“Arzular Değiştikçe Beynimiz De Değişir” (Linkedin)

İnsan vücudu temelde diğer memelilerinkinden ve elbette diğer maymunlarınkinden farklı değildir. Yine de homo sapiens’e evrilen maymun türü hominidler, besin zincirinin dışına sıçradığımız ve yalnızca tüm canlılar üzerinde değil, tüm gezegen üzerinde mutlak hakimiyet kazandığımız noktaya kadar evrimleşmeye devam etti. Hominidler hakkında, onları öne çıkaran fark neydi? Doğa onlara gelişen arzular aşıladı. İnsanın sürekli gelişiminin nedeni bu arzulardır.

Diğer hayvan türlerindeki arzular çağlar boyunca neredeyse hiç değişmediğinden, diğer türler çok yavaş evrimleşir. Temel olarak, bir hayvanın midesi dolar dolmaz dinlenmek ister. Çiftleşme mevsimi boyunca bir eş arar ve çiftleştikten sonra iki temel arzusu olan yemek ve dinlenmeye geri döner. Dişiler (ve bazen erkekler de) kendi arzularına olduğu gibi, yavrularının da bu iki temel arzusuna bakmak için ek bir arzuya sahiptir.

Talmud’daki bir söz bu fikri özetler: “Bir günlük buzağıya öküz denir” (Baba Kama 65b). Bir günlük buzağı, tam olarak yetişkin bir boğanın istediğini, beslenmeyi ve dinlenmeyi istediğinden, aralarında temel bir fark yoktur.

Ama bir insan yavrusu ve büyümüş bir yetişkin dünyalar kadar birbirinden ayrıdır, kesinlikle karşılaştırılamazlar. Büyüyen bir insanın değişen arzularına uyum sağlamak için beyin sürekli olarak yeni taleplere uyum sağlamalıdır. İşte bu yüzden ihtiyaç (arzu) keşfin anasıdır deriz.

Ama insanlık bir yol ayrımında. Gelişen arzularımız, tüm dünyayı yutmak istediğimiz bir noktaya geldi. Sonuç olarak, bunu başarmak için teknolojiler ve araçlar geliştirdik. Ama onları uygularken evimizi yok ediyoruz. Bizi tüketmeden önce kendi arzularımızın evrimini kontrol altına almalıyız.

Dünya gezegeninin tek bir sistem olduğunu zaten biliyoruz. Bu nedenle arzularımızın evrimindeki bir sonraki aşama, ona boyun eğdirmek ve onu yok etmek yerine ondan yararlanmayı öğrenmektir.

Ondan nasıl yararlanacağımızı ancak onun bir parçası olduğumuz noktaya gelene kadar ona sempati duyduğumuz zaman bileceğiz. Bir şeyi kontrol etmek yerine onun parçası olduğumuzda, güçten vazgeçmeyiz çünkü o şey artık bizim bir parçamızdır. Kendimizi hissettiğimiz gibi onu da içimizde hissetmeye başlarız. Kontrolümüzü kısıtlamaz; algımızı tüm dünyayı kapsayacak şekilde genişletiriz.

Bu duruma ulaştığımızda, dünyayı ve kendimizi mükemmel bir şekilde nasıl yöneteceğimizi bileceğiz. Bütün kontrol bizde olacak ve herkes bilgimizden faydalanacak.

Arzuların gelişimini durduramayız, ancak yönünü bilirsek hızını artırabilir ve hedefimize hızlı ve hoş bir şekilde ulaşabiliriz.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed