Category Archives: Dağıtım

Birlikte Çalışmak

Gelişimimizin şu anki aşaması dağıtımdır çünkü dünyanın birbiriyle doğru bağa veya dediğimiz gibi, karşılıklı garantiye (Arvut) ihtiyacı vardır.

Diyelim ki herkes aynı fikirde: “Evet, karşılıklı olarak birbirimize bağlı olmalıyız; aksi halde birbirimizi yeriz.” Ama nasıl karşılıklı bir anlaşmaya varabiliriz?

Kabala’nın devreye girdiği yer burasıdır. “Uslu bir çocuk ol” dediğimiz ilk aşamalar değil, Kabala, çünkü üst ışık olmadan, onun çekimi olmadan, siz kendinizi değiştiremezsiniz. Her zaman başkalarına karşı çıkacaksınız. Bu nedenle Kabala insanlar için gereklidir.

Doğa bizi karşılıklı garantiye mecbur kıldığından, insanlar birbirlerine karşı bir nezaketin gerekli olduğundan emin olmalılar. Küçük bir küre üzerindeyiz ve birbirimize tamamen bağlıyız. Bu bize bağlı değildir; bizi yukarıdan, doğadan zorlayan bir koşuldur ve hepimizi çevrelemiştir: “Ve şimdi, bunu çözün.”

Ya bir hesaplaşma ayarlayacağız ve sonra herkes birbirine bıçak saplayacak ya da bir şekilde anlaşmaya varmaya çalışacağız.

Ama hepimiz egoist isek ve sadece başkalarını kullanarak bir şeyi nasıl elde edeceğimizi düşünüyorsak, nasıl anlaşabiliriz? Aynı zamanda bunun artık diğeri üzerinden çalışmadığını, sistem yuvarlaksa o zaman birlikte hareket etmemiz gerektiğini anlıyoruz.

Bu sistemin merkezi herkes için ortak bir hedef olmalıdır: sistemin merkezi dışında ben değil, sen değil, herkesin kendisi için değil. Kendimizi, doğamızı nasıl değiştirebiliriz? Tarihte ilk kez, teknolojiyi, toplumu değil, insanın kendisini değiştirme ihtiyacına geliyoruz.

Ve o zaman Kabala, ıslahın gücünü çekmenin tek yolu olarak sahneye çıkacaktır.

 

Rabaş: Manevi Devrim

Rabaş, Polonyalı Yahudilerin bir köşede, küçük bir toplulukta ayrı ayrı oturup çalışma zihniyetine sahip olmayan, inançsız, ruhen kesinlikle yabancı insanlara öğretmeyi kabul ederek bir devrim yaptı.

Aniden Tel Aviv’den tamamen inançsız olan kırk öğrenci size gelir ve siz onları kabul eder ve onlara kalbinizi verirsiniz. Bütün bunlar Bnei Brak’ta kapalı [Ortodoks] bir toplulukta olmaktaydı.

Anlaşılmaz bir şeydi: “Ne? Aşlag dindar olmayanlara ders vermeye mi başladı?! Ve onlar genç ve evli değiller mi?! Bu nasıl olabilir?!”

Kabala’nın, sadece kırk yaş üstü insanlar için olduğuna inanılıyordu. Ona yirmi beş yaşındakileri getirdim! Kabala’nın sadece Talmud’u zaten bilen dindarlar için olduğuna inanılıyordu. Bu kitapları hiç açmayan, tanımayan ve onları hor gören adamlar getirdim! Kipayı sadece cenazelerde veya bir şey olduğunda takarlardı.

Bu tür insanları, tüm adetlere rağmen Kabala çalışmasına kabul etti – kırk yaşın altında, evli değil, kendilerini Tora ile doldurmamış! Bu nasıl olabilir? Ama bunun için çabaladı. Farklı bir zaman gelmişti.

 

Gerçek, Gelecekte Kendini Gösterecektir

Soru: Bir yandan dağıtım yaparken sorun yaşamamak, bir yandan da bunun içinde Yaradan olduğunu anlamak için ne yapmalıyız?

Cevap: Bizim işimiz bu.

Sorun yaşamamak ile ne demek istiyorsun? Ben sorun yaşamıyorum; ben özellikle kimsenin aleyhine konuşmuyorum. Doğru doğal bakış açısını, gerçeği ifade ediyorum. Ve aynı çizgide olmayan biriyle bir yere gitmiyorsa, bunu düşünmüyorum çünkü birisinin benimle aynı fikirde olmayacağını dikkate almıyorum bile. Kimseyle çatışmaya girmiyorum.

Bloğumda genellikle birinin görüşünü yayınlarım ve sonrasında neden benim açımdan bunun böyle olmadığını yazarım. Ama aynı zamanda yazarla alay etmem, bunun yerine kendimi bir Kabalist olarak konumlandırırım ve sözümün Kabalist bakış açısından kendi değerlendirmem olduğunu ifade ederim.

İnsanları aşağılamıyorum, aksine onlara saygı duyuyorum. Benim bakış açıma göre onlar yanılıyor ve onların bakış açısına göre de ben tamamen yanılıyorum. Ne olmuş? Gerçek nerede?

Bu konularda gerçek, gelecekte kendini gösterecektir. Kimseyi ikna etmeye çalışmıyorum. Birini benim gibi düşündürmek için, o içsel dürtüye bile sahip değilim. Bu zaten imkânsızdır.

Kişi buna kendi kendine, farkındalıkla, deneyimlerle, içsel mücadeleyle, arayışlarla gelmeli, ben ona baskı yapacağım ve o fikrini değiştirecek gerçeğiyle değil. Bunu yaparak dünyayı düzeltmek mümkün mü?

Başkalarını Önemsemek Bizi Birleştirir

Soru: Kendimizi dağıtım aracılığıyla inşa etmemiz için, dağıtımın dünyadan çok bizim için daha önemli olduğunu sık sık vurguluyorsunuz. Ama bazen tam tersi oluyor ve bunun dünya için daha önemli olduğunu söylüyorsunuz. Dağıtım ne içindir?

Cevap: Hepimiz, tüm insanlık, görünmez iplerle birbirimize ve tek bir sisteme bağlı olduğumuz için, dağıtım yapmamız gerekiyor. Bu sistem başından beri var, hiçbir yerde kaybolmaz ve değişmez; sadece şimdi bizim daha fazla aktif katılımımızı gerektiriyor.

Bu nedenle insanlara bu sistemi beslememiz ve içinde aktif rol almamız gerektiğini söylüyoruz. Yani dışsal olanın içsel olana yardım etmesi için, bizim birbirimizle içsel ve dışsal bağlar kurmamız gerekiyor. Bu esas olarak içsel bir bağdır, ancak bizi desteklemek ve daha fazla içsel bağ kurmanın ön koşullarını yaratmak için, dışsal bağa ihtiyacımız var. Bu şekilde basitten karmaşığa, dıştan içe doğru gidiyoruz.

Tüm dağıtım yöntemi ve kendi üzerimizdeki çalışmamız burada yatar. Başka bir şey yok. Kabala bilgeliği, birbirimize bağlı olduğumuz sistemi, bu sistemin nasıl çalıştığını ve aramızdaki bu bağı kademeli olarak nasıl ortaya çıkardığımızı anlatır.

Bu sistemin çalışmasına girdiğimizde ve onu açmaya ve hissetmeye başladığımızda, aniden dünyamızın nasıl çözüldüğünü görürüz. Aslında, dünyamız yoktur; sadece bu bağ sistemi vardır. Artık modemli bilgisayar yok, telefon yok; aramızda doğrudan bir bağ var ve diğer her şey sabah sisi gibi eriyip gitti.

Soru: Bu, kişiyi ortalıklarda dolanmaması için meşgul etmek adına dağıtım yapmaya ihtiyacımız olmadığı anlamına mı geliyor?

Cevap: Hayır, doğa bizi zorluyor ve yeni bir dereceye geçmeliyiz. Bu, olan her şeyin bir sonraki derecesidir. Bizim doğamız yok olacak. Her şekilde, bugün birçok fizikçi ve psikoloğun yazdığı gibi, bu bizim içimizde, duyu organlarımızda var. Şimdi duyu organlarımız belirli bir gelişimin aşamalarından geçecek ve tam olarak bu evreni, bu matrisi hissetmeye başladıkları bir sonraki seviyeye yükselecekler.

Dağıtım, birleşmemize yardımcı olan en gerekli çalışmadır. Başkalarını önemsemek bizi birleştirir.

Kurtuluşun Metodolojisi

Soru: Geçmişte, Kabalistler küçük bir grupta çok güçlü bağlar kurdular ve bu tüm dünya için verimli oldu. Bu metodolojiyi kitlelere aktarmak, neden şimdi bu kadar önemli?

Cevap: Dünyada bizden önce, modern küresel Babil’de olan her şey, çalışanların, teori, metodoloji ve insanların evrensel bütünsel bağının hazırlanması şeklinde oldu.

Şimdi bunu uygulama zamanı geldi. Bu nedenle, geçmiş yüzyıllarda Kabalistlerin çalışmaları ile bugün olanlar karşılaştırıldığında büyük bir fark vardır. Şimdi Kabalistler kitlelere çıkmalı ve insanlığa dünyayı kurtaracak olan bağ metodunun ne olduğunu açıklamalıdır.

Aslında bu metodoloji, dünyayı kurtarmak için değil, insanlığı bir üst seviyeye çıkarmak için tasarlanmıştır, ancak insanlar bunu bilmiyor, bilmek istemiyor ve bunu anlamıyorlar. Doğa, Yaradan bize bir sonraki seviyeye yükselmek, birlik olmak, O’na benzer olma görevini vermiştir ama bunu bir insana açıklayamazsınız.

Bir insan için, bir sopa onu arkadan takip ettiğinde kaçması gerektiği nettir. Biz de ona, o sopa yerine önünde bir havuç göstermek istiyoruz: “Seni güzel, iyi bir hayat bekliyor, haydi onun için uğraşalım!” Nihayetinde, 360 derece içinde herhangi bir yöne kaçabilirsiniz ve onların hepsi kötü olacaktır. Bunun yerine, kişiye tam olarak bağa ulaşmanın, kaçmanın değil çaba göstermenin gerekli olduğunu gösteriyorsunuz! Bu tamamen farklı bir sistem, tamamen farklı bir metodoloji, dünyaya ve hayata karşı tamamen farklı bir tutumdur.

Öncelikle bu size umut verir, geleceğin durumunu, ona nasıl ve hangi güçlerle vb. ile ulaşacağınızı gösterir. Hükümette oturan tüm liderler bundan kaçar, nerede ve nasıl olduğunu bilmezler. “Bunu kıralım, şunu itelim, bunu yapmayalım!”, bu da anlamadan hareket ettikleri anlamına gelir.

Dünyanın gelecekteki durumunu anlasalardı, kendi aralarında yeniden meydan okuma oynamaya başlayarak kendileri ve ülkeleri için harakiri yaptıklarını görürlerdi. Ama hiçbiri duymuyor. Bakın insanlara ne yapıyorlar, komşu kardeş milletlerde nasıl bir nefrete sebep oluyorlar!

Bu nedenle, önlerinde bir havuç, tatlı ve hoş bir şey göstermek, insanları bomba sığınağına itmek gibi değil, tam tersine, birlikte bir çayıra itmek gibidir! Sorunun hala bizde olduğuna inanıyorum, asla dünyanın kendisini suçlamıyorum. Daha fazla çaba gösterseydik, halen internette duyulabilirdik.

Birleşmiş iyi bir ekip oluşturmamız ve internet üzerinden bilinçli olarak ciddi reklamlar yapmamız ve bağ kurma metodolojisini, gerekliliğini, ihtiyacın aciliyetini dünyanın her tarafında, her yerde, kölelikten kapitalist ve en modern olanlarına kadar herhangi bir oluşum altında açıklamamız gerekiyor. Yapmamız gereken bu.

Manevi Gelişimimizi Hızlandırmak

Soru: Zor manevi çalışmayı, arzu edilen çalışmaya nasıl dönüştürebiliriz?

Cevap: Bu, yavaş yavaş gerçekleşir. Saran ışığın ve ıslah eden ışığın etkisi altında uzun yıllar alır.

Rabaş ile çalışarak manevi yoluma yeni başladığımda, bana Baal HaSulam’ın Kabala bilgeliğini nasıl keşfettiğini anlattı.

Bir gün Baal HaSulam, Varşova yakınlarındaki küçük bir kasaba olan Porsov’da yaşayan öğretmenini ziyarete geldi ve öğretmeni evde yoktu, bu yüzden ofisindeki kitapları incelemeye başladı ve aşina olmadığı bir kitapla karşılaştı. İçine bakmaya başladı ve manevi dünya hakkında bir kitap olduğunu keşfetti. Bu, ARİ’nin yazdığı Hayat Ağacı olarak adlandırılan kitaptı. Baal HaSulam yazılanlara, hepsinin var olduğuna hayret etti.

Aniden öğretmeni odaya girdi ve “Kitabı geri koy, senin için değil” dedi. Baal HaSulam kitabı geri koydu ama ne arayacağını zaten biliyordu. Ertesi gün kitabı satın aldı ve okumaya başladı.

Sonra Rabaş beni şok eden bir cümle ekledi: “Fakat babam o kitapta yazılanlara ulaşmasının 30 yıl süreceğini bilmiyordu.” Kolunu tuttuğumu ve “30 yıl mı?” diye haykırdığımı hatırlıyorum. O zamanlar 33 veya 34 yaşındaydım.

Gerçi gelişimimizin hızlanması nedeniyle bugün çok uzun sürmese de, Kabala bilgeliğinin söylediklerini elde etmek ve resmin tamamını görmek için hala en az 20 yıla ihtiyacınız var. Bunun böyle olduğunu görmesem de 30 yıl oldukça gerçekçi görünüyor.

Bunun nedeni, insanı ıslah eden ve Yaradan’ı ifşa eden ışığın yavaş yavaş işlemesidir. Genel olarak, inanılmaz bir kozmik hızda çalışır ancak buna göre aynı kozmik mesafeleri aşmamız gerekir. Bu, dünyamızda milyarlarca kilometre ile ölçtüğümüz mesafelerle ilgili değil, çok daha fazlasıdır.

Işık sürekli içimizde çalışır ve arzumu bağladığım ölçüde ışığın üzerimdeki etkisini hızlandırırım. Yine de her saniye gerçekleşen çok sayıda küçük ıslahlar vardır ve bizim sabırlı olmaktan başka seçeneğimiz yok.

Kişinin maneviyatı elde etme arzusu varsa, onu geliştirmesi gerekir. Arzusu yoksa yine de bir şekilde katılabilmek için kaynaklara yaklaşması gerekir.

Bir öğrenci olarak, yatırım yapabileceğim uygun bir yer seçerdim. Herkes maksimum ihsan etmede Kabala bilgeliği ile meşgul olamaz, ancak dağıtımda, yazımda, materyalleri gözden geçirmede, arşivde çalışma vb. ile meşgul olabilir. Bu çok faydalıdır ve zamanı hızlandırır. Yoksa insanlık için uzun zaman alır tabi. Eğer bu bizler için olmasaydı ve içinde yaşadığımız zaman olmasaydı insanlık geçmişte olduğu gibi kalacaktı ve aslında hiçbir şey değişmeyecekti.

Eğer değişimler, tüm insanlığı ve tüm doğayı etkileyen ışık olmadan doğal bir hızda gerçekleşseydi, gelişimimiz çok yavaş olurdu. İnsanlar hiçbir değişiklik olmadan Orta Çağ’daki gibi yaşarlardı.

 

“Cesaret Nedir?” (Quora)

Cesaret, dünyaya inat (dünya sana gülse bile, dünya sana inanmasa bile, dünya senin vermek istediğini istemese bile)ayağa kalkmak ve dünyaya neyin fayda sağladığını, dünyaya neyin barış getirdiğini ve bugün insanlığın kurtuluşuna neyin fayda sağladığını tüm dünyaya sevgi, sabır ve yüksek bir moralle anlatmaktır. Böyle bir duruma kısa sürede ulaşamasak da ve bunu açıklamak zor olsa da, alacağımız cevap kabul görmeme, kınama, anlamama ve reddetme olsa da — yine de bizler doğanın genel yasası hakkındaki bilgileri dünyaya getirmekle yükümlüyüz.

Bu inanç değildir ve Yahudilik, İslam, Hıristiyanlık, Konfüçyüsçülük veya Budizm olsun, herhangi bir dinle de ilgili değildir. Bu, dünyanın temel aldığı ve dünyanın onu kabul etmesi gereken evrenin genel yasasıyla ilgilidir. Bu genel doğa kanunu, herkese “Komşunu kendin gibi sev” ilkesine göre davranmak zorunda olduğumuzu belirtir. Doğa bizi buna zorluyor. Bu nedenle, mümkün olduğu kadar çok araç ve formatla bunu dünyaya tekrar tekrar açıklamamız gerekiyor.

Özünde, herkese olumlu davranmak ve olumlu bağ kurma ihtiyacı hakkındaki bilgeliği yaymak, insanlığın sahip olduğu en büyük cesarettir. Böyle bir süreçte, aklımız ve gururumuzla başkalarına karşı tavır almayız, tam tersine insanlığa hizmet ettiğimizi, herkesin altında olduğumuzu ve herkese ihtiyacımız olduğunu hisseder ve onlar için en iyisini dileriz.

Gerçek cesaret budur ve bu şekilde her şeyden önce egomuza meydan okur ve kendimizi dünyanın hizmetkârı yaparız. Sadece egonun üstesinden gelenler gerçek kahramanlar olabilir.

Kabala Bilgeliğini Yaymanın Zorlu Yolu

Yorum: Baal HaSulam, geniş kamusal faaliyetlerde bulunarak, genel olarak tanınan Kabalist çerçevesinin ötesine geçti. Ünlü kişilerle bir araya geldi ve daha önce hiçbir Kabalistin yazmadığı makaleler yazdı.

Cevabım: Baal HaSulam, Kabala bilgeliğini mümkün olan her şekilde tanıtmaya, dağıtmaya ve yaymaya çalıştı. Diğer birçok Kabalistle, bilim insanı, devlet adamı ve sıradan insanlarla bir araya geldi. Polonyalı işçilerin coşkusunu bir şekilde kullanmak ve onlara dünyamıza neler getirebileceklerini ve Kabala bilgeliğinin yardımıyla hayatlarını nasıl değiştirebileceklerini anlatmak için 1 Mayıs gösterileri sırasında Polonya’ya gitti. Genel olarak konuşursak, Kabala bilgeliğini yaymak için elinden gelen her şeyi yaptı.

Rabaş çok daha mütevazı ve daha düşük bir seviyedeydi. Zaten büyük bir direniş gücünün olduğu bir zamanda yaşadı ve bu nedenle, açıkça söylemek gerekirse, pek çılgınca davranmadı. Onun yanında büyüdüm ve eylemlerinin ne kadar sınırlı olduğunu gördüm.

O vefat ettiğinde, onun mirasını sürdürdüm ve karşılaşabileceğim herhangi bir muhalefete aldırmadan Kabala bilgeliği fikrini her dilde ve dünyanın her yerinde, internette ve mümkün olan her yerde yaymayı kendime hedef koydum. Bütün dünya beni lanetlese bile, bunu yine de yapacağım. Nitekim, dünyanın direnişine rağmen, ben hâlâ buradayım.

Yorum: Ama öte yandan Rabaş yine de babası gibi büyük bir devrimciydi. Tamamen dindar olmayan kırk öğrenciyi kabul etti.

Cevabım: Evet, yine de nazikçe yaptı, çok sert değildi. Bu, ileriye doğru büyük bir adımdı.

Tüm Dünya Arkamızda

Yorum: İsrail’e yeni geldim ve İsrail’in iç savaşın eşiğinde olduğunu, bu toplumda tüm çelişkilerin birleştiğini her zamankinden daha fazla fark ettim: hem sosyo-ekonomik hem de politik çünkü sol ve sağ birbirinden gerçekten nefret ediyor, ayrıca dini ve etnik sorunlar var.

Görünen o ki, bir ülke içinde birbirini duymayan ve anlamayan beş ya da altı farklı ülke ve beş ya da altı farklı insan grubu var.

Cevabım: Evet. Bu nedenle burada İsrail’de bu sorunları çözersek, dünyanın her yerinde bu sorunları çözmek için harekete geçeceğiz.

Soru: Açıkçası, bu mümkün. Geceleri merkezinizden yayınlanan dersleri izleyip ekranda farklı milletlerin, farklı etnik grupların, farklı dinlerin temsilcilerini görmek beni hayrete düşürüyor! Başka ülkelerden öğrenciler, Müslümanlar, Budistler, Katolikler ve Protestanlar dersleri dinlerken, prensipte bunun mümkün olduğunu anlıyorum. Sürekli bundan bahsediyorsunuz, toplumu sürekli teşvik ediyorsunuz.

Ama pratikte ne olmalı? İsrail’deki insanların birbirlerini duymaya ve görmeye başlaması için ne yapmamız gerekiyor?

Cevap: Bir cevabım olup olmadığını bilmiyorum. Resmi bir cevap verebilirim, ama bu gerçekten etkili mi, sürdürülebilir mi, var olmaya ve uygulanmaya hakkı var mı bilmiyorum. Kabalistik kaynaklara göre hareket etmeye çalışıyorum, onları anladığım kadarıyla. İsrail’de veya dünyada bu sorunu çözmeye çalışan bir Kabalist görmüyorum.

Bence yine de, her şeyden önce bizler kendimiz, küçük topluluğumuzla (içinde binlerce insan olduğu için o kadar da küçük değil) çok ciddi bir etkileşime girdiğimizde, birlik olmanın gereğinin farkına vardığımız bir koşula ulaşmayı,  tüm dünyanın arkamızda olduğunun ve onun neyin ilerlediği ve neyin önünde olduğu konusunda hiçbir fikri olmadığının anlayışına gelmeyi hedeflemeliyiz. Sadece birleşmek ve en önemlisi dağıtım için çabalarımızı sürdürmemiz gerekiyor.

Öğretmen ve Öğrenciler: Makale Yazımı

Yorum: Öğrencilerinize sıklıkla farklı tavsiyeler verirsiniz, örneğin makale yazmaları gibi. Ancak, kişinin yazacak gönlü olmadığı, düşüncelerinin tamamen kaybolduğu öylesi durumlar vardır. Öğretmenin sözlerinin yerine getirilemediği için büyük bir pişmanlık hissi vardır.

Cevabım: Ben kendim uzun zamandır yazmadım. Facebook, Twitter, yazabileceğiniz çeşitli kaynaklar var. Temel olarak, öğrencilerim için bazen küçük “maddeler” tweetliyorum. Aynı gün farklı dillere çevrirler ve insanlar okur.

Onlar, geçmiş dersten alınan materyallere veya dünyada neler olup bittiğini ya da yarın için planlanan bir sonraki dersin konusuna dayanmaktadır.

Bazen saat 12’de kalkıyorum ve dersten önce Twitter’ı doldurabiliyorum, bazen de gün içinde yapıyorum. Orada yazdıklarımın çok önemli olduğuna inanıyorum ve bunun sınırlı olduğu ve oturup hesap yaptığınız böyle bir fırsat olduğu için mutluyum, gerçekten hesaplıyorsunuz, böylece her kelimenin kendi ağırlığı var ve mesaj izin verilen harf miktarının ötesinde gitmiyor.

Makaleleri ben yazmıyorum. Detaylı bir yazıyı bile karalamıyorum ama bu tür yeteneklere sahip insanlara fikirlerimi veriyorum. Ve esas olarak dört dilde: İngilizce, İspanyolca, Rusça ve İbranice yazan onlardır.

Dolayısıyla, bir yerlerde “Michael Laitman” imzalı güncel makalelere rastlarsanız, bunlar öğrencilerim tarafından ifade edilen benim fikirlerimdir.

Soru: Bundan dolayı çarpıtmalar olmuyor mu?

Cevap: Hayır. Yazanları biliyorum ve açıkça kontrol ediyorum ve bu nedenle bu konuda çok rahat konuşuyorum. Bu yazıları kesinlikle benim olarak kabul edebilirsiniz.

Soru: Ama Twitter kişisel bir kullanım mı?

Cevap: Evet. Bu şahsen benim.