Category Archives: Bayramlar

Manevi Bayramlar, Bölüm 4

Yom Kippur Yasakları

Soru: Yom Kippur’da (Kefaret Günü) hangi sınırlamalar (kısıtlamalar) uygulanmaktadır?

Cevap:  Yom Kippur’da kişi “son verir”, egoizmini kullanmak istemez. Anlaşılan o ki, kişi ruhunu oluşturan beş egoist seviyenin tümüne son vermiştir. Kişi onlara son verir ve kullanmaz.

Bu nedenle Yom Kippur’da içmeyiz, yemeyiz,  deriden yapılmış giysi ve ayakkabı giymeyiz, aromatik maddeler sürmeyiz, saçımızı kesmez veya taramayız.

Soru:  Kabalistler  bu simgeleri nereden aldı? Örneğin, deri kıyafet ve ayakkabı giymenin yasaklanması neyi simgeliyor?

Cevap: Geçmişte, tüm kıyafetler neredeyse tamamen deri veya yünden yapılırdı. Kabalistler maneviyatı ifşa ettiklerinde, sadece küçük manevi koşullarını yani Nefeş, Ruah ve Neşema denilen araçları kullanabildiklerini görürler.

Cildi ve yünü simgeleyen Haya ve Yehida dereceleri kullanılamaz. Bu nedenle böyle bir gelenek vardır. Özellikle ayakkabılar için geçerlidir çünkü ayakkabılar manevi bedenimizin son ve en düşük seviyesi olarak kabul edilir.

Başka bir deyişle, Kabalist, ediniminden itibaren, kök ve dal arasındaki bağlantının benzerliklerini görür, “deri/cilt” olarak adlandırılan belirli bir arzu türünün, Yaradan ile bu dünyada kullanamayacağı bir iletişim türü olduğunu anlar.

Soru: Bayramlarımızın tüm gelenekleri bu şekilde mi ortaya çıktı?

Cevap: Evet. Manevi dünyada keşfettiğimiz her şeyi, dünyamızın simgelerinde uygulamaya çalışıyoruz.

Soru: Hep düşünmüşümdür, yediğim şey ya da giydiğim ayakkabı Yaradan için ne fark eder ki?

Cevap: Fark yok. Bu nedenle, emirlerin sadece kişiyi ıslah etmek için verildiği ve Yaradan’ın elleriniz ve bacaklarınızla, fiziksel olarak yaptığınız şeylere kesinlikle kayıtsız olduğu söylenir.

Kabalistler, bizim için en önemli şeyin egoizmimizin ıslahı olduğunu söyler. Yaratılan şey budur ve ıslah etmemiz gereken şey de budur.

Manevi Bayramlar, Bölüm 3

Yom Kippur – Kendi Kendini Yargılama

Roş Haşanah’dan on gün sonra Yom Kippur gelir.

Roş Haşanah boyunca kişi uyanır, ihsan etme niteliğini elde etmek için Yaradan gibi olmak ister. Yaradan ile eşdeğer olmak isteyen kişi,  kendini giderek daha fazla hisseder ve onuncu günde, Yaradan’a tamamen zıt, mutlak bir egoist olduğunu gördüğü duruma gelir.

Yom Kippur veya Kefaret Günü, bizim kötü doğamızın ifşa olduğu, kişinin kendini yargıladığı gündür.

Kişi, kendisine etki eden güçlerin egemenliği altında, kendisini bir egoist olarak doğru bir şekilde algılamaya başlar ve onlarla baş edemez. Prensip olarak, bu bir kişinin hatası değil, verilen bir şeydir. Bu yüzden kişinin kendini bu şekilde konumlandırması gerekir.

Elbette, hiç kimse,  tüm bunları onun için ayarlayan Yaradan’ da dahil olmak üzere onu yargılamaz. Bu, kişinin, manevi durumu hakkındaki farkındalığıdır.

 

Manevi Bayramlar, Bölüm 2

Roş Haşanah’ın Sembolleri

Roş Haşanah boyunca, Yaradan’ı yüceltiriz çünkü bir insanın ilk ve en önemli görevi Yaradan’ı ifşa etmek ve O’nunla bağ kurmaktır.

Bu nedenle, Yaradan’ı yüceltmek ve O’nu var olan her şeyi etkileyen en önemli güç olarak ifşa etmek, Yeni Yıl’dır.  Bu bayramın her türlü geleneği, onun çeşitli özel tezahürlerinden kaynaklanmaktadır.

Elma yeriz çünkü cennet bahçesinden olan elmayı temsil eder ve bu günahı ıslah etmek istediğimizi göstermek için elmayı bala batırırız.

Yeni Yılın bir başka sembolü de nardır çünkü onun tanecikleri ruhumuzun parçalarını sembolize eder.  Islah etmek istediğimiz 613 bölümden oluşur, buna emirlere riayet etme denir.

Yeni yıl boyunca balık başları yeriz.  Bu, kendi ıslahımızı yönetmek ve aynı zamanda evrenin tüm bölümlerine iyilik, sevgi ve iyi bağı getirmek için baş olmak istememizdir, beden değil.

Soru: Yaradan’a her uyandığımızda/anladığımızda, Yeni Yılı hissettiğimizi söyleyebilir miyiz?

Cevap: Evet.  Kişi, Yaradan’la bağ kurmaya başladığında buna Yeni Yıl denir.  Dahası, bu her gün olabilir.  Tüm Yahudi bayramları, kişinin yaşadığı manevi koşulları sembolize eder.

 

Manevi Bayramlar, Bölüm 1

Bayramlar Tekrarlanan Koşullardır

Soru: Kabalistlerin kutladıkları özel tarihlere “bayramlar” veya “gelenekler” denilebilir, ancak hepsi özel manevi bilgiler taşır. Bazıları tarihsel olaylar olarak vardır, bazıları Kabalistik kaynaklarda basitçe anlatılmıştır.

“bayram” kelimesinin kendisi, İbranice’de “חג” – “Hag” dır. Bu ne anlama gelir?

Cevap: “Hag”, “Mehuga” sözcüğünden gelmektedir (saatteki ibre/yelkovan).  Yani, bunlar maneviyatta ilerlemek isteyen herhangi bir kişinin manevi koşullarını temsil eden, tekrarlayan olaylardır.

Manevi alan, dünyamızın üzerindedir ve kendi başına var olur.  Manevi nitelikleri ve güçleri edinen bu insanlar, bu alana dahil olurlar ve kendilerini belirli manevi koşullarda hissederler.

Bu koşullara Hag, Mehuga denir yani tekrarlayan ve geri dönen koşullardır.  Başlangıçta, üst dünya sisteminin yapısından gelirler ve aşağı inerek dünyamızda tezahür ederler.

İlk koşul,  Roş Haşana’dır (Yeni Yıl).  Bu tarih, kişinin yaratılışını temsil eder ve bu nedenle onu kutlarız. Dünya bundan beş gün önce yaratılmış ama bunu kutlamıyoruz.  Adem sisteminin yaratıldığı zamanla, Yeni Yıl ile ilgileniyoruz.

O, bizim dünyamızdaki bir insan değil, bizi kontrol eden manevi bir sistemdir.  Ondan önce cansız, bitkisel ve hayvansal doğayı kontrol eden sistem oluşturuldu. Yaratılışın altıncı gününde yani altıncı derecede, Adem olarak adlandırılan sistem ortaya çıktı.

Soru: Bu, Adem’in tüm realitemizi kontrol eden bir program olduğu anlamına mı gelir?

Cevap: Bizi kontrol eden bir program var ve onun içinde alt programlar vardır.  Bunlardan biri, en merkezi olanı,  Adem (insan) olarak adlandırılır.

 

Hanuka’nın Anlamı

25 Kislev’de (başlangıcı – Aralık ortasına kadar) başlayan Hanuka, Işıkların Bayramı’dır. Manevi gerçeklik hakkındaki deneyimlerimizin başlangıcını, maddi (egoist) ve manevi (özgecil) dünyalar arasındaki bariyerin ilk geçişini işaret eder. Hanuka’nın kavramları ve gelenekleri (Makabiler ve Yunanlıların savaşı, Hanuka mucizesi, mum, ışık, yağ ve fitil) hepsi maddiyat ve maneviyat arasındaki bu bariyerin aşılmasıyla bağlantılıdır.

Bu engeli aşmak için egoist arzularımızın üzerine çıkmamız gerekir. Makabiler ve Yunanlılar arasındaki savaşın özü şudur: Yunanlılar tarafından sembolize edilen kişinin egoist arzuları ile Makabiler tarafından sembolize edilen karşılıklı sevgi ve ihsan etme üzerinde bir araya gelme arzusu arasındaki içsel savaştır.

Ancak, ego bizim gerçek insan doğamız olduğundan, üstesinden gelmek için nasıl güç toplayabiliriz? Daha karmaşık hale getirmek için, sahip olduğumuz her özgecil arzu, sürekli olarak kendine yönelik hazları kendi içine çekmek isteyen egoya kıyasla daha küçüktür.

Hanuka mucizesi burada devreye girer.

Egoist tutumlarımızın üzerinde birleşmek için çabalarımızla ısrar edersek, “ışık” olarak adlandırılan birliğin, sevgi ve ihsan etmenin manevi gücünü çekeriz. Birleşme arzumuz, egoist arzularımızla karşılaştırıldığında zayıf ve neredeyse algılanamaz olsa da egomuzun üstesinden gelmek için başarısız hatta amansız çabalarımızda umutsuz bir noktaya geldiğimiz an, manevi ışık mucizevi olarak ortaya çıkar: bu, egoizmin üstesinden gelmek ve birleşme, sevme ve ihsan etme niyetine yakınlaşmak için ihtiyacımız olan yardımdır. Bu, Makabilerin Yunanlılara karşı savaşı kazanmasının anlamıdır.

Bir yandan savaşı kazanmak zorunda olduğumuzu hissettiğimizde zafer kazanırız, ama diğer yandan kendimizi seçimlerin dışında, çaresiz ve umutsuz buluruz. Bu, Yunanlıların saldırısı olarak kabul edilir. Saldırı altındayken, sahip olduğumuz her şeyle savaşmaya devam etmemiz gerektiğini hissederiz, buna rağmen görünürde zafer yoktur. Ancak vazgeçemeyiz ve vazgeçmeyiz çünkü vazgeçmek egonun hapishanesinde kalmak demektir.

Sonra mucize gerçekleşir.

Birlik, sevgi ve ihsan etmenin manevi ışığı aydınlatır. Bizi her yerde her zaman var olan enerjisiyle doldurur ve savaşı kazanırız.

Hanuka’da savaş, maddi ve manevi dünyalar arasındaki bariyer ile içsel bir savaştır. Yani birlik, sevgi ve ihsan etme güçlerine karşı egoist güçlerin savaşıdır. Egoist arzularımız ve düşüncelerimiz aramızda duran şeydir ve sonsuzluk, uyum ve bütünlük duygusu, Hanuka’nın simgelediği savaşı kazandığımızda sevindiğimiz şeydir.

The Meaning of Hanukkah

 

Purim – Takvimde ve Kalpte

Purim bayramının sembolleri, gizlenme, parti kostümleri giyme gelenekleri ve maskelerdir. Purim’de bu maskeleri takma geleneği nereden gelmektedir? Purim’in ana karakteri Kraliçe Ester, yani bütün evreni kontrol eden sistem, krallık (Malhut) anlamına gelir. Bu krallığa, gizlenme anlamına gelen “Ester” denir.

Aslında, bizim zamanımızda, her şeyin gizlendiğini görüyoruz. Bizi kimin kontrol ettiğini bilmiyoruz, doğada yaşamlarımızı kontrol eden bir programın olduğunun farkında değiliz. Bizler, tüm dünyayı kontrol eden çok büyük ağ formunda, birçok farklı güçler şeklinde tezahür eden üst kuvvetin hükmettiği bir alandayız.

Bilim, daha şimdi yavaşa yavaş doğada her şeyin birbirine bağlı olduğunu ve dünyanın küresel bağlara sahip, kapalı, integral bir sistem olduğunu keşfetmeye başlıyor. Bizler, realitenin sadece küçük bir kısmını görüyoruz. Ayrıca, evrendeki bazı bilinmeyen karanlık enerjiden değil, bizden tamamen gizlenmiş, hayal bile edemediğimiz bir gerçeklikten bahsediyoruz. Bizim tüm dünyamız, tam bir gizlenmedir.

Cansız, bitkisel ve hayvansal doğa içgüdüler tarafından kontrol edilir ve bu nedenle hiçbir soru sormaz. Ancak, insan ne için yaşadığını anlamalıdır. Eğer bu sorunun cevabını bulamazsa, çok sınırlı hisseder, hayatta hayal kırıklığına uğrar ve kendisiyle ne yapacağını bilemez. Hayvansal bedeni normal hayatına devam eder, çoluk çocuk doğurur, ancak kişi kendini mutsuz hisseder.

Kişi, büyük Kraliçe Ester gibi, bizi gizli bir şekilde kontrol eden belli bir gizlilik, bir sistem, Malhut olduğunu hisseder. Ester bir kadın olarak ortaya çıkmamaktadır, sadece nereye gittiğimizi ve ne yaptığımızı anlamamamız için bizi kontrol eden bütün bir krallık olarak karşımıza çıkar.

İsrail halkı, tarih boyunca birçok kez Purim koşuluyla yüz yüze geldi, yani yıkım tehdidi altında kaldılar. Bu tehdit, bizi uyandırmak, bize rolümüzü hatırlatmak, böylece Megillat Ester’in bahsettiği diğer tüm 127 ulus gibi yaşamaya devam etmememiz için gelir.

Ester’i ifşa etmeliyiz, bu gizliliği ifşaya getirmeliyiz. Birlikte yaşadığımız diğer tüm uluslar bizi bu göreve uyandırmak için hareket ederler. İnsanları, onların egoist arzularını iyilik yoluyla uyandırmak ve onların manevi hayat hakkında düşünmelerini sağlamak imkansızdır. Yahudiler görevlerini unutmaya çalışıyorlar. Onlar, bilimde, kültürde ve özellikle de para ve güçte başarılı olmak için çabalayarak maddesel değerlere dalıyorlar.

Bizi uyandırmak için, Kral Ahaşveroş ve yardımcısı Haman ortaya çıktı. Aslında, ne yaptıklarını anlamıyorlar çünkü Ahaşveroş’un üzerinde tamamen gizlenmiş başka bir Kral vardır, yalnızca O insanlığı Yaradan’ın edinimine getirmek için olan her şeyi belirlemektedir. Bu sadece Yahudiler aracılığıyla mümkündür, çünkü onların içinde gizlenen bir sır, bunu yapabilmelerini sağlayan manevi gen vardır.

Haman, ıslah edilemeyen ama sadece yok edilebilecek egoist arzudur. Haman ve onun on oğlu, üst gücün yönetimine, diğerlerini kendin gibi sevme ve ihsan etme arzusuna karşı olan, ıslaha için uygun olmayan kötülük sistemidir. Haman bunu kabul edemez; bu nedenle, içimizdeki bu tür bir eğilimi öldürmemiz gerekir.

Büyük egoistik arzu, Haman, bütün krallığı kendi başına yönetmek için herkesi, hem Mordehayı hem de Kral Ahaşveroş ‘u öldürmek için hazırlık yapar. Bu muazzam egoizm, diğer güçlerle herhangi bir işbirliğine giremez, sadece herkes üzerinde tam kontrol ister. Bu nedenle, bizim zamanımızda, Haman her yerde ortaya çıkmakta: dinlerde, inançlarda ve ayrıca tek başlarına dünyaya hükmetmeleri gerektiğini beyan ettikleri takdirde hükümetlerde de.

Ancak Megillat Ester bize, kralın emriyle Haman’ın, Mordehay’ın idamı için hazırlanan ağaca asıldığını ve Şuşan şehrinin özgürlüğünü kutladığını söyler. Böylece dünyada daha fazla kötülük olmadığı gerçeğine geliriz çünkü onu yok ettik ve iptal ettik.

Özünde, Megillat Ester bize insanlığın dünyadaki tüm kötülükleri nasıl ifşa ettiğini ve insan egoizmini, kendi iyiliği için alma arzusunu yok etmenin gerekli olduğunu nasıl anladığını anlatır. Böylece, dünyada hiçbir kötülük kalmadığında, tamamen iyi koşula, ıslahın sonuna geliriz. Purim bayramı buna adanmıştır, “… lanetli Haman’ı mı, kutsanmış Mordehay mı bilmiyor,” koşulu içinde seviniriz ve içeriz, çünkü dünyada artık Haman yoktur ve egoizmden korkmaya gerek yoktur.

Kötü Haman, her insanın ve tüm ulusların içinde saklanır, çünkü o diğerlerini kontrol etmek için egoist bir arzudur. Eğer bu kötülükten kurtulabilirsek, ondan uzaklaşırsak, o zaman iyiliğin ifşasına, bizi kontrol eden üst sisteme yaklaşacağız. Kötülük olmadan, iyiyi ifşa etmek ya da ona yaklaşmak bile mümkün değildir. Kötülük, kesinlikle iyiliğe olan ihtiyacı hissetmemiz için, bizi iyiliğe yönlendirmek için vardır.

Egoizmin kötülüğünü, her insanda, her ülkede, dünyada ifşa etmeliyiz ve Mordehay, Ester ve Ahaşveroş’un, Haman’a karşı davrandığı gibi akıllıca, bu kötü gücün dünyadan kaybolmasını sağlamalıyız. Megillat Ester’den öğrenmemiz gereken şey budur ve umarım bunu başaracağız.

Purim—On The Calendar And In The Heart

 

Makabiler Ne Zaman Geri Dönecekler?

Soru: Hanuka bayramının Kabalistik anlamı nedir?

Cevap: Hanuka bayramının Kabalistik anlamı, kendimizin manevi dünyayla hiçbir bağlantısı olmayan ve yalnızca hayvansak hayatlarını yaşayan mutlak egoistler olduğumuzu keşfettiğimizde, egoizmin tozunu kendimizden silkelememiz gerektiğini ve kalpteki Işık ile – birbirimizle yürekten bir bağlanma arzusuyla yaşamaya başladığımızı fark etmemizdir.

Sadece aramızdaki bağlantıda üst dünya, üst güç ifşa olabilir. Aramızda küçük bir kıvılcım yakma – ihsan etme ve karşılıklı sevginin niteliği- “Hanuka” olarak adlandırılır. Nefeş denilen bu küçük Işıktan sonra, tüm karşılıklı dostluk ilişkileri olan Ruah, Neşama, Haya ve Yehida yavaş yavaş gelişmeye başlar. Bu, aramızdaki tüm niteliklerimizi ve arzularımızı birbirine bağlamamıza meydan verir ve birbirimizi destekleyici, yardımsever tek bir aile olarak hissetmeye başlarız.

Bu yavaş yavaş olur. Manevi dünyada yedi aşama vardır: Hesed, Gevura, Tiferet, Netzah, Hod, Yesod ve Malhut. Sadece aşağıdan, Malhut’tan en yükseğe, Hesed’e, kendimizi her zamankinden daha büyük bir ışıkla tutuşturarak yükseliyoruz.

Hanuka’nın (İbranice “hanu-kah”, “hanaya” dan, mola/durma) temsil ettiği şey budur. Bu mola sonrasında, Hesed’in üzerindeki Sefirot’lara ulaştığımızda: Bina, Hohma ve Keter’e, Purim’e kadar geçen bir dönem vardır. Daha sonra, mutlak bütünlük ve tam aydınlanma ile karşılıklı bağımızın kutsanmasına ulaşılmış olacaktır, gerçekte tek bir bütün olarak, tek bir ruh haline geldiğimizde, buna “Adam” adı verilir.

Bunu çok istemek zorundayız; çünkü bu bizim hayatımızın, varlığımızın amacı, yaratılışın amacıdır.

Soru: Bu yolda Yunanlılar nerededir?

Cevap: Yunanlılar aramızdadır, bunlar bizi ayıran, bir araya gelmemizi engelleyen, bizi daha önce Mısırlıların yaptığı gibi birbirimizden uzaklaştıran güçlerdir.

Başka bir deyişle, seviyeye bağlı olarak, birliğimizi ve yapışmamızı engelleyen her şey Mısırlılar, Romalılar ya da Yunanlılar olarak adlandırılır. Ancak, prensip olarak, bu bizim egoizmimizdir.

Şimdi bile Mısırlılara, Romalılara ve Yunanlılara (içimizde var olan sözde “dünya ulusları” olarak adlandırılan) bizi kontrol eden egoist güçlere itaat ediyoruz.

Soru: Yani şimdi onlarla savaşta değil miyiz?

Cevap: Katiyen. Ne savaşı? Aksine, tüm dış düşmanlarımızı bize davet ediyoruz. Onları düşman olarak görmüyoruz bile. Biz elitistiz. Onların kültürü, bilimi ve eğitimi bizim için en iyisi olan şeydir diye düşünüyoruz. Birlik olmak üzerine plan bile yapmıyoruz.

Soru: Başka bir deyişle, onlar (diğer dünya ulusları) gibi yaşamak istiyoruz, fakat İsrail ulusu gibi mi yaşamak istemeliyiz?

Cevap: İsrail halkı gibi yaşamak, sabahtan akşama kadar oturup Tora’yı okumak anlamına gelmez. Herkesin dostluk ve sevgi yasalarıyla bağlandığı doğru toplum türünü inşa etmeliyiz. “Komşunu kendin gibi sev” Tora’nın itaat etmeye başlamamız gereken ana kanunudur.

Soru: Makabiler ne zaman gelecekler ve savaşı başlatacaklar?

Cevap: Elimizden geldiğince bunu yapmaya çalışıyoruz.

Soru: Bu aniden mi olacak? Son anda, her şey bir çıkmaza geldiğinde, acı içinde mi olacak?

Cevap: Umarım böyle gerçekleşmez. Makabiler başka alternatif olmadığı zaman geldiler ve Yehuda Makabi haykırdı: “Her kim Yaradan içinse, beni takip etsin!”

Her şeye rağmen, Kabala’nın yayılmasıyla yavaş yavaş, insanların bizi anlamaya başlayacağı ve bu fikre yaklaşmak isteyeceği bir zamana geleceğimizi umalım.

Soru: Maddi dünya açısından konuşuyorsak, o zaman Makabiler Kabalistler miydi?

Cevap: Elbette “Yaradan için olan herkes benim içindir!” Kabalistik bir çağrıdır, yani: “Birleşelim! Bağın merkez noktası olmayı kabul ediyoruz.” Yehuda Makabi büyük bir alimdi, büyük bir bilgeydi, bir Kohendi ve bu yüzden bunu yapabildi. Manevi seviyesinde, bütün ulusu kendine çekme gücüne sahipti.

Soru: Başka bir deyişle, Yaradan esasen, birlik midir?

Cevap: Evet. Birliğin deneyimi ya da Yaradan’ın deneyimi tek ve aynıdır. Yaradan, bizim dışımızda var olan bir şey değildir, elde ettiğimiz birliğin ve sevginin gücüdür. Biz buna Yaradan diyoruz.

When Will The Maccabees Return?

İlerlemenin Yoğunluğunu Arttırma

Soru: Diğerlerinin önünde kendimi iptal etmenin kalitesini nasıl artırabilirim? Dikkat edilmesi gereken şey nedir? Her şey bu noktadan başlıyor gibi geliyor.

Cevap: Özellikle Twitter’da insanları bir şekilde uyandırmak için, en uygun materyali vermeye çalışıyorum. Her derste en azından görevimizin teorik anlayışında ilerleriz. Ne kadar istesem de daha açık bir şekilde, daha gelişmiş bir şekilde konuşamam. Bu, öğrencilerimin konuşmalarımın sınırlarını belirlediği kapalı bir sistemdir.

Bayramlar ve kongreler esnasındaki etkinlikler, bana daha fazla ifade etme fırsatı veren tek şeydir, çünkü bir şekilde birbirine bağlanan çok geniş bir kitle bize katılmaktadır. O zaman bir dereceye kadar başarılı oluruz.

Bizler, bir yerden diğerine sıçrayan bir çekirge gibi, sıçramalarla ilerliyoruz, kongreden kongreye, bayramdan bayrama atlıyoruz. Bu iyidir, bununla beraber daha yoğun, istikrarlı, değişmeyen ve sürekli bir ilerleme istiyorum.

Increase The Intensity Of Advancement

Hanuka Mucizesi

Soru: Hanuka’da, sadece bir gün yanabilecek bir mum sekiz gün boyunca yanmaya devam edince bir mucize gerçekleşti. Kabalistik perspektiften mum, fitil ve yağ nedir?

Cevap: Mum, yağ ile dolu ve içinde yüzen bir fitil olan silindirdir. Fitil sayesinde, fitilde yükselen yağı ateşleyebiliriz ve yakabiliriz. Yağ ve fitil ayrı ayrı yanmayacaktır, fakat yağ fitile girdiğinde mum yanar.

Fitil, ışığın reddini temsil eder. Yağ, yakıtı temsil eder, ancak kendi başına yanamaz. Bu nedenle, büyüyen egoizmimizin, çalışmalarımız aracılığıyla kendi karşıtına dönüştüğünü anlamalıyız, yazıldığı gibi “Kötü melek iyi olana dönüşür” veya “Ölüm meleği hayat meleği olur”.

Makabiler yağ silindirini buldular, çünkü sevgi ve ihsan etme niteliğine ve aralarında bağa ulaşmaya çalıştılar ve onu ateşlemeyi başardılar, çünkü Yunan putlara boyun eğen ve Kudüs’te Yunan tapınakları inşa eden nüfusun bu kesimlerine karşı büyük bir direnç gösterdiler.

Makabiler’in savaşı içseldi, kendi içlerindeydi, İsrail’in içindeki Yunanlılar veya Helenistler ile dışsal bir savaş değildi. Onlar egoist dirençlerinin üstesinden geldiklerinde, aralarındaki kini, yağın içindeki fitile dönüştürdüler ve onu yakmayı başardılar.

Bu nedenle, fitil ile yağ silindiri, özellikle kişinin manevi çalışmasını temsil eder. Sadece küçük bir yağ silindiri/fıçısı bulmak bir şey ifade etmez – asıl önemli şey, onu yakabilmektir. Makabiler, egolarının direncini aşarak, birlik olduklarında, fitili yağın içine koyabildiklerini ve onu aydınlatabildiklerini gördüler. Başka bir deyişle, egoizmlerini dönüştürdüler ve üst Işık tarafından aydınlatılmaya başladılar ve ruhları aydınlandı, Işık tarafından aydınlatıldı. Bu Hanuka’nın mucizesidir.

Soru: Mum neden bir gün yerine sekiz gün boyunca yandı?

Cevap: Çünkü eğer sevgi ve ihsan etme amacıyla çalışırsanız, daha yükseğe çıkarsınız. Malhut’tan Bina’ya kadar sekiz tane Sefirot vardır, arzuların sekiz parçası. Sadece tek bir Malhut olsa da direnç yoluyla, yani mantık ötesi inançla, tüm Sefirot’u en yüksek olan Bina’ya kadar aydınlatır.

Makabiler, mantık ötesi inanç denilen gerçek ihsan etme niteliğine yükselebildiler. İnanç Bina’da iken mantık Malhut’tadır. Malhut’tan Bina’ya yükseliş, Hanuka’nın mucizesini içermektedir.

The Miracle Of Hanukkah

Roş HaŞanah

Bir “yıl”, yaratılışın başlangıcından sonuna kadar olan bir dönemdir. Yeni yıl arifesinde, Roş HaŞanah’da Adem adında bir adamın yaratıldığı ve ondan önce, tüm dünyanın yaratıldığı yazılmıştır. Bu nedenle, bir yıl içinde tüm ıslahları tamamlamamız gerekiyor ve eğer bu sene başarılı olmazsak, bir sonraki gelir.

Bir yıl, tüm niteliklerimizi ıslah etmek için gerekli olan koşulun tam döngüsüdür. Bu nedenle, önümüzdeki yıl için programımız sona, ıslah olmuş koşula ulaşmaktır ve bunun için Yaradan’ı sürekli uyandırmak gereklidir, böylece O, ıslahlar yapmak için bize güç verir. O’nun gitmesine izin vermemeliyiz…

Şofar’ı üflemek merhameti, iyinin gücünü uyandırır. Dua, Şofar – bütün bunlar, içimizdeki ıslahları yapmak için üst seviyeyi uyandırmak anlamına gelir.

Rosh HaShanah