Daily Archives: Kasım 28, 2021

Yeni Bir Doğa Hissine Doğru

Kabala bilgeliği, hissetmediğimizden ama hissetmek istediğimizden ve hissetme fırsatına sahip olduğumuzdan bahseder. Kabala, bizi üst dünyanın algısına duyusal olarak tanıtmak için vardır.

İhsan etme, bağ ve karşılıklılık niteliklerinin hüküm sürdüğü bu üst dünya, sadece reddetme, kendi için alma niteliklerinin ve benim için iyi ve hoş olan her şeyin bir birinden çekici olduğu dünyamızın tam tersidir. Üstelik tüm bunlar dünyamızın her nesnesine gömülüdür ve otomatik ve içgüdüsel olarak gerçekleşir.

Bu yüzden dünyamızdaki tüm arzular egoist, üst dünyanın tüm arzuları özgecildir.

Ve burada bizim anlamamız gereken şey doğamızdan nasıl çıkabileceğimizdir. Bu uzay gemisinin nasıl yükseldiğine benzer, önce dünyanın yer çekimini aşar, ikinci ve hatta üçüncü kozmik hızla yıldızlara uçar.

Bundan dolayı bunun kendimizle nasıl yapılabileceğini, egoizmimizin çekim alanının üzerine nasıl çıkabileceğimizi öğrenmeliyiz. Ve bu sadece Dünya değildir. Egoizm, bizi her yönden korkunç bir her şeyi bilme, her şeyi görme, anlayışımızın, duyumlarımızın ve farkındalığımızın tüm seviyelerinde çeker.

O tamamen içimizde çalışıyor. Biz onun içindeyiz. Bu acı meyveden nasıl kurtulabiliriz? Egoizmden çıkmak, hatta bunu anlamak, en azından teoride, yapılması gerekenler konusunda hemfikir olmak ve sonra pratikte nasıl uygulayabileceğimizi bulmak büyük bir problemdir.

Yolu biliyorum. Ama aynı zamanda, sözcükler dışında bir başkasına hiçbir şekilde yardım edemem. Çünkü herkesin hür iradesi vardır ve herkes bunun farkına varmalıdır. Kişi ancak bu şekilde kendini aşabilir ve Yaradan’a yapışabilir.

Bunu, çalışmanın yardımıyla ve belirli eylemlerle üst dünyanın kendimize çekilmesine neden olarak yapabiliriz. Birbirimize yardım edebiliriz. Ama bunların hepsi dış yardımdır. Aynı zamanda içseldir ama yine de dışsaldır çünkü kendi gücümle, inancımla, ısrarımla, enerji patlamamla üst dünyaya girmeliyim.

Ve ne yaparsak yapalım, çevremizde kendi türümüzden belli bir ortam yarattığımızda ve her şeyi gerektiği gibi düzenlediğimizde bile, yine de, bir kişi egoizminin ötesine geçtiğinde, gezegenimizden başka bir kozmik bedene giden bir roket gibi ondan uzaklaşır – her seferinde bu bir mucizedir.

Bu bizim hayatımızın amacıdır. Başka ne olabilirdi ki? Munchausen gibi uçmak, çekirdeğin üzerinde, başka bir Dünya benzeri vücutta bir yerde oturmak mı? Ve bunu yaparsak ne olacak? Başka bir uzaya, başka bir boyuta gitmek istiyoruz. Bu açıklanamaz.

Ama yine de insanları okumaya, çalışmaya, kendi üzerlerinde çalışmaya zorlamalıyız çünkü bununla bizi egoizmden kurtarabilecek ve yeni bir doğa hissiyatına itebilecek daha yüksek bir gücü harekete geçiriyoruz.

Küresel Krizin Merkez Noktası

Soru: Küresel krizin henüz tespit edilmemiş ancak ciddi olarak dikkat edilmesi gerek belirtileri nelerdir?

Cevap: Küresel krizin kökü olan en merkezi nokta, kendilerini birbirinden uzaklaştıran insanlardadır. Bilgisayarlarımızın karşısında oturup çocuklar gibi oyunlar oynuyoruz ve başka hiçbir şey yapmıyoruz.

Bizi genel krizden ancak birbirimize iyi güçlerle yaklaşmanın kurtarabileceğini anlamamız lazım. Yani bu, insanların birbirlerinden uzaklaşmaları, herkesin bir çeşit koza içinde olma arzuları ve başka hiçbir şey hakkında düşünmemeleri veya endişelenmemeleri krizidir.

Soru: Neden insanlar gerçekten bir kriz olduğunu hissetmiyorlar? Hafife mi alınıyor? Örneğin, aşırı üretimdeki krizi değerlendirebilirim. Dükkâna gidip boş rafları görürüm. Oysa karşılıklı ilişkilerdeki kriz bir şekilde insandan gizlenmiştir. Arkasında ne olduğunu ya da ne kadar ciddi olduğunu anlamıyoruz.

Cevap: İnsanlar icat ettikleri “oyuncakların” tuzağına düşerler. Oyunlara olan ilgileri onları gerçek sorunlarından uzaklaştırır. Bu nedenle, bir yandan insanlık ilerliyor gibi görünse de, diğer yandan da ölüyor. Her şey bu durumun kötülüğünün farkındalığında yatmaktadır. Bu arada bizler, sadece herkesi yöneten ve kontrol edenlerin dipsiz ceplerini dolduruyoruz.

Gelecekte iyi bir şey görmüyorum. Bütün bunların neye yol açacağını insanlara açıklamamız gerekiyor. Bu, yalnızca biriktirdiğimiz ve onlara teslim ettiğimiz her şeyi denize atmak için, bizi harcayarak kendilerini nasıl zenginleştireceğimizi düşünen kendi düşmanlarımız için çalıştığımız çok acı ve uzun bir yolculuğun farkına varmak anlamına gelecektir. Kötü insan egoizmi bu şekilde işliyor.

Egoizmimizin kötülüğünü fark etmek ve bunun tek kötülük olduğunu anlamak gerekir. O zaman ondan nasıl kurtulacağımız hakkında konuşabiliriz.

İçsel Kargaşa

Peygamberler, Yeşu, 24:6:Ve Ben atalarınızı Mısır’dan çıkardım ve siz denize geldiniz; ve Mısırlılar savaş arabaları ve atlılarla, atalarınızı Kızıldeniz’e kadar kovaladılar.

İsrail’in çocukları, egoizmlerinin üzerine çıkmayı, Firavun’un hüküm sürdüğü Mısır’dan çıkıp egonun gücünün ortadan kalktığı bir duruma geçmeyi başardılar, ancak hala ihsan etme niteliği yoktu. Bu, sadece Sina Dağı’nda Tora’yı aldıktan sonra ortaya çıkar.

Bununla birlikte, zaten Firavun’un yönetimi altında olduklarını ve Mısır (İbranice Mitzraim’de – kötülüğün yoğunlaşması) olarak adlandırılan egoist arzular ile diğer tüm nitelikler arasındaki sınırı geçmeye hazır oldukları duruma ulaştıklarını hissederler.

Soru: Bu arzular neden onların peşinden koşuyor?

Cevap: Her şey bir insanın içinde olur. İlk olarak kendine şunu sormaya başlar: “Neden Mısır’dan çıkıyorum? Nasıl yaşayacağım?” Arzuların yerine getirilmesi gerekir. Onları ne ile doldurmalıdır?

İkincisi, Firavun ayrıca, üst güçle bağ kurdukları için ondan kaçan İsrailoğulları pahasına yaşar. Onlar olmadan var olamaz ve genel olarak onlar da onsuz var olamazlar. Bizler burada birbirlerine ne kadar bağımlı olduklarını anladıkları, geçici bir alan elde ederiz.