“Neden Buradayız? Hayatın Anlamı Nedir? Neden Varız? Neden Bu Soruları Soruyorum?” (Quora)

Hayatın anlamı nedir? Bir noktada yaşamanın bir anlamı olmadığını, boşuna yaşadığımızı fark ediyoruz. Hayat her gün yanımızdan geçip gidiyor ve belki de en başından hiç var olmasak daha mı iyi olurdu?

Gerçekten, binlerce yıldır hayatın anlamını aradık ve insanlık olarak henüz hayatın nihai anlamını bulamadık. Sanki her nesilde bu en temel soruyu sormak ve cevabını bulamamak için yaşıyoruz.

Hayatın anlamı ile ilgili soru, istemeden içimizde ortaya çıkar. Hayatın anlamını sormamak daha iyi ve daha kolay görünse de, eğer öyle olsaydı, o zaman hayvan seviyesinde kalırdık. Oysa ki insanlar gelişmeye devam ediyor ve bu sürekli olan gelişimimiz, bir nesilden diğerine hayatın anlamını giderek artan bir şekilde sormamız ile ifade ediliyor.

Hayatın anlamını ve neden burada olduğumuzu sormadan edemiyoruz. Kendimizi sorgulamaya devam etmemiz, bizi bir gün hayatın en büyük sorusunun gerçek cevabını keşfetmeye başlayacağımız noktaya getirecektir. Umarım böyle bir gün çok yakında gelir.

O halde, hayatın anlamı nedir?

Hayatın anlamı, hayatın anlamını keşfetmektir.

Yine de, bu nedir? Onu keşfetmemiz gerekecek. Bu dünyada, özellikle bu sorunun cevabını aramak için yaşıyoruz ve yaş, milliyet, cinsiyet ve meslekten bağımsız olarak hepimiz bilinçaltında bunun cevabını arıyoruz. Sürekli hayatın anlamını aramaya kilitlenmiş durumdayız ve böyle bir arayışın arkasındaki temel motivasyon hakkında hiçbir fikrimiz yok.

Bazı insanlar, hayatın anlamını belirli bir arayışa girmeden, hayatı iyi yaşadıklarını ve çok şey başardıklarını söyleyerek, kendilerini bu hayatta bulmayı başarıyor gibi görünebilir, ancak bu insanlar kendilerini bu tür ifadelerle ikna ederler. Fakat hayatın anlamını bulma arzusu, herkeste olduğu gibi onların içinde de yaşar, aksi halde zaten hayatta olmazlardı.

Hayatımızın her anı, neden yaşadığımız sorusuyla başlar. Bunu fark etmeyiz ve böylece verilen anı yaşarız ve bir sonraki anda kendimize aynı soruyu sorarız – “Ben ne için yaşıyorum?” – ve bunu tekrar tekrar yaparız. Hayatımız boyunca bu şekilde yaşamaya devam ederiz, ancak yine de net bir cevabımız yoktur. Yine de her anı temelinde bu soruyla yaşayarak o arayışa yeniden girer ve hayatımız boyunca bu şekilde hareket ederiz. Hayatımızın akışı, hayatın anlamı hakkında sürekli bir soru ve asla keşfedemeyeceğimiz bir cevap için sürekli bir arayıştır.

Dahası, “Hayatın anlamı nedir?” sorusu, fizyolojik algımızdan önce gelir. Bu bizim en önemli ve temel sorumuzdur. Üstelik bu, manevi arayışımızla ilgili bir sorudur. Hayatımızın anlamını sorduktan sonra vücudumuz ve organlarımız canlanmaya, çiçek açmaya başlar ve bu şekilde gelişiriz.

Nihayetinde, milyonlarca farklı hayat yaşadıktan sonra, tüm yaşamların kaynağına dair net bir algı ve duyumsamaya ulaşmak olan hayatın anlamını sonunda gerçekten bulacağız. Hepimiz bu keşfe ulaşacağız. Gelişimimizin belli bir noktasında, hayatımızın anlamını her an bilinçsizce sormaktan, hayatın anlamını bilinçli olarak aramaya başlayacağımız bir duruma geçeceğiz. Yani hayatımızın kaynağının ne olduğunu, nasıl, hangi temelde, hangi nitelikler ve niyetlerle ona yaklaşacağımızı, bir bebeğin annesine sarılması gibi onu hayal etme yeteneğimizi geliştireceğiz. Bunu yaptığımızda, hayatımızın anlamı ile bağ kurmaya başlayabileceğimiz belirli bir araca sahip olacağız ve o aşamaya ulaştığımızda, aktif olarak hayatımızın kaynağını aramaya, bizden ne istediğini, bizim ondan ne beklediğimizi ve hayatın tüm anlamının neden sadece hayatımızın kaynağına çekilip ona bağlı kalmak olduğu bulmaya başlayacağız. Böyle bir noktada, hayatın anlamını gerçekten özümsemeye ve anlamaya başlayacağız.

Hayatın anlamını aramak, sonsuzluğa giden bir yoldur ve sonsuzluk, yaşamımızın kaynağına sürekli yaklaşma, ona giderek daha fazla bağlanma, tutunma ve bağlı kalma halidir.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed