Daily Archives: Kasım 17, 2021

Doğayla Dengeyi Yeniden Kurmak

Cansız, bitkisel ve hayvansal doğaya müdahale etmeme söz konusu olduğunda, “Pençelerinizi doğaya kaldıramazsınız, ormanları, kuşları, hayvanları vb. yok edemezsiniz; her şey itinayla ve dikkatli bir şekilde yapılmalıdır.” deriz.

Ve konu insan doğasına gelince bu konuda zayıfız ve bu yüzden bir şekilde kendimiz ile çalışmalıyız. Ama kimse bunu istemez. Bütün sorun budur.

Kabala bilimi ekolojiden değil, genel, özellikle küresel homeostaziye zarar verdiğimiz için, bizim doğa ile dengemizi nasıl yeniden kuracağımızdan bahseder. Ve doğanın en zararlı nesnesi insandır.

Ama sadece kendini düşünen bir insan nasıl doğanın bütünsel bir parçası olabilir?

Cansız, bitkisel ve hayvansal seviyelerde, homeostaziyi, içsel kabullenmeyi ve tüm parçaların uyumunu sağlayan yasalar vardır. İnsan buna sahip değildir. Bir insanı doğa ile bilinçli bir dengeye getirmek için, onun ne olduğunu ve ona nasıl ulaşılacağını anlaması gerekir.

Başkalarıyla dengeye gelebilmek için, her insan başkalarının arzularını ve başkaları da onun arzusunu dikkate almalıdır. Buna karşılıklı garanti, karşılıklı kabullenme yasası denir.

Esasen insanlık bunu bir şekilde yapmak ister. Sonuçta, benimsediğimiz tüm yasalar, karşılıklı garanti yasasının bilgisizliğini telafi etmek istiyor gibi görünüyor, ancak bu telafi, çarpıtmalarla birlikte zayıf ve tek taraflıdır.

Gerçek şu ki, bu yasanın uygulanması, insanlığa ve doğanın diğer tüm alt katmanlarına -cansız, bitkisel ve hayvansal- tam bir denge sağlayacaktır. Bizler buna ulaşmalıyız.

Üstelik, bunu başarmaya başladığımızda, doğal değişim yasalarını keşfedeceğiz. Ve o zaman her şeyde büyük atılımlar yapabileceğiz çünkü her seviyedeki insanlar  (eşler, ebeveynler ve çocuklar, patronlar ve astlar, kendi aralarında astlar, kendi aralarında patronlar vb.) arasındaki ilişkiyi nasıl düzgün bir şekilde organize edeceğimizi anlayacağız.

Doğaya uygun olarak bu ilişkilerin nasıl kurulacağını net bir şekilde algılayabilir olacağız.

Işık İçin Hangi Kap Uygundur?

Yaradan her şeyi doldurur, O her yerdedir. Bizler iyi olan ve her şeyi dolduran üst ışığın, üst gücün okyanusundayız. Ancak, bunu sadece uygun bir Kli’ye, bir kaba sahip olduğumuz ölçüde hissedebiliriz. Sonuçta, un taşımaya uygun bir torba ile su almaya gelemeyiz. Üst kuvveti hissetmek ve hatta ölçmek için Yaradan’a ne tür bir Kli uygundur?

Bu manevi kap korkudur. Bunun yerine, Yaradan’ın ifşasına tamamen uygun olmayan bir Kli getiriyoruz ve bu nedenle karanlıkta yaşıyoruz. Tek sorun kaptır çünkü Yaradan tüm gerçekliği doldurur. Yaradan’dan başka hiçbir şey yoktur; doğanın ortak gücüdür.

Yaradan’ın tüm hazzı Kendini yaratılanlara ifşa etmektir çünkü bize ancak bu şekilde haz verebilir. Şimdilik O, üzerimizde gizlilik içerisinde çalışıyor ve bu O’na mutluluk vermiyor. Bu yüzden Yaradan’ı ifşa etmek ve O’na haz verebilmek için O’nunla tarafından doldurulmak istiyoruz. Yani içimizde üst ışığı almaya çok büyük bir istek yok, ancak Yaradan’a bizi doldurma fırsatı vermek istiyoruz.

Yaradan’a sevgimizi göstermek istiyoruz ki böylece O’da yaratılanlara sevgisini gösterebilsin. Bütün bunlar, karşılıklı ihsan etme gücüyle, yaratılan varlıklardan yansıyan ışıkta ve Yaradan’dan gelen doğrudan ışıkta gerçekleştirilir.

Bu nedenle, Yaradan’ın ifşası için “Yaradan korkusu” olarak adlandırılan bir kap inşa etmemiz gerekiyor. Yani Yaradan’a bizi doldurması için gerekli koşulları sağlayamayacağımızdan korkarız.

Kendimizi Yaradan’a teslim etmek istiyoruz, böylece bizi dolduracak ve bizden haz alacak, istediği her şeyi bizimle yapacak. Bu nedenle, öncelikle egoizmimizi, kendimiz için haz alma arzumuzu kısıtlıyoruz ve sonra kendimizi mantık ötesi inançla Yaradan’a teslim ediyoruz. Bu ölçüde Yaradan Kli’mizi düzeltip doldurabilecektir.

Yaradan bizi ışığına uygun bir kaba nasıl dönüştüreceğini bilir. Bu hiç de basit değildir çünkü su, un ve tahıl için farklı kaplara ihtiyacımız olduğu gibi, farklı kapların gerekli olduğu birçok farklı ışık vardır. Her doluma uygun bir kap vardır ve biz onu kendimiz yaratamayız; bunu ancak Yaradan yapabilir. Ama bunu kendimizi pasifize edebildiğimiz ölçüde yapacaktır.

Manevi Gelişimimizi Hızlandırmak

Soru: Zor manevi çalışmayı, arzu edilen çalışmaya nasıl dönüştürebiliriz?

Cevap: Bu, yavaş yavaş gerçekleşir. Saran ışığın ve ıslah eden ışığın etkisi altında uzun yıllar alır.

Rabaş ile çalışarak manevi yoluma yeni başladığımda, bana Baal HaSulam’ın Kabala bilgeliğini nasıl keşfettiğini anlattı.

Bir gün Baal HaSulam, Varşova yakınlarındaki küçük bir kasaba olan Porsov’da yaşayan öğretmenini ziyarete geldi ve öğretmeni evde yoktu, bu yüzden ofisindeki kitapları incelemeye başladı ve aşina olmadığı bir kitapla karşılaştı. İçine bakmaya başladı ve manevi dünya hakkında bir kitap olduğunu keşfetti. Bu, ARİ’nin yazdığı Hayat Ağacı olarak adlandırılan kitaptı. Baal HaSulam yazılanlara, hepsinin var olduğuna hayret etti.

Aniden öğretmeni odaya girdi ve “Kitabı geri koy, senin için değil” dedi. Baal HaSulam kitabı geri koydu ama ne arayacağını zaten biliyordu. Ertesi gün kitabı satın aldı ve okumaya başladı.

Sonra Rabaş beni şok eden bir cümle ekledi: “Fakat babam o kitapta yazılanlara ulaşmasının 30 yıl süreceğini bilmiyordu.” Kolunu tuttuğumu ve “30 yıl mı?” diye haykırdığımı hatırlıyorum. O zamanlar 33 veya 34 yaşındaydım.

Gerçi gelişimimizin hızlanması nedeniyle bugün çok uzun sürmese de, Kabala bilgeliğinin söylediklerini elde etmek ve resmin tamamını görmek için hala en az 20 yıla ihtiyacınız var. Bunun böyle olduğunu görmesem de 30 yıl oldukça gerçekçi görünüyor.

Bunun nedeni, insanı ıslah eden ve Yaradan’ı ifşa eden ışığın yavaş yavaş işlemesidir. Genel olarak, inanılmaz bir kozmik hızda çalışır ancak buna göre aynı kozmik mesafeleri aşmamız gerekir. Bu, dünyamızda milyarlarca kilometre ile ölçtüğümüz mesafelerle ilgili değil, çok daha fazlasıdır.

Işık sürekli içimizde çalışır ve arzumu bağladığım ölçüde ışığın üzerimdeki etkisini hızlandırırım. Yine de her saniye gerçekleşen çok sayıda küçük ıslahlar vardır ve bizim sabırlı olmaktan başka seçeneğimiz yok.

Kişinin maneviyatı elde etme arzusu varsa, onu geliştirmesi gerekir. Arzusu yoksa yine de bir şekilde katılabilmek için kaynaklara yaklaşması gerekir.

Bir öğrenci olarak, yatırım yapabileceğim uygun bir yer seçerdim. Herkes maksimum ihsan etmede Kabala bilgeliği ile meşgul olamaz, ancak dağıtımda, yazımda, materyalleri gözden geçirmede, arşivde çalışma vb. ile meşgul olabilir. Bu çok faydalıdır ve zamanı hızlandırır. Yoksa insanlık için uzun zaman alır tabi. Eğer bu bizler için olmasaydı ve içinde yaşadığımız zaman olmasaydı insanlık geçmişte olduğu gibi kalacaktı ve aslında hiçbir şey değişmeyecekti.

Eğer değişimler, tüm insanlığı ve tüm doğayı etkileyen ışık olmadan doğal bir hızda gerçekleşseydi, gelişimimiz çok yavaş olurdu. İnsanlar hiçbir değişiklik olmadan Orta Çağ’daki gibi yaşarlardı.