“Bilim Adamları Yaşlanma Sürecini Tersine Çevirmeye, Yavaşlatmaya ve Durdurmaya Ne Kadar Yaklaşıyor?” (Quora)

Öğrencilerimden biri, yakın zamanda Dr. David Sinclair’in Harvard’da yaşlanmanın nasıl yavaşlatılabileceğini gösteren ve yeni keşfedilen canlılık genlerini aktive ederek daha genç olabileceğimizi gösteren araştırmasıyla ilgili beni bilgilendirdi ve öğrencim bu olguya yanıt vermemi istedi.

Başlangıç olarak, “sonsuza kadar genç” olmayı istemek bir lanettir. Bu tür isteklere sahip olmak yerine, doğanın bizi yönetmesine izin vermek, her şeyin zamanı geldiğinde olmasına izin vermek çok daha iyi olurdu.

Yaşlandıkça fiziksel gücümüzün kaybı, hayattaki mutluluğumuz üzerinde hiçbir etkiye sahip olmamalıdır. Her şey, doğayla ne kadar uyumlu bir şekilde bağ kurduğumuza ve onun güçlerinin bizi olumlu yönde etkilemesine izin vermemize bağlıdır. O zaman, şimdiki yaşamımız sona erene kadar hayatın olması gerektiği gibi akmasına izin verebilirdik ve o zaman pişmanlık duymazdık.

Sadece kalbimizde “genç” olmayı hedeflemeliyiz, birbirimize ve doğaya giderek daha fazla pozitif bağlanmayı arzulayarak bunu başarabiliriz. O zaman, dünyayı sürekli yeniden keşfeden, hayatımıza anlam ve neşe katan çocuklara benzer bir yaşam enerjisine ve zevkine sahip olurduk. O zaman, yaşlandıkça düşüş olmadığını, bizi hayatımızın amacına: birbirimizle ve doğayla tam bir denge ve uyum durumuna, daha da yaklaştıran bir yükseliş olduğunu görürdük.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed

Sonraki yazı: