Daily Archives: Nisan 15, 2022

İlk Sayfadan

Kabala üzerine en temel kitap olan On Sefirot’un Çalışması, hayatın anlamı sorusuyla başlar. Bu kitap, yaratılış anından ıslahına ve en eksiksiz hale gelmesine kadar tüm evren hakkında bilgiler içermektedir. Çok spesifiktir, her şeyi kapsar ve yalnızca Kabalistlere yöneliktir.

On Sefirot Çalışmasına Önsöz”, bir kişinin neden Kabala’ya ve tüm dünyalar, bunların yapısı, etkileşimi ve işleyişi hakkında bilgiye ihtiyacı olduğunu açıklar.

İlk sayfadan itibaren okuyucu çok basit bir soruya yönlendirilir. Hayatınızın anlamının ne olduğunu merak ediyor musunuz? Kendinizi neyle dolduruyorsunuz? Memnunsanız, yaşadığınız gibi yaşamaya devam edin.

Ama bu soruyu kendinize soruyor ve kendinizi boşlukta hissediyorsanız, hayatın anlamını sorguluyorsanız ve bunun ne için olduğunu anlamıyorsanız ve bu soru sizi öylesine çok zayıflatıp depresyona sokuyorsa, herhangi bir şey yapmak için motivasyon eksikliği veriyorsa bu kitap tam size göredir. Size gerçekte nerede olduğunuzu, amacınızın ne olduğunu, şimdi gerçekten neyi gerçekleştirebileceğinizi ve neyi başarabileceğinizi söyleyecektir.

Kişiye sonsuzluk ve mükemmellik sunulur, aksi takdirde yaşamaya değmez.

Şehir, Kişinin İçsel Koşuludur

Kudüs (“Ir shlema”), İbranice’den mükemmel şehir olarak tercüme edilmiştir. Kabala’da “Ir – şehir” kelimesi, kişinin yaptığı her şeyin tek bir mükemmel yapıda toplandığı içsel koşuldur. Bu onun evi gibidir ve içsel koşulunu Yaradan ile ilişkilendirmek ister.

Bu, insanlar arasındaki mevcut tüm anlaşmazlıklar üzerinde, tek bir yüce değer oluştuğunda ya bir kişinin içinde ya da insanlığın tümünde gerçekleşir. Bu nedenle Kudüs dünyanın kalbi, dünyanın başkenti olarak anılır.

Buna ek olarak, 3000 yıl önce yaşamış ve kendi içindeki mükemmel koşulu ifşa etmiş olan Kral Davud’un onuruna, Davud’un Şehri olarak da anılır.

Ama Kudüs o zamandan çok önce de vardı. Kaynaklara ve nesilden nesile aktarılanlara göre biz burada yeni bir şey inşa etmedik. Daha ziyade, biz zaten bu dünyada olan her şeyi kabul ettik ve sadece onu bir sonraki dereceye yükselttik.

Esasında, İsrail cansız seviyeyi alıp, manevi seviyeye yükseltmekle övünür.

Soru: Manevi açıdan Hebron ve Kudüs arasındaki fark nedir?

Cevap: Kral Davut Kudüs’e gelmeden önce Hebron’da (“hibur – birlik” kelimesinden gelir) yedi yıl hüküm sürdü. Ve mükemmel bir huşu edindiğinde, içsel ediniminden Kudüs’e taşınması ve orada Tapınağı inşa etmesi gerektiğini anladı.

Manevi açıdan, Kudüs yukarıya doğru çaba gösterir, Hebron ise aşağılara özlem duyar. Hebron, Malhut’un arzusuyla ilişkilidir ve bu nedenle, ataların mezarları orada Makpela mağarasındadır: Adem ve karısı, İbrahim ve karısı ve Yakup.

“İbranice ‘Zohar’ Adı Ne Anlama Geliyor?” (Quora)

Kabala bilgeliğinde “Zohar”, “üst ışık” olarak da adlandırılan, üst aydınlığa veya bütün olan, aydınlanmanın, anlayışın, sevginin ve katılımın ışığına atıfta bulunur. Bu ışık üzerimize indiğinde, gelişmemize rehberlik eden ve bizi yaratılışın nihai amacına yani bir sonsuzluk ve mükemmelliğe götüren, “Yaradan” olarak da adlandırılan, doğanın genel kuvveti hakkında bir fikir verir.

Üst ışığı üzerimize çekerek, yaşamlarımızı, içinde olduğumuz ve büyük bir güce, Yaradan’a ait olduğumuz duygusuyla doldururuz. Bu güç bize tamamen farklı bir seviyede, kesinlikle uyumlu ve sakin bir yaşam duygusu verir.

Zohar Kitabı, doğanın genel gücü olan Yaradan ile nasıl bağ kurulacağı ve nasıl ifşa edileceğine dair bir talimat kılavuzu olarak hizmet eder. Ne kadar çok onunla bütünleşirsek ve onun ışığını hayatımıza çekersek, bu dünyada yaşarken Yaradan’ın ifşasına o kadar yaklaşırız, Yaradan’ı ifşa ettiğimiz ve üst ışıkla karşılıklı hareket ettiğimiz bir noktaya kadar.

Anlaşmazlığın Gerçek Nedeni

Anlaşmazlıkların olması gerekir. Sonuçta o zaman, tam olarak çatışmanın olduğu yerde, dünyamızdaki gibi düşmanı öldürmeye, kırmaya, onları yok etmeye değil ama birbirini tamamlamaya çalışırken farklılıkların üzerine çıkmak için çaba gösterme fırsatına sahip oluruz.

Tamamlama koşulu,  her zaman karşılıklı ihsan etmede, Yaradan’ın niteliğinin itilaf halindeki taraflar arasındaki yani yaratılanlar arasındaki çekiminde açığa çıkar. “Barış” anlamına gelen doğru tamamlamayı elde etmenin tek yolu budur.

Bu nedenle Yaradan, herkes arasında açığa çıkacağı gerçeğinden dolayı, aramızda barışı tesis etmek için, onları orta çizgide karşılıklı tamamlama formunda ıslah etmemize fırsat vermek için tüm savaşları ve sorunları uyandırır. Ve bu dünyadaki tüm savaşların sonu olacaktır.

O zamana dek savaşlar ve çatışmalar bitmeyecek ve “Yukarıda barışı yaratmak ve bize barışı getirmek” için orta çizgiye nasıl ulaşacağımızı giderek daha da iyi öğrenmemiz gerekecek.

Genellikle sorun şudur ki, her iki taraf da egoizmi içinde iken, Yaradan’ın ifşasının eksikliğinden oluşan anlaşmazlığın gerçek nedenini belirleyemez. Ve eğer tüm çatışmaların bize üst gücü ifşa etmek için daha fazla arzu, fırsat ve yetenek vermek için tasarlandığını bilirsek, o zaman zaten doğru yönde hareket edeceğiz. Ve sonra giderek daha fazla yeni çatışmalar ortaya çıkacak, ancak bunlar bizi Yaradan’ın ifşasına daha doğru ve daha kesin olarak yönlendireceklerdir.