Daily Archives: Aralık 10, 2021

Manevi Nitelikleri Takdir Etmek

Yorum: Bilge insanlar vermenin gerektiğini, arzuları kısıtlamamız gerektiğini söylüyorlar.

Cevabım: Öyleyse neden yapmıyorsun? Çünkü bu bilge insanlara inanmıyorsun.

Yorum: Hayır, aslında zor olduğu için. Biz insanlar bunu yapmaya çalışıyoruz. Bazen arzularımızı kısıtlamak işe yarasada, çoğu koşulda işe yaramıyor.

Cevabım: Bu gerekli olan, ihtiyaç duyulan, faydalı olandır. Ama bu her durumda karşılaştığımız bir görev mi yoksa bundan kaçınabilir miyiz? Burada birçok soru var. Neden kendimi, doğamı değiştirmek isteyeyim? Sonunda bundan kazancım ne?

Yorum: Manevi dünyanın ifşası.

Cevabım: Manevi dünyanın ifşası ne anlama geliyor? Kendi içindeki herkes için ihsan etme ve sevgi niteliğini ortaya çıkarmaktır, manevi dünyayı ifşa etmenin anlamı budur.

Dünyamızı egoist arzumuzda ifşa ederiz ve çevremizde gözlemlediğimiz şeyleri bu arzuda görürüz. Bana dahil olan ve egoizmimi dolduran her şeye “bu dünya” denir. Kim daha fazla egoizme sahipse bu dünyayı büyük hisseder. Çocuklar, hayvanlar ve bitkilerinki gibi küçük egoizme sahip olanlar bu ölçüde, egoizmi hisseder. Yani manevi dünya sadece ihsan etme ve sevgi niteliğinde hissedilir.

Bunu düşünmemiz gerekir: “Bundan ne elde edeceğim?” Sonuç olarak, sevgi ve ihsan etme niteliklerini, manevi nitelikleri takdir etmem ve saygı duymam gerekir. Ve eğer ne kadar önemli, gerekli olduklarını görürsem -kendim için değil, dünya için, başkaları için çünkü kendimi düşünmemeliyim- o zaman gerekeni yaparım.

Sevgi kendini değil, başkalarını sevmektir. Eğer diğerlerini iyi hissettirmek için her şeyi yapmak istersem, onları kendi iyi niteliklerimle, hislerimle, arzularımla doldururum.

Komşunu sevmek demek, dünyadaki her insanı komşun yapmak ve ona kendine verdiğinden daha fazlasını vermek demektir.

Kişi Nasıl Kabalist Olur?

Soru: İçimdeki psikolog, kendini ve başkalarını anlamaya, sorunları analiz etmeye ve çözmeye, duygularını yönetmeye ve gerçeğe karşı tutumunu değiştirmeye çalışıyor. Bir Kabalist kendi içinde ne yapmaya çalışır?

Cevap: Bir Kabalist, çevredeki gerçekliğin algılanma kaynaklarını, sınırlarını bulur ve kendi üzerinde çalışarak bu sınırları o kadar zorlar ki, gerçekliğin arkasındaki üst gücü, ihsan etme ve sevgi niteliğini, egoizmin doğasında var olan alma, herkesi ve her şeyi reddetme niteliğinin tersini görmeye başlar.

Bu iki nitelik arasındaki mücadelede kişi, manevi gelişimin her aşamasında ihsan etme, sevgi ve bağ niteliklerini ayrılık, alma ve nefret niteliklerine tercih ederek Kabalist olur. Kendi iyiliği için değil, egoizmini tatmin etmek için değil, başkalarının iyiliği için, özgeciliği yaymak için hareket etmeye başlar.

“Mutluluktan Vazgeçtik Mi?” (Linkedin)

Bir öğrenci bana yeni bir raporun Koronavirüs’ün artık dünyanın 1 numaralı endişesi olmadığını iddia ettiğini söyledi. Görünüşe göre, yoksulluk ve işsizlikten daha alt seviyeye düşmüş. Rapora göre bu üçünün yanı sıra, dünya suç, eğitim, iklim değişikliği ve göç konusunda endişeli. Bana göre insanlığın kafası o kadar karışmış ve tükenmiş ki, artık hiçbir şeyle ilgilendiğini düşünmüyorum. Ve konu çok fazla sorun olması değil, ulaşılacak bir hedefin olmaması. Hedef yoksa özlem yoktur ve özlem yoksa uğruna yaşanacak hiçbir şey yoktur.

Herkesin amacının mutlu olmak olduğunu iddia edebilirsiniz ve bu elbette doğrudur. Ancak, hepimiz kendi mutluluk anlayışımıza sahip olduğumuzda ve aklımızda sadece kendi mutluluğumuz olduğunda, her birimiz kendi yolumuza gideriz ve mutsuz oluruz, tükeniriz ve sonunda mutluluktan tamamen vazgeçeriz.

Bu nedenle tanımlamamız gereken ilk şey, hayattaki en önemli şey olarak neyi gördüğümüz ve bunu nasıl elde etmek istediğimizdir. Daha sonra, hedefe ulaşmamızda bize neyin yardımcı olacağını veya engelleyeceğini belirleyebiliriz.

İlk yapmamız gereken, sayısız küresel kriz ile görüldüğü gibi, tüm dünyanın birbirine bağlı olduğunu kabul etmektir. Geri kalanımızın mutluluğunu görmezden gelen kişisel mutluluk, artık sahip olmadığımız bir ayrıcalıktır. Bu nedenle mutluluğu tüm insanların mutluluğu olarak tanımlamalı, ya da en azından bunu yapmaya çalışmalıyız. Bu tüm toplumun desteğini alacağından, mutluluğa doğru ancak bu yönde ilerlersek gerçek bir gelişim kaydedebiliriz.

Bunun bizim amacımız olması gerektiğini anladığımızda ve bunun için çalışmaya başladığımızda, bir şeyler sadece insanlar için değil, tüm gezegen için gelişecektir. Tüm insanların refahını gözetmemiz gerektiğine ikna olduysak, onların kirlilikten zarar görmediklerini, temiz su ve havaya sahip olduklarını, yeterli enerji ve sağlıklı gıdaya sahip olduklarını ve sağlıklarının, barınmalarının ve eğitimlerinin önemsendiğini görmeliyiz. Sonuç olarak, kaynak kullanımımızı dengeleyeceğiz ve herkesin iyiliğini düşünerek yalnızca gerekli olanı tüketeceğiz.

Dünya liderlerinin boş konuşmalar yapmak için atmosferi kirleten jetlerle uçtuğu düzenlemelere ve konferanslara ihtiyacımız olmayacak. Kendi mutluluğumuzun, diğer herkesin mutluluğuna bağlı olduğunun farkında olduğumuz için kendimize çeki düzen vereceğiz. Başka bir deyişle, kirliliği önlemeye ve emisyonları azaltmaya değil, karşılıklı birbirimizi düşünmeye ve birbirimizi önemsemeye odaklanırsak, sürdürülebilirliği başarır ve kendimiz için mutlu bir hayat kurarız. Günümüz dünyasında sürdürülebilirliği ve mutluluğu bulmamızın tek yolu budur.