Daily Archives: Mayıs 27, 2023

Ruh Bedenden Daha Güçlüdür

İnsanın zayıf bir bedene ve kuvvetiyle galip gelen güçlü bir ruha ihtiyacı vardır. Ve o zaman Yaradan onu sever (Herkes İçin Zohar, Cilt 3, Bölüm “VaYeshev”).

Alma arzusuna beden denir ve manevi güce ruh denir. Ruh bedenden ne kadar güçlüyse,  insanın doğru bir şekilde ilerlemesi için o kadar çok fırsat vardır.

Ruhu, bedenden nasıl daha güçlü hale getirebiliriz? Bağ kurmaya özlem duyduğumuzda, aramızdaki bağımız daha da güçlenir. Bu şekilde, Yaradan’ı, gerçek realiteyi, üst dünyaları ve manevi dereceleri hissetmeye başlayana kadar gittikçe daha da yükseliriz. Her şey birbirimizle olan bağımızın seviyesine bağlı.

Gittikçe güçlenen bağ yoluyla, ifşa derecelerini giderek daha büyük ve daha büyük hissetme seviyelerine yükseltiriz.

Medeniyetin Çöküşünün İşaretleri

Soru: Günümüzde herkesin kendi görüşü var ve herkes bunu ifade etmesi gerektiğini düşünüyor. Kişisel görüş nedir ve ne kadar önemlidir?

Cevap: Gerçek şu ki, egoizm büyüdü. Yüz yıl önce insanlar daha mütevazı olsalardı ve kendilerine ve başkalarına, kendi sınıflarına ve diğer sınıflara, sosyal konumlara ve sosyal kültüre bölünmeyi anlasaydılar ve nerede, ne zaman, hangi toplumda hayır diyebileceklerini bilselerdi keşke, artık tüm modern liberalleşmeler, kişinin her şeyi ve her yerde yapabileceğine inandığı bir duruma yol açtı. Özgürlük!

Sonuç olarak, ne bilgisi, ne kültürü, ne de herhangi bir becerisi olmadığı için, insan “domuz kulağından ipek bir kese” gibidir. Gördüğümüz bu. Her şeyden önce, bu tür davranışlar medya tarafından teşvik edilir ve gösterilir. Gazeteci olmak için ne gerekiyor? Hiç bir şey. Git ve işe alın. Nasıl “iyi” yazılacağını biliyorsanız, o zaman hemen bir kadroya katılabilirsiniz ve bu kadar. Ve daha sonra…

Elbette üst düzey gazeteciler var ama onlar daha çok analist, bilgili ve özel bir zihniyete sahip insanlar. Bu zaten bir meslek, bir iç kültür. Politikacıların üstünde olabilirler. Ama bunlardan kaç tane var?

Geri kalanlar, muhakeme yürütmeden rutin şekilde çalışanlar.  Gençlere akıllarına gelen her şeyi nasıl yapacaklarını gösteriyorlar. Gençler, kendilerini ifade etmeyi bu bireylerden öğreniyor ve bir nesil böyle yetişiyor. Her nesilde, onların ne tür bir medya tarafından yetiştirildiğini görebilirsiniz. Ve bu ortamlar tavrı ayarlar. İçine bakarsanız başlıklar kışkırtıcıdır ama metinde hiçbir şey yoktur.

Genel olarak, tüm bu ucuz numaralar, insanlara gerçeğe ve kişinin kendini nasıl ifade edebileceğine karşı küçümseyici bir tavır öğretir. Asıl mesele, tamamen boş bir şeye kıkırdamak ve gülmektir çünkü bu alışılmış bir şeydir. Her şey bunun üzerine kuruludur.

Ancak bunların hepsi bir düşüşün belirtileridir. Tüm medeniyetler yavaş yavaş bu şekilde yok oldu. Pek çok farklı medeniyeti ve dönemi içinde barındıran egoist medeniyetimizin, hem zaman içinde hem de aynı anda var olan birçok medeniyete bölünmesi bakımından gerilemesinin son dönemindeyiz. Bugün dünyada altı ya da yedi tane var, insan gelişiminin kaç farklı aşamasından geçtiğimizden bahsetmiyorum bile. Günümüzde, bunların hepsi bir sona geliyor.

Sevgi Yoluyla Edinim

Sevgi konusu, en basit ve en anlaşılır gibi gelir. Ama aslında en zor olanıdır çünkü Yaradan’ı idrak etme, O’na yaklaşma ve dünyanın kökünü anlama meselesinin ana konusudur.

