Daily Archives: Ocak 5, 2022

İnsanın İçsel Düzeni Ne Verir?

Soru: Diyelim ki kişinin çektiği acılar onu hayatın anlamı sorusuna yönlendirdi. Kendi içinde insan seviyesini geliştirmeye nasıl başlar?

Cevap: Kişinin gerçekten hayatın anlamı hakkında gerçek bir sorusu varsa, Kabala’ya gelir.

Kişi içgüdüsel olarak, bir yerlerde kendisine bu sorunun cevabını verebilecek bir kaynak olduğunu hisseder. Araştırma sürecinde, çalışması beş ila yirmi yıl süren çeşitli sahte kaynaklara rastlar. Ama sonunda bunlarla yetinmez ve Kabala ilmini bulur.

Soru: Ama Kabala çalışan bir kişi de toplum içinde yaşamaktadır. O normal bir vatandaştır, çalışır, orduda görev yapar ve evlenir. Onun manevi gelişimi ile diğer her şey arasındaki doğru denge nasıl kurulur?

Cevap: En yüksek olan için, kendini anlamak ve idrak etmek için çabalamak, hayatının geri kalanını belirleyecektir.

Akıllı olmak; bu hayatı nasıl düzenleyeceğini düşünmek zorunda değil. Doğanın genel yasalarını bilmeden, onu daha iyi düzenleyemeyecektir.

Ve Kabala’nın ortaya koyduğu uyumu elde etme, üst gücü anlama çabası, tam olarak Kabala çalışmasıyla kişide meydana gelen içsel düzenlemedir. Onun nitelikleri, amaçları, arzuları, değişimleri, kendi içinde yaşadığı tüm bu metamorfozlar, kendisini, dünyaya karşı tutumunu ve nihayetinde dünyayı yeniden inşa etmek zorunda kaldığı bir koşula getirir. Bu koşul her şeyi belirler.

Yani kasten, yapay olarak bu dünyada bir şeyleri zorlamamıza gerek yok. Kendimizi değiştirerek, çevremizdeki dünyayı yavaş yavaş değiştireceğiz.

Manevi Açısından Taş Kavramı

Soru: Peygamberler kitabında “taş” kelimesi sıklıkla kullanılmaktadır. Bu farklı yorumlanabilir. Bunlar nelerdir?

Cevap: Esas olarak “Avana” kelimesinden gelen taş (Even), anlayış, farkındalık, idrak anlamına gelir. Bu nedenle, her durumda, bazı olayların temel anlayışı anlamına gelir.

Bir sunağın taştan yapıldığı söyleniyorsa, öyleyse burada kurbanın ne olduğunu anlamak gerekir. Sonuç olarak, kişi egoizmini alır, ondan üzerine yükseldiği özel bir yapı inşa eder ve tüm egoist arzularını kurban eder – onları ihsan etme niteliğine dönüştürür. Bu kurban etmedir.

Bedenin gömülü olduğu ve mezarın taşlarla kapatıldığı söylendiğinde, çok daha farklı bir şey kastedilmektedir. Beden öldüğünde toprağın tozu gibi olur. Bu, ihsan etmek için, birlikte çalıştığımız arzularımızın şimdi bittiği ve bu nedenle onları daha fazla kullanmadığımız anlamına gelir.

Buna ölen, yani Izdahechut Ha-Partzuf (Partzuf‘un zayıflaması) denir. Ne zaman manevi bir eylem olan Partzuf varsa, kişi onunla çalışmayı bırakır. Artık bu arzusunu ihsan etme, sevgi, başkalarıyla iletişim için kullanmasına gerek yoktur ve bu nedenle öldüğüne inanılır. Sonra onun yerine yenisi gelir.

Bir mezara konulan taş, kişinin geçmişe ne olduğunu anlayarak saygı duymasını ve bir sonraki aşamanın başladığını sembolize eder.

İlk kaynaklarda “dökme taşlar” tabirine halen rastlanmaktadır. Doğal olarak, bu fiziksel bir eylem değildir. “Taş” (“Avana” – anlayış, farkındalık kelimesinden gelir), birinin diğerini veya kendisini zapetmesi ve önceki anlayışlarını yeni kavramlarla değiştirmesi anlamına gelir.

Aslında bu aydınlatıcı ve yükselticidir. Mesele şu ki, geçmiş anlayışların artık herhangi bir idrake ihtiyacı yoktur ve bunun yerine yeni bir aşama ortaya çıkar.

“İnsan” Seviyesinin Başlangıcı

Soru: Bir insana sadece protein beden gibi davranmak yanlış olurdu. Neden başlangıçta içimizde iki seviye olacak şekilde yaratıldık: “insandaki hayvan” ve “insandaki insan”?

Cevap: Gerçek şu ki, binlerce yıldır gelişiyoruz. Fakat içimizdeki bu gelişme genel olarak ilkeldir. Bugün medyanın neyle dolu olduğuna bir bakın.

Nasıl çocuk yetiştirilir bilmiyoruz. Onlar için iyi bir dünyanın hazırlanmış olduğunu görmüyorum. Neden bunu yapamıyoruz? Bizler, sonuçta insanız!

Ama bizler hayvanlardan beteriz. Hayvanlar kendilerini ve yavrularını mümkün olduğunca donatmaya çalışırlar. Bizler ise, yavrularımız için, bile bile rahatsız edici, elverişsiz, güvensiz bir dünya yaratıyoruz ve genellikle yarın ne olacağını bilmiyoruz. Biz, ebeveynler, gelecek nesil için kötü koşullar hazırlıyoruz. Peki bu mantıklı mı?

Soru: Ama insanın içinde olan her şeyin doğada var olduğunu, onun tarafından tamamen kontrol edildiğini söylüyorsunuz. O zaman bizi bu tür mantıksız eylemlerde bulunmaya doğa mı itiyor?

Cevap: Oldukça doğrudur. Doğa, insanı kendisiyle, çevresiyle ve ona hükmeden doğayla bir şeyler yapması gerektiği anlayışına getirmek için insanı mantıksız eylemlere iter ve onu kendi kendini yok etmeye yönlendirir.

İnsanda “insan” seviyesinin başladığı yer burasıdır. Doğasının kötü olduğunu, kötü güçler tarafından yönetildiğini fark ettiğinde, şu soruları sormaya başlayacaktır: “Neden? Ne için? Neden her şey bu şekilde düzenlenmiştir? Varlığımın anlamı nedir? Sonuçta o, işe yaramaz ve kusurludur. Şahsen onu oğlum ya da torunum için bu şekilde tasarlamazdım.”

Bu acı ve farkındalık nesilden nesile içimizde birikir ve bizi bu hayatı anlamamız, onunla bir şeyler yapmamız gerektiği anlayışına getirir. İnsanlar teröre karışmaya, uyuşturucu kullanmaya, boşanmaya ve aileler parçalamaya başlarlar, hiçbir şey yaratamazlar. Fakat bütün bunlar, nihayetinde gerçek bir çözüm bulma ihtiyacına yol açacak olan acıyı biriktiriyor.