Category Archives: Dua

Neden Duaya İhtiyacımız Var?

Soru: Ana çalışmamızı, Yaradan’ı anlamak/hissetmek için ana araç olarak kabul edilen, onluda yürütmekteyiz. O zaman neden duaya ihtiyacımız var?

Cevap: Onluda kendiniz bir şey yapamazsınız. Diğerleriyle bir araya gelmeli, ilerlemenizi kontrol etmeli ve hiçbir şeyde başarılı olamayacağınızı görmelisiniz. Ve sonra Yaradan’a dönersiniz.

O’na, “Bak, onluda bir araya gelmeye çalışıyoruz ama hiçbir şey bizim için işe yaramıyor” dersiniz, sonra O size yardım eder. Yani, bir dua için, Yaradan’a talep için onluya ihtiyacınız var, böylece O size yardım eder ve siz, bir olarak, O’nunla bağa gelirsiniz.

Bu onluyu O’na “ Bizler her şeyi yaptık ama görüyoruz ki Sensiz asla başaramayacağız.” diyerek sunmalısınız. Ve sonra O, talebinizi yerine getirecektir. Bu şekilde işler.

 

Kabala ve İnançlar, Bölüm 4

Dua ve Dua Kitapları

Soru: Kabala’da dua, “kendinizi yargılamak” demektir. Bu ne anlama geliyor?

Cevap: Bu, kişinin kendini, niteliklerini değerlendirmesi ve hangi nitelikleri ölçtüğünü kontrol etmesi ve Yaradan’ı değerlendirmesi demektir. Bu nedenle, kişi kendini yargılar: Doğru mu yapıyorum, egoizmimin üstüne çıkıyor muyum, objektif olabilir miyim, vb.?

Kişi, kendi algı düzeyine, ne kadar objektif olduğuna ve Yaradan’ı ne kadar doğru algıladığına, kişinin içsel egoizmi tarafından rahatsız edilmediğine ilişkin içsel açıklamalar yapar.

Soru:   Duanın, kişinin şu anki koşulundan istediği şeyin ve arzuladığı koşulun gerçekleşmesi olduğunu söylemek mümkün müdür? Bu delta, kişide gerekli bir içsel talebe neden olur ve kişi kime hitap ettiğini anlamasa da,  kendi içindeki değişiklikleri hisseder.

Cevap: Kesinlikle.

Soru: Ve bunun Kabalistler tarafından yazılmış olan dua kitapları ile ilgisi yok mu?

Cevap: Burada(Kabalada) her şey çok daha karmaşıktır. Dua kitaplar, Kabalistlerin kendileri için yazdıklarıdır yani kendi algılarına dair ve nasıl ıslah edilip, ayarlanabileceğine dair bir inceleme planıdır.

Kabalistik dua kitapları, kişinin içinde bütün bir insan etkileşim sistemidir, dünyayla ve kişinin içindeki Yaradan’la. Bu çok ciddi bir açıklama ve çok ciddi bir çalışmadır.

Soru: Yazılanları, bayramlarda geleneksel olarak kabul görüldüğü gibi anlamadan sadece okursanız ne olur? Bunun bir etkisi var mıdır?

Cevap: Gerçek şu ki normal bir dua kitabı var, bir de Kabalistik olan. Kabalist dua kitabı sadece bir Kabalist tarafından anlaşılır ve sadece belirli bir seviyeden başlar. Normal bir dua kitabı, bu dili bilen herkes tarafından anlaşılabilir.

Yorum: Ama normal dua kitabı da Kabalistler tarafından yazıldı.

Benim Yorumum: Evet, ama Kabalistik dua kitabı güçler ve insanoğlu etkileşimi ile ilgilenir. Normal bir dua kitabında bu, herkesin anlayabileceği bir dilde aktarılır.

Soru: Peki, dua iki kısma ayrılabilir mi? İçimdeki dualardan biri, şimdi gelmek istediğim koşulla ilgili olarak gerçekten eksik olduğum, şu anda beni acıtan şey midir?

Cevap: Evet. Kabalistlerin yazdığı bir dua da vardır. Eğer onu okursam, bu benim için manevi yükselme talimatı gibi olacaktır. Henüz bu tür durumları hissetmememe rağmen, yine de beni yükseltir, bana yardım eder.

 

Kime Dua Ediyoruz?

Soru: Eğer Yaradan doğanın kanunu ise, o zaman kime ya da neye dua ederiz? Başkaları için dua yükselttiğimizde, basitçe yüksek derecemize hitap ediyoruz, doğru mu anlıyorum?

Cevap: Bizler bir boşlukta çalışmıyoruz. Doğanın tek yasası, yaratılışın tüm unsurları arasındaki bütünleşik ilişki hakkında çalışıyoruz.

Böylesine parçalanmış ve uzak olan, birbirimizi uzağa iten ve birbirimizi kullanma arzusunda olan bizler, davranışımızı değiştirir ve birbirimize yakınlaşırsak, o zaman kendimizi manevi bir koşulun içinde bulacağız ve tamamen farklı bir dünyada olduğumuzu göreceğiz.

Egoizmimizin üstüne çıkmalı ve kendi aramızda birleşmeye başlamalıyız. Kabala bundan bahsetmektedir.

Bunun yolu, iki yönlü olabilir. Birisi, hala üzerinde yürüdüğümüz ıstırabın yolu ya da ışığın yolu yani üst ışığı çekmek ve tüm insanlık değil ama onlular içinde küçük gruplar halinde çalışmaktır.

Dua – Yaradan İle Konuşma

Soru: Bir duada, Yaradan’ın yüceltilmesi ile O’na şükran arasındaki farkı nasıl kullanırız?

Cevap: Duada birçok ifade türü vardır. Bu bir istektir, övgüdür, geçmişe şükrandır ve hatta bir anlamda gelecek için verdiğim sözlerdir.

Dua, Yaradan ile bir konuşmadır. Herhangi basmakalıp sözlerle O’na hitap etmemelisiniz. Sadece kendinizden. Her biriniz Yaradan ile konuştuğunda, bu içsel diyalog şeklinde olabilir. Tek yönde bir yalvarış şeklinde olabilir. Her ne şekilde isterseniz.

Duanın bir örneği, Kral Davut’un Mezmurları’dır. O, M.Ö. dokuzuncu yüzyılda yaşayan büyük bir Kabalistti.  Tüm dinlerde dünya çapında popüler olan, dualar koleksiyonu Mezmurlar’ı yazdı. Okuyun, kendinizi orada da bulacaksın çünkü onlar kesinlikle ( 0 dan %100 e, tüm ruhların tamamen ıslahına kadar ) tüm koşulları içerir.

Prayer—Conversation With The Creator

 

Kişi Yaradan’a Nasıl Doğru Talepte Bulunur?

Soru: Talebin,  içinde bulunduğum koşulun hissiyatını sildiğini fark edersem nasıl doğru talepte bulunabilirim? Yaradan’ın bana gönderdiklerinden kaçınmıyor muyum?

Cevap: Hayır. Sık sık talep ettiğiniz zaman, talebinizin doğal olmadığını ve zayıf olduğunu ve isteğinizi farklı bir şekilde belirterek başka bir şey talep etmeniz gerektiğini fark etmeye başlarsınız.

Sabit bir sistemin içinde var olduğumuzu anlamalısınız. Sadece bir yere bir mektup yollamıyorsunuz işin sonunda. Bu sistem içinde sürekli çalışıyorsunuz; bu nedenle, yakarışınız/talebiniz yol boyunca değişir, yeniden düzenlenir.

Sistem, kendi yöntemiyle tepki vermektedir. Örneğin, size bir şey anlatmaya başladığımda, düşüncem değişmektedir. Sorular için diğer seçenekleri, farklı cevapları, bunları ifade etmenin yollarını vb. keşfetmeye başlarım. Bu, benim içinde bulunduğum sistemle etkileşimdir ve bu matristen çıkamam.

How Does One Make The Right Request To The Creator?

 

Talep, İçsel Özlemlerin Bir İfadesidir

Soru: Hiçbir sözüm yoksa kelimelerin elverişli olmadığı yerde, onlu için nasıl talep edebilirim?

Cevap: Kelimelere ihtiyacınız yok. Sadece iç çekebilir ya da ağlayabilirsiniz. Bu da bir taleptir.

Bir talep, içsel özlemlerinizin, onluda eksik olduğunu düşündüğünüz şeyin ifadesidir. Ortak arzunuzu, sanki kilden bir yapı oluşturuyormuş gibi bir araya getirmeye çalışın. Onu birlikte toplayın. Bu sizin Yaradan’a talebiniz olacaktır.

Soru: Kişi sadece Yaradan’ın isimlerinden birini söyleyebilir mi?

Cevap: İsim yok, mantra yok, konuşma kalıplarını ezberlemek yok, hiçbir şeye gerek yoktur. Hata yapmaya devam edersiniz.

Sadece sessizce oturabilirsiniz, sizin de hemfikir olduğunuz gibi herkes Yaradan’a kalbinden talep eder. Bunu en az birkaç dakika yapmaya çalışın; bu iyi bir egzersizdir.

Adlara gelince, zaten üst seviyelerde olduğunuzda ve bazı niteliksel ve niceliksel anlamları temsil eden on Sefirot’u bir araya getirmeye başladığınızda ve On Sefirot’tan oluşan ruhunuzdan, manevi Partzuf’u birleştirdiğinizde, o zaman bu tür düzenlenmiş arzulardan yaratılmış olan genel güç, Yaradan’ın adı olarak adlandırılacaktır.

Bu tür belirli adlar kümesi vardır, yani birbirine bağlanmış on tanenin durumu. Bunlar Yaradan’ın adlarıdır.

A Request Is An Expression Of Inner Aspirations

Talep Mi Yoksa Teşekkür Mü?

Soru: Yaradan’dan talep etmemek, sadece O’na teşekkür etmek mantıklı mıdır? Yoksa sadece talep mi gereklidir?

Cevap: Yaradan’a yalvarmamız iki kısımdan oluşur: talepten ve minnettarlıktan. Minnettarlıkla başlamak en iyisidir, çünkü bizleri daha yüksek güçle doğru tutum için hazırlar. Ve sonra talep gelir.

Soru: Doğru şekilde nasıl teşekkür ederiz?

Cevap: Kalpten yapın. Hissettiğiniz şekilde teşekkür edin. Kanun veya kural yoktur. Arzu, kalptedir.

Ask Or Thank?

Acı Çekerken Ne Talep Etmelisiniz?

Soru: Kişi şiddetli fiziksel acı ve ağrı yaşadığında ne talep etmeli?

Cevap: Şiddetli acı ve ağrı yaşadığınızda, “Bu acının sebebi nedir?” sorusuyla Yaradan’a dönün.

Sebep, egoizmdir, Işık’a zıt olmaktır. Başka bir şey değil.

Acıyı, neşe, sağlık vb. ile değiştirmek için kendi ıslahınızı talep edebilirsiniz, çünkü ıstırap koşulları bizi uzağa iter ve Yaradan’dan uzaklaştırır.

What Should You Ask For When You Are Suffering?

Her Şey Dua Yoluyla Elde Edilir

Soru: Diğer insanlarla bağ kurma arzusunun dışında maneviyatta hangi arzular vardır?

Cevap: Yoktur. Bizler, Adem’in kırık kabından geliyoruz ve bu nedenle sadece birbirimizle birleşmek zorundayız. Filozofça konuşmaya gerek yok. Ben nasıl, kiminle, hangi niteliklerle vb. bağ kurmam gerektiğini bilmiyorum. Ben kendimi sadece Üst Işığın etkisine bırakmak zorundayım.

Üst Işıktan daha zeki olamam ama sadece onun etkisine neden olabilirim, böylece o beni ıslah eder/düzeltir. Islah etmem gereken noktanın üstünde olamam ve bu yüzden sadece isterim. Her şey sadece dua yoluyla elde edilir.

Everything Is Achieved By Prayer

Dar Boğazda

Av 9’dan önceki üç hafta başladı. Bu günlere Bein ha Metzarim denir (“dar boğaz”). Bu dünyada meydana gelen her şey, üst sistemin etkisidir. Dünyamızdaki eylemler ve koşullar, üst kökten maddesel dala yayılır ve bu dünyada, cansız materyal, bitkisel, hayvansal seviyeler ve insanlarda, zaman ve mekânda dallar olarak somutlaşır. Dalları analiz ederek kökleri incelemeliyiz.

Günümüz itibariyle, üst dallar dünyamızda, son ıslah hariç (Gimar Tikkun) şimdiden gerçekleşmiştir. İfşa olması gereken her şey ifşa olmuştur; geriye kalan her şey son ıslahtır. İşte bu yüzden Baal HaSulam, zaten tamamen ifşa olan yıkımı düzeltmek zorunda kalacak olan son nesil zamanlarında yaşadığımızı söylüyor. Şimdi sadece onun üzerine çıkmak için çaba göstermeliyiz.

Ancak, sistemde var olan bozukluğu ve gerekli başlangıç koşulu olarak, onunla doğru bir ilişkiyi net olarak anlamadan yukarı yükselmek imkânsızdır. Esasen, bu bir günah değildir. Kötü eğilimin yaratılması gerekliydi. “gökyüzü” ve “yeryüzü” her ikisi de gereklidir, çünkü “O, onları birbirine karşıt yarattı”, kötü gücün, iyi güce karşı yaratıldığı gibi.

Realitede, sadece olumluyu vurgular. Çünkü daha sonra ifşa olana kadar, kötülük yoktur. Sadece iyilik eksikliği var. Ayrıca, iyilik, kötülüğün ona karşı oynadığı rolün sonucu olarak çok yönlü şekillerde ifşa olacaktır. Kötülük yoktur, sadece iyinin zıt formunda ifşası vardır.

Kök ve dal arasında bir bağlantı olduğunu öğrenmemiz gerekiyor. Bu, tüm tarihimizin seyri sırasında olduğu gibi, zamanımızda, kökün belirli tarihlerde dallardan ortaya çıktığı ve zaman içinde aynı noktalarda tekrarlandığı anlamına gelir; örneğin, Tammuz’un 17.’si, Av’ın 9’u. Purim etrafındaki zamanlar, genellikle neşeli ve mutluyken bu tarihler her zaman İsrail ulusuna acı çektirmiştir.

Bu nedenle bu günlerde, maddi kaygılarımız da bile özellikle dikkatli olmalı ve Av’ın 9’uncu gününün sonuna kadar riskli eylemlerden kaçınmalıyız. Ondan hemen sonra, bir yas döneminden ayrıldığımızı hissetmeye başlarız ve son ıslaha sevinebilir ve arzulayabiliriz.

Tammuz’un 17’si “dar boğaz” günlerinin başlangıcıdır, Kudüs’ün yıkılışı, Tapınak duvarı ve Tapınağın kendisinin yıkılmasıyla ilgili olarak, İsrail topraklarına vardıktan sonra İsrail ulusunda var olan bağı simgelemektedir. Bu bağ, çölde 40 yıl süren hazırlık ve Bina’nın yardımıyla Malhut’un düzeltilmesinden dolayı Tora’nın alınması sayesinde mümkün olur. Bina “mem – מ” (kırk) harfidir.

Bundan sonra, Birinci Tapınak’ı inşa eder etmez hemen düşmeye başladılar. İlk Tapınaktan daha düşük olan İkinci Tapınak’ı inşa ettiler ama o da yıkıldı. O zaten son yıkımdı. Bütün bu yıkımlar Av’ın 9 uncu günü meydana geldi.

Bizim için bugün, en acil amaç, Şehina’yı (kutsallık) yeniden kurmaktır. Başka bir deyişle, ıslah özellikle aynı günlerde gerçekleşmelidir. Nefret ve yıkımın ifşa olduğu yerde birlik ve sevgi de ifşa olmalıdır.

Between The Straights