bir araya gelen, birlikte oturan, birbirine sarılan, aynı masada yemek yiyen, aynı havayı soluyan ve aynı odada üç gün geçiren, 5.000’den fazla insanla büyük bir toplantıydı. Tüm hava farklı virüslerle doluydu, ancak hiç kimse enfekte değildi.

Bunun nedeni aramızdaki bağ yoluyla en doğru ve etkili aşılamayı ve dezenfeksiyonu gerçekleştirmemizdir. Bu, insanlık için birliğin gücünün her şeyi nasıl temizlediğini, yerine getirdiğini ve kutsallaştırdığını gösteren bir örnek olabilir.

Tek bir düşüncede birleşmek istediğimiz gerçeği ile tek bir amaç uğruna, her biri kendi düşüncemizden oluşan bir kuvvet alanı yaratırız. Düşünce güçtür. Tüm güçlerimizi birbirine bağlayarak, fiziksel veya biyolojik olarak dünyadaki tüm alanların en yükseği olan bir güç alanı yaratırız.

Bu alanı kendimizin üzerine koyarsak ve hepimizin bu alana bağlanmak isteyerek ve hepimizin dost ve kardeş olarak “Tek kalp, tek adam” olmayı istersek, o zaman hiçbir şey bize zarar veremez.

Bu böyle çalışır, çünkü kişinin düşüncesi, onun yapabileceği en yüksek etkiyi oluşturur. Bu nedenle, altında bulunan tüm virüsleri daha düşük seviyelerde yok eder: Cansız, bitkisel ve hayvansal. Bu alan, birlikte tüm olumsuz faktörleri yok eden küresel bir pozitif güç yaratan sevgi ve birliği yayar.

Bu nedenle korkacak bir şey yok. Zehir içebiliriz ve manevi alanla doğru bağlantıyı hedeflersek, o zaman hiçbir şey bize zarar veremez. İnsanlar bizimle iyi iletişim kurarak kendilerini koruyabilirler ve daha sonra onları hastalıktan koruyacak bir antivirüs alırlar. Hepinize sağlık diliyorum!

 

Twitter’da Düşüncelerim / 20 Mart 2020

Neden tam olarak egoistik etkileşimlerimizle ölümcül bir virüsü birbirimize ilettiğimizi ve kötü enfeksiyonu nasıl iyi bir enfeksiyona dönüştürebileceğimizi ve yeni bir dünyaya nasıl ilerleyeceğimizi çözelim. Umarım bunu anlarız ve herkese anlatabiliriz.

Yaratan, egoizmi ıslah etmek için gittikçe daha etkili durumlar düzenlemektedir. Virüs bize her şeyi iyi ve yararlı iletmek yerine, hastalığı nasıl ilettiğimizi ve birbirimizi ölümüne nasıl mahkum ettiğimizi gösteriyor. Haydi birbirimize sevgiyi ileterek iyi bağlarla birleşelim!

#Coronavirüs ilişkilerimizin gerçekliğini ortaya koyuyor. Farklı, doğa ile uyum içinde, egonun üstüne yükselerek birbirimizle iyi ilişkiler içinde yaşayabileceğimizi fark edersek, hızlaca salgından çıkabiliriz. Virüs, dünya-doğasını dengeden çıkardığımızı gösteriyor.

Özgür seçime izin vermek için kalbin ağırlığı verilir. Küresel kriz, #coronavirüs salgınının bir sonucu olarak, iyiliğe doğru eğilerek iyi ve kötüyü dengelemek için özgür seçimine göre, Doğa’nın her insanla nasıl ilgilendiğini gösterir!

#Coronavirus‘un bize ne yapacağına dair birçok soru alıyorum.

Cevap basit: kimse bilmiyor!

#Kabala, egoizmimize rağmen bunun aramızda daha büyük bir bağa yol açacağını söylüyor. Islahlarını kolaylaştırmak isteyenler materyallerimizi incelemelidir!

Korona Virüs: Sosyal Altyapımızı Değiştirme Fırsatı

“Birbirimize yardım edip birbirimizi desteklersek, bu geçici süreyi yepyeni, dengeli ve uyumlu bir dünya haline getirmek için gereken her şeye sahip olacağız.”

Korona virüs salgınının başlamasından bu yana hayatımızdaki aksaklıklardan şikayet etmek için birçok neden bulabiliriz. Ancak, daha yakından bakarsak, sosyal altyapımızı daha iyi hale getirmek için nadir bir fırsatın ortasında olduğumuzu göreceğiz.

Korona virüsün dünya çapındaki dalgalanma etkileri bize benzersiz bir idrak testi sağlamıştır: Korona virüs salgını kriz ya da fırsat, hastalık ya da ilaç, virüs ya da aşı, evlerimizde izolasyon ya da insan bağının yeni evresi olarak görüp görmememiz, yalnızca bizim tutumumuza bağlıdır.

Doğa her şeyi ve herkesi daha fazla bağ için geliştirir. Gerçekte, doğanın varoluşsal niteliği içinde yüzeye çıkan tüm gözyaşlarını ve bölünmeleri onarmayı ve iyileştirmeyi amaçlamaktadır.

Aşırı tüketim, materyalist durum ve sömürücü güç için koşuyor olduğumuz paralel yarışlar, hayatımızı bu alanların birinde veya tümünde diğer kişileri geçecek şekilde kurduğumuz yerde, Korona virüsün başlamasıyla aniden durdu.

Eğer bir an için geri adım atıp insanlığı tek bir organizma olarak görürsek, o zaman Korona virüsün nasıl bir hastalık olarak değil de ilaç olarak geldiğini görebiliriz: insanlığın vücudunu onun hücrelerinin- yani bizlerin- egoist, tüketici ve materyalist bağımlılığından iyileştirmek için.

Bununla birlikte, her birimiz başkalarını harcama pahasına kendi çıkarlarımızın peşinde koştuğumuz yerde, buna göre çalışan sosyal altyapılar yaratıp bunlara bağlı kalarak, dar egoist lenslere bakmaya alıştığımızdan, Korona virüsün hayatımıza getirdiği kısıtlamaların olumlu etkisini görmeyi çok zor buluyoruz.

Karşıt zihniyetimiz nedeniyle doğanın olumlu etkisini olumsuz olarak algılıyoruz: doğa integral olarak, birbirine bağımlı tek bir bütün olarak işlev görürken, biz kendimizi diğer insanlardan ve doğadan ayrı varlıklar olarak görerek bireysel algılıyoruz.

Ayrıca, doğanın onu dikkatle ve kademeli olarak tam bir bağ ve öz denge safhasına yönlendirerek, her an tüm yaratılışın faydasına hareket ettiği yerde bizler karşıt bir şekilde hareket ediyoruz: bencil bir şekilde, sadece kendi menfaatimiz ve konforumuz için ihtiyaç duyduğumuz herkesi ve her şeyi hesaba katarak.

Dolayısıyla, doğada olumsuz bir eylem veya tutum yoktur. Negatif olarak algıladığımız şey, doğanın pozitif ve özgecil formuna karşı bizim negatif ve egoist formumuzdan kaynaklanmaktadır.

Bu nedenle, eğer bizler Korona virüsü bize ilacını veren doğa olarak – birbirimize daha olumlu bir şekilde bağlanmak ve yeni keşfedilen karşılıklı küresel bağımlılığımızı ümit verici bir şekilde gerçekleştirmek için bir fırsat olarak görürsek – o zaman hepimiz için mutlu ve sağlıklı bir dünya yaratabileceğiz.

Açıkça, başlangıçta aramızda kurduğumuz engelleri aşmanın zor olması bekleniyor. Ama eğer birbirimize yardım edip birbirimizi desteklersek, bu geçici süreyi yepyeni, dengeli ve uyumlu bir dünya haline getirmek için gereken her şeye sahip olacağız.

Koronavirüs Dönemi – Sakinleşme ve Hayatlarımızı Yeniden Düşünme Zamanı

Hayatlarımızı neden ve nasıl yaşadığımız hakkında durup düşünmemiz gereken yeni bir tarihsel döneme girdik.

Koronavirüs dünya çapında bir fenomen haline gelmeden önce çok tehlikeli bir küresel safhadaydık.

Alarm zillerinin çaldığını hissetmiştim zira küresel gerilim ve kaygı tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşıyordu. Muazzam miktarda hava kirliliğinin yanı sıra kişisel, sosyal, küresel ve ekolojik ölçeklerdeki diğer birçok sorunun arasında gerek şiddetle büyüyen dünya borcu, gerek gergin uluslararası ilişkiler; başka bir dünya savaşına doğru kontrolsüzce ilerliyormuşuz gibi hissettim.

Öyle ya da böyle, gezegen çevresinde kurduğumuz yanlış rekabetçi-egoist ilişkilerimizin sakinleşmesi gerekiyordu.

Hayatlarımızı neden ve nasıl yaşadığımız hakkında durup düşünmemiz gereken yeni bir tarihsel döneme girmiştik.

Sonra birdenbire, görünüşte apansız Koronavirüs geldi. Tam olarak tüm küresel gerilimlerin kopmak üzere olduğu çok tehdit edici bir zamanda ortaya çıktı.

Bu nedenle işlerin şu an olduğu gibi ortaya çıkmasından ve çok daha kötü olmamasından mutluyum.

Ek olarak, Koronavirüs’ün nedenleri üzerine saçılan tüm teorilerin ötesinde, doğanın yüce gücü herkesi ve her şeyi çok kusursuz ve şefkatli bir şekilde yönlendirir. Başka bir deyişle, doğa yüzleşiyor olduğumuz korkunç durumdan çıkışımızı çok kesin bir şekilde organize etti.

Biz, insanlık kendimizi bir çıkmaza ittik. Ardından, göreceli yumuşaklıkla, bizim adımıza herhangi bir seçim olmadan, doğa yeni bir safha ve karmaşıklığımızdan bir çıkış yolu organize etti.

Ve bugün, bir çoğumuz yapacak hiçbir şey olmadan evde oturuyoruz. Kendimizi meşgul ediyor olduğumuz yapay ve gereksiz şeyler artık daha fazla onları kullanmaya gerek duymadığımız için hızla kaybolacak.

Hayatlarımız, çocuklarımız ve torunlarımıza gelince, hem yönetim hem de toplumsal düzeylerde topluma karşılıklı bir destek ortamı getirmekle ilgilenecek yeni departmanlar ve ekipler oluşturmak akıllıca olacaktır. Böylece yeni bir yaşam tarzına alışana kadar gelişimimizin bu yeni, eşsiz evresi boyunca hepimiz hayatta kalacağız.

Umarım bu krizden sonra, kaslarını esneten ve antenlerini dünyaya yayan tüm süper güçlü ülkeler – biri finansal olarak, diğeri askeri ve diğeri endüstriyel vb. – Çin, Avrupa Birliği, ABD, Rusya, İran ve diğerleri gibiler soğukkanlılıklarını geri kazanacak ve kendilerini normalleştirecekler. Ayrıca, insanların dünya çapındaki tüm seyahat çılgınlığından sakinleştiğini görmeyi umuyorum.

Bu Koronavirüs döneminden çıkarken böyle fenomenler göreceğimizden eminim.

Yeni bir dünya zihnimde canlandırıyorum, neden hayatta olduğumuzu, yaşamın anlamının ne olduğunu düşünmek ve tüm koşuşturmaya son vermek için akıllarımızda ve kalplerimizde daha da fazla yer açacağımız bir dünya.

Koronavirüs bize vuruncaya kadar, odanın bir köşesinden diğerine koşan küçük çocuklar gibiydik.

Bundan sonra hepsi değişecek.

Bizler daha da olgunlaştık ve doğa, disiplinli bir ebeveyn gibi, parmağını bize doğrultuyor ve “Bu kadarı yeter! Otur ve ne yaptığını düşün! ” diyor.

Durmamız ve hayatlarımızı nasıl ve neden yaşadığımızı düşünüp taşınmamız gereken yeni bir tarihsel döneme girdik, yatışmamız ve daha sabırlı olduktan sonra, hayatlarımızı birbirimizle ve doğa ile nasıl daha dengeli bir şekilde yaşayacağımızla ilgili daha fazla iç gözlem, deneyim ve bilgiyle ilerlememiz gerekiyor.

 

Coronavirüs İçin Bir Tedavi Var Mı? (Quora)

İnsanların beklediği gibi bir cevap olmayabilir, çok derin gelebilir ancak olumlu insan bağı gerçekten sadece koronavirüs için değil, kişisel, sosyal, küresel ve ekolojik ölçeklerde yaşadığımız tüm problemler için nihai çözümdür.

Bugün, koronavirüs bize, tehlike karşısında hepimizin eşit olduğunu ve kaçış olmadığını gösteriyor.

40 yılı aşkın süredir çalıştığım ve öğrettiğim Kabala bilgeliği, olumlu insan bağından daha güçlü bir şey olmadığını belirtir.

İsrail de dahil olmak üzere çeşitli ülkelere panik yayıldıktan sonra, koronavirüs salgını ışığında pozitif insan bağının muazzam gücünün pratik bir örneği olarak,Tel Aviv’de bir Dünya Kabala Kongresi’ne ev sahipliği yaptık.

Üç gün, 78 ülkeden yaklaşık 5.000 kişi eğitim görüyor, yemek yiyor, şarkı söylüyor, sarılıyor ve birlikte dans ediyordu. Ayrıca, katılımcıların birçoğu birbirleriyle kalacak yeri paylaştı. Kongrede bir sağlık ekibimiz vardı ve tüm kongre boyunca hiç hasta olan olmadı.

İlke çok basit: Birliği hedeflersek korkacak hiçbir şeyimiz yok.

Olumlu bağımız “dezenfektan”dır ve her hastalık için gerçek tedavidir çünkü bağ kurarak doğanın birbirine bağlı formuna yakınlaşırız ve doğa ile belirli bir dengeyi yaşarız. Tüm hastalıklar, doğa ile olan dengesizliğimizden kaynaklanır ve bu nedenle sadece birbirimizle bağlanabilirlikte, bu aracı doğa ile daha fazla dengeye girmek için nasıl kullanacağımızı öğrenmeli ve neticede olumlu sonuçlar yaşamalıyız.

Eğer düşüncelerimiz ve tutumlarımız birbirimize karşı olumlu, karşılıklı saygı ve yardımsever ise, o zaman zararlı güçlere karşı bağışıklık kazanırız. Tek bir düşüncede ve hedefte bağlandığımızda, “tek kalp tek adam olarak”, bir sevgi alanı inşa ederiz ve her hastalıkla başa çıkma gücü kazanırız.

 

Twitter’da Düşüncelerim / 17 Mart 2020

Virüs, AB üye ülkelerinin aldatıcı bağını gözler önüne serdi. Dahası, AB üye ülkeleri işbirliği içinde hareket etmek yerine sınırlarını kapatıyorlar. Virüs sahte ittifakı açığa çıkardı – egoist olduğundan sadece kısmi ve ekonomikti ancak ulusları yakınlaştırmadı!

Doğa, tüm unsurları birbirine bağlayan ve bunların herhangi birinin amir olmasına izin vermeyen fakat sadece diğer parçalarla karşılıklı bağlantıyı desteklemek için olan integral bir yasadır. Egoizmimizin içine oyuk açar açmaz, insanlardan, toplumdan ve doğadan direnç hissederiz.

Evrende, tüm evrene bir bağlantı alanı aracılığıyla bağlı olmayan küçük bir parçacık bile yoktur, onun her bir elementi tüm derecelerdedir. En belirleyici bağlantı insan derecesindedir, düşünce derecesi, yani ilişkiler her şeyi belirleyen ve yönetendir.

Gelişim, ancak doğanın bağlı olma şartı gözetildiğinde mümkündür. Kainat ve yeryüzü: cansız doğa, bitkiler, hayvanlar ve insanlar tek mekanizmanın parçasıdır ve birbirine bağlıdır. Sistemin tamamında, her bir parçanın diğerlerini tamamlamasını gerektiren yalnızca bir yasa vardır.

İnsan başkalarını kendi yararına kullanır – bu, doğanın integral sistemini yok eder. Ego-arzu doyurulmaz. İntegral, küresel doğa sistemi buna katılmaz ve bir insanın doğal sistemleri yok etmesine izin vermeyen antikorlar üretir.

Coronavirüs salgını küresel bir duruma ve devrime yol açtı. Bu mikroskobik virüs, kökteki güçlü ve sarsılmaz yapılarımızı yok ediyor! Ülkeler sınırları kapatıyor. Tüm dünya evde, kilitli kapılarla saklanıyor.

Size gönderdiğim hastalıklar değildir! Hastalık olarak gördüğünüz hatalarınızdır. Ancak, tüm safhalarınız Bana atfederseniz, bunların hastalık olmadığını, sizi bana yaklaştıran ıslahlae olduğunu keşfedeceksiniz! (Sanhedrin, 101.1) 03/16/20 dersine bakın.

Belki de insanlık, egoizmden ölüm karşısında, iyi bir bağ için kötü tarzını değiştirmeyi kabul eder …?!

Coronavirüs birkaç ay içinde biterse, dünya rutinine geri döner. Fakat eğer düşüş daha uzun sürerse, ülkeler hayatta kalmak için herhangi bir ego-hesaplamasını unutarak birleşmek zorunda kalacak.

 

 

Coronavirüs – Gizli Bir Lütuf Mu?

Coronavirüs’ten sonra hayat normale dönecek, ancak normallik bugün bildiğimiz normallik olmayacak. Tüketicilik istismarından yoksunluk belirtileri azaldıktan sonra insanlar yeni bir gerçeğe uyanacaklar. İnsanlığın COVID-19’un üstesinden gelmesi ne kadar uzun sürerse, Coronavirüs sonrası yaşamlarımız o kadar farklı olacak.

En iyi durum senaryoları bile virüse karşı bir aşının 2020’nin sonuna doğru halka açık olacağını öngörüyor. Kaç işletme bu kadar uzun süre zorunlu bir kapanışta hayatta kalacak? Bu aylar boyunca kaç tane eğlence ve dinlence mekanı kalabilir? Ve en önemlisi, onlarsız bizim hayatlarımız nasıl görünecek?

Bana göre, eğlence ve dinlencenin tamamen yok olması söz konusu değil, ancak çok daha az ve farklı şekillerde olacak. Hayal edebiliyor musunuz? Neredeyse her zaman umutsuzlukla sonuçlanan, bize sadece bir sonraki gerçekleşmeyecek vaati bulmamız için, bir sonraki vadedilen mutluluğu aratan sözümona zevklerin peşinde koşmaktan ibaret olmayan bir hayatı hayal edebiliyor musunuz? Sonsuz, nafile tatmin arayışı zorunlu nedenlerle durdurulduğunda bizi ne tatmin edecek?

Şu anda, COVID-19 salgınını çevreleyen cevaplardan daha fazla soru var. Bir aşının ne zaman bulunacağı gibi bariz olanların ötesinde, bu virüsün uyandırdığı çok derin sorular var. Örneğin bu bizim gezegeni kirletmemizi engelliyor. Uçuşları, taşımacılığı ve üretimi bu kadar radikal bir şekilde durdurarak, karbon izimizi büyük ölçüde azaltıyor, hava kalitesini iyileştiriyor,  doğal kaynakların tükenmesini en aza indiriyor ve genellikle Greta Thunberg gibi çevre tutkunları ve gezegenimize yaptığımız zarardan ötüyü içi sızlayan milyonlarca insan için insanlığa bir hayali gerçekleştirtiyor. Yani virüs o kadar da kötü mü?

Dediğim gibi, henüz bu soruları cevaplamak için çok erken; hala gazetelerin “gelişmekte olan bir hikaye” dediğindeyiz. Ancak toz çöktüğünde, havaya atılmadan öncekinden farklı bir resim göreceğimize şüphe yok.

Bazı Derin Düşünce Noktaları

Bugünlerde derinlemesine düşündüğüm bazı şeyler:

1 – Yalnız bırakılırsa, Doğa uyumlu ve dengelidir. Denge bozulduğunda, örneğin bir türün aşırı nüfusu olduğunda, Doğa ya bu türün yırtıcılarının sayısını artırarak ya da fazla hayvan sayısını başka bir şekilde ayıklayarak kendini dengelemek için bir yol bulur. Doğa bizi ayıklamaya çalışıyorsa, bence bunu neden yaptığını sormalıyız. Doğaya o kadar mı zararlı olduk da bazılarımızı atmak zorunda kalıyor?

2 – Virüs, doğanın insanlığı ayrıştırma yöntemiyse, bu eğer böyle kötü davranmasaydık virüsün olmayacağı anlamına mı gelir?

Sorabileceğimiz daha derin sorular bile var:

1 – Şimdiye kadar, Coronavirus bize oldukça “nazik” davrandı. Yaralı ve ölü sayısı nispeten düşük ve semptomlar çoğunlukla hafif.  Aynı zamanda, bir şekilde virüsün, birbirimizle tüm bağlarımızı çözmeyi başardığını görüyoruz; önceki yaşam tarzımızı sökerek bizi birbirimizden izole ediyor ama yine de bizi açlıktan ölmekle tehdit etmiyor. Bu bize ne ifade ediyor? Bu, doğanın bize sorunun bizim bağlarımızda yattığını söylemesinin yolu olabilir mi? Birbirimize daha anlayışlı olsaydık, daha düşünceli olsaydık, bu hastalığı nasıl etkilerdi? Belki de başlangıçta daha anlayışlı ve düşünceli olmamız gerektiğinden olmazdı ve artık çok geç kaldık, sadece fırtınadan sağ çıkmamız gerekecek ve bittiğinde farklı olmaya çalışacağız.  Ama o zaman, belki olurdu.

2 – Ayrıca, Doğa, daha önce de söylendiği gibi, dengededir. İnsanlar besbelli ki değiller. Doğaya, birbirimize patronluk taslıyor ve asla “Tepelerin Kralı” oynamayı bırakmıyoruz. Hiçbir yaratığın düşünmediğini düşünüyoruz – Doğa’dan üstün olduğumuzu, sadece yeterince sert ve uzun süre denersek onu yenebileceğimizi düşünüyoruz. Genel doğa ile insan doğası arasındaki bu uyuşmazlık salgının ardındaki neden olabilir mi?

Öyle ya da böyle, virüs, kendi tarzında gizli bir lütuftur.. Bu derin düşüncelere ihtiyacımız vardı ve bugün onları soran ya da soranlara sempati duyan birçok insan görüyorum ve bu beni iyimser yapıyor. Coronavirüs’e bir aşı bulacağız, ancak beni en çok rahatsız eden soru, yüzyıllardır bizi rahatsız eden hastalığa, bencil insan doğamıza aşı bulup bulamayacağımız.

 

 

Neden Coronavirüs Tarihteki Diğer Pandemilerden Farklı?

İnsanlık ilk kez korkutucu bir salgınla karşılaşmıyor, ancak COVID-19 veya Coronavirüs şüphesiz türünün tek örneği. Geçmişte başka hiçbir sağlık krizi, tsunami gibi tüm dünyayı yıkamamıştı, temelde gezegenin etkilenmemiş hiç bir köşesini bırakmayarak.

Bunun nedeni, dünyanın daha önce hiç şimdiki kadar birbirine bağlı ve bağımlı olmamasıdır. Doğada böylesine kapalı ve dolaşık bir sistem bize ya ayrı ayrı yenik düşeceğimizi ya da birlikte gelişeceğimizi öğretiyor. Coronavirüs krizinin bize gösterdiği güçlü ders işte bu.

Kara Ölüm, SARS ve şimdiye kadarki en ölümcül salgın olan, 1918’de dünya çapında yaklaşık 50 milyon insanı öldüren İspanyol gribi, insanlığı derinden etkileyen yaygın hastalık salgınlarıydı. Ancak daha önce hiç bu kadar geniş ve küresel, herkesi bir araya getiren, hayatlarımızı bir göz açıp kapayıncaya kadar altüst eden coronavirüs gibi bir darbe olmamıştı.

Dünyayı hemen süpüren seyahat yasakları, kaçabildiğimiz sürece neresi olduğu farketmeyen dünya turu saplantımızı durdurdu.

Krizden bu yana paraya bakış açımız da hayattaki önceliklerimizi yeniden değerlendirmemizi sağlayarak değişti. Sonsuz tüketimciliğimiz ve boş zamanlar için kompülsif arayışımız aniden durakladı ve büyük olasılıkla şükür ki asla öncekine dönmeyecek. Daha basit, yerleşik ve bilgili yeni bir yaşam tarzına adapte olmamız gerekecek.

Doğamıza Karşı Savaş

Salgınlara ek olarak savaşlar da nesilden nesile gezegenin çeşitli yerlerinde arkalarında yıkım bıraktı. Daha önceleri dünya çekişmeleriyle savaşmak için kamplara bölündü: Almanlar ve Almanya karşıtı olanlar, Ruslar ve Amerikalılar, Çinli ve Batılılar, İranlılar ve İsrailliler.

Şimdi tüm dünya tek bir köy haline geldi ve Coronavirüs bunu ispatladı. Önceki krizlerle karşılaştırıldığında, bu kriz toplumda herhangi bir özgeçmiş, köken, inanç veya statü ayrımı yapmadan tüm insanlığı etkilemektedir. Basit insanlar, hükümet yetkilileri, dünya liderlerinin eşleri ve ünlüler – hiç kimse hastalığın bulaşmasına karşı bağışık değil.

Durum tüm dünyaya insanların doğa karşısında ne kadar zayıf ve savunmasız olduklarını gösteriyor. Bu alçak gönüllükte bir derstir,  daha önce gerçekliğin kendi kullanımımız için parmaklarımızın ucunda olduğunu ve başkalarını düşünmeden çevremizde ne var ne yoksa her şeyi sömürme hakkımız olduğunu hissettiğimiz halde.

Doğada hiçbir şey tesadüfen gerçekleşmez. Mevcut durum insanlığa yeni bir yön ve bakış açısı sunuyor, çünkü sorun geçmişte olduğu gibi herhangi bir ülkeyi, bölgeyi veya lideri hedeflemiyor. Bu sefer hepimiz aynı teknede tehlikeli sularda dolaşıyoruz ve savaşacak tek düşmanın; dünyanın dengesizliğinin kaynağı, egoist, bencil doğamız olduğunu bilmemiz gerekiyor.

Virüsler ve ekosistemin diğer problemleri, insanların umursamaz ve istismarcı davranışlarla doğa sistemine verdiği hasarın doğrudan sonucudur, hem sisteme hem de başkalarına. Gerçekte hepsi, birbirine bağlı dişli çarkların muazzam bir ağı olarak işlev gören aynı dünyanın ayrılmaz parçalarıdır.

Hayatta keyif ve haz alma üzerinde yasak yoktur. Haz alma arzumuz doğamızın kumaşıdır ve onun yerine getirilmesi tam olarak yaratılışın amacıdır: iyi şeyler yapmak ve yarattıklarına memnuniyet getirmek. Soru şudur: Hangi amaçla keyif alıyoruz ve daha da önemlisi, ne veya kim pahasına?

Bu nedenle, pandemi acı verici ve sinir bozucu gibi görünebilir ama ilk temel dersi öğrenirsek, Coronavirüs insanlığın hastalıkları için gerçekten bir tedavi olabilir:  Tek ölüm meleği insan egosu ve biz onun üzerine yükselinceye kadar asla iyi bir hayattan zevk almayacağız. Yolları değiştirmemiz ve birbirimizle bağ kurmamız için bize bir uyanış verildi, böylece uyumlu ilişkilerimiz sayesinde ifşa olan doğanın pozitif gücünü serbest bırakabiliriz. Bu dünyayı değiştiren ifşa, minnettarlığın bir sebebidir.

Dünya — Gerçeklik Mi, İllüzyon Mu? Bölüm 14

Mutlak Islahın Ötesinde

Soru: Bir ruh 600.000 parçaya ayrıldı. Her biri farklı şekilde parçalandı. Her birinin deneyimi büyük bir rol oynamaktadır ve çok önemlidir. Ortak ruha geri dönecek ve sonra her şeyi Yaradan gibi algılayacak mıyız?

Cevap: Birlikte ortak ruha döndüğümüzde, bizimle ilişkili olarak Yaradan’ı edinebilecek miyiz? Evet, ama dünyamızın herhangi bir eyleminde olduğu gibi,  biz etkiyi kavrarız, örneğin elektriğin etkisi, manyetizmanın, yerçekiminin vb.

Kabala’da, farklı yerlerde, yaratılanın kendisinden kopup, Yaradan’a dahil olduğunda ve O’nun sonuçlarını, O’nun etkisini değil, O’nu edinmeye başladığında, başka bir derece olduğu ima edilir. Ancak, böyle bir yükseliş hayal edemiyorum. Bu, mutlak ıslahın sınırlarının ötesindedir. Bunun da var olması mümkündür.

Gerçek şu ki, gelişimimizin bu aşamalarında kesinlikle değişiyoruz. Algı sistemimiz, mantık, her şey değişiyor. Artık üç boyutlu alanda yaşamıyoruz: iyi-kötü, alma-ihsan etme. Tamamen farklı boyutlarda var olmaya başlıyoruz. Bu nedenle, Yaradan’ın edinimi sırasında neler olduğunu söylemek bir muammadır. Şimdiye kadar, bu bir muammadır.

 

Twitter’da Düşüncelerim / 13 Mart 2020

Coronavirüs durumumuzun tüm ciddiyetini açığa çıkarıyor.

Coronavirüs, insan toplumunda insanlar arasındaki ilişkileri güçlü bir şekilde değiştirdi ve bazı ciddi sorularla yüzleşmemizi sağladı:                                                                                                                                                                           1. Biz birbirimize çok bağlı ve bağımlıyız.

2. Bağımız iyi bir bağ değil ve onu nasıl değiştireceğimizi öğrenmek zorundayız.

Coronavirüs herkes tarafından paylaşılan bir sorundur. İnsanlığın doğru bir şekilde birleşmesini ve karşılıklı güvenceyi kurmasını ister. Doğa bizi karşılıklı garantinin bir gereklilik olduğu bilincine getirmeye çalışıyor bu yüzden bir kez daha tek bir adam, bir sistem olacağız

Dünyadaki her birey anlamalıdır: coronavirüs bir kaza değildir. Doğa güçleri, bizi tek bir sistemde birleştirmek isteyerek insan toplumunu yönlendirir. Bu sistemde, doğanın yerine getirmemizi zorunlu kılacağı yasalar var – iyi niyetimiz ve anlayışımızla olmazsa, zorla olacak.

Virüs kitlesel işten çıkarmayla sonuçlandı. Bu dalga insanlığı kökünden sökecek – biz “kırmızı çizgideyiz” – doğa bu şekilde var olmamıza izin vermeyecektir. İnsanlık tarihinde ilk kez, bunun yukarıdan bir darbe olduğunun farkındayız.

İnsanlığa ifşa olan sorunlar, bizi birleştirmeye iten ilaç işlevi görür. Birbirimize iyiyi dilemiyoruz. Virüs, kişiden kişiye, kötü amaçlı bir bakıştan ve virüs şeklinde gerçekleşen kınama sözlerinden geçer.

Virüs bir bağ ihlalini gösteriyor! Covid-19

Kuzey ve Güney Amerika ve Avrupa ülkeleri sınırları kapatırsa, insanlık sınır engellerine geri dönecektir. Tek çözüm, aramızdaki doğru bağın ne olması gerektiğini ve nasıl iyi ilişkilerin kurulacağını incelemektir, böylece hiçbir virüs sızamaz.

Ölüm, ıslahı gerçekleştirme fırsatının kaybından başka bir şeye yol açmaz.

Bir Kabalist, bir gömlekten diğerine geçmeye benzer şekilde bedenin yaşamını hisseder. Eğer en önemli şey gömlek (beden) yerine ben (ruh) isem, o zaman gömleğimi her değiştirdiğimde, daha güzel kıyafetler alırım.

İnsanlık uzun bir gelişim yolundan geçti ve tek bir beden olarak hissetmeye başladı. Coronavirüs’e teşekkür etmeliyiz – tüm dünyayı böyle bir birliğe getirdi. Eğer epidemi devam ederse, insanlık kendisinin gerçekten herkesin birbirine bağlı olduğu yerde tek bir sisteme ait olduğunu ifşa edecek.