Category Archives: Çalıştay

Kaybolmayan Maneviyat

Yorum: Çalıştayın ilginç bir özelliği var. Uygulandığı anda, kişi bir tür anlayışa varmış gibi görünür, ilham alır, cesaretlenir ve ertesi gün hepsi kaybolur.

Cevabım: Önemli değil. Bu durum, insandan kaybolsa bile, yine de onundur. Manevi gelişimde hiçbir şey kaybolmaz. Sadece şu anda bir şeyler kaybolmuştur çünkü yeni egoizm eklenmiştir.

Hiçbir şey geriye gitmez, sadece ileri gider. Hafızanızdan bir şey silinip gittiyse bunun nedeni, önceki manevi edinimlerinizi karartan yeni, henüz ıslah edilmemiş, egoist bir parçanın gelmesidir.

Manevi Uygulama

Soru: Ruhun gelişimi için gerekli olan nedir? Süreç nasıl gerçekleşir? Doğru yolda olduğunuzu nasıl anlayabilir ve hissedebilirsiniz?

Cevap: Ruhun gelişimi için sadece tek bir şey gereklidir: Başkalarına daha yakınlaşarak onu geliştirmeye başlamak. Bunun için genellikle “onlu” olarak adlandırdığımız küçük gruplar oluştururuz çünkü grubun on kişiden oluşması arzu edilir, ancak ondan az da olabilir. İnsanlar, onluda birbirlerine yakınlaşarak kendi içinde işleyen belirli manevi yasaları hissetmeye başlarlar.

Bu çok ilginç bir durumdur. Kendimizden, içinde kendimizi özel bir gücün ya da Yaradan’ın etkisi altında hissedeceğimiz bir laboratuar yapabiliriz.

Başka bir deyişle, birbirimize yakınlaşmaya başladıkça, Yaradan’ın aramızda nasıl ifşa olduğunu hissetmeye başlarız ve birbirimizden uzaklaştıkça, O’nun bizden nasıl uzaklaştığını hissederiz. Yaradan bu küçük grubun merkezindedir ve bu şekilde O’nu tanımlayabilir, açıklayabilir ve ifşa edebiliriz. Bu koşul hemen gelmez, ona yakınlaşmamız gerekir. Bir deneyin.

Bizi uzaklaştıran egoist güçlere rağmen aramızdaki bağı inşa ederek, onu hissetmeye başlayacağız. İçimizdeki bir şeyin ifşasına dair belirli bir hissiyata neden olacak olan, reddedilmenin üzerindeki yakınlaşmadır. Bu “bir şey”, Yaradan’ın edinilmesinin habercisi olacaktır. Bu oldukça karmaşıktır ve hemen gelmez, fakat çalıştaylarımızın uygulamada yaptığı şey tam olarak budur.

Spiritual Practice

 

Grupta Atak

Soru: Grupta bir atak yaratabilir miyiz ve bunu nasıl doğru bir şekilde yapabiliriz?

Cevap: Grupta bir atak ancak bir amaç, bir arzu, bir niyet ile bir araya geldiğinizde mümkündür. Arzularınızı net bir şekilde ayırt etmek için kendi aranızda mümkün olduğunca yoğunlaşmaya çalışın ve sonra dua etmeye ve talep etmeye başlayın.

Neyi ne şekilde talep etmemiz gerektiğini düşünün. Birlikte açık ve kesin ifade etmeye çalışın. Birdenbire, birbirinizi nasıl daha çok anlamaya başladığınızı, kalplerinizin nasıl daha da yakınlaştığını,kimlerin nasıl daha net hale geldiğini, ne istediğinizi ve ne için talep etmeniz gerektiğini göreceksiniz.

Birbirinizle konuşun, bunun hakkında konuşun ve tek bir sonuca varın. Bu sonuçla maksimum süre kalmaya çalışın, sizi nasıl değiştirdiğini hissedeceksiniz.

Yani, sadece bir yere telgraf gönderip, bir cevap almıyorsunuz. Sizler, Yaradan’ın sistemindesiniz ve bu çalışma sürecinde, Yaradan’la doğru bir ilişkinin ya da O’nunla doğru bir ilişki kurma arzusunun, sizi nasıl değiştirdiğini hissetmeye başlarsınız. Başaracaksınız!

