Category Archives: Birlik

Hepsi Parayla Alakalı

Soru: Neden dünyadaki tüm sorunların temelinde para var?

Cevap: Çünkü bu birbirimize yatırım yapmamızla eşdeğerdir. Ben bir şey veriyorum, dolayısıyla bir şey almam gerekiyor.

Soru: Eğer parayı çıkarırsak, sorunlar olmaz mı?

Cevap: Şayet ortak olan her şey kaldırılmışsa, tamamen hiç kimseye ait değilse ve herkes birbiriyle ortak bir bütün olarak ilgilendiğinde: ya ben alacağım, ya da vereceğim, ya da başkası alacak ya da verecek, tüm bunlar benim duygularımda eşdeğer olur, ancak o zaman paranın tamamen ortadan kaldırılmasından bahsedebiliriz.

Para, benim başkalarına karşı tavrımın bir örtüsüdür. Bu konuyla ilgili yapabileceğin bir şey yok.

Soru: Peki bizim dünyamızda para ortadan kalksa, sorunlar da ortadan kalkacak mı?

Cevap: Hayır. Sadece biz ne zaman duygularımızda kendimizin üzerine çıkarsak, o zaman bu dünyanın kendisi basitçe ortadan kaybolacaktır çünkü o yalnızca bizim duyularımızda mevcuttur.

 

Manevi Çalışmada Ciddiyetsizlikten Kaçının

Soru: “Toplumun Amacı” başlıklı makalesinde RABAŞ, ciddi olmanın gerekliliğini ve aramızdaki bağı öldürdüğü için ciddiyetsizliğe izin vermemek gerektiğini yazıyor. Ciddiyetsizlikten kastedilen nedir?

Cevap: Tüm üyelerin yüzde yüz hazır bulunması gereken grup toplantılarını çok ciddiye almak gerekir. Dostlar, grubun görevlerini anlamalı, birbirlerine yardım etmeli ve Yaradan’ın onların içinde ifşa olmasından başka hiçbir şeyi arzulamayacak şekilde birlik olmaya hazır olmalıdırlar.

Bu hedef çok kırılgandır ve egoizmimize herhangi bir tatmin sağlamaz ve herhangi bir ciddiyetsizlik, herhangi bir umursamazlık grubu yok edebilir.

Bizim Çalışmamız Karşılıklıdır

Yorum: Çoğu zaman, Yaradan bizim için çalışıyor ama biz O’nun için çalışmıyoruz gibi geliyor.

Cevabım: Hayır, biz O’nun için çalışmak zorundayız. Ancak, O bize yardım etmezse bunu yapamayız. Bu nedenle, bizim çalışmamız karşılıklıdır: Biz Yaradan içiniz ve Yaradan da bizim içindir.

Bu noktada birleşmeli, bütünleşmeli ve Yaradan’ın bize tam olarak ihsan eden, bizim için çalışan olduğunu ifşa etmeliyiz ve O’na tam teslim olup O’nun için çalışmalıyız.

İnsanlık Olarak, Kum Havuzunda Oyuncaklarla Ve Bebeklerle Oynayan Yetişkinlere Benziyoruz

İnsan gelişimi boyunca, biz egoist bir şekilde evrimleşip kendimiz için alırken, doğa her zaman veriyordu. Bu normaldir çünkü doğanın planı gereği, evrimimizin belirli bir süre boyunca ben-merkezli olması gerekiyordu.

Bu, ebeveynlerinin verdiklerini alarak büyüyen çocukların durumuna benzer. Onlar bundan memnundurlar. Çocuklar büyüdükçe, ebeveynlerin onlara karşı tutumu da değişir: “Buraya kadar, artık tek başınasın. Çalış, hayatının sorumluluğunu üstlen ve yaptığın her hatanın sonuçlarıyla yüzleş.”

Binlerce yıldır, çocuklar gibi büyüdük ama günümüz dünyası bizimle ilgili önemli bir değişimden geçti. Günümüzün dünyası, küresel olarak birbirine bağlı ve bağımlı hale geldi ve aynı şekilde bizden yetişkin tarzında davranışlar talep ediyor, tıpkı birbirimize karşı tutumlarımızın küresel olarak birbirine bağlılığa ve karşılıklı bağımlılığa uygun bir şekilde uyum sağlaması gibi. Tıpkı 20-25 yaşlarındaki bir insanın çalışmaya, bir hayat kurmaya ve dünyayla yeni bir düzeyde ilişki kurmaya başlaması gibi, insanlık da artık yetişkinlik dönemine girmiştir.

Doğamız egoistken, başkalarına ve doğaya fayda sağlamak yerine kişisel çıkarı ön planda tutarken, bu doğadan bağımsız olmamız, bunun üzerine çıkmayı ve doğuştan gelen egoist bağlarımızın ötesinde, kurduğumuz olumlu bağlar üzerine inşa edilmiş yeni bir toplum inşa etmeyi seçmemiz gereken bir aşamaya ulaştık.

Binlerce yıl boyunca bencilce geliştik ve bugün ilişkilerimizde karşılıklı destek, sorumluluk ve anlayış göstererek yeni bir temel üzerinde bağ kurmamız gerekiyor. Tutumlarımızı doğanın bizim için yeni taleplerine göre ayarlama konusunda isteksiz kalırsak, o zaman kişisel, sosyal, küresel ve ekolojik ölçeklerde hayatımıza giren sayısız acı biçimiyle, bunun sonuçlarıyla karşı karşıya kalacağız.

Yetişkinliğe geçtik ama bu geçişe direniyoruz. Çocukken hiçbir yükümlülüğümüz yoktu ama yetişkinler olarak hayatımızın sorumluluğunu alma yüküyle karşı karşıyayız. Ancak yine de çocukluğumuzun oyuncaklarına ve oyunlarına tutunmak istiyoruz ve birbirimize karşı tutumlarımızı geliştirme konusunda hiçbir ilerleme kaydedemiyoruz. Bu durum aslında oldukça rahatsız edici görünüyor; sanki hala kum havuzunda oturup oyuncak kamyonlar ve bebeklerle oynayan yetişkinlermiş gibiyiz.

Üstelik bu sadece sıradan insanlarla sınırlı değil; dünyanın önde gelen ve saygın isimleri de bu evreyi geride bırakma konusunda aynı derecede isteksiz. Oynanacak yeterince şey olduğunu iddia ediyorlar: Hisse senetleri, para, arabalar, şarap ve sinema bunlardan birkaçı: “Oynayacak yeterince oyuncağımız varken, neden karşılıklı sorumlulukla uğraşalım ki?”

Bu büyük bir problem. Günümüzün yeni küresel olarak bağlı ve bağımlı koşullarına uyum sağlama ve birbirimize karşı tutumlarımızı iyileştirme konusundaki isteksizliğimiz nedeniyle, aksini yaparak hafifletebileceğimiz birçok darbeye katlanıyoruz. Bu geçişi görmezden gelmeye devam ettikçe, artan acılar, eninde sonunda kum havuzundan çıkmamız gerekeceğinin sürekli bir hatırlatıcısı olarak hareket edecek. Dileğim bunu en kısa zamanda başarmaktır.

Dünyayı İyiliğe Yöneltelim

Her günün, savaşın son günü olması umuduyla bir savaş zamanında yaşıyoruz. Aramızdaki bağı güçlendirmeliyiz çünkü ancak birleşmemiz sayesinde, Yaradan’ı bize yakınlaştırabiliriz ki O’nun gücü bizi korusun ve herkese barış getirsin.

Cephedeki dostlarımız, diğer askerler ve esir düşenler için dua ediyor, herkesin bir an önce huzur, güven ve sağlıkla evlerine dönmesini umuyoruz. Yaradan’a dönmemize ve O’ndan yardım istememize yardımcı olan Kabalistik makaleleri çalışmaya devam edelim.

Yaşanan her şeyin, yalnızca Yaradan’dan geldiğine ve O’nun bizi Kendisine yakınlaştırmak için, her şeyi en uygun şekilde yaptığına inanmalıyız. Eğer bize Yaradan’ın etkisi iyi değil gibi geliyorsa, bunum sebebi farklı bir yola hazır olmadığımız içindir. Tek yolumuz var; birbirimizle bağ kurmak ve Yaradan’ın bize sağladığı koşullarla Yaradan’la iletişime geçmek.

Yaradan’dan mümkün olduğunca çabuk O’na bağlanmamıza yardım etmesini isteyelim ki hepimiz yukarıdaki hükmünün gücünü üzerimizde ve tüm dünya üzerinde hissedelim ve böylece iyi ve iyi olan “O’ndan başka hiçbir şeyin olmadığını” anlayalım. Yaradan sadece bizim iyiliğimizi dilediği için, bize bu tür eylemlerde bulunur. Ve eğer daha da birleşirsek, Yaradan’ın yakında olduğunu ve bizi ıslah yoluna yönlendirdiğini hissedeceğiz.

Yanında hiçbir şeyin olmadığı her dostun arkasında, tek üst güç olan Yaradan vardır. Bu güç bizi ve bizden nefret edenler ve düşmanlarımız da dahil olmak üzere, genel olarak tüm dünyayı kontrol eder. Bu nedenle Yaradan’ın etkisini anlamalı ve O’nun bize karşı tutumunun iyiliğe dönüşmesi için her şeyi yapmalıyız.

Hayatınızı Boşa Harcamayın

Kabala bilgeliğinde, üst dünyanın, üst ruhun parçalanmasını ve onun derece derece kırılma ve yıkım yoluyla, dünyamıza basamaklandırılışını inceleriz.

Dünyamızın en son seviyesi, ıslah edilemeyen seviyedir. Bunu, hayvansal yaşamın birçok döngüsü boyunca, yalnızca bedenimizde var olarak ıslah ederiz. Bedene, sadece ondan başlamak ve ruhun ilk seviyesine yükselmek için ihtiyacımız var.

İşte bu yüzden var olmalıyız. Neden kendimi bu üst sonsuz mükemmel hedefe engel olacak, tamamen gereksiz şeylerle donatayım ki? Gerçekten sadece gerekli, anlamlı, kullanışlı, rahat ve iyi olana, beni en çok arzuladığım hedefe ulaşmaktan alıkoymayacak bir şeye ihtiyacım var.

Bu arzu edilendir çünkü orada nihayet mükemmelliğe ve sonsuzluğa ulaşabilirim ve bu dünyayla, onun dehşetiyle, şiddetiyle, pisliğiyle ve yalanlarıyla olan bağımı bırakabilirim. Bununla uğraşmanın amacı nedir?

Bu yüzden gazeteler, hükümet, politika, iftira, kibir ve diğer her şey hakkında düşünen ve bağıran herkesten ayrı olmak benim için çok kolay. İnsanlar için üzülüyorum! Dünyayı, hayatlarını, tüm zamanlarını, enerjilerini buna harcıyorlar! Onlara bakıyorum ve Knesset’te ya da parlamentoda bağırıyorlar, birbirlerini azarlıyorlar, sanki bir şeye karar vereceklerini sanıyorlar.

Kimse hiçbir şeyi çözmeyecek. Bu, bir kum havuzunda oynamaya benzer.

Bu hayvansal beden size verilmişken, onun normal ve rahat bir şekilde var olabilmesi için, ihtiyaç duyduğu kadarını ona sağlayın ki, sizi meşgul etmesin. Modern bir insan olarak, ortalama normal seviyede, banyo, gaz, buzdolabı, klima, araba, vb. gibi şeylere ihtiyacınız var. Eğer bugün yeryüzündeki her şeyi herkese dağıtsaydık, seviyemiz ortalamanın çok üzerinde olurdu. Ancak buna ihtiyacımız yok; herkese normal bir ortalama seviye vermemiz gerekiyor.

Geriye kalan her şey yalnızca herkesin gelişimine yönelik olmalıdır. Doğa ile dengeye ulaşmak için, herkes çalışmalı, bu kum havuzundan nasıl çıkılacağını ve nasıl normal yetişkinler olunacağını öğrenmelidir.

 

Birlik, Dünyayı Ve Her Birimizi Kurtaracak

Modern insan, Yaradan’dan gittikçe uzaklaşıyor ve giderek daha da kötüleşiyor gibi görünüyor, ancak bunun nedeni ışığın avantajının karanlıktan ortaya çıkmasıdır. Dolayısıyla, bu mesafe, tam olarak Yaradan’a yaklaşmanın işaretlerinden biridir ve Mesih’in nesline ait olduğumuzun bir işaretidir.

Bu, bugün ya da yarın üst ışığı ifşa etmeye başlayacağımız ve manevi merdiveni tırmanacağımız anlamına gelmez. Ancak dünyamızın, doğanın üst gücünün bizimle çok sıkı bir hesaplaşma içinde olduğu bir döneme girdiği açıktır ve bizim de acele etmemiz ve ilerlememizde bu güce mümkün olan her şekilde yardımcı olmamız gerekiyor.

Dünyayı ve her birimizi ancak birliğimizin kurtaracağını insanlara anlatmalıyız; aksi halde insanlık kendi kendini yok etme aşamaya gelecektir.

Mesih’in dönemi, insanların, Kabala bilgeliği ve Zohar Kitabı tarafından bize iletilen mesajı daha iyi anlama kapasitesine sahip oldukları bir zamandır. Bu mesaj, yukarıdan bize yaklaşmak ve kendini ifşa etmek isteyen bir gücün olduğunu söyler. Bu güç, kendisini keşfedebilmemiz, ona ulaşabilmemiz ve ona benzer hale gelebilmemiz için, duygularımızı ve zihnimizi değiştirmeye çalışır.

“Yukarıdan” demek, bu gücün bizim gibi egoistçe almaya değil, tamamen ihsan etmeye yönelik olduğu anlamına gelir. Yukarıdan demek ihsan etme, aşağıdan demek ise almak anlamına gelir.

Tora kişiyi etkileyen ve onun tüm arzularını geliştiren, onları doğru bir şekilde birbirine bağlayan bir ışıktır, böylece kişi yukarıdan gelen mesajı doğrudan alabilir, onunla dolabilir ve üst güçle bağ kurabilir.

Açık Tora ile meşgul olmak, kişinin yapabileceği türden bir çalışmaya başlamak anlamına gelir; bu, hayatın anlamını ve amacını keşfetmek isteyen dostlarla bağ kurmaktır. Bu yapmak için, “her biri dostuna yardım edecek” ilkesiyle hareket eden, birbirinin sevgisini kazanmak için çabalayan, giderek genişleyen bir çevreden oluşan bir grupta bir araya geliyoruz.

Bu savaş, bize tüm varoluş hakkımızın ancak birliğimize bağlı olduğunu açıkça gösterdi. Bugün bu zaten herkes için nettir.

 

2024’te Neye İhtiyacımız Var?

Soru: 2024 yılında insanlar için dilekleriniz nelerdir?

Cevap: Barış için çabalamak. Hepsi bu. En önemlisi bu.

Soru: Bunun için ne gerekiyor?

Cevap: Bunu yapmak için, sadece barış için çabalamanız gerekiyor.

Soru: Herkesin bunu yapması gerekiyor mu?

Cevap: Herkes ve onun tüm tezahürleriyle. Öyle ki, bazı barış karşıtı eylemlerin nerede görünür olduğunu düşünmeye çalışın ve bunları nasıl sonlandırabileceğimizi araştırın. Bugün bunu yapacak tek bir metodolojimiz, teorimiz veya arzumuz yok.

Yorum: Tek bir barış çağrısı bile yok.

Cevabım: Evet. Yani dünya karışık bir durumda.

Soru: Peki her insan için dileğiniz bu mu?

Cevap: Evet, her biri için ayrı ayrı.

Soru: Peki, eğer barışın olmadığını görürseniz, nasıl yaşamalısınız?

Cevap: Yine de birleşme için çaba göstermeliyiz. Başka bir şey yok. Ve umuyorum ki, buna yönelik, herkesi birleştirmeye yönelik iç hareketimiz kazanacak ve dünyayı değiştirecektir.

Genel olarak, dünyanın durumu elbette çok ama çok sallantılı.

Soru: Ne ile ne arasında?

Cevap: Her gün, herkesin herkese karşı çok büyük, çok yönlü bir savaşının olması olasılığı arasında.

Soru: Peki bu acı, gerçekten herkes için mi olacak?

Cevap: Evet, elbette.

Yorum: Birisi dışarıda kalmayı düşünse.

Cevabım: Hayır, genel olarak dışarıda kalmanın mümkün olmayacağını düşünüyorum. Burada kesin bazı kararlar almamız gerekiyor.

Soru: Peki, asıl ve tek dileğiniz bu mu?

Cevap: Evet. Yalnızca dünyada barış arzusu.

Bu Herkes İçin Çözüm Olacak

Eğer araştırmaya başlarsak, olup bitenlerden bizim, İsrail halkının sorumlu olduğunu hemen anlayacağız. Biz, Tora’nın yolu denilen, düz ve doğru yolu takip etmedik. Bu nedenle artık yolumuzu düzeltmemiz gerekiyor.

Ve bu konuda birbirimizi desteklememiz ve güçlendirmemiz gerekiyor ki, ağıt yakmak ve pişmanlık duymak yerine, gerçeğin gözlerinin içine bakıp birlik, barış ve ortak uyum yolunda nasıl ilerleyeceğimizi ve bunu nasıl başarabileceğimizi çözebilelim ve düşmanlarımıza, evrensel uyuma giden yolun nasıl yalnızca herkes arasındaki birlikten geçtiğini açıklayabilelim, öyle ki kavga etmeyi ve birinin haklılığını kanıtlamayı bırakalım çünkü böyle bir yol çözüme götürmez.

Halkımızın gücü ancak birliktelikten gelir. Ve eğer birliğimizi Yaradan’a yöneltirsek, kendimizi yaratılışın merkezinde buluruz. Bu noktadan itibaren, sadece birilerini güç kullanıp yenerek değil, küresel birliğin her türlü düşmanlığın ötesinde mümkün olduğunu ve herkes için çözüm olacağını, herkese kanıtlayarak başarıya ulaşabiliriz.

Kendimizi adaletin zirvesinde hareket eden erdemliler olarak görmemeliyiz. Eğer öyle olsaydı, bugün bu durumda olmazdık.

Gerçekte durumumuz diğer uluslardan veya gruplardan daha iyi değil. Herkes tam bir karmaşa ve küresel parçalanma içinde. Bu nedenle, kimsenin arkasında bir gerçeğin olmadığını bilmeliyiz. Gerçek yalnızca Yaradan’a dönmek ve O’nun bizimle ilgilenmesi için O’na yaklaşmayı istemekte yatmaktadır.

İnsanlığın içinde bulunduğu tuzaktan kurtulmanın tek yolu, tüm insanlığı bir araya toplayan ve kimseyi o merkezin dışında bırakmayan, merkezi noktaya herkesin katılmak istemesidir. İyi ya da kötü olmayacak, uluslar ve dinler arasında anlaşmazlıklar olmayacak; bütün insanlar kardeş olduğundan, herkes diğerlerini bir topluluğun mensubu olarak kabul etmek zorunda kalacak.

Yaradan, egoizmimizin üzerine çıkabilelim ve ona karşı iyi bir doğa edinebilelim diye, hepimize egoist ve kötü bir doğa verdi.

İnsanlığın öylesi bir karanlığa düştüğünü, hakikatin nerede olduğunu, adaletin nerede olduğunu, barış içinde yaşamanın nasıl mümkün olduğunu kimsenin idrak edemediğini anlamalıyız. Bir yerde dış savaş yoksa iç savaş vardır. Bu nedenle doğru dengeyi sağlamak için kendimizi değiştirmeliyiz.

İnsanların, tüm insanları tek bir grupta, Yaradan’ın tek bir toplumunda birleştirebilecek üst gücü keşfetmelerini diliyorum. O zaman doğru koşul içinde olacağız.

Yaradan bizi tek bir halk olarak bir araya getirsin ve birbirimizle nasıl ilişki kuracağımızı, birbirimiz hakkında ne hissedeceğimizi ve düşüneceğimizi bize öğretsin. Aksi takdirde, bu savaşlar bugün de yarın da bitmeyecek, çok uzun yıllar devam edecektir.

Bu nedenle, Yaradan’dan bize gelişimimizde doğru yönü ve tüm uluslar ve insanlar arasında doğru tutumu göstermesini talep etmeliyiz.

 

“Gelecekteki Savaşları Nasıl Önleyebiliriz?” (Quora)

Mevcut savaşta yaşanan acı ve üzüntü, bizim olumlu insani bağlardan yoksun olduğumuz hissini uyandırmalıdır.

Gelecekteki savaşları önlemek istiyorsak, birbirimize uyumlu bir şekilde bağ kurmamız ve bu bağa büyük önem vermemiz gerekiyor.

Dahası, yakınlığımız içinde karşılıklı sorumluluk koşulunu keşfetmeliyiz. Yani, eğer kişi başkalarına zarar verici bir şey yaparsa, o zaman hepimiz bu eylemin sorumluluğunu üstleniriz; oysa henüz toplum genelinde, herkesin bölücü ve olumsuz dürtülerinin üzerine isteyerek çıkmasını sağlayacak gerekli birleştirici ruhu yaratamadık.

Bu nedenle kalplerimizin yumuşaması ve insanlığı ancak kalpten kalbe olan bağımızın kurtarabileceğini anlamamız için tüm gücümüzle dua etmeliyiz. O zaman dünya barışı koşuluna doğru ilerleyebiliriz.