Yeni Bir Doğa Hissine Doğru

Kabala bilgeliği, hissetmediğimizden ama hissetmek istediğimizden ve hissetme fırsatına sahip olduğumuzdan bahseder. Kabala, bizi üst dünyanın algısına duyusal olarak tanıtmak için vardır.

İhsan etme, bağ ve karşılıklılık niteliklerinin hüküm sürdüğü bu üst dünya, sadece reddetme, kendi için alma niteliklerinin ve benim için iyi ve hoş olan her şeyin bir birinden çekici olduğu dünyamızın tam tersidir. Üstelik tüm bunlar dünyamızın her nesnesine gömülüdür ve otomatik ve içgüdüsel olarak gerçekleşir.

Bu yüzden dünyamızdaki tüm arzular egoist, üst dünyanın tüm arzuları özgecildir.

Ve burada bizim anlamamız gereken şey doğamızdan nasıl çıkabileceğimizdir. Bu uzay gemisinin nasıl yükseldiğine benzer, önce dünyanın yer çekimini aşar, ikinci ve hatta üçüncü kozmik hızla yıldızlara uçar.

Bundan dolayı bunun kendimizle nasıl yapılabileceğini, egoizmimizin çekim alanının üzerine nasıl çıkabileceğimizi öğrenmeliyiz. Ve bu sadece Dünya değildir. Egoizm, bizi her yönden korkunç bir her şeyi bilme, her şeyi görme, anlayışımızın, duyumlarımızın ve farkındalığımızın tüm seviyelerinde çeker.

O tamamen içimizde çalışıyor. Biz onun içindeyiz. Bu acı meyveden nasıl kurtulabiliriz? Egoizmden çıkmak, hatta bunu anlamak, en azından teoride, yapılması gerekenler konusunda hemfikir olmak ve sonra pratikte nasıl uygulayabileceğimizi bulmak büyük bir problemdir.

Yolu biliyorum. Ama aynı zamanda, sözcükler dışında bir başkasına hiçbir şekilde yardım edemem. Çünkü herkesin hür iradesi vardır ve herkes bunun farkına varmalıdır. Kişi ancak bu şekilde kendini aşabilir ve Yaradan’a yapışabilir.

Bunu, çalışmanın yardımıyla ve belirli eylemlerle üst dünyanın kendimize çekilmesine neden olarak yapabiliriz. Birbirimize yardım edebiliriz. Ama bunların hepsi dış yardımdır. Aynı zamanda içseldir ama yine de dışsaldır çünkü kendi gücümle, inancımla, ısrarımla, enerji patlamamla üst dünyaya girmeliyim.

Ve ne yaparsak yapalım, çevremizde kendi türümüzden belli bir ortam yarattığımızda ve her şeyi gerektiği gibi düzenlediğimizde bile, yine de, bir kişi egoizminin ötesine geçtiğinde, gezegenimizden başka bir kozmik bedene giden bir roket gibi ondan uzaklaşır – her seferinde bu bir mucizedir.

Bu bizim hayatımızın amacıdır. Başka ne olabilirdi ki? Munchausen gibi uçmak, çekirdeğin üzerinde, başka bir Dünya benzeri vücutta bir yerde oturmak mı? Ve bunu yaparsak ne olacak? Başka bir uzaya, başka bir boyuta gitmek istiyoruz. Bu açıklanamaz.

Ama yine de insanları okumaya, çalışmaya, kendi üzerlerinde çalışmaya zorlamalıyız çünkü bununla bizi egoizmden kurtarabilecek ve yeni bir doğa hissiyatına itebilecek daha yüksek bir gücü harekete geçiriyoruz.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed

Sonraki yazı: