Daily Archives: Ekim 20, 2021

“Tanrı Herhangi Bir Dine Ait Midir?” (Quora)

Tanrı, gerçekliğin genel doğası ve yasasıdır. Gematria’da, “Tanrı” (“Elokim”) ve “doğa” (“HaTeva”) kelimeleri aynı sayısal değere sahiptir çünkü her ikisi de ihsan etme ve sevgi yasasını veya özgecil sevgiyi temsil eder. Bu, karşılığında bir şeyler kazanmak ve almak için özgecil eylemlerde bulunduğumuz, doğamızda var olan egoist özgecilik anlamına gelmez. Daha ziyade, kendini düşünme veya karşılık içermeyen özgecil yasaya atıfta bulunur.

Tanrı veya doğa açısından, hayattaki amacımız, bizi O’nunla/onunla tam bir form eşitliğine getirmektir. Bu, Tanrı’nın veya doğanın her bir kişiyle ilgili hedefidir. Bizler Tanrı/doğa tarafından sırf bu amaçla yaratıldık.

Tanrı/doğa bizi O’na/ona benzeyeceğimiz bu hedefe götürür. Bu yüzden bizler, İbranice’de “Domeh”, “Lehidamot” (“benzer olmak”) kelimelerinden gelen “Adam”, “insan” olarak adlandırıldık. Egomuzu özgeciliğe, bir ihsan etme biçimine dönüştürerek Tanrı’ya/doğaya benzer hale gelmeliyiz. Böyle bir dönüşümü tamamladığımızda, bu dünyadaki rolümüzü tamamlamış oluruz ve artık bu hayata dönmemize gerek kalmaz. O zaman maddi bedenle kıyafetlenmeden sadece sonsuz manevi yaşamda kalırız.

Tanrı’ya/doğaya benzemek için toplumun üzerimizdeki etkisi aracılığıyla seçme özgürlüğümüzü kullanmalıyız. Tanrı ya da doğa açısından O/o, -ne seçtiğimize bağlı olarak-  olumlu ya da olumsuz güçler yoluyla bizi aynı amaca doğru itmektedir.

Tanrı’nın dini olmadığı da eklenebilir, çünkü dinler, belirli bir amacı olan bu dünyadaki varlığımızın psikolojik olarak haklı bir açıklamasını kendilerine yapmak isteyen insanların bir icadıdır.

Tanrı, bizi O’nun gibi sonsuz ve mükemmel olmaya ilerleten genel doğamızdır.

Her Şeyi Kontrol Edin!

Soru: Bir kişinin üst dünyanın idrakine ancak Kabala yardımıyla gelebileceğini söylüyorsunuz. Peki insan idrakinin açılmasını başardıklarını iddia eden diğer yöntemler için ne dersiniz?

Cevap: Tıpkı benim gibi, kimseye güvenmemelisiniz. Bu dünyada neden bana ya da başka birine güvenesiniz ki? Biri daha uzun sakallı olacak, diğeri daha güzel konuşacak, üçüncü biri ise sizi başka bir şekilde manipüle edecek. Her şeyi kendiniz kontrol etmek zorundasınız.

Ve öncelikle doğru şekilde kontrol ettiğinizden emin olmalısınız. Yani herhangi bir bilim adamı gibi uyguladığınız test yardımıyla duyularınızı, düşüncelerinizi, araçlarınızı kalibre etmeniz gerekir.

Başka? Diyelim ki artık birine güvenmeye başladınız. Bütün hayatınız böyle geçecek ve sonunda yanlış şeye inandığına ikna olacaksınız. Bir dahaki sefere bu dünyada olduğunuzda, gözleriniz kapalı olarak başka bir öğretiye inanacak ve onu izleyeceksiniz.

Kabala der ki: “Hayır, İlk önce gerçekte ne kullandığımızı, neyin deneyimlendiğini, onu doğru bir şekilde oluşturduğumuzu ve doğru bir şekilde analiz edip etmediğimizi kontrol etmemiz ve ancak ondan sonra bu sisteme doğru yaklaşmamız gerekir.”

Yeni bir öğrenci olarak Kabala’ya geldiğimde, iyi hissettiğim tek metod buydu. Bir şeye inanabileceğimi hayal bile etmemiştim. Neyde? Tanrı’nın varlığı hakkında bana ne söylendi ki? Ben inanmak istemiyorum! Bilmek istiyorum!

Kabala sizin için bilginin ifşa olmasını sağlar. Üst dünyayı yani dünyamızın ötesinde duran ve onu kontrol eden ek bir sistemi algılarsınız. Onun içine girersiniz ve onu görmeye başlarsınız. Bu size bu maddesellik aracılığı ile gösterilir.  Bu maddeselliğin nasıl işlediğini, tüm parçalarının nasıl birbirine bağlı olduğunu görürsünüz. Tüm metotlar sadece bunun hakkında konuşur ancak Kabalist bunu görür. Onunla çalışır.

Hayatın anlamını soran her insan, her şeyi bizzat yaşamak zorundadır. Hiç kimse onun yerine bunu yapamaz.

Ve eğer kişinin kalbi başka bir metotta rahat ederse, bırakın orada kalsın. Kabala hiçbir şekilde kimseyi kendine zorla çekmez veya propaganda yapmaz. Kabala binlerce yıl boyunca gizlendi çünkü insanlığın buna ihtiyacı yoktu, insanların hayatın anlamı hakkında acil bir sorusu yoktu. Ama o zamanlar insanlık şimdi olduğu kadar birbiriyle bağlı değildi.