“Hanuka’da Kutladığımız Mucize” (Linkedin)

Her Yahudi bayramı derin bir manevi anlama sahiptir. Hanuka bir istisna değildir. Hanuka’da, güçlü Seleukos İmparatorluğu’nu ve müttefikleri Helenistik Yahudileri yenen Makkabilerin başına gelen mucizeyi kutlarız. Zaferlerinden sonra yağmalanan Tapınağı temizlediler ve bir gün boyunca menorayı yakmaya yetecek kadar yağ buldular. Ama şu işe bakım ki, yağ sekiz gün dayandı. O zamana kadar Makabiler daha fazla yağ sağlamıştı ve menoradaki mumlar yanmaya devam edebildi.

Ancak tüm bu şenliklerde, bayramın içindeki çok önemli bir mesajı gözden kaçırıyoruz. Menora üzerindeki mumlar, egomuzla mücadelemizi, başkalarına olan nefretimizi simgeler. Mumun yanması, en ahlaksız arzularımızı bile başkalarının yararına kullanmadaki zaferimizi sembolize eder.

Geleneksel olarak, bir mum üç unsurdan oluşur: 1) yakıt görevi gören yağ, 2) yağa batırılan ve onu fitilin kenarına taşıyan fitil ve 3) hem fitili hem de yağı (çoğunlukla ikincisi) yakmak için kullanan ateş. Öğretmenim RABAŞ, yağın başkalarına karşı olan kötü düşünce ve niyet havuzu olduğunu açıklar. Fitil, o havuzdan çıkan tek bir düşünce veya niyettir. Mucize, bozuk niyetlerimizi takip etmek istemediğimizi, bunun yerine başkalarına karşı sevgi geliştirmek istediğimizi belirlediğimizde gerçekleşir.

Başarılı olursak bu alevi yakmak olarak addedilir ve bir mucize olarak kabul edilir. Alevin sürekli olarak kötü düşüncelere ihtiyacı vardır, yoksa yukarı çıkmak için “yanacak” düşünceleri olmayacaktır, bu yüzden kötü düşünceler gereklidir. Bununla birlikte, bencilliğimizin kapsamı göz önüne alındığında, kötülüğümüzün üstesinden gelmek ve onu başkaları hakkında iyi düşüncelere dönüştürmek gerçekten bir mucize gerektirir.

Bu dönüşümün tek bir kişide değil, bütün bir ulusta gerçekleşmesi daha da büyük bir mucizedir. İsrail halkı, birbirlerini kendileri gibi sevmeye söz verdiklerinde tam da bu mucizeyi gerçekleştirerek kendi uluslarını kurdular.

Bugün daha da büyük bir mucizeye ihtiyacımız var. Tüm dünya birbirine bağlı ve tüm uluslar sürekli güç mücadeleleri içindeyken, ihtiyacımız olan mucize, tüm dünyanın nefretin ve şüphenin üzerine çıkması ve sevgi ateşini yakması için bunları yakıt olarak, yağ olarak, kullanmasıdır.

Yahudi halkının kronolojik yazılmış tarihleri, eski zamanlarda yaşamış insanlarla ilgili hikayeler değildir; onlar insanlık için derslerdir. Yahudi ulusu, antik dünyanın her yerinden gelen insanlardan oluşmuştur, bu nedenle tarihsel olaylarının yalnızca kendilerine değil, her şeyden önce orijinal uluslarına ait olması doğaldır.

Atalarımızın ulaştığı birlik, bugün tüm dünyanın uygulaması gereken bir programın “deneme uygulaması” idi. Nefretten kurtulma ve karşılıklı gizli düşmanlığımız içinde boğulma fikrinden ne kadar uzak durursak, o kadar sarsılacağız ta ki başkalarına karşı tutumumuzu değiştirmekten başka seçeneğimiz olmadığını anlayacağımız zamana kadar, tıpkı atalarımızın yaptığı gibi.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed