Bir Başkasına Vermeyi Öğrenin

Ve burada toplanma sebebimiz budur-her birimizin Yaradan’a ihsan etme ruhunu izlediği bir toplum kurmak. (Rabaş, “Toplumun Amacı—1”).

En önemli görevimiz ve hedefimiz Yaradan’a ihsan etmektir. Sonrasında Yaradan bizim tarafımızdan yalnızca ortak bir güç, bir nitelik, aramızdaki tüm boşluğu dolduracak bir ruh olarak algılanır. Yaradan’a yer denir. Bu aramızdaki yerdir.

İnsanın Yaradan ile ilişkisi, insanın yerle olan ilişkisidir. Bu nedenle bizim için en önemli şey aramızdaki yere yani ilişkilerimize, aramızda neyin tezahür edebileceğine dikkat etmektir.

Ve Yaradan’a ihsan etmeye ulaşmak için, “başkalarını sevmek” olarak adlandırılan insana ihsan etmekle başlamalıyız. Peki sebebi nedir? Çünkü böyle bir Yaradan yoktur. Bu niteliği aramızdaki ilişkilerden inşa ederiz ve bu ilişkilerin niteliği inşa ettiğimiz Yaradan’ı belirler.

Tıpkı “Beni sen yarattın” ve “Beni sen yarat” denildiği gibi, bir insanı yaratan Yaradan değil, talimatı alıp kendi çabalarıyla Yaradan’ı yaratan insandır.

Tıpkı dünyamızda etrafımızdaki her şeyi inşa ettiğimiz ve kendimizi donattığımız gibi, benzer şekilde kendimizi ayarlamalı, birbirimizle bağ kurmalı ve aramızdaki bağı Yaradan’ın içinde ifşa olması için düzenlemeliyiz.

Burada, kesinlikle gizli olan ve hiçbir şekilde kendini gösteremeyen, ancak yalnızca niteliklerin benzerliği ölçüsünde görünen üst güçle birlikte çalışmaya başlıyoruz. Onunla ilişki kurma şeklimize bağlı olarak, onu ifşa edebiliriz. Bu nedenle, Yaradan’la olan temel ilişkimize ihsan etme niteliği denir.

Fakat Yaradan gizlendiğinden ve O’nu nasıl ifşa edebileceğimizi, O’na nasıl yaklaşabileceğimizi ve tüm bunları aşama aşama, adım adım nasıl yapabileceğimizi dokunarak hissetmemiz imkansız olduğundan, elimizde bir şeyler olması gerekir. Bunun için, Yaradan biz egoistler arasında bir bağ yarattı ve bu bağdan, bulunduğumuz koşulları anlamalıyız, yani birbirimiz arasındaki bağı temel bir şey olarak ele almaya başlamalıyız, kendimiz ve dünyamız hakkında anlayışı aldığımız bir temel.

İlişkilerimizi değiştirirsek, bu alanı nasıl daha fazla açtığımızı hissetmeye başlayacağız. Ve böylece maddi, hayali bir dünya değil, aramızdaki bağın sonucu olan bir dünya inşa edeceğiz. Birbirimize bu aşamalı, adım adım yaklaşımlarda, Yaradan olarak adlandırılan bağın gücünü, bağın niteliğini ve özel tezahürlerini ifşa edeceğiz.

Başlangıçta bu güç, bu nitelikler, bizi en az düzeyde kendimizin zıttı olarak yarattı. Ve eğer bu niteliği ortaya çıkarmaya doğru ilerlersek, kendimizi iki zıt koşulda hissedeceğiz: hiçbir şey bilmediğimizi, hiçbir şey anlamadığımızı, birbirimizle bağda olmak istemediğimizi ve aramızdaki bağa karşı olduğumuzu; yani, Yaradan’ın zıddıyız ve aynı zamanda daha da yakınlaşabilir ve birbirimizle bağ kurabiliriz.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed