Daily Archives: Aralık 1, 2021

Arzu ve Niyet

Kabala bilgeliğine göre, başlangıçta yalnızca Yaradan vardı – ihsan etme ve gerçekleştirme arzusu. O, bu arzuyu gerçekleştirebilmesi için, alma, yerine getirme arzusunu yaratmıştır. Bu yaratılışın özüdür.

Sonuç olarak, tüm evren iki zıt nitelikten oluşur: Yaradan’ın nitelikleri olan ihsan etme, tamamlama, sevme arzusu ve yaratılanın nitelikleri olan alma arzusu, başkalarının pahasına da olsa sadece kendini tamamlama arzusudur.

Alma arzusu, değişmek ve Yaradan’a benzemek için ihsan etmek zorunda değildir.  Kendinden bir şey yaymaz. Ancak, bir çocuğun annesini memnun etmek için yediği gibi, ihsan etmek için alabilir ve fiilen fiziksel olarak almasına rağmen, aslında onu memnun etmek için hareket ederken ihsan ediyordur. Bizler de Yaradan için aynı şeyi yaparız.

Biz her şeyi O’ndan alırız, ancak kendimizi kısıtlar ve sadece O’na memnuniyet vermek için alacağımızı kabul edersek, o zaman Yaradan’a eşit, ihsan eden oluruz. O bize ihsan eder çünkü O ihsan etme niteliğidir, biz O’na memnuniyet vermek niyeti ile alırız ve o zaman O’na eşit oluruz.

O’nunla olan niteliklerin denkliği bize Yaradan’ı ifşa eder ve biz O’nu hissetmeye, anlamaya, keşfetmeye ve O’nunla mutlak bağ içinde olmaya başlarız.

Yani, Yaradan sadece ihsan etme arzusuna sahiptir. Yaratılışın hem bir arzusu hem de bir niyeti vardır: “Yaradan’ın hatırı için” de dahil olmak üzere “kendi iyiliğim için” veya “başkalarının iyiliği için” alma arzusu ve niyeti.

Kişi, arzularını büyükten küçüğe ve niyetlerini “kendi iyiliği için” veya “başkalarının iyiliği için” olarak değiştirerek Yaradan’a göre kendini yükseltebilir veya alçaltabilir, O’na yaklaşabilir veya uzaklaşabilir. Bu durumda niyetin kendisi, eylemin özünü değiştirir. Islahımızın amacı budur.

Eylemi değiştiremeyiz, ancak niyeti “kendi iyiliğimiz için”den “başkalarının iyiliği için”e çevirerek, eylemimizin anlamı tersine değişebilir ve almak yerine ihsan etme haline gelebilir. O’nu memnun etmek için Yaradan’dan alırsam, bu durumda O’nu memnun eden yani ihsan eden sayılırım.

Çalışmamızı bu şekilde anlamaya başlarız: alma arzusunu ihsan etme niyetiyle doğru bir şekilde birleştirerek, kişi kendini doğru bir şekilde oluşturur, Yaradan’a göre uyum sağlar. Buna üç çizgide çalışma denir.

Yaradan’a Benzeme

Soru: Sebep sonuç arasındaki ilişkinin anlamı nedir? Bir hastalığın düzeltilmesi değil de, hastalıkla mücadele ile aynı şey midir?

Cevap: Hayır. Hastalığın kendisini düzeltiriz. Egomuzu düzelttiğimizde, onu tamamen farklı bir sisteme, bir alma sistemi yerine bir ihsan etme sistemine dönüştürüyoruz.

Her biri kendi egosunu kısıtlar ve sonra bir Masah (perde) ve yansıyan ışık vardır, bu da kişinin görünüşte kendisi için alabileceği tüm iyiliği almak istemediği anlamına gelir. Kişi onu yalnızca var oluşunu sürdürmek için alır ve diğer her şeyi diğerlerine verir.

Bu duruma ihsan etme denir. Ortak bir genel sistemde bağ kurabildiğimiz ölçüde, aramızda akan ve içimizde Yaradan olarak ifşa olan ihsan etme niteliğini bu bağ içinde hissedeceğiz.

Aramızdaki karşılıklı ilişkiler yoluyla üst kuvvete benzeyerek, bir şekilde diğerlerinin içinde de ifşa olmasını sağlarız. O bizim için dışsal olarak mevcut değildir, ancak O’nu hissetmek istiyorsak, birbirimize ihsan etme nitelikleri, arzuları ve eylemleri aracılığıyla aramızda bağ kurmaktan başka bir yol yoktur. Dahası, bu şimdi hayal ettiğimiz ihsan etmeyle aynı değildir.

Bu, kendi üzerinize, kendinize karşı yükseldiğiniz çok karmaşık bir eylemdir. Bunu yaparak, bir dereceye kadar Yaradan’a benzer olursunuz.

Elbette gücün kendisi O olduğundan, Yardan’da böyle Tzimtzum (kısıtlama), gerginlik ve diğer tüm çabalar yoktur. Fakat O’nu içinizde hissetmek için çabalarsınız, bu da Yaradan’a benzerlik koşulunu koruduğunuz anlamına gelir ve sonra O size bu şekilde ifşa olur. İnsanın, İbranice “Yaradan’a benzemek” kökünden gelen “Âdem” olarak adlandırılmasının nedeni budur.

Yaradan kendi başına var olmaktadır ve bizler nasıl olduğunu bilmiyoruz ama O, içimizde ihsan etme gücü, sevgi, bağ ve aramızdaki karşılıklı eylemlerin gücü olarak ifşa olur. İşte Kabala bilgeliğinin tüm ilgili olduğu konu budur. Biz Yaradan’a benzeriz ve O da içimizde ifşa olur. Bu, Yaradan’ın kişiye ifşasına vesile olan form eşitliğinin koşuludur.