Category Archives: Dünya

Doğa Bizden Ne İstiyor (Medium)

Medium yeni makalemi yayımladı; “Doğa Bizden Ne İstiyor”

Ebedî bir durummuş gibi hissedilebilir, ancak bütün dünya dramatik şekilde değişti, varoluşsal soruları ve içimizdeki ruh arayışını uyandırdı. Bizler ne yaptık ki doğa üzerimize bütün gezegeni felç eden Covid19 virüsünü saldı? Bu sıkıntıları sona erdirmek için, maske takmanın ötesinde, şahsen yapabileceğim bir şey var mı? Durumumuzu gözden geçirebilmemiz için şimdi daha az meşgul olan hayatlarımızdan vakit ayıralım. Keşfedeceğimiz şey, bu molanın tam olarak böyle derin bir düşünceye gelinmesi için verildiğidir.

Bu dünyada yaşıyorum ve olan her şey üzerinde bir etki yapıyorum.  Yakın çevremi her an etkilerim ama aynı zamanda uzak çevreyi de etkilerim. Sistem evrensel, bütünleyici ve küresel olduğu için, her birimiz doğanın tümünde değişiklikler yaratıyoruz. Bu, tüm parçaları birbirine bağlı ve geniş kapsamlı bir dengeye doğru ilerleyen bir sistemdir. Ve bizler onun dengesini bozduğumuz zaman, dengesizlik mevcut pandemi gibi her türlü olguda kendini gösterir. Bir anlamda, doğada karşı karşıya olduğumuz her şeyin, aslında sistemin onun üzerindeki iyi ya da kötü etkilerimize tepkisi olduğu söylenebilir.

Bunu işimle, çocuklarımla, geleceğimle ilgili ne olacağını bilmeden, evde otururken kendimle nasıl ilişkilendirebilirim? Kişisel hayatım sistemi nasıl etkileyebilir?  Geçen her gün asla geri dönmez, bu yüzden uykuya dalmadan önce günümün nasıl gittiğini, ne yaptığımı, kimseye zarar verdim mi diye değerlendirmek faydalıdır.  Hareketlerim ve düşüncelerim uyuma mı yoksa  tam tersine mi katkıda bulundu?  Hayatımın günlük muhasebesini tutmalıyım.

Allah korusun, ciddi bir hastalık ya da kayıptan etkilendiğimizde, hayatta neler olup bittiğini arayan hisler ve düşünceler yüzeye çıkar ve neden ben diye sorarız. Bugün, Koronavirüsün bu darbesi – durum, köken veya bankadaki bakiye ne olursa olsun –  hepimizin üzerine indi ve kolektif ruh arayışımızı harekete geçirdi.

Gezegeni Kurtarmak

Doğa şimdi bize, bizim için en iyi şeyin, nasıl düzgün bir şekilde etkileşime gireceğimizi anlayana kadar kimseye yaklaşmadan evde kalmak olduğunu söylüyor gibi görünüyor. Kendimiz için inşa ettiğimiz hayatı, yarattığımız dünyayı; birbirimizle ilişki kurma şeklimizi, karşılıklı saygı/önem eksikliğimizi;  gezegeni harap ettiğimizi, her parçanın bütünün refahına cevap verdiği bütüncül doğa sistemine tamamen zıtlığımızı ve böyle bir yıkım yüzünden dünyanın kendini savunmada nasıl tepki verdiğini gözden geçirmeye zorlanıyoruz.

Doğa, insanlığın kolektifi hissetmesi ve algılaması için tam bir entegrasyon sağlamasını talep ediyor. Peki neden? Çünkü böyle bir durumda form olarak doğanın kendisine benzer hale geliriz ve bu, sistemle mükemmel bir uyum sağlamak için tam olarak ihtiyacımız olan uyumluluktur. Aslında bu, insanlığın evriminde bir sonraki seviyedir. Farkında olsak da olmasak da doğa bizi beklemeyecek ve bizi birbirimizi düşünmeye zorlayacaktır. Herkes bu Koronavirüs döneminden çıkmaktan memnun olurdu, ancak bu seçenek masada değil.

Bu nedenle, kişisel manevi arayışımızdaki kilit soru şu olmalıdır: Küresel sistemin kırılmasını düzeltmek için, içimde herkese karşı sevgi geliştirmem gerektiğini anlıyor muyum? Her birimiz bu kişisel sorumluluk ve sevgi duygusunu geliştirmediğimiz sürece, herkese düzgün bir şekilde özen göstermek ve ihtiyacımız olan ortak uyumu elde etmek imkânsızdır.

Açıkçası, her birimiz sekiz milyar insanı, tüm dünya nüfusunu ve hatta kendi ülkemizin sakinlerini sevemeyiz. Bazen, kendi aile fertlerimizle bile zor geçiniriz. Bu net, doğal ve anlaşılabilirdir, ancak bu isteyemeyeceğim anlamına gelmez. Sevgi gücünün verilmesini hepimiz istemeliyiz. Ama kimden? Doğadan, bütün realiteyi birliğe getiren yüce güçten. Ve neden işler bu şekilde organize ediliyor? Bizim bu yüce gücü bilinçli olarak ele almamız için, onu bilmeyi, özgür irademizi ve talebimizi karşılıklı sevgiyle tek bir demet halinde birleştirebilmeyi öğrenmemiz için. O zaman doğa ile tam bir uyum sağlayacağız.

Doğaya Zarar Vermeyi Durdurun!

Tora, Çıkış 15:26: Mısır’a verdiğim tüm o hastalıkları, sana vermeyeceğim çünkü ben Efendinim, senin şifacınım.

Sanhedrin 101a: Bilgelerimiz şöyle sorar: “Eğer hastalığı veren bensem, şifacıya ne gerek var ki?”

Rabaş, Makale 133, “Bunun Hepsi Islahtır”: eğer ben şifacıysam, eğer bu hastalığı ben iyileştireceksem, neden sana hastalık veriyorum? Hastalık vermekle ne kazanıyorum? Bu ceza gibi olmalı, eğer ki ben iyileştirmek zorunda isen bu ne biçim bir cezadır? Bu sanki ben boş yere iş yapıyorum gibidir.

Bu nedenle sana hastalık vermeyeceğimve senin hastalık diye düşünmen yalnıştır, bu konuda yanılıyorsun. Doğrusu şudur, hissettiğin tüm durumları eğer Benimle ilişkilendirirsen, bunların hepsi ıslahlardır, senin Benimle Dvekut’a yaklaşman içindir.

Dünyada olan her şey, bu virüs bile bu sistemi tanımamız için gereklidir. Ancak, onun zıt ve ortak eylemlerini görmezsek, verimli bir şekilde çalışamayız.

Bu nedenle bize hastalıklar, her türlü zararlar, bozuk koşullar gibi görünen şeyler, yalnızca bizlere Yaradan’ı doğru bir şekilde anlamamızı öğretmek için gereklidir. Sonuçta, her şey iyi ve kötü, artı ve eksi bilgisine dayanarak inşa edilmelidir, yoksa bize ve tüm ortak sisteme ne olduğunu anlamayacağız.

Bugün, yukarıdan çok güçlü bir etkinin, dengesizliğimizin tezahürünün başlangıcındayız. Muazzam bir doğa ve onun en yüksek derecesi olarak insanlık vardır. Bununla birlikte, mantıksız davranışları ile insanlık bu sistemi dengeden çıkarır ve Koronavirüs denen şey veya özellikle zararlı başka bir şey ortaya çıkar ve bizler onunla nasıl başa çıkacağımızı bilemeyiz.

Modern dünyada, mükemmellik, bilgi, güç, iktidar ve etki kaidemizden asla bu kadar yenilmedik, kibrimiz içindeyken kendimizi doğanın en üst gücü olarak gördük. Bugün ne yapabiliriz? Korkmuş tavşanlar gibi köşemizde mi saklanıyoruz? Bize ne oluyor?

Yakınlaşmayın, birlikte oturmayın, iki metre mesafede toplanın, ellerinizi iyice yıkayın, sümkürmeyin, vb.

Doğanın bize ne gösterdiğini görebiliyor musunuz? Zararlılar olduğumuzu! Bu gururdan, bu küstahlıktan kurtulmaya çalışın, hangi sistemde olduğunuzu ve onu normale döndürmek için ne yapılması gerektiğini anlayın. Onu bozmayı/parçalamayı bırakın! Neden her zaman yorganı kendi üzerinize çekiyorsunuz? Bununla ne elde etmeye çalışıyorsunuz?

Doğaya hiçbir şey olmayacaktır ancak sizler korkunç, bozuk bir sistemde olduğunuzu hissetmeye başlayacaksınız. Onu mahvediyorsunuz.  Temelde, doğa çok hızlı bir şekilde iyileşir. Ama sizi püskürteceği bir duruma ulaşacaksınız.

İnsanlar doğaya korkunç bir darbe yaptıktan sonra Çernobil çevresinde neler olduğuna bakın! Ve bugün, orada her şey güzelleşiyor. Yüzlerce yıldır var olmayan hayvanlar ortaya çıkıyor. Neden? Çünkü en zararlı hayvan, insan, ortadan kayboldu ve her şey çiçek açıyor ve kokuyor. Bu nedenle, doğaya zarar vermeyi bırakmalıyız.

Bir Kabalistin Koronavirüse Karşı Tutumu

Soru: Yurt dışında yaşayan akrabalarınız var. Koronavirüsü onlarla konuşuyor musunuz? Onlar için endişeleniyor olmalısınız.

Cevap: Oğlum, karısı ve üç çocuğu 30 yıldan fazla bir süredir Kanada’da yaşıyor. Tabii ki onlar için endişeleniyorum.

Soru: Bir Kabalist olarak onlara tavsiyede bulunuyor musunuz?

Cevap: Bir Kabalist olarak kimseye tavsiyede bulunmuyorum. Bir Kabalistin tüm tavsiyeleri öneri biçimindedir: ya yapabilirsin ya da yapamazsın.

Ne dersem diyeyim, herkes için söylüyorum. Oğlum derslerimizi dinliyor, tüm etkinliklerimize katılıyor, kitap dağıtıyor – bir yayın şirketi var. Ne yapılması gerektiğini biliyor. Neden ona bir şey söyleyeyim ki?

Soru: COVID-19 olan bir kişiye ne önerirsiniz?

Cevap: İnsanoğlu olarak, tam bir şey söyleyemem. Bildiğim kadarıyla, bu virüs yüksek sıcaklıklara dayanamaz.

Bir Kabalist olarak, dünyadaki tüm insanların birbirine yakınlaşması için düşünmenizi ve hareket etmenizi öneririm çünkü bizi ayıran bu virüs tam olarak nerede hasta olduğumuzu göstermektedir: aramızdaki bağda. Ve bu yüzden bizi ayırmaktadır.

Soru: Kendinizi Koronavirüsten korumak için kişisel olarak hangi önlemleri alıyorsunuz? Örneğin: karantina, vitaminler, egzersiz, sık sık ellerinizi yıkamak vb.

Cevap: Özel bir dezenfektanla ellerimi yıkarım. Sağlık Bakanlığı tarafından belirtilen şekilde, gerekli değilse başka insanlarla temasa geçmiyorum. Yapılması gereken her şeyi, sıradan bir vatandaş olarak yapıyorum.

Buna inanıp inanmamam, kendimi kötü ya da iyi hissetmem, önemli değil. Bir Kabalist, hükümetin ya da uzmanların halka ne yapmasını söylediklerini, daima “Ulusunuzla beraber olun” kuralına göre yapar.

Soru: Karantina nedeniyle tecrit altında olduğunuzu ve bazı gizemli bilgisayar virüslerinin internete saldırdığını ve herkes gibi sizin de internet üzerinden kimseyle iletişim kuramadığınızı düşünelim. 14 gün boyunca kendi başınıza kaldınız. Ne yapardınız? Ne düşünürdünüz?

Cevap: Kitaplarım olduğu sürece, iki hafta mı yoksa 20 yıl mı olduğu umurumda değil. Ancak, o zaman insanlara kendilerini ve dünyayı ıslah etme yöntemini aktaramazdım yani iyiye, daha yüksek bir insanlık durumuna ulaşmak için tüm virüslerden kurtulma yöntemini. Bu bir sorun olurdu. Ama bana gelince, ben kendi kendime yeterim.

Soru: Kitaplar olmasaydı ne yapardınız?

Cevap: Bunların hepsi kafamda. Diğer insanlarla bağ koşulu içindeyim ve bu internet ağları üzerinden bağlantıya bağlı değil. İnsanlığı hissediyorum, ruhları hissediyorum, diğer insanları hissediyorum. Öğretmenim ve geçmiş yüzyılların diğer Kabalistleriyle bağlantıdayım. Burada hiç bir problemim yok. Hiçbir virüs beni sınırlamaz.

Sadece geleneksel bilgi araçlarının yokluğunda, tüm virüslerden kurtulmak ve ıslaha ulaşmak için yapılması gerekenleri geleneksel iletişim yöntemleri aracılığıyla tüm insanlara aktaramayacağım için üzücü olurdu.

Twitter’da Düşüncelerim / 26 Mayıs 2020

Egoist isek Yaradan’a nasıl benzeyebiliriz? Biz egoistiz, ama egolarımızın üstünde, karşılıklı ihsan, birlik, sevgi bağlarında reddedilmeye rağmen birleşebiliriz. Doğru çalmak için akor edilmesi gereken akorsuz bir müzik aleti gibiyiz.

“Yaradan ve onun adı birdir” – onlumuz, HaVaYa, on Sefirot’un tüm özellikleriyle, en küçük dahili alt Sefirotu ile doğru bir şekilde bağlandığında oluşur, Yaradan’ın doğasına karşılık gelen mükemmel birliği, mutlak ihsan etmeyi sağlayarak.

Ekonomi aşırı ısınıyor, emek ihtiyacı azalıyor, nüfusun% 30’u çaresiz. Toplum için gerekli işlere ek olarak, gerekli olan başka bir şey ortaya çıkar – toplumun integral bağı. Bu herkese öğretilmelidir! İçinde tüm değişikliklerin başarısı yatıyor!

Doğa, İnsanlık Denilen Virüsten Ölüyor

Birçok ülke karantinanın yavaş yavaş kalkması, yetişkinlerin işe, çocukların da okula dönmesi hakkında konuşmaya başladı. Bu yeni bir enfeksiyon dalgasına neden olur mu?

Birbirimize bulaştırmamak için önlem alırsak ve mesafemizi korursak, her şey yoluna girecektir. Tabi ki, birbirimize gerekli hizmet ve ürünleri sağlamak için işe geri dönmeliyiz; aksi halde yaşayamayacağız.

Yiyecek ve başlıca servislerin dışında insanların gerekli işlere nasıl döneceği hakkında düşünürsek ve herkes için normal bir varoluş sağlamaya özen gösterirsek, salgın artmayacaktır.

Ancak bu, kişinin banka hesaplarını doldurmak için kar sağlamaya yönelik eski bir yarışa geri dönme girişimiyse, durum önemli ölçüde kötüleşecektir. Sonuçta, bu doğanın genel gücüne karşı gidecek ve daha sonra keskin bir salgın olacak ve virüs daha da yayılacaktır.

İşimize ve okullara geri dönersek, bu kademeli olarak ve insanlar eğitilmekle birlikte yani içinde bulunduğumuz durumu, hangi yapıya gelmemiz gerektiğini ve neden birbirimizi destekleyip korumamız gerektiğini açıklamayla birlikte yapılmalıdır.

Bir kişinin sadece kendisine bulaşmamasıyla ilgili değil, aynı zamanda başkalarına da bulaştırmaktan korkması da önemlidir. Bizi virüsten koruyacak olan bu karşılıklı kaygıdır.

Korona virüs, ”insanlık” adı verilen, genel bir programa yüklenen ve onun içinde çalışmaya başlayan özel bir programdır. Bu program bizden daha fazla karşılıklı bağ kurmamızı talep ediyor ve bunu başarırsak virüsten kurtulacağız.

Bununla birlikte, bağ kurmaya başlamazsak, testlerin ve yapay akciğer ventilasyonu için cihaz sayısını ne kadar arttırdığımız önemli değil, hiçbir şey bize yardımcı olmayacaktır. Şimdiye kadar sadece darbelerden öğreniyoruz.

Dünya daha bağlı, daha birleşmiş hissetmeye doğru ilerliyor. Ortak bir sorun, kuzeyden, güneye ve batıdan doğuya herkesi etkilemekte ve insanları bir araya getirmektedir.  Onlar artık savaşlar, şirketler ve bireyler arasındaki çatışmalar hakkında düşünmüyorlar; asıl mesele huzur içinde yaşamak. Herkes evde kilitli ve orada kalmayı kabul ediyorlar çünkü şimdi onlar için asıl problem virüsle enfekte olmamak.

Bu anlamda, virüs insanlığa büyük ölçüde yardımcı olmuştur. Şimdi tek yapmamız gereken, üretim ve dağıtımı, insanlığa gerekli ürünleri sağlayacak şekilde geri kazandırmaktır ama dünyayı neredeyse tamamen mahveden aşırı tüketim olmadan.

Eski yaşantımıza geri dönemeyiz çünkü bizler yeryüzü üzerinde zararlı bir virüs, doğayı öldüren bir virüs haline geldik.  Tüm ekolojik çevreyi yok ediyoruz ve bu nedenle doğadan buna karşılık bir yanıt alıyoruz.

Herkese az ya da çok normal bir yaşam sağlayabilmesi için yeryüzündeki faaliyetlerimize nasıl döneceğimize dikkat etmeliyiz ancak dünyadaki tüm kaynakları boşaltma pahasına değil.

Bunu şimdi yapmazsak doğanın bize öğreteceği ve değişmeye zorlayacağı başka, daha da korkunç virüsler olacaktır. Doğa, Yaradan’dır ve bizi eğmek için çok sayıda araca sahiptir.

Doğa;  üst güç, Yaradan, HaVaYaH’dır. Ne derseniz deyin, asıl mesele tüm cansız, bitkisel ve canlı dünyayı ve insanları kontrol eden bir güç olmasıdır. Pratik olarak, herkes bunu açık bir gerçek olarak kabul etmektedir.

Doğa Bize Öğretmeye Başlıyor

Soru: Şimdi bizlere bağımız aracılığıyla bilinçli olarak tüm dünya için dua etme fırsatı mı verildi?

Cevap: İnsanlara, Yaradan’a bir kişiymiş gibi hitap edilirse, o zaman her şey iyi olacak gibi geliyor. Aslında durum böyle değil.

Bizler, doğa sistemine hitap ederiz; her bir kişinin ve herkesin mikrosistemleriyle birlikte bunun içine dahil olmak isteriz. Bunun içine dahil olarak ve onunla dengede olmaya çalışarak, üzerinde olumlu bir etki yaratırız. Bu olumlu ilişki tüm sistemi dengeye getirir.

Bu aslında bir duadır; bu sistem üzerindeki etkimizdir. Birbirimiz için ve herkes için böyle dua etmemiz gerekir çünkü bugün dünyada, muazzam genel dengenin ihlali nedeniyle, birbirimize çok bağımlıyız.

Koronavirüs adı verilen bu rahatsızlıktan az ya da çok etkilenen insanlar birbirlerine yardım etmelidir.

Rahatsızlık herkes için ortaktır. Sistem herkes için ortaktır. Hepimiz onun içindeyiz. Bu nedenle, birbirimizi ne kadar etkilediğimizi ve birbirimize bağımlı olduğumuzu fark edelim. Bu sistem bize, Dünya gezegeni adı verilen, küçük bir küre üzerinde küçük bir tek organizma olduğumuzu, oldukça ciddi bir şekilde öğretmeye başlıyor, bizler de bunu düşünmeli ve dikkat etmeliyiz.

Koronavirüs Bizi Nereye Götürüyor?

Tüm dünyayı, hepimizi birlikte etkileyen güç bizi nereye götürüyor? Daha önce, üst güç her bir milleti, her bir grubu, her bir kişiyi farklı şekilde etkileyerek daima seçici bir şekilde hareket etmişti.

Fakat şimdi görüyoruz ki, hiç bir kimsenin kaçmasına izin vermeden herkesle aynı tutumla çalışmakta ve kararlı bir tutumla bizi yeni bir ilişki biçimine, aramızdaki özel bir bağa doğru yönlendirmektedir.

Umarım Koronavirüs bizi egoizmimizi iptal etmeye zorlar ve tüm dünya onun üzerinde yükselebilir. Dünya bu tür değişikliklere, egoistten özgecil sisteme dönüşüme olan ihtiyacın henüz farkına varmamakta ve anlamamaktadır.

Üst güç, Yaradan, Koronavirüs yardımıyla dünyayı ıslah etmekte. Virüs, bir akla, duygulara veya hareket özgürlüğüne sahip değildir. Fakat üst güç, tek bir hareketle, herkesle, tek bir sistem, tek bir bedenle ilgili tüm gerçekliği, tüm insanlığı ters yüz etmeye başlar. Bu harika bir eylemdir. Harika zamanlarda yaşıyoruz.

Bu süreci tam olarak ifşa eder ve bizi şimdiki durumumuzdan nihai hedefe götürdüğünü görürsek, bizi birleştirmeyi ve bizi tek bir sisteme, tek bir insanlığa, tek kalpte tek adama dönüştürmeyi amaçladığını ve aramızdaki bağda Yaradan’ı ve üst dünyayı ifşa etmemize imkan verdiğini göreceğiz.

Eğer birbirimizle ilişkilerimiz egoistse, buna bu dünyada yaşam denir. Ve bunlar sevgi, birlik, karşılıklı ihsan etme üzerine kurulan sisteme geçtiklerinde, o zaman bunlara manevi, üst sistem, bir sonraki dünya olarak adlandırılacaktır.

Artık kimse diğerlerinden ve doğum ile ölüm arasındaki yaşamdan ayrı hissetmeyecek. Çünkü hepimiz sonsuz ve sınırsız bir şekilde bağlı olacağız, bu bağlamda sonsuz manevi yaşamı anında hissedeceğiz.

Bu durum yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlar. Bizler böyle bir gerçeğe yaklaşıyoruz. Sadece var olan duruma karşı duyarlılığımızı arttırmamız gerekiyor. Bu, sadece birliğimizin gücüyle onu ne kadar ifşa etmek istediğimize bağlıdır.

Egoist dünyada bile, bunu diğerlerinden daha iyi anlayan insanlar var. Ve şimdi gelecek yeni durumu anlamak için elimizden geleni yapmalıyız, bu yüzden buna bir sonraki dünya denir. Doğa bizlere, kendi içindeki herkes de dahil olmak üzere tek bir insan gibi davranır ve bizim de onunla bu şekilde ilişki kurmamız gerekir.

En sonunda, insan toplumunda, son nesile, Mashiach’in (Mesih) nesline ait olduğumuzu bizlere gösteren böylesi değişikliklere geldik. Mesih bizi egoizmimizden birliğe, Yaradan’dan ayrı olmaktan Yaradan’a, sonsuz yaşamdan ayrı olmaktan sonsuz hayata doğru çeken güçtür.

Bu bir hayal değil, yakında tam olarak ortaya çıkacak bir gerçekliktir. Program önceden ayarlanmıştır ve yürürlüktedir, ancak gerçekleşme hızı bize bağlıdır.

Eğer grubumuz herkesin önünde ilerlemek için özlem duyarsa, o zaman gelişmeyi hızlandırabileceğiz ve tüm insanlığı yeni dünyanın ifşasına yönlendireceğiz. Her gün, insanlık giderek bu mesajı almaya hazır hale gelmektedir.

Herkes İçin Yeri Olan Yeni Bir Ev

Şu anda doğa içimizde, bütün dünyayı kapsayan mükemmel bir değişim yapıyor. Bizler bunu az çok anlayabiliriz, ancak hiç şüphesiz tarihte ilk kez gördüğümüz gibi istisnasız tüm insanlığı etkileyen küresel doğanın programıyla,  Yaradan’ın programıyla karşı karşıyayız.

Koronavirüs olarak adlandırılan bu eylem vasıtasıyla doğa, Yeryüzündeki bütün nüfusunu, tüm insanlığı, tek bir grup olarak düzenlemek istiyor.

Virüs bizleri, en küçükten en büyüğe herkesin doğanın üst gücünü bilmesi ve tüm ulusların ortak bir dua evinde toplanması için, bağ kurmaya yol açan değişikliklere hazırlanıyor yani herkes, Yaradan’ın evi olarak adlandırılan ortak bir arzuda, karşılıklı bağda birleşecektir.

Kabala bilgeliği bizlere, bu süreçten nasıl geçtiğimizi anlamamıza ve kendimizi yeni bir hayata, yeni bir yaklaşıma nasıl adapte etmemiz gerektiğini anlamamıza yardım etmektedir. Şimdiye kadar, her bir kişi bireysel olarak, hayatı egoistçe algılıyorduk. Ancak, yeni yaklaşım bizleri, kendim ve diğerleri arasındaki farkı hissetmemek için, yavaş yavaş birleşik ve karşılıklı ortak bir algıya doğru hareket etmeye zorunlu kılmaktadır.

Bugün hepimiz içinde yaşadığımız egoistik dünyayı, hayata karşı egoist tavrı hissediyoruz. Yeni dünyada herkes diğerlerini kendi içinden gibi hissedecek ve o zaman dünya algımız önemli ölçüde değişecektir: Maddesel  dünya yerine manevi , sonsuz ve ışıkla dolu mükemmel bir dünya hissedeceğiz.

Bizler, yeni bir dünyanın, yeni bir koşula girişin, aramızdaki bağda, karşılıklı, sınırsız ve egoizmden bağımsız ilişkiler içinde ifşa olması gereken yeni bir realitenin tam eşiğindeyiz. Üst yönetim bizim bu kapıyı açmamızı, yeni dünyaya girmemizi ve tüm insanlığı yeni bir varoluşa, yaratılışın amacına, yaşamımızın hedefine, doğanın üst gücüne götürmemizi istiyor.

Ben Doğa, Size Söylediklerimi Dinleyin!

Doğanın tek bir küresel gücü vardır ve bize Koronavirüsü gönderir böylece ona, doğru bir şekilde cevap verebilir ve gerçekliği düzeltebiliriz.

Her şeyden önce, virüsün, insanların doğayla dengesizlik içinde olduğu gerçeğinden dolayı, bize bu şekilde tepki veren doğanın genel integral sisteminden geldiğini anlamalıyız. Dolayısıyla doğa bizi zorla dengelemeye çalışmaktadır.

Doğa bizlere bu bela aracılığıyla, bu virüs aracılığıyla şunu söylüyor: “Bütünsel bir forma ulaştınız. Egoizminiz içinde tüm dünyayla birleşin. Zaten tek bir insanlık oldunuz – harika! Şimdi sizlere, tek bir beden olarak, bozuk olduğunuzu bu virüs aracılığıyla açıklamaya başlayacağım. Yavaş yavaş iyileşmeye başlayın!”

“Ama tüm insanlığı ve tüm gezegeni etkileyen bu virüse nasıl tepki vereceğinizi düşünmeniz gerekiyor; birlikte hareket etmelisiniz. Birleşin, birlikte hareket edin, her ülkedeki hükümet sistemlerini, ülkeler arasındaki ilişkiyi ve toplum içindeki ilişkileri değiştirmeye başlayın. Kendinizi tek bir beden yapın ve o zaman bu virüs iz bırakmadan kaybolacaktır.”

“Aksi halde gitmeyecektir. Ben, doğa, hepinizi herkesin birbirini tamamladığı, desteklediği ve birbirlerine dost olduğu tek bir toplum haline getirene kadar, o, çeşitli başka yapılarda, her tür değişikliklerle gelecektir. Size her türlü virüsle o kadar fazla baskı yapacağım ki, birbirinizle ve benimle, doğayla bağ kurmak zorunda kalacaksınız. ”

Bu, doğal gelişim sürecinde “Beito ” (“zamanında”) olarak adlandırılan, acının yoludur. Ama yine de zamanı hızlandırmanın (Achishena)  bir yolu vardır, kendimiz, Kabala ilmini çalışarak, ne yapılması gerektiğini anlarız ve birbirimizle iyi ilişkiler kurmaya ve kendimizi nasıl tek bir insanlık olunacağı konusunda eğitmeye başlarız.

Eski Dünya Öldü, Yaşasın Yeni Dünya!

Koronavirüs, insanlığı, tam bir denetim/hesaplama yapmaları için uyandıran bir kuvvettir.

Tüm egoistik gelişimimiz, mağaradan ayrıldığı andan itibaren insanın tüm evrimi, ağaçlardan aşağı indi ve sadece egoizmin içinde olan bir maymundan farklı oldu. Ve şimdi, tarihte ilk kez, evrimimizin seyrini değiştiriyoruz.

Egoist metot kendini tüketti; o bizi Mısır’a getirdi ve haz alma arzusunun tam kölelerini yaptı. Ve şimdi, insanlık niyetini ihsan etmeye kaydırmalı, yani Mısır’ı İsrail toprakları için terk etmeli.

Şimdi tam değişimden önce bir dönüm noktasındayız. Bu tarihsel bir andır; ilk kez insanlık içinde manevi bir devrim var. İnsanlığın yüzünü değiştirecek, kaynağa geri döndürecek ışığı (ıslah eden ışığı) çekmek için çalışmalıyız. Sayesinde tüm insanlığın ilerlemeye başlayacağı, ışığı çeken o grup, o araç, bizler olmalıyız.

Yaradan’ı hedefleyen o kadar çok insan olmayabilir. Ama asıl mesele, söylendiği gibi, bağın temelini oluşturmaktır: “Benim için bir iğnenin ucu kadar bir yer açın ve ben sizin için üst kapıları açacağım.” Başka bir şeye gerek yoktur. İnsanlık tarafından, Yaradan için aramızdaki tüm alanda, sadece iğnenin ucundaki bir delik gibi küçük bir delik açmak gerekir ve bu sayede her türlü bağ açılmaya ve gelişmeye başlayacak ve ihsan etmenin manevi sistemine gireceğiz.

Geçmişe dönmeyeceğiz. Eski dünya öldü; o yok! Yeni bir dünyaya geleceğiz ve yeni insanlar olacağız. Tabii ki, bu bir kerede değil aşamalar halinde gerçekleşecek. Mısır’dan Çıkış’ın hikayesinde anlatıldığı gibi, Musa birçok kez Firavun’a gitti ve geri döndü. Bu kolay bir süreç değil ama çoktan başladı. Ve bu, Koronavirüs gerçek bir taca, Keter’e dönüşene kadar durmayacak ve bizi Yaradan ile tüm seviyelerde birden çok biçimde bağa getirecek. O bunu kesinlikle yapacak.

Bu nedenle, içinde bulunduğumuz zamanı anlamalı/değer vermeliyiz. İnsanlık bunu algılayamıyor çünkü bu süreci dünyanın yaratılışından gelişiminin sonuna kadar tarihin bütününde dikkate almıyor. Fakat görüyoruz ki her şey Kabalistik kitaplarda anlatıldığı gibi gelişiyor.

Yüz yıl önce, Baal HaSulam, Mesih günlerine yani devasa bir manevi gücün harekete geçmeye ve ilerlemeye başladığı zamana girdiğimizi yazdı.