Daily Archives: Temmuz 18, 2021

“Terörden Kim Yararlanır?” (Quora)

Terör, terör örgütleri dahil hiç kimseye fayda sağlamaz. İnsanlıktan olumsuz bir tepki alır ve kısa vadeli bir perspektifte, terör örgütleri amaçları doğrultusunda bazı kazanımlar elde edebilecek gibi görünse de, etkilerinden korktukları eninde sonunda kendilerine zarar vermekte ve dolayısıyla terör uygulayarak kendileri de zarar görmektedirler.

Ayrıca terör örgütlerine doğanın ve insanlığın birliği (hepimizin küresel olarak birbirine bağlı ve bağımlı olduğumuz ve her kişi, grup ve ulusun insanlıkta belirli bir rol üstlendiği) açısından bakıldığında, o zaman masum insanlara zarar verenler aslında dünyadaki kendi rollerine zarar verirler. Bu nedenle önce doğa onları cezalandıracaktır.

Hiçbir terör örgütü kalıcı bir başarı elde edememiştir. Bu tür organizasyonlara ve eylemlerine daha uzun vadeli bir perspektiften bakıldığında, esasen kendilerine ölümcül zararı davet ettiklerini görüyoruz. Bu yüzden onlara acıyorum. Dar, kısa vadeli bir bakış açısıyla, bunu göremiyorlar. Terörün kendilerini kurtarabileceğini ve olumlu dikkat çekebileceğini düşünüyorlar, ancak daha uzun zaman aralığı terörizmi kendine zarar verme olarak ortaya koyuyor.

Birbirimize bağlılığımızın ve karşılıklı bağımlılığımızın boyutu ortaya çıktığında, bu örgütler kendilerine nasıl zarar verdiklerini anlayacaklardır.

Tek Silah Duadır

Tek silahımız duadır. Yalnızca Yaradan’a yakarış bize yardımcı olabilir – başka hiçbir şey işe yaramaz. Dünyada herhangi bir şeyi belirleyen başka bir güç var mı? Ve Yaradan’ın yardımına kendinizden ne ekleyeceğinizi gerçekten biliyor musunuz?

Bu nedenle, var olan tek şey, ihsan etme gücünü almaktan başka bir şey istemediğimde Yaradan’a en saf biçimde yapılan yakarıştır. Bu benim tek koşulumdur.  Ve bu duruma bir şey eklersem, o zaman sanki bir şeye kendim karar veriyormuşum gibi olur ve bu iyi değildir. Bu yanlıştır. Sonuçta, ihsan etmenin bu bilinmeyen niteliğinde ne olduğunu bilmiyorum.

Dolayısıyla, Yaradan’a dönmekten ve sadece ihsan etme gücünü, sadece Onlu’nun içinden istemekten başka bir şey yoktur. Buna “İsrail, Tora ve Yaradan birdir” denir. İsrail onlu içindeki kişidir. Tora, kişinin, Yaradan’ın verebileceği ihsan etme gücünü alma arzusudur. Ve bizler,  her üç bileşenin bir araya gelmesini isteriz.

Gerçekten birleştiklerinde, bu, ıslahın sonuna ulaştığımız anlamına gelir yani tüm arzularımız kaynakla, Yaradan’ın güçleriyle bir bütün halinde birleşir.

Ve burada umutsuzluğa gelmeliyiz çünkü egoizmim içinde her şeyi kontrol ettiğimi ve her şeyi kendim yapacağımı düşünürüm. Ama esasında, her şeyi yalnızca Yaradan belirlerken tam tersi duruma gelmek ve O’na boyun eğmek zorundayım.

Yaradan çok kıskançtır. Başka bir güce yönelmene dayanamaz – sanki gerçekte O’nun yanında başka bir şey varmış gibi. Sadece senin başka bir güce yönelmiş olduğun gerçeğinden değil, O’nun yanında dönebileceğin başka biri olduğunu düşündüğün için bile kıskanır.

Sadece Güçlü Bir Arzuya İhtiyacımız Var

Soru: 150 ila 200 yıl önce, bir şeyi ciddi olarak öğrenmenin tek yolu, öğretmeninizin veya ustanızın yaptığının aynısını yapmaktı. Bugün tamamen farklı eğitim biçimleri var. Yüz milyonlarca insan çeşitli şekillerde çeşitli şeyler öğreniyor.

Bu seçenek çeşitliliği arasında neyi öğreneceğimizi ve kimden öğreneceğimizi nasıl doğru bir şekilde bulabiliriz? Nasıl kafamız karışmaz?

Cevap: Kabala’da, Kabalistik bir öğretmenin kim olduğu, bir öğrencinin ne olması gerektiği ve bir öğretmenden ne öğrenmek istediği konusunda çok net tanımlar vardır.

Ancak bu, modern gençlik ve modern insanlar için pek uygun değildir. İsteyen gelir, sorar, öğrenir. Ve geri kalanı hala ilgilenmeyecektir.

Kişinin güçlü bir bulma arzusuna sahip olması yeterlidir ve bu arzu onu hocaya yönlendirecektir.Hareketsiz kalmasına izin vermeyecek, kesinlikle hedefe ulaşması için onu zorlayacaktır.

Soru: Arzumu nasıl artırabilirim?

Cevap: Doğru bir çevrenin yardımıyla. Bir insan böyle bir çevre bulursa, o zaman arzusunu gerçekleştirme fırsatına sahip olur.

İhsan Etmekten Haz Almak

Soru: Başlangıçta her şey benim için netti her şey düzgün ve yolunda gitti. Ama sonra Yaradan her şeyi o kadar karıştırdı ki, hayattaki çok önemli kararlarda bile kararlarım her saniye değişiyor. Bu nedir ve niçin böyledir?

Cevap: Esas olarak, aslında her şeyi raflardaki gibi düzenleyebilirsiniz ve bu çok karmaşık değildir. Sadece iki kuvvet vardır: ihsan etme niteliği ve alma niteliği ve siz ikisi arasındasınız.

Yaradan size hem pozitif hem de negatif kuvvetle yukarıdan aşağıya ihsan eder.

Negatif güç doğal olarak içinizde var. Bu sizin egonuzdur – çok yakın, çok sevilen ve tanıdıktır. Sizi sürekli yemeye, uyumaya, içmeye, seyahat etmeye vb.ne zorlar. Özellikle sol çizgide Yaradan’ı anlarsınız ve sağ çizgide anlamazsınız çünkü Yaradan bu çizgiyi sizden gizlemiştir. Ama ego sürekli size saldırır ve kaçabileceğin hiçbir yer yoktur. Bizi dinlemeye bile gelirsiniz.

Burada size başka bir niteliğin, ihsan etme niteliğinin olduğu ve onu Yaradan’dan alabileceğiniz söylenir.

Almak yerine ihsan etmekten haz almayı öğrenirseniz, hiçbir probleminiz olmayacaktır. Tıpkı çocuğuna her şeyi vermek, onu sürekli beslemek, onunla oynamak, onunla ilgilenmek isteyen bir anne gibi.  Çocuk zevk alır ve annenin çocuğuna her zaman bakabilmekten başka bir şeye ihtiyacı yoktur.

O halde yapmamız gereken tek şey, her şeyimizi vermeyi başaracağımız ve aynı zamanda vermenin, ihsan etmenin tadını çıkaracağımız bir duruma ulaşmaktır. O zaman hiçbir sorunumuz kalmayacaktır.

Kabala bilgeliğine gizli bilgelik denir çünkü onu hemen anlayamayız. Ama bu mümkündür. İhsan etmeye başladığınız an, kendi içinizde değil, dışınızda neler olduğunu hissetmeye başlarsınız. Ve dışarıda sonsuz, mükemmel üst dünya vardır.

Onu hiç hissetmiyoruz çünkü ondan izole edilmiş bir kabuğun içindeyiz. Tek problemimiz ihsan etme niteliğini edinmektir. O zaman “Ben”imizi değil, üst dünyamızı hissetmeye başlayacağız.

Yavaş yavaş bu fikre alışacağız. Tüm dinler ve tüm manevi uygulamalar, eğer maneviyat varsa, bir kişinin dışında, bizim dışımızda, benim “ben”imin dışında var olduğunu söyler. Ulaşmamız gereken durum budur.

Bu karmaşık değildir. Sadece yöntemi doğru algılamamız, yöntemi net bir şekilde kavramamız, doğru noktayı tıklamamız gerekiyor, hepsi bu! Bizler buna çok yakınız.