“Evren Nasıl Başladı?” (Quora)

Her şey ihsan etme arzusuyla başladı.

İhsan etme arzusu yaratılışın temelidir. Bu arzuda, zıt bir arzu ortaya çıkmaya başladı, yaratılışın başlangıcı olan alma arzusu.

Alma arzusu, ihsan etme arzusunun önemini vurgulamak için vardır.

İhsan etme arzusu nerede? Onu neden hissetmiyoruz?

İhsan etme arzusunu tek başımıza keşfedemeyiz. Bir ihsan etme arzusu geliştirirsek, o zaman bu arzuyu keşfedebiliriz ve onun ifşasına “Yaradan’ın ifşası” veya “üst gücün ifşası” denir.  Yani ihsan etme arzusu, evrende var olan ilk güçtür ve bizim (yaratılanların) özümüz olan alma arzusu ikincildir.

Evrenimizin bir başlangıç noktası olup olmadığı konusunda Kabala bilmi, başlangıç ve son olmadığını belirtir. Yeri bizim arzumuz belirler.

Kelimenin tam anlamıyla zaman ekseninde ileri geri gidebiliriz. Var olan tek şey ihsan etme arzusu olduğundan ve bizim egoist arzumuz ihsan etme arzusu içinde şekillendiğinden, o zaman onun hakkında düşünme ve ihsan etme arzusunun noktasını egoist arzumuzun içinden geliştirme yeteneğine sahibiz. Kendimizi, “Yaradan” olarak adlandırılan genel ihsan etme arzusuna uyumlu hale getirmeye doğru ilerleyebiliriz ve egoist gelişimimizin sonunda keşfedeceğimiz şey budur.

Böylece zaman yolculuğu, arzumuzu değiştirerek mümkündür. Alma arzumuzu, onun önemini azaltacak şekilde değiştirebiliriz ve ihsan etmenin önemini, alma sırasında artırabiliriz. Almanın önemini azaltmak ve ihsan etmenin önemini artırmak, zaman ekseninde ilerlememizi sağlar.

“İhsan etmek” ne demekti? Basit bir ifadeyle, başkalarına iyilik yapmak anlamına gelir. Başkalarının yararına niyet ederek, üst güce, yani dünyamızda etkili olan ve alma arzusu ortaya çıkmadan önce, yani bildiğimiz şekliyle zaman ekseninin başlangıcından önce etki etmiş olan güce girebiliriz.

Sonunda, yalnızca ihsan etme arzusu kalacak ve gerçekliği dolduracaktır. Ancak, alma arzusunun başlangıçta ve sonunda gerçeklik içinde nasıl işlediği arasında bir fark vardır. Aradaki fark, sonunda alma arzusunun tam olarak gelişmesi ve ihsan etme arzusuna değer verecek hale gelmesidir.

Alma arzusu, ihsan etme arzusunun önemini artırmamıza yardımcı olur. İhsan etme arzusu bizim için son derece önemli hale geldiğinde, onu kendimize çeker ve bu dünyada deneyimlediğimiz her şeyin ötesinde yeni bir gerçekliği hissederiz.

İhsan etme arzusunun önemini alma arzusunun üzerine çıkarmak, farklılıklarının üzerinde bağ kurmayı kabul eden ve ilişkilerinde ihsan etme arzusunu çeken bir grup insan arasında böyle bir takdiri canlandırarak mümkündür. Böyle bir grupta, aramızdaki boşluğu dolduran ve bizi kucaklayan ihsan etme gücünü çektiğimiz noktaya kadar bağımızı inşa ederiz. Daha güçlü bir kuvvet yoktur ve onu keşfettiğimizde, başka hiç bir kuvvetin var olmadığını anlayacağız.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed