Daily Archives: Aralık 26, 2021

“Önümüzdeki Zor Zamanlar” (Linkedin)

Geçiş dönemleri her zaman sıkıntıya eğilimdir. Ben merkezli bir zihniyetten, birbirimize bağımlı olduğumuz, birbirimize bağlı olduğumuz ve eylemlerimizde başkalarının iyiliğini göz önünde bulundurduğumuz daha bütünsel bir zihniyete yükselirken, insanlık tarihinin en değişken geçiş dönemlerinden birini yaşıyoruz. Ne yazık ki, geçiş döneminde, asi egolarımız bizi ve tüm toplumu riske atan giderek daha tehlikeli uç noktalara sürüklüyor. Geçişte olduğumuzun ne kadar erken farkına varırsak, değişimi barışçıl ve hızlı bir şekilde yaşama şansımız o kadar artar.

Geçiş sürecinde olduğumuzu, başkalarının ihtiyaçlarını görmezden gelemeyecek kadar birbirimize bağlı olduğumuzu kabul etmek için, onun farkındalığına bizleri ulaştıracak eğitim sistemleri kurmalıyız. Bu nedenle, insanlığın şu anda en büyük sorunu eğitimdir.

İdeal olarak, dünya liderleri,  geçişin liderleri olmalıydılar. Onlar süreci başlatmak ve yönetmek için doğal bir durumdalar. Ne yazıktır ki, günümüzün liderleri o kadar taş kalpli ki bu fikirleri duymayacaktırlar bile. Vazgeçtiğimden değil ki vazgeçmedim ama şu an nerede olduğumuzu da kabul etmemiz gerekiyor. Ama aynı zamanda devam etmemiz gerektiğini biliyorum.

Hepimiz haz arayan varlıklarız; bu bizim doğamızdır. Bu nedenle, şimdiki zamanda acı çekmedikçe ya da büyük bir ödül bizi çağırmadıkça ve onu alacağımızdan emin olmadıkça yaşam tarzımızı değiştirmeyeceğiz.

Sadece iki şeyi anlıyoruz: haz ya da acı. Bu yüzden insanlık ya mutlak bencillik durumu içinde acı çektiği için ya da karşılıklı sorumluluk ve başkalarını önemseme durumunda garantili bir ödül gördüğü için değişecektir. Şu anda insanlar, onları daha işbirlikçi bir eğilime geçmeye ikna etmek için daha fazla acıyı beklemeyi tercih ediyor.

İşte bu yüzden eğitim çok önemlidir. Eğer insanlar çektiğimiz tüm darbelerin bencilliğimizin bir sonucu olduğuna ikna olurlarsa, bundan kurtulmak isteyeceklerdir. Eğer, egonun bize başka hiçbir şeyin veremeyeceği faydalar sağlayabileceğine inanırsak, acı bizi onu terk etmeye ikna edene kadar egolarımızla birlikte kalacağız.

Çocukları Doyumu Hissetmek İçin Eğitmek

Soru: Okuldaki çocuklar herkesin yeni şeyler aldığını görüyor ve onlar da yeni şeyler almak istiyorlar. Çocukları nasıl eğitebiliriz ve onları tüketim dünyası seviyesinden nasıl yükseltebiliriz?

Cevap: Bu tamamen bizim bir şeye verdiğimiz öneme bağlıdır. Çocukları önceden eğitmeliyiz ve onlarla birlikte çalışmalıyız ki böylelikle hayattaki önemli şeyin içsel nitelikleri olduğunu bileceklerdir. Sonuç olarak, yeni bir bulaşık makinesi almaktan haz almam çünkü onu normalleştiririm ve onu almaktan aldığım hazzı yutarım. Böylece Okuduğum kitaplar veya gördüğüm şeyler gibi para ödemem gerekmeyen şeylerden zevk alabilirim.

Soru: İçsel niteliği nasıl tanımlarsınız, o ne içerir?

Cevap: Genel olarak oyunlar, sporlar ve arkadaşlıklar, parayla satın almayla ilgili olmayan her şey. Bütün bu şeyler insanı alışveriş yapmaktan daha çok tatmin eder.

Soru: Kişinin içsel nitelikleri, o kişinin içsel olarak yeni bir şey satın alma veya alma içsel ihtiyacını tatmin eder mi?

Cevap: Biz izlenimlerden, doyum hissinden yaşıyoruz. Eğer biriyle karşılıklı ilişki içindeysem ve biz birbirimizi sohbet aracılığıyla doldurursak, bir bilgi, bir akıl ediniriz. Biz, birlikte film izleyerek, müzik dinleyerek doyuma geliyoruz. Haz almak için bir objeye para vermek zorunda değilim.

“İlişkilerde Çatışmaların Üstesinden Gelmek – Gerçekten İşe Yarayan (Ve Kimsenin İstemediği) Bir Çözüm” (Linkedin)

Her ilişki çatışmalardan geçer. Bunlar hoş değillerdir ama kaçınılmazlardır. Bir ilişkiyi derinleştirmek ve güçlendirmek için çatışmanın üstesinden gelmek gereklidir. Bir ilişkinin ancak bir takım çatışmaların üstesinden gelmesi durumunda kalıcı olacağına güvenebilirsiniz. Sorun şu ki, çatışmalar tatsız ve genellikle korkutucu olduğundan, onlardan uzak durmaya çalışırız. Şayet onları nasıl kabul edeceğimizi bilirsek ve onların üstesinden gelerek bağımızı daha yüksek bir seviyeye yükseltirsek, onlardan korkmayacağız ve hemen hemen her çatışmayı çözebilecek güçte olacağız.

Çatışmalar, çatışan çıkarlardan kaynaklanır. Bu açıktır. Ben bir şey istediğimde ve eşim başka bir şey istediğinde, öfkelenirim. Bu her ilişki için geçerlidir – insanlarla, evcil hayvanlarla ve hatta makinelerle (soğuk bir sabahta arabanız çalışmadığında attığınız küfürleri düşünün).

Eşler söz konusu olduğunda çözüm basittir ama yapması çok zordur: Birbirinizi dudaklarınızdan öpün. Tam da öfke anında, tam tersini yapın.

Daha derin bir seviyede, her insanın farklı arzuları, farklı düşünceleri ve hayata farklı bir yaklaşımı olduğunu anlamamız gerekir. İlişki, iki veya daha fazla farklı insanın bir bütün halinde birleşmesidir. İyi bir ilişkide, aralarındaki farklılıklar, her bir tarafın, ilişki olmasaydı geliştirmeyecekleri nitelikleri ve bakış açılarını geliştirmesine yardımcı olur. Negatif bir ilişkide, güç mücadeleleri tarafların büyümesini engeller, ezilen ve ezen durgunlaşır ve düşüncelerine yerleşir ve aralarındaki sevgi dağılır.

İyi bir ilişki emek gerektirir. Negatif ilişki doğal olandır. Olumlu bir bakış açısı oluşturmak için, benim bakış açımdan öyle olmasa bile, diğer bakış açısının da değerli olduğunu kabul etmeliyim. Eğer bunu kabul edersem, ki bu “kavga” konusunda biraz deneyim gerektirir, diğer bakış açısının bana kendi başıma geliştiremeyeceğim fikir ve bakış açıları sağladığını fark edeceğim.

Eşinizi tam kızgınken öpmek, artık kızgın olmadığınız anlamına gelmez ama kızgın olsanız bile eşinizi takdir ettiğiniz ve önemsediğiniz anlamına gelir ve öfkeniz sevginizi uzaklaştırmaz. Bu, bağınızın gücünün bir onayıdır.

İnsanların en bilgesi olduğu söylenen Kral Süleyman, bu yaklaşım hakkında şunları söylemiş: “Nefret çekişmeyi kışkırtır ve sevgi tüm suçları örter” (Özd. 1012). Başka bir deyişle, nefretinizi koruyun ama onu sevgiyle örtün; sevgiyi geçici öfkenizden daha önemli hale getirin.

Elde edeceğiniz faydalar çok büyüktür. Çatışmaları bu şekilde ele aldığımızda sadece kendimizi değil, eşimizi de değiştirmiş oluruz. Tek kelime etmeden, öğüt vermeden, nasihat etmeden, basitçe kendi örneğimizle sağlıklı bir ilişkinin yolunu açarız.