Daily Archives: Aralık 23, 2021

Kader Nedir? (Quora)

Kader, duygularımızda, yaşamlarımızda ve koşullarımızda yaşadıklarımızdır. Doğanın üzerimizdeki etkisinin ve doğa ile etkileşimimizin bir sonucudur.

Kaderimizin ne olduğunu öğrenebilme ve bunu yaparken de belirli bir miktar ve nitelikte çaba harcarsak kaderimizi yönetme yeteneğine sahip oluruz. Yani hem kaderimizi net bir şekilde anlayabilir hem de eğer istersek onun kontrolünü ele alabiliriz.

Kaderimizi anlamak ve onu kontrol etmek için öncelikle kendi işletim programımızı keşfetmemiz gerekiyor. Bunu yaparak, içinde bulunduğumuz süreci ve bunun bizi bir nesilden diğerine nihai bir hedefe ulaşmaya nasıl teşvik ettiğini net bir şekilde anlıyoruz.

Bu süreç, evrenimizin ortaya çıkmasından önce, yaratılışın başlamasıyla başlamıştır ve yavaş yavaş, şimdi içinde bulunduğu formdan tamamıyla başka bir forma geçeceği bir duruma doğru gelişmektedir.

Kabala ilminde “bu dünya” olarak adlandırılan mevcut realitemizde var olurken, kaderimizi değiştirme ve etkileme yeteneğine sahibiz. Kabala çalışmasıyla, kaderimizi her an etkilememize izin veren güçleri çekebilir ve bunu yaparak, maruz kaldığımız sayısız durumun doğasını değiştirebiliriz.

Örneğin, bir çocuğun ebeveynleri çocuğu okulda birinci sınıfa gönderdiyse, o zaman o çocuğun mezun olmadan önce birkaç yıl eğitim görmekten başka seçeneği yoktur. Soru, çocuğun bu yılları öğrenmekten ve başarmaktan zevk alarak mı geçireceği yoksa gereksiz bir yük taşımakla cezalandırılmış olarak mı hissedeceğidir.

“Günümüzde Doğal Afetlerin Artmasının Arkasındaki Sebep Nedir?” (Quora)

Doğal afetleri gözlemlediğimizde, belirli jeolojik ve ekolojik faktörleri anlayabiliriz, ancak bu faktörlerin arkasında ne var? Başka bir deyişle, etrafımızda algıladığımız dünyanın arkasında ne var?

“Doğa kanunları” diyebiliriz ama bu tam bir cevap vermez.

O halde doğal afetler neden başlıyor ve son zamanlarda neden artıyor?

Doğal afetler, doğa ile olan dengesizliğimizden kaynaklanır. Dünya ve evrenimiz cansız madde ve fiziksel güçlerle doluyken, niteliksel olarak konuşursak, cansız varoluş seviyesi, doğadaki en düşük niteliksel seviyedir. En yüksek niteliksel seviye, insandır.

İnsan seviyesindeki denge veya dengesizlik, doğayla olan dengemizi veya dengesizliğimizi belirler. Bu nedenle, bağlarımız ne kadar dengesiz hale gelirse (başkalarına fayda sağlamak yerine kendi çıkarımıza giderek daha fazla öncelik vererek, yani giderek daha egoist hale gelerek birbirimizle ilişki kurduğumuzda), doğal afetler gibi krizleri o kadar çok yaşarız.

Hepimizin birbirimizi etkilediği, küresel olarak birbirine bağlı, birbirine bağımlı ve kapalı bir sistemde yaşıyoruz. Sorunlarımızdan biri, karşılıklı bağımlılığımızın engin boyutunu hissedememektir. Bu nedenle, önce karşılıklı bağımlılığımızı öğrenmemiz ve karşılıklı bağımlılığımızın artan anlayışı ve hissinden, aramızda yeni davranışlar oluşturmaya başlamamız gerekiyor: dünya çapında işbirliği, karşılıklılık ve karşılıklı taviz yasaları. Bağımlılığımızın ölçüsünde uyanana kadar, bağlarımızda bizi doğa ile dengeleyecek gerekli dengeye ulaşamayız. O zaman doğal afetlerin (birkaç başka krizle birlikte) olumlu bir bağlantı kurana kadar artmaya devam etmesini bekleyebiliriz.

Yaşlı Hillel, bu tür yasalara uymanın ilk adımını formüle etti: “Senin için nefret uyandıran şeyi, arkadaşına yapma.” Başka bir deyişle, en azından diğer insanlara zarar vermemeye büyük özen gösterin. Bu koşulu yerine getirmek, birbirleri arasında işbirliği ve karşılıklılık yasalarını yürürlüğe koymanın ilk adımıdır. Dolayısıyla bu durum bizi hala birbirimizle ve doğa ile dengeye getirmezken, birbirimizi ve doğayı kötü amaçlarla sömürmemize son verir.

Böyle bir koşul kulağa ne kadar hoş gelse de, bunu hemen yerine getirmemizin mümkün olduğunu düşünmek saflık olur. Böyle bir durumu yerine getirebilmek için öncelikle bizi doğa ile dengeye getirmeye odaklanan yeni bir eğitime ihtiyacımız var. Küresel karşılıklı bağımlılığımızın hissiyatına ulaşmamız gerekiyor ve şu anda bundan çok uzağız.

Böyle bir eğitimden ne kadar çok geçersek, karşılıklı bağımlılığımızın duygusuna (özgecilik ve işbirliğini egoizm ve sömürüye göre önceliklendirmemize rehberlik etmesi gereken bir hissiyata) o kadar çok ulaşmalıyız.  O zaman bugün dünyamızda var olan sayısız sömürü biçiminden vazgeçebilirdik. Bu ilk adımdır: Başkalarına zarar vermenin bumerang olarak bize geri döndüğü ve nihayetinde kendimize zarar verdiği anlayışı. Doğal afetler, doğa ile dengeyi kuramadığımız için birbirimize verdiğimiz bu türden dolaylı zararlara bir örnektir.

Manevi Sevgi

Soru: Manevi sevgi nedir?

Cevap: Manevi sevgi,  kişinin tüm insanlığa olan sevgisini içerir, böylece tüm insanlık tek bir bütün gibidir, sevdiği bir kişi gibidir çünkü bu sevgi dolu tavırda Yaradan’ı ifşa ettiğini keşfeder, Yaradan’ı görür ve O’nunla bir ilişki kurar; O’nunla tüm doğayı, tüm insanlığı, tüm şimdiyi ve geleceği hissetmeye başlayacak şekilde iletişim kurar.