Daily Archives: Ekim 31, 2021

“Nasıl Oluyor Da 7 Milyar İnsan Varken Yine De Yalnız Hissediyoruz?” (Quora)

Egoizm, başkalarının pahasına haz alma arzusu, doğamızın temelindedir. Hayatımız boyunca sürekli gelişir ve büyürüz. Sonuç olarak kendimizi giderek birbirimizden ayrı buluruz, çağımızda da artık birbirimize dayanamayacağımız gerçeğine ulaştık. Kendimizi giderek daha fazla bölünmüş, yalıtılmış, kopuk ve birbirimizden nefret ederken buluyor ve depresyon, kaygı, stres, yalnızlık ve madde bağımlılığının daha da derinlerine batıyoruz. Büyüyen ego bizi ayırır ve gerçekten herkesten ve kendimizden bile koptuğumuzu hissederiz.

Öte yandan, tam tersini de hissetmeye başlarız: Giderek birbirimize daha çok bağımlı olduğumuzu ve birbirimiz olmadan yaşayamayacağımızı.

Peki, giderek birbirimize bağımlı hale geldiğimiz ama aynı zamanda birbirimizden nefret edip reddettiğimiz bu ikilemi nasıl çözebiliriz? Bu sorunu nasıl bire bağlayabiliriz?

Şu anki hayatımızda bunu yapamayız. Tek bir çözüm var: Hepimizin en büyük önceliğimizin kendimiz olduğu mevcut varoluş seviyemizden, başkalarının yararına öncelik verdiğimiz farklı bir seviyeye yükselmemiz ve onlara olumlu bir şekilde bağlanmamız gerekiyor. Egoist varoluş biçimimizin yakıtının bittiği ve şimdikinin tam tersi başka bir duruma geçmemiz gerektiği anlayışına ulaşırsak, o zaman doğayla denge içinde uyumlu bir varoluşu hak edeceğiz ve kimse kendini yalnız hissetmeyecektir.

Sonsuzluktan Uzatılmış Bir İplik

Kabalistler, Yaradan’ın Kendisini aramızdaki bağda, grubun merkezinde ifşa ettiğini yazarlar. Ve grubumuzun merkezinde aramızda olan her şey, Yaradan denilen üstümüzdeki derecede algılanır.

Üstümüzdeki bir sonraki dereceye, sonra bir başkasına ve daha da yükseğe tırmanmamız gereken manevi bir merdivenin üzerindeyiz. Ve her zaman üst dereceden talimatlar, ışıklar, sinyaller ve uyanışlar alırız.

Bu nedenle, üst derece ile bağ kurmaya ve ona dahil olmaya çalışmak gerekir. Bu bağa, üst derecenin büyüklüğü sayesinde elde edilir.

Alt dereceye göre üst derece, her zaman yaratılışla ilgili olarak, Yaradan olarak kabul edilir. Galgalta’nın Partzufim’i, AB, SAG aracılığıyla sonsuzluk dünyasından bu dereceleri beş dünya aracılığıyla bu dünyanın derecesine indirdik, her dünyada beş Partzufim ve her Partzuf’ta beş Sefirot ile toplam 5 x 5 x 5 = 125 derece yapar.

Aynı dereceleri tekrar tırmanırız. Ve alt dereceye göre üst derece, her zaman Yaradan olarak adlandırılır. Her şeyden önce bu böyledir, çünkü yukarıdan aşağıya inerken gerçekten alt dereceyi doğurmuştur. Ve ayrıca, Yaradan Bo-Re “Gel ve gör” olduğu için, onun içinden geri yükselip onu elde ediniriz. Ve ondan daha da yükseğe tırmanabileceğiz ve ilerleyeceğiz.

Her onlu için sonsuzluk dünyasından uzanan bir iplik vardır. Ve bu ip aracılığıyla sonsuzluk dünyasına, ıslahın sonuna yükselmeliyiz. Kabalistlerin tavsiyelerine uyarsak, o zaman her defasında Malhut’tan Bina’ya ve tekrar Malhut’tan Bina’ya derece derece yükseliriz.

Alt derece, Bina olarak adlandırılan daha yüksek derece ile ilişkili olarak Malhut olarak adlandırılır. Yükseltici güce mantık ötesi inanç, ihsan etme gücü, Bina’nın gücü, Malhut’un gücünün üstünde alma arzusu denir. Eğer ihsan etme arzusunu ve dostlarla bağ kurmayı tercih edersek, o zaman Malhut’tan Bina’ya, aşağıdan en yüksek dereceye yükselebiliriz.

 

“Ve Onlar Kendi Tozlarına Dönecekler”

Ruh ona eklendiğinde ve o gördüğünde, o zaman bu dünyadan ayrılır, yazıldığı gibi, “Nefeslerini çekersin, ölürler ve tozlarına dönerler.” (Zohar Kitabı)

Manevi seviyelere yükseldiğinizde, bir önceki basamak çürür ve egoizm daha da büyür ve sadece inkar etme koşullarınıza geçer. İnkar yasasına, reddetme yasasına göre, bir sonraki aşamada, onu daha da büyük ölçüde, daha da büyük bir egoist ifadeyle kullanırsınız.

Kişi bu ölümü, bu çürümeyi, egoizminin “mezarına” bu batmayı görür. Kişi egoizminin çürüyeceğine sevinir, onu örter, gömer.

Egoizmin çürümesi onu kullanma isteksizliğidir çünkü cansızdır, size hayat üflemez.

Soru: Manevi çürüme ile toprakta insan vücudunda olup bitenler arasında bir bağlantı var mı?

Cevap: Bütün bu süreçler maneviyatta yer alır. Bizim dünyamızda, bunların yalnızca zayıf bir kopyası bedenlenmiştir.

Aslında, dünyamız en küçük, karanlık, son, cansız seviye iken manevi dünya devasa bir seviyeler sistemidir. Manevi doyumlarla karşılaştırıldığında, burada mutlak bir boşluk vardır.

 

“Mutluluk Sizin İçin Ne İfade Ediyor?” (Quora)

Mutluluk, cansız, bitkisel, hayvansal ve insan seviyelerinde doğa ile dengede olmak demektir.

Doğanın tüm seviyeleri ile dengede olduğunuzda, o zaman özel bir şey hissedersiniz, “mutluluk” denilen en yüksek denge seviyesi.

Doğayla denge, uçsuz bucaksız bir sistemin içinde olduğumuzu, onu nasıl etkilediğimizi ve bizi nasıl etkilediğini hissettiğimiz zamandır.

Başka bir deyişle, karşılıklı bağımlılığımızın barışçıl ve uyumlu bir şekilde gerçekleşmesi mutluluğumuzun anahtarıdır. Karşılıklı bağımlılığımızın barışçıl ve uyumlu bir şekilde gerçekleştirilmesi, doğa ile olan dengemize eşittir. Onlar bir ve aynıdır. Ayrıca, doğayla denge, henüz keşfetmediğimiz birkaç ek nitelik ve güç içerir.