“2021’in Sıkıntılarının Arkasındaki Ortak Suçlu” (Linkedin)

Yangınlar, seller, salgın hastalıklar, depremler, tayfunlar, kasırgalar, kuraklık, enflasyon, savaş, istismar ve sömürü, hepsini bu yıl yaşadık ve ortak bir suçlu onların arkasında duruyor: insan. İnsan değişirse, dünya değişir. Görev kolay olmayabilir, ancak nedenini ve ne yapmamız gerektiğini bilmek, iyileşmeyi sağlamak adına uzun bir yol kat etmemizi sağlayacaktır.

Bu yıl olan tüm kötü şeyleri düşündüğünüzde, “Neyse kurtulduk!” demek neredeyse içgüdüseldir. Ama bundan daha akıllı olmalıyız. Açılış paragrafında bahsi geçen felaketler, krizlerin dibine inmeye ve kesin olarak çözmeye kararlı olmadıkça, gelecek yıl ve sonraki yıllarda olacaklara kıyasla hafif bir esinti gibi görünecekler.

İnsanlar geçen yılı düşündüklerinde, sadece olan şeyleri düşünürler. Bence bundan daha derine inmeliyiz; bunları neyin tetiklediğine ve diğer olumsuz gelişmelere bakmalıyız.

Dünya’nın ekosisteminde her elementin benzersiz ve yeri doldurulamaz olduğunu zaten biliyoruz. Tek bir öğeyi bile tükettiğinizde, sistemi dengeden çıkarırsınız. Yerel bir ekosistemin dengesini bozduğunuzda, tüm gezegen bozuluncaya kadar komşu sistemlerini etkiler. Tıpkı Kovid-19’un bize herhangi bir suşun hemen dünyaya yayıldığını öğrettiği gibi, yaptığımız, söylediğimiz, hatta düşündüğümüz her şeyde de durum böyledir. Hepimiz aynı sistemin parçalarıyız.

Birbirimize bağımlı olduğumuzu ve tüketici olarak davranış biçimlerimiz, yediklerimiz, seyahat alışkanlıklarımız ve hayatımızın diğer yönleriyle birbirimizi etkilediğimizi zaten kabul ediyoruz. Sorumsuz ve düşüncesiz davranışların ortak kaynakları tükettiğini ve bunun sonucunda herkesin acı çektiğini görüyoruz. BM ve diğer kuruluşlar, gece gündüz bu konuyu tartışan uluslararası paneller ve konferanslar düzenlemektedir.

Yine de değişen pek bir şey yok.  Aslında işler daha da kötüye gidiyor. Şimdiye kadar umursamaz davranışlarımızı gerçekten kontrol altına almayı başaran tek şey Koronavirüs. Bizi karantinaya girmeye zorladığında, hava temizlendi, su temizlendi, hayvanlar daha önce gezemedikleri yerleri gezdi ve insanlar ailelerini yeniden keşfettiler.

Ancak karantina bir yaşam biçimi değildir; acil bir önlemdir. Bu gezegende, tek evimizde, onu yok etmeden ve misilleme olarak o da bizi yok etmeden yaşamaya devam etmemizi sağlayacak sürdürülebilir bir çözüme ihtiyacımız var.

Bunu yapmak için, umursamaz davranışlarımıza neden olan temel unsuru değiştirmeliyiz: bencil insan doğamızı. Gezegenimizi rahatsız eden tüm konulara baktığınızda – doğal afetlerden insan kaynaklı krizlere kadar – hepsinin ortak bir suçlusu var: insan egoizmi. Bu nedenle, insan değişirse, dünya değişir.

En büyük sorunumuz burada yatıyor. Davranışlarımızı değiştirmemiz gerektiği konusunda hemfikiriz. Davranışlarımızın sorunlara neden olduğu da açıktır. Ancak düşüncesiz davranışlarımızın nedenini değiştirmenin çok daha az savunucusu var, çünkü hiç kimse dünyanın sorunları için suçluluk duymayı isteyerek kabul etmiyor. Yine de hepimiz sorumluyuz.

2022’ye girerken insanlığın karşılaştığı en büyük zorluk, gaz emisyonlarını engellemek, plastik kullanımını kısıtlamak veya fosil yakıt kullanımını azaltmak değildir. En büyük zorluğumuz, gezegeni temizleme çabalarımızdaki en inatçı aksaklık, kendi doğamızdır.

Kendi doğamızın en büyük sorunumuz olduğunu kendimize söyleyemiyoruz. Bununla birlikte, herkesin insanlık için yeni bir doğa inşa etmeye katıldığı, dayanışma ve nezaketin beğeni kazandığı, kibir ve narsisizmin uyarıya sebep olduğu bir atmosfer yaratabiliriz.

Eğer birlikte bunu yaparsak, kendimizi hiçbir şeyi inkar ediyormuşuz gibi hissetmeyeceğiz ya da içimizden bir şeyi söküyormuşuz gibi. Bunun yerine, hayatlarımıza iyi bir takviye eklediğimizi, yaşamlarımızı zenginleştiren, onlara yön ve anlam veren bir şey eklediğimizi hissedeceğiz. Yavaş yavaş, narsisizmden daha cömertçe ödüllendirdiği için sosyal zihniyet giderek daha baskın hale gelecektir. Birlikte yaparsak, kolay ve yumuşak bir geçiş olur.

Bu nedenle, nerede olduğumuzu, dünyamızın neden böyle olduğunu ve yollarımızı değiştirmediğimiz sürece karşılaşacağımız kesin olan sıkıntılardan nasıl kurtulacağımızı anlamak hayatta kalmamız için çok önemlidir. Bonus olarak, dayanışma zihniyetini benimseyip sıkıntılarımızın ortak suçlusu olan kendi egoizmimizin üzerine çıkabildiğimizde, olduğuna inanmadığımız harika bir hayat da kazanacağız.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed

Önceki yazı: