Category Archives: Birlik

Hayatınızı Boşa Harcamayın

Kabala bilgeliğinde, üst dünyanın, üst ruhun parçalanmasını ve onun derece derece kırılma ve yıkım yoluyla, dünyamıza basamaklandırılışını inceleriz.

Dünyamızın en son seviyesi, ıslah edilemeyen seviyedir. Bunu, hayvansal yaşamın birçok döngüsü boyunca, yalnızca bedenimizde var olarak ıslah ederiz. Bedene, sadece ondan başlamak ve ruhun ilk seviyesine yükselmek için ihtiyacımız var.

İşte bu yüzden var olmalıyız. Neden kendimi bu üst sonsuz mükemmel hedefe engel olacak, tamamen gereksiz şeylerle donatayım ki? Gerçekten sadece gerekli, anlamlı, kullanışlı, rahat ve iyi olana, beni en çok arzuladığım hedefe ulaşmaktan alıkoymayacak bir şeye ihtiyacım var.

Bu arzu edilendir çünkü orada nihayet mükemmelliğe ve sonsuzluğa ulaşabilirim ve bu dünyayla, onun dehşetiyle, şiddetiyle, pisliğiyle ve yalanlarıyla olan bağımı bırakabilirim. Bununla uğraşmanın amacı nedir?

Bu yüzden gazeteler, hükümet, politika, iftira, kibir ve diğer her şey hakkında düşünen ve bağıran herkesten ayrı olmak benim için çok kolay. İnsanlar için üzülüyorum! Dünyayı, hayatlarını, tüm zamanlarını, enerjilerini buna harcıyorlar! Onlara bakıyorum ve Knesset’te ya da parlamentoda bağırıyorlar, birbirlerini azarlıyorlar, sanki bir şeye karar vereceklerini sanıyorlar.

Kimse hiçbir şeyi çözmeyecek. Bu, bir kum havuzunda oynamaya benzer.

Bu hayvansal beden size verilmişken, onun normal ve rahat bir şekilde var olabilmesi için, ihtiyaç duyduğu kadarını ona sağlayın ki, sizi meşgul etmesin. Modern bir insan olarak, ortalama normal seviyede, banyo, gaz, buzdolabı, klima, araba, vb. gibi şeylere ihtiyacınız var. Eğer bugün yeryüzündeki her şeyi herkese dağıtsaydık, seviyemiz ortalamanın çok üzerinde olurdu. Ancak buna ihtiyacımız yok; herkese normal bir ortalama seviye vermemiz gerekiyor.

Geriye kalan her şey yalnızca herkesin gelişimine yönelik olmalıdır. Doğa ile dengeye ulaşmak için, herkes çalışmalı, bu kum havuzundan nasıl çıkılacağını ve nasıl normal yetişkinler olunacağını öğrenmelidir.

 

Birlik, Dünyayı Ve Her Birimizi Kurtaracak

Modern insan, Yaradan’dan gittikçe uzaklaşıyor ve giderek daha da kötüleşiyor gibi görünüyor, ancak bunun nedeni ışığın avantajının karanlıktan ortaya çıkmasıdır. Dolayısıyla, bu mesafe, tam olarak Yaradan’a yaklaşmanın işaretlerinden biridir ve Mesih’in nesline ait olduğumuzun bir işaretidir.

Bu, bugün ya da yarın üst ışığı ifşa etmeye başlayacağımız ve manevi merdiveni tırmanacağımız anlamına gelmez. Ancak dünyamızın, doğanın üst gücünün bizimle çok sıkı bir hesaplaşma içinde olduğu bir döneme girdiği açıktır ve bizim de acele etmemiz ve ilerlememizde bu güce mümkün olan her şekilde yardımcı olmamız gerekiyor.

Dünyayı ve her birimizi ancak birliğimizin kurtaracağını insanlara anlatmalıyız; aksi halde insanlık kendi kendini yok etme aşamaya gelecektir.

Mesih’in dönemi, insanların, Kabala bilgeliği ve Zohar Kitabı tarafından bize iletilen mesajı daha iyi anlama kapasitesine sahip oldukları bir zamandır. Bu mesaj, yukarıdan bize yaklaşmak ve kendini ifşa etmek isteyen bir gücün olduğunu söyler. Bu güç, kendisini keşfedebilmemiz, ona ulaşabilmemiz ve ona benzer hale gelebilmemiz için, duygularımızı ve zihnimizi değiştirmeye çalışır.

“Yukarıdan” demek, bu gücün bizim gibi egoistçe almaya değil, tamamen ihsan etmeye yönelik olduğu anlamına gelir. Yukarıdan demek ihsan etme, aşağıdan demek ise almak anlamına gelir.

Tora kişiyi etkileyen ve onun tüm arzularını geliştiren, onları doğru bir şekilde birbirine bağlayan bir ışıktır, böylece kişi yukarıdan gelen mesajı doğrudan alabilir, onunla dolabilir ve üst güçle bağ kurabilir.

Açık Tora ile meşgul olmak, kişinin yapabileceği türden bir çalışmaya başlamak anlamına gelir; bu, hayatın anlamını ve amacını keşfetmek isteyen dostlarla bağ kurmaktır. Bu yapmak için, “her biri dostuna yardım edecek” ilkesiyle hareket eden, birbirinin sevgisini kazanmak için çabalayan, giderek genişleyen bir çevreden oluşan bir grupta bir araya geliyoruz.

Bu savaş, bize tüm varoluş hakkımızın ancak birliğimize bağlı olduğunu açıkça gösterdi. Bugün bu zaten herkes için nettir.

 

2024’te Neye İhtiyacımız Var?

Soru: 2024 yılında insanlar için dilekleriniz nelerdir?

Cevap: Barış için çabalamak. Hepsi bu. En önemlisi bu.

Soru: Bunun için ne gerekiyor?

Cevap: Bunu yapmak için, sadece barış için çabalamanız gerekiyor.

Soru: Herkesin bunu yapması gerekiyor mu?

Cevap: Herkes ve onun tüm tezahürleriyle. Öyle ki, bazı barış karşıtı eylemlerin nerede görünür olduğunu düşünmeye çalışın ve bunları nasıl sonlandırabileceğimizi araştırın. Bugün bunu yapacak tek bir metodolojimiz, teorimiz veya arzumuz yok.

Yorum: Tek bir barış çağrısı bile yok.

Cevabım: Evet. Yani dünya karışık bir durumda.

Soru: Peki her insan için dileğiniz bu mu?

Cevap: Evet, her biri için ayrı ayrı.

Soru: Peki, eğer barışın olmadığını görürseniz, nasıl yaşamalısınız?

Cevap: Yine de birleşme için çaba göstermeliyiz. Başka bir şey yok. Ve umuyorum ki, buna yönelik, herkesi birleştirmeye yönelik iç hareketimiz kazanacak ve dünyayı değiştirecektir.

Genel olarak, dünyanın durumu elbette çok ama çok sallantılı.

Soru: Ne ile ne arasında?

Cevap: Her gün, herkesin herkese karşı çok büyük, çok yönlü bir savaşının olması olasılığı arasında.

Soru: Peki bu acı, gerçekten herkes için mi olacak?

Cevap: Evet, elbette.

Yorum: Birisi dışarıda kalmayı düşünse.

Cevabım: Hayır, genel olarak dışarıda kalmanın mümkün olmayacağını düşünüyorum. Burada kesin bazı kararlar almamız gerekiyor.

Soru: Peki, asıl ve tek dileğiniz bu mu?

Cevap: Evet. Yalnızca dünyada barış arzusu.

Bu Herkes İçin Çözüm Olacak

Eğer araştırmaya başlarsak, olup bitenlerden bizim, İsrail halkının sorumlu olduğunu hemen anlayacağız. Biz, Tora’nın yolu denilen, düz ve doğru yolu takip etmedik. Bu nedenle artık yolumuzu düzeltmemiz gerekiyor.

Ve bu konuda birbirimizi desteklememiz ve güçlendirmemiz gerekiyor ki, ağıt yakmak ve pişmanlık duymak yerine, gerçeğin gözlerinin içine bakıp birlik, barış ve ortak uyum yolunda nasıl ilerleyeceğimizi ve bunu nasıl başarabileceğimizi çözebilelim ve düşmanlarımıza, evrensel uyuma giden yolun nasıl yalnızca herkes arasındaki birlikten geçtiğini açıklayabilelim, öyle ki kavga etmeyi ve birinin haklılığını kanıtlamayı bırakalım çünkü böyle bir yol çözüme götürmez.

Halkımızın gücü ancak birliktelikten gelir. Ve eğer birliğimizi Yaradan’a yöneltirsek, kendimizi yaratılışın merkezinde buluruz. Bu noktadan itibaren, sadece birilerini güç kullanıp yenerek değil, küresel birliğin her türlü düşmanlığın ötesinde mümkün olduğunu ve herkes için çözüm olacağını, herkese kanıtlayarak başarıya ulaşabiliriz.

Kendimizi adaletin zirvesinde hareket eden erdemliler olarak görmemeliyiz. Eğer öyle olsaydı, bugün bu durumda olmazdık.

Gerçekte durumumuz diğer uluslardan veya gruplardan daha iyi değil. Herkes tam bir karmaşa ve küresel parçalanma içinde. Bu nedenle, kimsenin arkasında bir gerçeğin olmadığını bilmeliyiz. Gerçek yalnızca Yaradan’a dönmek ve O’nun bizimle ilgilenmesi için O’na yaklaşmayı istemekte yatmaktadır.

İnsanlığın içinde bulunduğu tuzaktan kurtulmanın tek yolu, tüm insanlığı bir araya toplayan ve kimseyi o merkezin dışında bırakmayan, merkezi noktaya herkesin katılmak istemesidir. İyi ya da kötü olmayacak, uluslar ve dinler arasında anlaşmazlıklar olmayacak; bütün insanlar kardeş olduğundan, herkes diğerlerini bir topluluğun mensubu olarak kabul etmek zorunda kalacak.

Yaradan, egoizmimizin üzerine çıkabilelim ve ona karşı iyi bir doğa edinebilelim diye, hepimize egoist ve kötü bir doğa verdi.

İnsanlığın öylesi bir karanlığa düştüğünü, hakikatin nerede olduğunu, adaletin nerede olduğunu, barış içinde yaşamanın nasıl mümkün olduğunu kimsenin idrak edemediğini anlamalıyız. Bir yerde dış savaş yoksa iç savaş vardır. Bu nedenle doğru dengeyi sağlamak için kendimizi değiştirmeliyiz.

İnsanların, tüm insanları tek bir grupta, Yaradan’ın tek bir toplumunda birleştirebilecek üst gücü keşfetmelerini diliyorum. O zaman doğru koşul içinde olacağız.

Yaradan bizi tek bir halk olarak bir araya getirsin ve birbirimizle nasıl ilişki kuracağımızı, birbirimiz hakkında ne hissedeceğimizi ve düşüneceğimizi bize öğretsin. Aksi takdirde, bu savaşlar bugün de yarın da bitmeyecek, çok uzun yıllar devam edecektir.

Bu nedenle, Yaradan’dan bize gelişimimizde doğru yönü ve tüm uluslar ve insanlar arasında doğru tutumu göstermesini talep etmeliyiz.

 

“Gelecekteki Savaşları Nasıl Önleyebiliriz?” (Quora)

Mevcut savaşta yaşanan acı ve üzüntü, bizim olumlu insani bağlardan yoksun olduğumuz hissini uyandırmalıdır.

Gelecekteki savaşları önlemek istiyorsak, birbirimize uyumlu bir şekilde bağ kurmamız ve bu bağa büyük önem vermemiz gerekiyor.

Dahası, yakınlığımız içinde karşılıklı sorumluluk koşulunu keşfetmeliyiz. Yani, eğer kişi başkalarına zarar verici bir şey yaparsa, o zaman hepimiz bu eylemin sorumluluğunu üstleniriz; oysa henüz toplum genelinde, herkesin bölücü ve olumsuz dürtülerinin üzerine isteyerek çıkmasını sağlayacak gerekli birleştirici ruhu yaratamadık.

Bu nedenle kalplerimizin yumuşaması ve insanlığı ancak kalpten kalbe olan bağımızın kurtarabileceğini anlamamız için tüm gücümüzle dua etmeliyiz. O zaman dünya barışı koşuluna doğru ilerleyebiliriz.

Hiç Savaş Olmasın Diye

İnsanlar soruyor: Eğer Yaradan şefkatli ve merhametliyse 7 Ekim’de meydana gelen böyle bir felakete nasıl izin verebilir?

Her şeyin, üst gücün yönetimi altında gerçekleştiği bilinmektedir, ancak Yaradan fiziksel bedenleri hesaba katmaz ve bir suçlunun öldürmesine izin verdiği zamanlar vardır. Peki böyle bir suçun bir daha asla yaşanmaması için, biz yukarıdan merhameti nasıl çekebiliriz?

Bu ıstırap ve acıyla, Yaradan gerçekten nerede ıslahtan yoksun olduğumuzu gösteriyor. Ve ıslah yalnızca aramızdaki bağda gereklidir, başka hiçbir yerde değil. Savaş olmasını istemiyor muyuz? Haydi birleşelim ve savaş olmasın! İnsanların ölmesini istemiyor muyuz? Öyleyse birlik olalım ve hiç can kaybı olmasın!

Önemli olan aramızdaki bağlantı, yakınlıktır. Bu yasayı tüm kalbimizle, tüm aklımızla, tüm ruhumuzla hissetmemiz gerekiyor. Yapacak başka bir şey yok; sadece birbirinize daha da yakınlaşın.

Ve bu yakınlıkta, tüm İsrail’in birbiri için garantör olduğu, karşılıklı garantiyi ortaya koymalıyız. Ve eğer biri kötü davranırsa ve ayrılığa yol açarsa, o zaman suçlanacak olan o değil, hepimiziz.

Ve bu, sanki hiçbir şeyle ilgisi yokmuş gibi sakin ve erdemli hissetmek için kendisini herkesten soyutlamak isteyen egoizmimize o kadar zıttır ki. Ama aslında her birimiz, dünyada olup biten her şeyin sorumlusunun ve suçlanacak kişinin kendisi olduğunu anlamalıyız.

Böyle bir bağ için karşılıklı destek ve kalplerini açmak için  “her birinin dostuna yardım etmesi” gereklidir. Herkes, ıslahın yalnızca evrensel, karşılıklı ve hep birlikte Yaradan’a doğru yapılabileceği anlayışına herkesin ulaşmasını zorunlu kılması gerekir. Hayat, diğer milletlere örnek olmak ve yol göstermek için bizi tam bir birleşmeye zorlayana kadar üzerimizde baskı kuracaktır.

Ama önce bizim birbirimize hangi yoldan ilerleyeceğimizi göstermemiz gerekiyor. Ve burada herkes, Yaradan’ın önünde tüm dünyadan yalnızca kendisinin sorumlu olduğunu ve tüm dünyayı Yaradan’a çekmekle yükümlü olduğunu hissetmelidir. Bu gerekli bir koşuldur; herkesin en azından asgari seviyde ıslah olması ve böylece dünyayı Yaradan’a, birliğe doğru ileriye çekmesi gerekir.

Ve eğer bu olmazsa, o zaman dinozorlar gibi biz de yok olacağız ve Dünya gezegeni kendi varlığına son verecek. Bu nedenle, tüm insanlığın kurtuluşunun yalnızca kalplerin birliğinden kaynaklanabileceğini anlayabilmemiz için, kalplerimizi yumuşatmak için her yolu denemeliyiz.

Artık milletimizin kalplerini sevgiye açmasının, birbirleriyle hesaplaşmanın değil, tam tersine tüm farklılıkların üzerine çıkıp dünya barışına birlikte ilerlemenin zamanıdır. Haydi kalplerimizi açalım ve Yaradan’ı içimizde hissetmeye çalışalım ve bunun tüm dünyayı ne kadar faydalı bir şekilde etkileyeceğini görelim.

Dünyanın kanunu böyledir, aramızda barış olana kadar hiçbir yerde barış olmayacaktır.

Küresel Yükseliş İçin

Soru: Çalışmamızdan elde edilen bilgiler, inancın ölçüsünü nasıl etkiler?

Cevap: Kabalistlerin tavsiyelerini takip ederek pratik yaptığınız ölçüde, egoist niteliklerinizi algılamaya başlarsınız ve bunların sizi sürekli olarak dünyaya, Yaradan’a ve dostlarınıza karşı eleştirel olmaya ve kendinizi tamamen haklı çıkarmaya ittiğini fark edersiniz. Bu, sıradan bir çalışmanın sonucudur.

Öte yandan, kişi egoizminin ne kadar çirkin olduğunu gördüğünde, kendini eleştirmeye başlar ve Yaradan’dan onu düzeltmesini ister. Islahın yolu buradan başlar.

Soru: Bu durumda mantık ötesi inanç, ödüle olan inançtan nasıl farklıdır?

Cevap: Ödüle olan inanç, gösterdiğim çabalar için ödüllendirilmeye çabaladığımda egoist bir inanç olur. Ve mantık ötesi inanç ise, egoizmin üzerine çıkma ve tam olarak karşılıklı ihsan etmede Yaradan ile birleşme arzusudur.

Soru: İnanç ölçüsünü nasıl güçlendirebilir ve Yaradan’dan uzak olduğumuzun farkına varıp ümitsizliğe düşmeyebiliriz?

Cevap: Eğer dostlarınızla birleşirseniz ve kolektif yükselişinizin başarısı için, Yaradan ile aranızdaki bağlantı için birlikte çalışırsanız, o zaman başarılı olursunuz. Yaradan bize ne kadar küçük ve güçsüz egoistler olduğumuzu tam olarak gösterir ki doğru yolu seçelim.

 

Dünyanın Birlik Yoluyla Islaha İhtiyacı Var

Dünya milletleri, aramızda dostluk, işbirliği ve yakınlaşma içinde yaşamamız gerektiği konusunda yavaş yavaş hemfikir olacaklar. Sonuçta, başka şekilde insanlığı ileri götürme konusunda bir ilerleme sağlanamaz.

Dolayısıyla, insanlığın bir kısmının, ulusların arasındaki yakınlaşmanın sadece savaşları önlemek için değil; doğanın kendisinden, onun kaynağından yani Yaradan’dan gelen bir zorunluluk olduğunu anladığı bir duruma yaklaşıyoruz.

Ülkedeki bu zor durum, insanları Kabala bilgeliğine ilgi duymaya itecek. Her ne kadar Kabala’yı bir tür mucize, mistisizm veya ritüellerle ilişkilendirmeye alışık olsalar da, aslında Kabala tüm evreni, tüm insanları, tüm cansız maddeleri, bitkileri ve hayvanları, istisnasız evrenin tüm doğasını yani evreni kapsayan gerçekliğin yapısını öğretir.

Birlik yoluyla ıslah edilmesi gereken bir dünyada yaşadığımızı anlamalıyız. Önümüzde dünyanın tüm sakinlerini bu konuda düşünmeye mecbur edecek çok iş var. Realitenin en alt noktasına düşen bu dünyada reenkarnasyon yaşamamak için, tek kalpte tek adam olarak bağlanmadığımız sürece, dünyanın ıslahına, huzura, sükûnete, iyi bir hayata ulaşmanın başka yolu yok.

Kişinin bunu net bir şekilde idrak etmesi gerekir ki, bu hayatın karmaşası içinde, her gün etrafındaki milyarlarca insan karşısında ne kadar kafası karışsa da, zenginlik, güç, bilgi arzuları ile başkalarının kontrolüne düşmesin ya da tek kaygısı yemek, cinsellik ve aile olduğunda yine de hayatın amacından kopmasın.

 

Ruhu 620 Kat Genişletin

Ruh, insanın içsel arzusudur. Ve eğer birbirimize yardım etmeyi istersek, o zaman birbirimizle bağ kurarız, daha yakınlaşırız, birbirimizin arzularıyla dolup taşarız ve tek bir kişi haline geliriz.

Yaradan, bize ne kadar bağ eksikliğimiz olduğunu hissetme, bağ kurma ve böylece başlangıçta var olandan 620 kat daha büyük bağ kurma fırsatını vermek için, yarattığı arzuyu parçalara ayırdı.

Biz ıslahlarımız ile birlikte, onun tüm gücünü, tüm yüksekliğini Adam HaRişon’un sistemine ekleriz. Bu ortak ruh çok küçük doğmuştu; iç hacmi yoktu. Ama Yaradan, yarattığı ruhu kırıp, onun içsel gücünü parçaladığı ve parçalarını birbirinden uzaklaştırdığı için, bu bize büyüme fırsatı verir.

Her birimiz kırık ruhun bir parçasıyız. Eğer tekrar tek bir ruhta birleşirsek, o zaman bu bağa, üzerine çıktığımız ayrılık kuvvetini de ekleriz. Bu yüzden bu ruhun gücünün 620 kat arttığı söylenir. Böylece bir araya gelip tek bir sistem kurarsak, Yaradan’ın yüksekliğine ulaşırız.

Bağ yoluyla daha yüksek manevi seviyelere ulaşırız. Sonunda, herkesin Yaradan’dan aldığı ihsan etme arzularını birleştiririz ve sonra üst güç içimizde kıyafetlenir ve kendisini yaratılışın başlangıcında olduğundan kat kat daha fazla ifşa eder.

Yaradan’ı her zamankinden daha gerçek ve içsel bir formda ediniriz. Islahımız sayesinde, üst dünyaların tüm parçaları giderek daha fazla birbirine bağlanır ve tek bir bütün halinde birleşir, bu da bizim onları tam anlamıyla edinmemizi sağlar.

Yaratılışın amacı, tüm üst dünyaları aralarında hiçbir fark kalmayacak şekilde birleştirmektir ve hepsi tek bir dünyaya, Keter dünyasına dönüşür.

 

Dünya Bizi İleriye İtiyor

Soru: Son zamanlarda kalbi ağırlaştıran bir eğilim var. Her zaman aktif olan insanların bir şeyler yapması çok daha zor hale geldi. Bu süreç nedir?

Cevap: Bugün Kabala çalışan insanlar, yeni bir sisteme girmeye ve onu anlamaya ve tanımaya başlıyorlar. Onlara o kadar çok bilgi verdim ki, kelimenin tam anlamıyla onun içinde yaşıyorlar. Bizim var olduğumuzu, birbirimiz arasında, bizimle Yaradan arasında ve bizimle dünyanın geri kalanı arasında bir karşılıklı etkileşim sistemimizin olduğunu anlıyorlar.

Bizler, Yaradan ile tüm dünya arasında bir ara bağlantıyız ve tüm bunları tek bir ortak sisteme bağlamalıyız. Bu süreci uygulamakta olduklarının farkına varmaya başlıyorlar.

Dış dünyaya erişimi kabul etmek onlar için zordu. Bizler her zaman, her yerden, daha fazla dostu çekmek için çalışıyoruz ki, onlar da manevi edinimi, Yaradan’ın ifşasını arzulasınlar.

Ancak burada biz, rahat yaşam koşulları dışında hayatta hiçbir şeye ihtiyacı olmayan insanlara hitap ediyoruz. Elbette bu çok zayıflatıcı bir şey ve sizi yoldan çıkarır.

Ama bu tam olarak, insanların artık normal bir şekilde var olmak için gerekli ihtiyaçlara sahip olduğu gerçeğidir ve bu ancak karşılıklı sorumluluk temelinde, evrensel bir insan topluluğu yaratılarak çözülebilir, bu da bize en sonunda üst ışığı alabilmemiz, onu kendimizden tüm insanlığa aktarmamız ve tüm dünyanın ıslahı için büyük bir ilerleme sağlar. Bunun için, biz şimdi pratik Kabala çalışmaya başlıyoruz.