Daily Archives: Ekim 13, 2021

“İnsan Veya Hayvan Haklarıyla Çatışmayan Bir Ekonomik Sistem Nasıl Oluşturulabilir?” (Quora)

Böyle bir ekonomik sistem, her birimizin sadece var olmak için ihtiyaç duyduğumuz kadarını kullandığımız ve diğer her şeyi herkes arasında eşit dağılıma bıraktığımız özgecilik yasasına uygun olmalıdır.

Vücudumuzun hücreleri bu şekilde yaşamayı hak eder, çünkü her biri kendi yaşamını sağlamak için gerekeni alır ve her fazlalığı vücuda verirler. Başka bir deyişle, her hücre en basit ihtiyaçlarla yaşarken, tüm doğası ve faaliyeti vücuda yaşam güçlerini sağlamaktır.

Her birimiz insan toplumunda tek bir ilkeye göre işlev görmeliyiz: Var olmak için ihtiyacımız olan küçük parçayı kullanarak yaşamak ve toplumun ihtiyaçlarını karşılamak için her şeyi vermek. Bu şekilde, her insanın ne kadar kullandığına ve ihtiyacına göre ürünleri herkese dağıtacağız. Herkes bunda eşit olacak, geri kalan her şey bir bütün olarak insanlığa geçecek.

Herkes o zaman dengeye ulaşacaktır. Bu, mevcut algımızın ötesinde olsa da, bizi çevreleyen ve insan toplumunda hareket eden doğanın genel özgecil yasasına göre kendimizi bu şekilde dengeleyebiliriz.

İhtiyaçlarımıza göre kendimiz için almak ve yeteneklerimize göre topluma vermek, doğadan olumlu bir yanıt almayı hak etmemizin yoludur. O zaman felaketler, tsunamiler, hastalıklar, salgın hastalıklar veya savaşlar olmayacak. Herkes huzurlu, güvenli ve sağlıklı bir hayat yaşayacak. Doğanın kendisi herkes için harika, eşit ve rahat bir varoluş sağlayacaktır. Oysa genel özgecil doğa yasasına uymazsakk, o zaman kendimizi yok olmaya götüreceğiz

Bizim zamanımızda doğanın özgecil yasasını tam olarak anlamamız gerekiyor. Bu nedenle giderek küresel olarak birbirine bağlı ve bağımlı hale geliyoruz.

Perde Tamamen Bireysel Bir Niteliktir

Soru: Perde hangi öğelerden oluşur?

Cevap: Perde iki güçten oluşur.  Bunlardan ilki onu kendine çekmek için olan egoist arzunun büyüklüğü iken ikincisi ise ihsan etme güçleri, reddediş ve bu çekim gücüyle çalışmaya isteksizliktir.

Soru: Bir insan perde ile doğabilir mi?

Cevap: Hayır, asla. Hepimiz küçük egoistler olarak doğarız ve hayatımız boyunca öyle kalırız. Eğer bir kişi Kabala ile meşgul olur ve bunun kendisine özgecil, anti-egoist bir nitelik kazandırabileceğini anlamaya başlarsa ve bu niteliği elde etmek için üzerinde çalışmaya devam ederse, o kişide yavaş yavaş  bir perde oluşur. Bu birikerek artan bir süreçtir.

Perde tamamen bireysel bir niteliktir. Birinden miras kalamaz, satın alınamaz, takas edilemez veya ödünç alınamaz.

Arzular ve Hesaplamalar

Soru: Perde, kendi yararım için olmayan hesaplamalar yapmamı sağlayan bir güçtür. Kişi, içinde ortaya çıkan her arzu için bu tür hesaplamalar yapar mı yoksa yalnızca özel arzular için mi yapar?

Cevap: Temel olarak her arzu üzerine yapar ama sadece onlarla başa çıkacak gücüm olduğu ölçüde.

Soru: İnsan vücudu ile ilgili temel arzular vardır. Bu hesaplamaları onlar üzerinde de yapmamız gerekiyor mu?

Cevap: Kişi, haz kaynağı olarak hissettiği tüm arzularına bir kısıtlama (Tzimtzum) yapmalıdır. Bunun üzerine, bu zevki almayı bırakır ve onun üzerine yükselir.

Temel arzular yemek, seks, aile ve güvenlik için olan sıradan arzulardır. Onlarla çalışmak zor değildir. Manevi arzularla çalışmak çok daha zordur.

Egoizmi Aldatmak

Peygamberler, Yeşu Kitabı, 8:1: “Ve Rab Yeşu’ya dedi ki, “Korkma ve yılma; bütün savaşçılarını yanına alıp Ai’ye git. Ai’nin Kralı’nı, halkını ve şehrini bütün topraklarıyla birlikte senin eline verdim.”

Soru: Aslında, şehir aldatma ile alındı. Aldatma yoluyla egoizmle çalışmak neden gereklidir? Neden onu doğrudan alamıyorsunuz?

Cevap: Çünkü egoizm haklıdır: haz almak, almak ister. Kimseyi aldatmaz. İnsanı hazza götürür ve onunla doldurur. Bu yüzden bizim için ondan vazgeçmek çok zordur.

İçimizdeki Ai şehrinin savaşçılarını cezp etmek için aldatmacayla, hırsızca eylemlerle hareket etmeliyiz. Ve anlaşılan o ki her zaman kötü, dolaylı bir şekilde hareket ederiz. Aksi takdirde egoizm yenilemez.

Soru: Neyin doğru neyin yanlış olduğunu nasıl anlayabiliriz?

Cevap: Gerçek, Yaradan’dan gelen ve sonunda galip gelmesi gereken bir şeydir. Ve yalan, ona karşı olan her şeydir. Ancak, her şey görecelidir. Almanın kötü, vermenin iyi olduğunu kim söyleyebilir ki? Bunun tam tersinin doğru olduğu söyleyen farklı felsefeler ve yöntemler var. Ve kesinlikle kalplerinden konuşuyorlar.

Soru: Yani hakikat ancak Yaradan ile bağlantı varsa mı anlaşılır?

Cevap: Eğer Yaradan bunun üzerinde durur ve bunun doğru olduğunu söylerse, bunu kabul etmeliyiz. Bunun gerçekten doğru olduğunu da eylemlerimizin sonunda keşfedeceğiz.

Soru: Yaradan’ın söylediklerini nasıl duyabilirim? Bu gerçeğe nasıl daha yakın olabilirim?

Cevap: O’nun dediği gibi davranmaya, yani anti-egoistik davranmaya başlamalısınız ve yavaş yavaş bunda derin, içsel, daha yüksek bir anlam göreceksiniz.

Soru: Bu doğru bir varsayım mı: Egoizmim bana kötü his veriyorsa, bu iyi midir?

Cevap:  Genel olarak, evet. Ancak biz burada kendi kendine ızdırap vermek veya herhangi bir eziyetten bahsetmiyoruz.

Egoizmle çok güzel, hoş bir şekilde, doğrudan çalışmak gerekir. Aldatma, bir çocuğa tatlı ilaç verdiğimde onu nasıl kandırıyorsam egoizmi de aynı şekilde kandırdığım gerçeğine dayanmalıdır.  Sadece bu şekildedir. İşte bu yüzden aldattığımı, bir şeyi ihlal ettiğimi hissetmem.

Soru: Egoizmimizden nefret etmemiz gerektiğini söylediğimizde ne kastediyoruz?

Cevap: Egoizmden yalnızca Yaradan’a karşı olduğu ve benimle Yaradan arasında bir engel olduğu için nefret edilmelidir.

Aynı zamanda ona saygı da duymalıyız. Egoizm, Yaradan’ın gücü olan bir melek olarak kabul edilir, bu nedenle o hep bizimledir. Sonuç olarak, saygı ve nefret birleştirilir. Sadece ego ile nasıl doğru çalışılacağını öğrenmeniz gerekiyor.