Daily Archives: Ocak 22, 2022

“2021’in Sıkıntılarının Arkasındaki Ortak Suçlu” (Linkedin)

Yangınlar, seller, salgın hastalıklar, depremler, tayfunlar, kasırgalar, kuraklık, enflasyon, savaş, istismar ve sömürü, hepsini bu yıl yaşadık ve ortak bir suçlu onların arkasında duruyor: insan. İnsan değişirse, dünya değişir. Görev kolay olmayabilir, ancak nedenini ve ne yapmamız gerektiğini bilmek, iyileşmeyi sağlamak adına uzun bir yol kat etmemizi sağlayacaktır.

Bu yıl olan tüm kötü şeyleri düşündüğünüzde, “Neyse kurtulduk!” demek neredeyse içgüdüseldir. Ama bundan daha akıllı olmalıyız. Açılış paragrafında bahsi geçen felaketler, krizlerin dibine inmeye ve kesin olarak çözmeye kararlı olmadıkça, gelecek yıl ve sonraki yıllarda olacaklara kıyasla hafif bir esinti gibi görünecekler.

İnsanlar geçen yılı düşündüklerinde, sadece olan şeyleri düşünürler. Bence bundan daha derine inmeliyiz; bunları neyin tetiklediğine ve diğer olumsuz gelişmelere bakmalıyız.

Dünya’nın ekosisteminde her elementin benzersiz ve yeri doldurulamaz olduğunu zaten biliyoruz. Tek bir öğeyi bile tükettiğinizde, sistemi dengeden çıkarırsınız. Yerel bir ekosistemin dengesini bozduğunuzda, tüm gezegen bozuluncaya kadar komşu sistemlerini etkiler. Tıpkı Kovid-19’un bize herhangi bir suşun hemen dünyaya yayıldığını öğrettiği gibi, yaptığımız, söylediğimiz, hatta düşündüğümüz her şeyde de durum böyledir. Hepimiz aynı sistemin parçalarıyız.

Birbirimize bağımlı olduğumuzu ve tüketici olarak davranış biçimlerimiz, yediklerimiz, seyahat alışkanlıklarımız ve hayatımızın diğer yönleriyle birbirimizi etkilediğimizi zaten kabul ediyoruz. Sorumsuz ve düşüncesiz davranışların ortak kaynakları tükettiğini ve bunun sonucunda herkesin acı çektiğini görüyoruz. BM ve diğer kuruluşlar, gece gündüz bu konuyu tartışan uluslararası paneller ve konferanslar düzenlemektedir.

Yine de değişen pek bir şey yok.  Aslında işler daha da kötüye gidiyor. Şimdiye kadar umursamaz davranışlarımızı gerçekten kontrol altına almayı başaran tek şey Koronavirüs. Bizi karantinaya girmeye zorladığında, hava temizlendi, su temizlendi, hayvanlar daha önce gezemedikleri yerleri gezdi ve insanlar ailelerini yeniden keşfettiler.

Ancak karantina bir yaşam biçimi değildir; acil bir önlemdir. Bu gezegende, tek evimizde, onu yok etmeden ve misilleme olarak o da bizi yok etmeden yaşamaya devam etmemizi sağlayacak sürdürülebilir bir çözüme ihtiyacımız var.

Bunu yapmak için, umursamaz davranışlarımıza neden olan temel unsuru değiştirmeliyiz: bencil insan doğamızı. Gezegenimizi rahatsız eden tüm konulara baktığınızda – doğal afetlerden insan kaynaklı krizlere kadar – hepsinin ortak bir suçlusu var: insan egoizmi. Bu nedenle, insan değişirse, dünya değişir.

En büyük sorunumuz burada yatıyor. Davranışlarımızı değiştirmemiz gerektiği konusunda hemfikiriz. Davranışlarımızın sorunlara neden olduğu da açıktır. Ancak düşüncesiz davranışlarımızın nedenini değiştirmenin çok daha az savunucusu var, çünkü hiç kimse dünyanın sorunları için suçluluk duymayı isteyerek kabul etmiyor. Yine de hepimiz sorumluyuz.

2022’ye girerken insanlığın karşılaştığı en büyük zorluk, gaz emisyonlarını engellemek, plastik kullanımını kısıtlamak veya fosil yakıt kullanımını azaltmak değildir. En büyük zorluğumuz, gezegeni temizleme çabalarımızdaki en inatçı aksaklık, kendi doğamızdır.

Kendi doğamızın en büyük sorunumuz olduğunu kendimize söyleyemiyoruz. Bununla birlikte, herkesin insanlık için yeni bir doğa inşa etmeye katıldığı, dayanışma ve nezaketin beğeni kazandığı, kibir ve narsisizmin uyarıya sebep olduğu bir atmosfer yaratabiliriz.

Eğer birlikte bunu yaparsak, kendimizi hiçbir şeyi inkar ediyormuşuz gibi hissetmeyeceğiz ya da içimizden bir şeyi söküyormuşuz gibi. Bunun yerine, hayatlarımıza iyi bir takviye eklediğimizi, yaşamlarımızı zenginleştiren, onlara yön ve anlam veren bir şey eklediğimizi hissedeceğiz. Yavaş yavaş, narsisizmden daha cömertçe ödüllendirdiği için sosyal zihniyet giderek daha baskın hale gelecektir. Birlikte yaparsak, kolay ve yumuşak bir geçiş olur.

Bu nedenle, nerede olduğumuzu, dünyamızın neden böyle olduğunu ve yollarımızı değiştirmediğimiz sürece karşılaşacağımız kesin olan sıkıntılardan nasıl kurtulacağımızı anlamak hayatta kalmamız için çok önemlidir. Bonus olarak, dayanışma zihniyetini benimseyip sıkıntılarımızın ortak suçlusu olan kendi egoizmimizin üzerine çıkabildiğimizde, olduğuna inanmadığımız harika bir hayat da kazanacağız.

2022 İçin Bir Öngörü

2021 yılı sona eriyor. 2022’nin eşiğindeyiz ve herkes Yeni Yıl’ın ne getireceğini bilmek istiyor. Son zamanlarda başımıza gelen sorunlardan nefes almak için bir aramız olacak mı?

2021 yılı birçok insanın hayatında büyük bir uçurum yarattı, doğada, ekonomide, sağlıkta ve hayatın her alanında korkular, belirsizlikler, felaket değişimler getirdi. Tüm bu değişiklikleri, yeni bir hayat getirecek noktaya nasıl çevirebilirsiniz?

Gelişimin gidişatını değiştirmek ve yeni bir rotaya yönlendirmek istiyorsak, olup biten her şeyi birbirimizle bağ kurma özlemi olarak algılamamız gerektiğini anlamalıyız. Hayatımıza yük olan tüm sorunların ve tüm sıkıntıların üstesinden gelmek, ancak daha fazla birlik olursak mümkündür. Ve sonrasında bunun olası tüm sorunlara evrensel bir çözüm olduğunu göreceğiz.

Kendimizi daha yakın hissedip birbirimize yardım edersek, nefreti ve savaşları durdurursak, tek kalp tek adam olmak için her şeyi yaparsak, o zaman tüm sıkıntılardan ve sorunlardan büyük bir zaferle çıkarız.

Sadece gitmeli ve yapmalısınız. Antik çağlardan günümüze başka bir şey gerektiren tek bir teknik, din ya da inanç bilmiyorum. İnsanlık tarihi boyunca pek çok insanın, peygamberlerin, büyük şahsiyetlerin ve manevi liderlerin neler konuştuğunu anlamamız gerekiyor. Şayet bunu yaparsak, kesinlikle iyi bir hayatımız olacak.

Dünyamızda bolluk var; hiçbir şeyin eksikliği yo, ama topraktan doğal kaynakları, suyu, havayı alıp zehire çeviriyoruz çünkü her şeyi sadece birilerinin çıkarı, silahı ve düşmanlığı için kullanıyoruz. Doğaya, topluma karşı tutumumuzu değiştirmeliyiz. Eğer bunu her birimiz istersek, dünya liderlerini buna mecbur bırakacağız – hatta buna karşı olanları bile.

Bugünün gerçekliği son derece karmaşık görünüyor. 2022’den ne bekleyebilirsiniz? Şayet biz bu durumu değiştirmezsek daha da kötü olacak. Ne yazık ki, henüz başka herhangi bir umut görmüyorum. İnsanoğlu, mühendislik, teknoloji ve modern tıpta her geçen yıl daha akıllı hale gelmesine rağmen, tüm bunları sıradan bir insanın yaşamı için doğru şekilde nasıl kullanacağımızı bilmiyoruz. Sorun bu.

Ve tüm bunlar, insanlar arasındaki ilişkileri düzeltmememizden kaynaklanıyor. Herkesin kendini bireysel olarak hissettiği, diğerlerinden ayrılmış ve onlara borçlu olmadığı görünüyor. Ve dünya nüfusu birkaç milyar kişiye ulaşmış olsa da, herkes sadece bundan dolayı acı çekiyor.

İlaç şirketi Pfizer, 2024’e kadar Koronavirüs salgınıyla mücadele etmek zorunda kalacağımızı öngörüyor. İklim değişikliği, ekonominin ve dünyadaki yaşamın tüm alanlarının çöküşünden kaynaklanan ek sorunları da hesaba katarsak, 2022’de ne beklenebilir? Tüm bu sorunlar devam edecek: doğal afetler, volkanik patlamalar, depremler ve neden olduğumuz aşırı küresel ısınma.

Bu küresel ısınma, eğer yapabilirsek birçoğuyla savaşmamızın çok zor olacağı her türlü zararlı virüsü yeryüzünden serbest bırakıyor. Bütün bunlar ufukta, ancak tüm bunları geri alabilir ve bu sorunları önleyebiliriz. Ancak çözüm teknoloji, tıp veya ilaç alanında değil, sadece insan ilişkileri alanında yatıyor.

Genel halk ve ülkeler arasındaki ilişkileri düzelterek, hem bilinen hem de henüz bilinmeyen tüm zararlı virüsleri durdurma ve onları şimdi oldukları yerde bırakma, ortaya çıkmalarına, gelişmelerine, çoğalmalarına ve bize nüfuz etmelerine izin vermeme fırsatına sahibiz. Her şey sadece insanlar arasındaki ilişkilere bağlı.

Kişi şu soruyu sorabilir: “Ekonomi, iklim ve insan ilişkileri arasındaki bağ nedir?” Gerçek şu ki, insan doğada var olan her şeyin, tüm seviyelerin en üst seviyesindedir: cansız, bitkisel, hayvan ve insan. Ve insanlık 20. ve 21. yüzyılın sonunda olduğu gibi yüksek bir gelişim düzeyine ulaştığında, daha da yukarı seviyede olacak.

Her şeyi yapabiliriz! Yüksek teknolojilerimiz, güçlü silahlarımız ve modern tıbbımız var. Ama insanlar arası ilişkilerde binlerce yıl önce yaşamış en ilkel insanlardan çok daha kötü durumdayız. Ve bu alanı iyileştirmemiz gerekiyor.