Kendini Düşünmeyi Bırakanlar

Soru: Ludmila Kozakova size şöyle yazıyor: “Bir kişinin kendini düşünmeyi bıraktığında manevi bir embriyo haline geldiğini söylüyorsunuz. Ama kendini düşünmeyi bıraktığında aptal olarak kabul edilir. Bu konuda ne yapmalı?”

Cevap: Başkalarının ne düşündüğü önemli değil. Onların ne düşündükleri ne fark eder ki? Bana nasıl bakıldığına ya da bakılmadığına dikkat edersem, ne yani, onlara dava mı açmalıyım? Peki, başka ne yapmalı? Gerçeği hala aramalı, sürekli keskinleştirmeli ve onunla yaşamalıyız.

Yorum: Söylediğiniz şey ağır değil mi: Kişi kendini düşünmeyi bıraktığında manevi bir embriyo haline gelir mi? O tamamen durur!

Cevabım: Hayır, bu doğru değil. Sürekli aradığı üst güçle tamamen birleşip, onun içinde çözünmek ve onu daha çok ve daha çok hissetmek ister.

Kişi bunun içinde kaybolur ve bu yüzden ona embriyo denir. Ve sonra daha da büyür ve sadece bir fetüs değil, bir bebek, bir yetişkin olur ve bu üst güçle aynı seviyeye yükselir. Böylesine bir duruma ulaşan ve doğa seviyesine yükselen bir insan için bunun ne anlama geldiğini hayal edebiliyor musunuz – yukarı ve aşağı! Bu inanılmazdır! Bir yandan.

Öte yandan, bu bizim hedefimizdir ve bunu kendi irademize karşı başarmalıyız.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed