“Doğa Konuştuğunda, Dinlemeliyiz” (Linkedin)

Ian Kasırgası, değerlendirilmesi haftalar, onarılması yıllar alacak ve bu arada kim bilir ne gibi yeni olumsuzluklar olacak bir yıkım izi bıraktı. Bilim adamlarına göre, iklim değişikliği muhtemelen Ian’a neden olmadı, ancak onu yoğunlaştırdı. Çok daha temel ıslah araçlarını uygulamadığımız sürece, çok daha kötüsüne hazırlansak iyi olur çünkü doğa konuştuğunda, dinlemeliyiz.

Fırtınaların şiddeti artıyor, orman yangınları daha sık ve şiddetli hale geliyor ve kuraklıklar nehirleri ve gölleri yok ediyor. Doğaya ne kadar çok müdahale edersek ve onu düşüncesizce sömürü yoluyla bozarsak, o kadar agresif ve aşırı unsurları tetikleriz.

Kabala ilminde “doğa”, “Tanrı” ile eşanlamlıdır. Bu, putperestlerin yaptığı gibi rüzgâra veya güneşe boyun eğmemiz gerektiği anlamına gelmez, ancak burada daha üstün, bizim olabileceğimizden çok daha güçlü kuvvetlerle karşı karşıya olduğumuzu anlamamız gerektiği anlamına gelir. Bu nedenle onlardan üstünmüşüz gibi, onlara hükmetmeye çalışmak yerine onların yönergelerine uymalıyız.

Yönergeleri basit: Dengede kalın. Doğa bize, kendimiz için ihtiyacımız olandan fazlasını alamayacağımızı çünkü doğanın intikamla geri aldığı eksiklikler yarattığımızı söylüyor. İhtiyaçlarımızın ötesinde ne kadar fazlasını alırsak, doğanın intikamı o kadar yoğun olur. Bu nedenle doğal afetler giderek şiddetleniyor.

İhtiyacımız olan hiçbir şeyi kendimize inkâr etmemeliyiz. Ancak ihtiyacımız olanı değil, istediğimizi almaya alıştık ve ihtiyacımız olanla, istediğimiz arasında büyük bir fark var.

Bir ülke olarak Amerika’nın ve Amerikan halkının zorlukların üstesinden gelecek ve gerekli değişiklikleri yapacak kadar dirençli olduğuna inanıyorum. Florida, Ian’ın ardından iyileşecek, ancak fiziksel hasarı onarmanın ötesinde ne olacağı tüm ülkeye bağlı.

Tüketimde dünya şampiyonu olan Amerika, dünyayı yeni bir paradigmaya yönlendirmeli ve rehberlik etmelidir: daha dengeli ve sürdürülebilir. 21. yüzyılda odak noktası, maddi yaşamı iyileştirmekten toplumsal yaşamı iyileştirmeye kaymalıdır. Maddi ihtiyaçlarımız karşılandı; şimdi duygusal ihtiyaçlarımızı karşılama zamanı ve bunlar, insanların yaşamaktan keyif aldığı bir toplum yarattığımızda karşılanacak.

Keyifli bir toplum yaratmanın tek yolu, insanlar arasında iyi bağlar geliştirmektir. Sonuç olarak, Amerika, insanlar arasında büyüyen yabancılaşmayı onarmaya odaklanabilirse, insanlara bir memnuniyet duygusu verecektir. Bu da, aşırı tüketimi zahmetsizce dizginleyecek olan insanların materyalizme odaklanmalarını azaltacaktır. Memnuniyetleri maddi varlıklardan ziyade sosyal bağlardan geleceği için insanlar tatminsizlik hissetmeyeceklerdir.

İnsanların oluşturabileceği sosyal bağ miktarının bir sınırı yoktur; bu sonsuz sürdürülebilir bir kaynaktır. Ondan yararlanırsak, sosyal bağlarda bol miktarda güç ve neşe bulacağız. O zaman doymak bilmez ihtiyaçlarımızı karşılamak için doğayı sömürmek yerine, doğal olarak sadece ihtiyacımız olanı alıp pozitif enerjimizi birbirimize yönelteceğiz.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed