Daily Archives: Temmuz 1, 2021

Ruhun Kökünü Islah Etmek

Bize verilen her an, parçalanmadan gelen yeni koşulları (Reşimot) netleştirme fırsatıdır. Onları tüm dünyanın yaptığı gibi maddi bir şekilde inceleyebiliriz ya da onları manevi bir şekilde inceleyebiliriz, bu da tüm koşullar için tamamen farklı bir hız ve farklı bir çözüm anlamına gelir.

Reşimo’yu manevi bir şekilde işlersek, o zaman her Reşimo (koşul) ile Yaradan’a yaklaşmak isteriz. Ancak maddesel Reşimot’ta buna dikkat etmeyiz ve cansız doğa, bitkiler ve hayvanlar gibi tüm koşullardan otomatik olarak geçeriz.

Dolayısıyla koşullar ile manevî bir formda çalışırsak, o zaman herkes kendi ruhunun kökünü ıslah etme ve Adem’in ortak ruhu ile bütünleşme imkânına sahiptir. Bununla bu dünyadaki görevimizi yerine getiriyoruz ve diğer seviyede, tamamen farklı, manevi bir varoluş seviyesinde devam edebileceğiz.

Bu nedenle asıl mesele, biz onu manevi bir bağa getirene kadar her bir durumu aşmak, her durumun üzerine çıkmaktır: Ben + grup + Yaradan, yani İsrail, Tora ve Yaradan birdir, hepsi birliktedir. Böyle bir birliğe ne derecede ve hangi koşullarda ulaşırsam ulaşayım, eğer bunu düşünürsem ve onları birbirine bağlamayı arzularsam, o zaman ruhumdaki parçalanmış Reşimo’yu uyandırırım ve ruhumu sürekli olarak ıslah ederim.

Eğer her koşulun bu şekilde olmasını istersem, o zaman hayattaki amacımı gerçekleştiririm.

“Aşı Savaşları, Öğrenmediğimizi Gösteriyor” (Linkedin)

Covid-19 aşılarına erişimi olan ülkeler vatandaşlarını aşılamak için acele ederken, diğerleri virüsün ülkelerinde yıkıma yol açmasını çaresizce izledi. Bu arada, olacağını söylediğim gibi (patlak vermesinin başlangıcına kadar uzanan, konuyla ilgili gönderilerime bakın), yeni türler gelişti ve zaten en kötüsünü gördüklerini düşünen ülkeler yeniden istihdam edip veya sokağa çıkma kısıtlamalarını ve toplanmalara yönelik diğer kısıtlamaları yeniden uygulamayı düşünüyor.

Ülkeler diğer ülkelere aşı sağlayabilecekken bile, bunu yapmadılar. Daha da kötüsü, bazı hükümetler halkına aşı sağlayabilirdi, ancak bunu siyasi nedenlerle yapmamayı tercih etti. Bu aşı savaşları, hiçbir şey öğrenmediğimizi gösteriyor ve sonuç olarak, başka bir ders almamız gerekecek, muhtemelen daha acı verici bir ders.

Salgının başlangıcından bu yana sayısız kez yazdığım gibi, ilişkilerimizi değiştirene kadar virüs pes etmeyecek. Birbirimize karşı kötü niyetimiz onun enerji kaynağıdır. Ülkeden ülkeye seyahat ederken mutasyona uğraması ve giderek bulaşıcı hale gelmesi, onu devam ettiren şeydir, böylece daha önce sürü bağışıklığı sağlayan aşılar artık bunu sağlamamaktadır.

Ama öğrenmek yerine, neyi yanlış yaptığımızı düşünmek için ceza olarak odalarına (tecrite) gönderilen çocuklar gibi davranıyoruz. Ancak, gerekli sonuçları çıkarmak ve birbirimize kötü davrandığımızı kabul etmek yerine, eskisi gibi tekrar dışarı çıkmak, oynamak ve birbirimizle savaşmak için cezanın kaldırılmasını bekliyoruz. Artık bunu yapmamıza izin verilmeyecek. Hayatlarımızı, değerlerimizi, ilişkilerimizi ve bir bütün olarak hayatımızın amacını yeniden düşünmek zorunda kalacağız.

Belki de davranışımızın aptallığının en iyi örneği, aşılama çabalarını ele alma şeklimizdir. İlk olarak, bir aşı geliştirmek için küresel koordineli bir çaba başlatmak yerine, çok sayıda ülkede çok sayıda şirket bağımsız araştırmalar başlattı ve birbirleriyle rekabet etti. Açıkçası aşı, maliyetinin çok altında geliştirilebilirdi ve bu nedenle daha düşük maliyete yapılabilirdi. Bu, onu dünya çapında kullanılabilir hale getirecek ve dünya çapında bir aşı programını finanse etmek sorun olmayacaktı.

İkincisi, bazı ülkelerde aşı olduğu için ya kendilerine saklıyorlar ya da çok büyük bir kârla satıyorlar. Tüm insanlığın aynı ortak düşmanla savaşırken, birbirine karşı savaşan ordularla savaştığı ortaya çıkıyor. Bu, virüse, mevcut silahlara meydan okuyan yeni türler üretmesi için zaman tanır ve insanlığın onunla savaşma çabalarını etkisiz hale getirir. Kısacası, Covid virüsüne karşı savaşı çok öldürücü veya bulaşıcı olduğu için kaybetmiyoruz; çok bölündüğümüz için kaybediyoruz.

Bu bölünme bize daha fazla can kaybı, daha fazla ekonomik kriz ve hayatımızda daha fazla aksama ile çok pahalıya mal olacak. Covid’in benim problemim, senin problemin veya onların problemi değil, bizim problemimiz, hepimizin problemi olduğunu ne kadar çabuk öğrenirsek, pandemiyi bitirmenin bir yolunu o kadar çabuk buluruz. Ve bir kez Covid’e karşı nasıl işbirliği yapacağımızı öğrendiğimizde, umarız, bundan sonra tüm meselelerimizde böyle çalışmamız gerektiğini öğreneceğiz, çünkü bugün küresel köyde her sorun herkesin sorunudur.

Doğanın Tüm Güçlerini Dengeleyin

Soru: Sürekli çatışma halinde olan negatif ve pozitif güçler, insan seviyesinde dünyamızda kendilerini nasıl gösterirler?

Cevap: Dünyamızda iyi güçleri neredeyse hissetmiyoruz. Yalnızca arkadaşlar, akrabalar, ebeveynler ve çocuklar arasında çok sınırlı bir şekilde hissederiz. Ya da onları bize iyi ilişkiler dayatan doğanın içgüdülerinde hissederiz çünkü aksi takdirde yaşam ve üreme olmazdı. Ve doğanın diğer seviyelerinde bu güçleri görmüyoruz çünkü onları dünyamıza getirmiyoruz.

Soru: Bu, örneğin cansız bir seviyede dengelenmiş pozitif ve negatif bir güç olduğu ve bu nedenle Dünya’nın, bu madde dokusunun var olabileceği anlamına gelir.

Fakat bu güçlerin dengede olmadığı bir dönem vardı ve aralarında sürekli bir mücadele vardı. Aynısı insanlıkta da oluyor. Ve bunun bir sonucu olarak, sürekli savaşlar iyi ve kötü güçlerin sık sık birbirleriyle savaş halinde olduğu yerlerde yapılır. Onlar dengeye geldiklerinde ne olacak?

Cevap: İyi ve kötünün güçleri ancak kişi bunların oranlarına, karşıtlıklarına müdahale ettiğinde ve doğanın tüm güçlerini dengelediğinde dengeye gelecektir. O zaman doğa, onu dolduran herkesin iyiliği için hareket edecektir.

Soru: Yaradan’a yani ihsan etme niteliğine olan arzumuzun henüz tam olarak şekillenmediğini ve bunun sonucunda savaşlar ve çatışmalar olduğunu söyleyebilir miyiz?

Cevap: Evet.  Bu aramızdaki ilişkidir ki bu, doğanın tüm seviyelerinde ve Yaradan’a yönelik ilişkimizde olan tüm koşulları belirler.

“Hayatınızın Amacını Nasıl Bulursunuz?” (Quora)

Bizi her an hayatın amacına doğru geliştiren doğanın yüksek planını ve programını öğrenerek hayatımızın amacını bulabiliriz.

Doğanın planını öğrenerek, yavaş yavaş şimdiki enkarnasyonumuzda neyi gerçekleştirebileceğimizi, önceki enkarnasyonumuzda kaderimizin ne olduğunu, doğanın nasıl işlediğini, neden olduğumuz gibi yaratıldığımızı ve çevrenin etkisi altında gelişim şeklimizin nasıl olduğunu hissetmeye başlarız.

O zaman bu sisteme nasıl katılacağımızı ve onu nasıl kontrol edeceğimizi anlayabiliriz. Arzularımızı ve niyetlerimizi, doğanın yüksek planını öğrenmeye dayalı rehberlikle birlikte kullanarak, doğanın kontrol odasına girebilir ve her şeyin nasıl ve neden olduğu gibi yaratıldığını keşfedebiliriz.

Hayatın amacını sormak, bu keşfe doğru atılan ilk adımdır. Tarih boyunca ve bireysel yaşamlarımız boyunca, hepsi mevcut algı ve duyum seviyemize ait olan yemek, seks, aile, para, onur, kontrol ve bilgi arzuları yoluyla gelişiriz.

Anlam ve amaç arzusu, zaten daha yüksek bir algı ve duyum düzeyine aittir ve hayatın anlamını ve amacını sormak onun keşfinin tohumudur. Bu arzuyu, sonsuz ve bütün olan hayatın amacına nasıl yönlendireceğimizi öğrenerek, fiziksel varoluş seviyemizin üzerine nasıl çıkacağımızı öğrenir ve kendimizi, her şeyin nasıl ve neden işlediğini algıladığımız daha yüksek bir realitede yaşarken buluruz. Üstelik böyle bir edinim seviyesinden, aynı zamanda kendi kaderimizi nasıl etkileyeceğimizi de öğreniriz.

20 Eylül 2015 tarihli Kabalist Dr. Michael Laitman ile Günlük Kabala Dersi’ne dayanmaktadır. Kabalist Dr. Michael Laitman’ın öğrencileri tarafından yazılmıştır/düzenlenmiştir.