Daily Archives: Mart 18, 2022

Sonsuz Parçanızı Hissedin

Yorum: Bir insanın, ancak ruhuna ne yaptığının perspektifinden görerek düzeltilebileceğini söylüyorsunuz. Yani, bir suç işlerken, neden-sonuç ilişkisinin bütün resmini hayatın kısa bir döneminde değil, genel kapsamı içinde ortaya koyduğumda, ebedi tarafıma ne yaptığımı görüyorum.

Cevabım: İnsan kısa bir yaşam süresi içinde bile her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu hissedebilir, ortak bir sisteme bağlı olduğunu anlayabilir ve diğer tüm insanların kendisinin bir parçası olduğunu, hayatın kısa olduğunu anlamaya başlayabilir, çok geçmeden de – ya bu yaşamda ya da sonrakinde – başkalarına zarar vermekle temelde kendisine zarar verdiğini keşfedecektir.

Üstelik bu, kendisine verdiği en doğrudan zarardır çünkü gerçekte hepimiz bir bütünü temsil ediyoruz. Biz sadece bu sistemi görmüyoruz çünkü o, bedenimizden ayrıldığımızda bize ifşa olur.

Kişi, ona bir şekilde hissetme fırsatı verirseniz, bu yaşam sırasında veya beden öldükten sonra bedeni terk etme özelliklerine hakim olmaya başlar.

Ancak bu mümkündür. Kabala’nın meşgul olduğu şey budur – tek bir bütün olduğumuz hissine hakim olmak için bir metot. Ancak bu durumda kişi, kendisine karşı olduğu gibi başkalarına karşı da farklı bir tutuma sahip olacaktır. Bu yüzden şöyle yazılmıştır: “Komşunu kendin gibi sev” çünkü bu şekilde evrende gerçekten var olan ve sadece bizden saklı olan tek doğru koşula geliriz.

Gizli dünya -hissedemediğimiz dünya- hepimizi tek bir bedenin hücreleri gibi, tek bir bütün olarak içine dahil eder.

Yeni Bir Derecenin Eşiğinde

Soru: Bir sonraki dereceye geçmemiz gerektiğini söylediniz. Kendimizi hedefleyebilmemiz için bunu tarif edebilir misiniz?

Cevap: Bir sonraki derecenin tarifi çok basittir: Aramızdaki iyi ilişkilerde Yaradan’ın niteliklerinin ifşasıdır. Sonuçta, uğruna çabaladığımız şey – bağ niteliği, sıcaklık ve destek- mevcuttur.

Yaradan gizlenmişti ve şimdi biz bu niteliği kendi aramızda yaratabildiğimiz ve edinebildiğimiz ölçüde O, içimizde ifşa oluyor. O, form benzerliği yasasına göre ifşa olur.

Bu nedenle, burada beklenmedik bir şey yok. Belki de beklenmedik olan budur, ancak genel olarak her zaman kendimizi Yaradan’ı algılamak üzere ayarlamamızla sonuçlanır, bu da O’nu edinmemiz sonucunu doğurur. Bu yüzden, “Oğullarım beni yendi” denilir. O’nu içimizde ifşa olmaya zorlarız.

“İlerleyen Yolunuzda Oynayın” (Linkedin)

Küçük çocuklar neden hasta olduklarında dahi oynarlar? Yetişkinler nasıl olur da neredeyse hiç oyun oynamazlar? Oyun oynamak gülünecek bir konu değildir; bu gelişmemizde ve büyümemizde tek ve en önemli araçtır. Aslan yavruları av oyunları oynar. Geyik yavruları, “ebeleme oyunu”nun bir çeşidine benzer şekilde zıplar, koşar ve birbirlerini kovalarlar. Her canlı türü, hayatta kalma becerilerini geliştiren oyunlar oynar. Bize önemsiz bir eğlence gibi görünebilir, ancak oyun oynamak gençlerin ve canlı türlerinin hayatta kalması için çok önemlidir.

Çocuklar da oyun oynar ve bu tamamen aynı nedenledir. Çocuklar için hayatta kalma becerilerini öğrenmek, etraflarındaki yetişkinleri taklit etmek anlamına gelir. Bu nedenle çocuklar, ebeveyn, doktor, hasta ve yaşamlarındaki diğer önemli kişiler olma oyunu oynarlar. Onların davranışlarını taklit ederek, daha sonra ihtiyaç duyacakları becerileri öğrenirler.

Bugün hayatımızdaki önemli kişiler, çocukların internetin ortaya çıkmasından önce bildiklerinden çok farklı. Bugün bu önemli kişiler, tanımadığımız, çok uzakta yaşayan ve asla karşılaşmayacağımız insanlar olabilir ve çoğu zaman da öyledir. Ancak bu insanlar kendilerine bir isim yaptıkları ve medya idolleri oldukları için, çocuklar daha önce hayatlarındaki en etkili figürleri taklit ettikleri gibi onları taklit ediyor.

Bir yandan, dünyaya olan bu erişebilirlik, çocukları başka türlü asla karşılaşamayacakları değerlere ve fikirlere maruz bırakıyor. Öte yandan sosyal medya, herkesin herhangi bir içeriği tüketmesini sağladığı ve ebeveynlerin çocuklarının cep telefonlarında ne gördüğünü kontrol edemediği için, çocukları ebeveynlerin izleyemediği olumsuz etkilere açık hale getiriyor.

Çocuklarda olduğu gibi büyüklerde de bu böyledir. Yetişkinlerin oyunları, bilgisayar spor oyunları gibi görünüşte zararsız olsalar bile onları geliştirmezler. Farklı bir amaca hizmet ederler: zaman geçirmek ve zihni uyuşturmak. Bu gelişimin tersidir.

Çocukların düzgün gelişimini ve gençlerin ve yetişkinlerin sürekli gelişimini sağlamak için oynadığımız oyunlara dikkat etmeliyiz. Çocuklar olarak, teknik becerileri geliştirmek için daha fazla teknik oyun öğrenmemiz gerekiyor. Ergenler ve yetişkinler için, oyunlar iletişim becerilerimizi düzeltmek amacıyla insan iletişimi etrafında dönmelidir.

Yalnızca farklı zihniyetler ve farklı bakış açılarıyla iletişim kurmayı ve işbirliği yapmayı öğrendiğimizde, insan toplumu gibi çeşitliliğe sahip bir toplumda başarılı olabiliriz. İnsanların oyun oynamadığı bir toplum durağan bir toplumdur ve günleri sayılıdır. Yaşayan bir toplum, insanların değişip geliştiği bir toplumdur ve bu ancak onları gelişmeye ve büyümeye zorlayan oyunlar oynarlarsa gerçekleşebilir.

Başka kültürlerden ve bakış açılarından insanlarla bağ kurmak için kendimize meydan okumak ve onlarla farklılıkların ötesinde bağ kurmak, oyundaki ortaklarımızı ve bizi zenginleştirir. Şayet hayatta gelişmek, öğrenmek, büyümek, ancak hayatımız boyunca da çocuklar kadar canlı ve hareketli kalmak istiyorsak, oyun oynamayı asla bırakmamalıyız.

 

Eksikliğin Yerini Doldurma – Karşılıklı İlişkilerde Bir Alıştırma

Soru: Bir kadın eve ve aileye çok şey verdiğini hisseder. Verdiği her şey ona sürekli verdiğini ama hiçbir şeyinin olmadığını, nefes alacak havasının olmadığını ve hiçbir şey almadığını hissettirir. Bu nasıl açıklanabilir?

Cevap: Karşılıklılık olmalıdır. Aile üyelerinin, ondan aldıklarını hissetmeleri için ondan alırken ne yaptıklarını öğrenmeleri gerekir ve böylece kadın onları doldururken kendini de doldurur. Bu, ortak duygudan yoksun olduğumuz için, öğrenmemiz gereken bir şeydir.

Karı koca arasındaki ilişkilerde genellikle böyle olur; her biri diğerine verdiğini ama hiçbir şey almadığını düşünür ya da ne aldığını anlamaz.

Soru: Belki ilerlemek için her birimizin yapabileceği bir egzersiz var mı?

Cevap: Bu, kişinin hayata karşı tutumu ile ilgili olduğu için, her gün sürekli olarak öğrenmemiz gerekir. Hayatımız boyunca, doğduğumuz andan itibaren sadece egomuzu yani tek yönlü bir sistemi nasıl geliştireceğimize dair ipuçları alırız. İhtiyacımız olan, ilişkilerimizdeki karşılıklılığı, aramızda nasıl bağ kurduğumuzu sürekli görmektir. Ve aslında ortada, aramızda, birbirimizden hiçbir şeye ihtiyacımızın olmadığı ilişkilere ulaşmamız gerekiyor.

Alma ve verme ilişkileri geliştirmemiz gerekiyor, böylece sana verme yeteneğinin yanı sıra, sadece nasıl hissettiğimi sana göstermek için senden alıyorum çünkü sana ihtiyacım var.

Soru: Aslında birbirimize ne veriyoruz?

Cevap: Sadece bir arzu; her biri başkalarına bir arzu verir ve böylece aramızda iyi ve doğru bağlar geliştiririz. Aslında hiçbirimizin doğru bir tavır dışında bir şeye ihtiyacı yoktur.

Herkesin her şeye sahip olduğunu, ancak kişinin verecek birine, ilgilenecek birine ve zihinsel tatmini alacak birine ihtiyacı olduğunu varsayalım. Arzularını tatmin etmek için diğerine bakmam ve ona kendi tarafımdan katılımcı olma hissi vermeye çalışmam gerekiyor. Benim katılımım maddi anlamda değil, bu önemli değil, daha çok zihinsel tatmindir. Bunu yaparak, aramızda sadece bir bağ değil, birbirimiz olmadan yaşayamayacağımız bir ilişki olduğunu da hissedeceğiz.

Bugün zaten aramızda karşılıklı bağımlılığı hissediyoruz ve evrimimizde herkesin, onlara vermek, onların kalplerini açmak ve onlarla ilgilenmek için dünyadaki tüm insanlara ihtiyacı olduğunu gerçekten hissettiği bir duruma ulaşacağız. Ve kişinin kendisi neyle dolu olacak? Başkalarının ondan almaya hazır olması ve tam tersi gerçeği ile. İşte o zaman hepimizin gerçekten birbirimize sınırsız tatmin sağlayacağımız bir duruma ulaşacağız.