Manevi sevgi kavramını, nasıl kullanılacağını sezgisel olarak bildiğimiz bu dünyadaki tanıdık egoist sevgiyle karıştırıyoruz. Bu, doğduğu ilk günden itibaren sürekli ağlayan ve sevgi talep eden bir bebeğe benzer. İnsan ömrünün son gününe kadar böyle davranır.

Sevgiyi, onun gerçek, doğru haliyle ele almıyoruz. Sevginin basit ve aşikar bir şey olduğunu düşünüyoruz. Bu, neden bu kadar az insanın manevi edinime ulaştığını yani ihsan etme niyetiyle özgecil sevgiye, evrensel sevgiye ve manevi sevgiye ulaştığımız, dost sevgisine ulaştığını açıklar.

Sorun şu ki, tüm yaşamımızın ve manevi gelişim yolunun bir başkası için sevgiyi bulmaya yönelik olduğunu anlamıyoruz. Bu büyük bir zorluk çünkü doğal olarak sevgiyi egoist bir biçimde anlıyoruz ve her şeyi kendimizi sevmek yoluyla algılıyoruz. Ama dünya sevgisinin veya Yaradan sevgisinin ne olduğunu bilmiyoruz ki bu, O’na yaklaşmanın ve O’nu hissetmeye başlamanın tek yolu.

Eğer bu egoist bir sevgi değil de dünya sevgisi ise, sevgiyi ne kadar ihmal ettiğini herkes kalbinde hissedebilir.

Kabala bilgeliği bize, Yaradan’a ve gerçeğe karşı farklı bir tutum öğretir. Ana amacın dünyaların nasıl aşağı doğru basamaklandığını ve Sefirot ile manevi Partzufim’in nasıl doğduğunu öğrenmek olduğunu ve manevi dünyanın tekniğini ne kadar iyi çalışırsak o kadar ilerleyeceğimizi düşünüyoruz. Ama bu tamamen yanlıştır.

Aslında her şey, bu dünyanın tüm sakinlerine – insanlara, hayvanlara, bitkilere, cansız doğaya, tepeden tırnağa tüm seviyelere- sevgiyle davranmak için, kalbimizde ötekine karşı sevgi duygusunu nasıl geliştirdiğimize bağlıdır. Sonuçta, bu sevgiyi, alma arzumuzun dört derecesinde de kendi içimizde doğru tutumu inşa ederek, kendimizi ıslah edebilmemiz için bu dünyayı yaratan ve onu bize veren Yaradan’a atfedebiliriz.

İlk olarak, tatmin alma arzumuzu kısıtlamalı ve onu evrensel sevgiye, dışımızda olan her şeye karşı sevgiye dönüştürmeliyiz. Bütün bunlar, Yaradan tarafından yaratıldı ve bu nedenle O’na yaklaşmak için O’nun tüm yarattıklarını sevmek zorundayım.

Tüm dünyaya karşı nefreti veya kayıtsızlığı, evrensel sevgi denen bir yakınlık ve sevgi duygusuna dönüştürmekten başka yapacak bir şeyimiz yok hayatımızda.

Ancak ötekine duyduğumuz bu evrensel sevgi ölçüsünde, Yaradan’ı sevmenin ve O’na yaklaşmanın ne demek olduğunu hissetmeye başlayacağız. Egoizmi sevgiye çevirerek, gerçek manevi realitenin tamamını ediniriz.

Bu nedenle sevgi konusu Yaradan ile buluşacağımız en önemli, merkezi ve derin konudur. Kendimizi, kendi-sevmeden kurtarmaya çalışalım ve dostlarımızı takdir edelim. Yakın ya da uzak olmaları, iyi ya da kötü olmaları fark etmez ama bizimle aynı yoldalar ve gerçek sevgiye ulaşmak için özel bir arzuları var.

Yaradan bize bu içsel, gizli özlemi verdi. Evrensel sevgiye ulaşana kadar, içimizde saklı olan sevgiyi ortaya çıkarmak için çalışmaya başlayalım; tüm yaradılışa ve onun içsel gücüne yani Yaradan’a yaklaşalım ve birleşelim.

Bu, tüm manevi çalışmanın asıl çizgisidir. Partzufim AB-SAG’ın isimlerini unutabilir ve üst dünyalara ne dendiğini bilmeyebilirsiniz ama bizler bunu, sevgi aracılığıyla hissedeceğiz; bu, sadece ezberlemek değil gerçek edinim olacaktır.