Attack In The Group

 

Çemberin Görüşü İle Uyuşmazlık

Soru: Çemberin görüşüyle uyuşmazlığınızı ifade etmek mümkün mü, yoksa sadece ona karşı gelmeyen bir şey mi söylemelisiniz?
Cevap: Bu bağınızı nasıl hayal ettiğinize/düşündüğünüze bağlıdır. Bazı anlaşmazlıkları uyandırmanız mümkündür ve sonra ilginç bir polemik ve açıklama alevlenir. Esas olan şudur: yaptığınız şey yakınlaşma/uzlaşma amacına hizmet etmelidir.
Bu çok ciddi, sert, karşılıklı açıklamalar halinde olabilir. Ama sonuçta, çalıştayın başlangıcından daha büyük bir yakınlaşmaya varırsak, o zaman bu zaten faydalıdır.

Disagreement With The Opinion Of The Circle

Sorularımızın Yanıtlarını Nerede Bulabiliriz?

SORU : Soruların içimdeki yanıtlarını araştırmamı sağlayan mekanizma nedir?

CEVAP: Soruların yanıtlarını asla içimde bulmayacağım, asla. Ben kimim ki “hazır cevaplara” sahip olayım? Ben sadece sorular sorarım ve onlara yanıtlar bulmak yerine dikkatlice direktifleri takip etmeliyim.

Kabala Bilgeliği benim üzerimde üst gücün etkisini ortaya çıkarır. O halde bu bilgeliği kullanmalıyım ve bu sayede üst gücü keşfedebileceğim ve yanıtları bulacağım ama sadece ben bulacağım, başkası değil.

Tek Partzufta Bütünlük ve Eksiklik

Soru: Hangisi Yaradan’a daha fazla memnunluk verir? Dostlarla birlikte gerçekleştirilen bir çalıştay mı yoksa hep beraber Zohar kitabını okumak mı?

Cevap: Çalıştayda, dostlarla birlikte, kabımızı ve aklımızdaki ve kalbimizdeki eksikliklerimizi açıklığa kavuştururuz. Onları uyandırır ve harekete geçiririz bu sayede onları tartışır, hisseder ve farklı yönlere çeviririz. Bu yüzden çalıştay, içsel çalışmamız için iyidir ve faydalıdır. Yarım saatlik bir çalıştay sırasında, kişinin bir çok fikirleri vardır ve kendi içine dalarak bir o yanı bir bu yanı, bilerek ve bilmeyerek düşüncelerinde hareket etmeye çalışır. Çalıştay, kendi içimizi kazıyarak, içimizde olanı, içeride bize her ne olmuşsa onu açığa çıkararak, kabımızın, arzumuzun hazırlanışıdır.

Ancak, Zohar kitabını okurken, bir yandan bir eksiklik hissetmeliyiz, diğer yandan da bir bütünlük hissetmeliyiz. Bu anda Sonsuzluk Işığının kaynağında olmuş oluruz ve onunla olan bağımız sayesinde, bizlerin bir bütün olduğunu hissetmemiz gerekir. Ancak aynı zamanda, bir eksiklikte hissetmemiz gerekir çünkü, Sonsuzluk Işığını doğru bir şekilde kullanmayı başaramamışızdır. Bu da demek oluyor ki, bu iki olguyu aynı zamanda hissetmemiz gereklidir.

Zohar’ın tüm Işığını keşfetmemiz için, tüm safhalardan geçmemiz gerekir: İbur (gebelik başlangıcı), Yenika (emmek), Mohin (olgunluk) ve manevi seviyelerin tüm merdiveni; ancak bundan sonra Zohar’ın ne demekte olduğunu anlayabileceğiz. Zohar’ın yazarları tüm 125 seviyeyi edindiler ve bu yüksek dereceden bu kitabı yazdılar. Bu 125 seviyeden geçip de gelişirken, birinci, ikinci, üçüncü, ellinci ya da yetmişinci seviyeden bu kitabı yazmadılar. Önce, tüm 125 seviyeyi edindiler ve ancak ondan sonra herşeyi bu yüksek seviyeden yazdılar.

125. seviyeden daha aşağıda olan seviyeler hakkında yazdıklarında bile, önce onlara baktılar ve bu 125. seviye yüksekliğinden onlar hakkında yazdılar. Bu tıpkı birinci sınıf öğrencilerine 1+1=2’yi öğreten okul öğretmenleri gibidir. Bunu anladığı yolla, bunu öğrencilerine aktardığı yol arasında büyük bir fark vardır. Öncelikle, 125. seviyeye yükseldiler ve sonrasında daha aşağı seviyeler hakkında yazdılar.

Bu yüzden, saf olmayan güçlere (Klipot) ya da en düşük seviyelere ilişkin makaleler okuduğumuz zaman, bunlar sayesinde de hala Sonsuzluk Işığını almaya devam ederiz. Aslında bu Zohar kitabını yazdıkları yüksekliktir. Bu yüzden, daha alt seviyeden kısa bir paragrafı çalışıyor olmamız fark etmez.

5 Mart 2014’de yayımlandı.

Günlük Kabala Dersinin 4.kısmı, 25 Şubat 2014, Baal HaSulam’ın Yazıları.

Hararetli Bir Tartışma

Soru: Eğer grupta pek çok farklı görüş varsa ve herkes öğretmeni farklı duyar ve farklı anlarsa ve temel değerler konusunda bile anlaşmaya varmak zorsa, grup kişiye üst gücün eşsizliğini görmesi için nasıl yardımcı olabilir ki?

Cevap: Herkes Talmud’u duymuştur, ancak herkes bu kitabın Kabalistik bir kitap olduğunu ve kişinin Yaradan’la bir olmaya erişmesi için uyması gereken kuralları tüm ayrıntıları ile açıkladığını bilmez. Bu kitap büyük Kabalistler tarafından yazılmıştır ve kitabın tümü tartışmalar ve karşılıklı konuşmalar biçiminde yazılmıştır. Birisi bir şey söyler ve bir diğeri başka bir şey söyler, on kişi bir odada toplanmış ve sürekli birbirleri ile tartışıyor gibidir.

Ancak, meseleyi bilen kişi hepsinin aynı şeyi konuştuğunu ve hepsinin de manevi erişim sahibi olduğunu anlar. Herbiri kendi doğasını açıklamaktadır. Doğamızda kişinin aynı şeye bakabileceği ve böylece aynı kavramı kendi bireyselliği yoluyla görebileceği en az on ayrı konum vardır. Bu sadece kimin haklı olduğu konusundaki bir tartışma değil ama ortaklaşa bir birlik kurma konusudur, tüm görüşlerin bileşimi konusudur. Böylece, birbirleri ile tartışıyor gibi görünseler bile bu çalışma sonucunda birbirlerine daha çok bağlanırlar. Bu bağla sonuçta birliğe erişirler.

Elbette, grup içinde her zaman kendinizi birbirinizden farklı hissedeceksiniz. Eğer bu izleniminizi yani herkesin birbirinden farklı olduğunu kabullenirseniz, o zaman birbirinizle tartışıyor gibi hissetmeyeceksiniz.  Boş yere “Yüzler farklıdır, fikirler de farlıdır,”  denmemiştir.  Bu konuda yapabileceğimiz bir şey yoktur.

Ancak herkesin aynı biçimde düşünmesi arzu edilen bir şey midir ki? Bu neye yarar ki? Bu durum onları, insan değil ancak birbirinin aynısı olan vidalar veya birbirinin aynı olan taş parçaları yapar. Herkes eşsiz olmalıdır. Gerçekte, daha gelişmiş kişi diğerlerinden daha çok farklıdır. Tüm bu farklılıklarımızın ötesinde bağ kurmalıyız, çünkü gerçekte bu farklılıklarımızı ötesindeki bağımız sayesinde birliğe varabiliriz. Her kişi belli bir niteliği ifade eder ve bu niteliklerin hepsi ortak olarak birbirine dâhil olduğu zaman genel ve ortak bir tek oluştururuz. Bu “bir tek” kendiliğinden oluşmaz; bunu biz kurmak zorundayız. Bu kırılmanın gerekçesidir. Sonsuzluk dünyasında birlik duygusu yoktu. Bu birliği hissedebilecek hiç kimse yoktu. Ancak kırılmadan sonra dünyalar aşağıya indiğinde ve bu dünyaya düştüğünde herkes birbirinden farklı oldu. Bu birbirimizden farklı olmamız olgusu sayesinde ve bu farklarımızın ötesinde bağ kurmamız sayesinde, kendiliğinden var olmayan bu birlik kavramını kurmaya başlarız.

Bu nedenle grup içinde tartışmalar olması doğaldır, doğrudur ve iyidir. Sormamız gereken soru bu tartışmaları, aramızda birliğe erişmek amacıyla nasıl algılamamız ve kullanmamız gerektiğidir. Birliğimiz içinde “Tek” olan üst gücün eşsizliğini keşfederiz.

14/2/2014 Tarihli Günlük Dersin Hazırlık Bölümünden Alınmıştır

Çalıştay Manevi Bir “Partzuf’un” İnşasıdır

Çalıştay aramızdaki bağ ile inşa ettiğimiz bir Partzuf’tur ve özellikle bunun içinde manevi dünyayı hissederiz. Eğer bunu inşa etmezsek hiç bir şey hissetmeyiz. Bu Kabala bilgeliğinin sözünü ettiği (Roş, Toh, Sof, on Sefirot vb) bizim ortak Partzuf’umuzdur.

On kişi kendisini birbirine karşı eğdiği (iptal ettiği) ve bir konuyu tartıştığı zaman aralarında bir bağ oluştururlar. Problemi bu bağlantının içine dâhil ettiklerinde, bu problemin üstüne yükselirler ve bu durumdayken çözümü manevi seviyede bulurlar. Akıllı olmakla değil ama özellikle kurulan bu bağlantıyla doğru karar gelecektir.

Gerçekte henüz bu duruma erişemedik, çünkü gruplarda kişiler arasındaki bağlantı hala doğru bağlantı değil. Ben bir soru soruyorum siz bu sorunun ötesinde bağ kurmak yerine sorunun derinine iniyorsunuz. Bağ kurmanın sorunun kendisinden daha önemli olduğunu görmelisiniz.

Cevabı aklınızla bulmak istiyorsunuz. Ancak doğru olan cevabı aranızdaki bağda bulmanız. Bu nedenle soruya dikkatinizi vermeyin. Eğer doğru bağı kurarsanız, cevabı uzun boylu araştırma veya felsefe yapmadan bulacaksınız.

Kurallar Herkes İçin Aynıdır

Soru: İnsanlığın %99’u için yaptığımız çalıştaylar, bizim çalıştaylarımızın kuralları ile aynı mıdır?

Cevap: Mutlak surette. Tüm seviyede kurallar aynıdır, sadece tanımlar seçilerek yapılmalıdır öyle ki insanlar yabancılık çekmesinler. Yasalar tüm dünyalarda aynıdır, bizim dünyamız buna dâhil. Ve her şey göz önüne alınır, aramızdaki bağlar aynıdır. Sadece Işık, Kab, MAN, MAD vb. sözlerden bahsetmiyoruz. Burada sözleri günlük hayatımızdan seçiyoruz: bağ, sevgi, uzaklaşma, yakınsaklık.

Kabala Bilgeliği bir sır olarak kalmıştı ve ifşa olmamıştı ta ki insanların buna ihtiyacı başlayana dek. Ve nihayetinde ihtiyaç ortaya çıkınca ve dünyada integral, küresel bütünsüzlük ve kırıklık görünmüş olduğundan, hemen Kabala Bilgeliği ifşa oldu ve şimdi bunu tüm dünyaya herkese anlatmalıyız fakat dünyamızın alışkın terimleri ile yapmalıyız.

 

Stockholm Kongresinden ‘‘Joy In Unıty’’ 31.08.2013, Ders 4

Eşeği Dairenin Dışında Bırak

Soru: Dostlara sadece gülmemek ve gerçek anlamda onlara ihsan etmek ve içsel olarak vermek, yardım edebilmek için hangi içsel aksiyonu yerine getirmeliyim? Kongrede sadece güzel vakit geçirmek ve daha sonra eve dönmek istemiyorum. Bu içsel aksiyonu yaratmak ve yerine getirmek istiyorum, öyleyse bunu nasıl yapabilirim?

Cevap: Çalıştaylarımız olacak ve bu çalıştaylarda diğerini dinlemeye çalış ve senin etrafında kurulan daireyi hisset. Herkes bir diğerinin önünde kendisini alçaltmalı böylece onlardan alabilir. Aynı zamanda, herkes bir diğerine ekleyebilir, onlara verebilir. Dairenin içinde dairedeki tüm katılımcılar tarafından paylaşılacak özel bir gücün ortaya çıkmasını istemelisin.

Hiç birimizin kendi başına duyusu veya aklı yok zira kendi aklımız ve kalbimiz hayvana, eşeğe aittir, bunu dairenin dışında bırakın. Dairenin içindeki aslında ruhlardır bedenler değildir. Önünde fiziksel kişileri görmezsin sadece onların Yaratanı ifşa etmek için bağ kurma özlemini görürsün. Bu alıştırmanın anlamı bunun içindir.

Eğer doğru bir şekilde bağ kurmayı başarırsak seni bedeninin dışına çeken daha önce hiç hissetmediğimiz belli bir yakınlığı hissetmeye başlayacağız. Edinmemiz gereken deneyim budur.

10.05.2013 Tarihli New Jersey Kongresinin 1. Dersinden