Acısız ve Istırapsız Bir Hayat

Yorum: Fiziksel olarak hissettiğimiz acı, beyin yoluyla bilince kadar gider. Ve acının yoğunluğu benim ona karşı tavrıma bağlıdır.

Illinois’te bir hastanenin yanık bölümünde sanal gerçeklik kullanılmaktadır: Hastalar için bandaj değiştirirken hastalar sanal gözlük takar. Ve yanıkları düşünmek yerine kartopu ile oynarlar ve acı azalır.

Şu anda insanlık acı çekmekte. Bu fiziksel hale gelmektedir. Kişi bu acıyı azaltmak veya bir şekilde iptal etmek için ne düşünmelidir? Hangi “sanal gözlükleri” takmalıyım?

Cevabım: Bence en iyisi, doğanın bizi nasıl daha parlak bir geleceğe götürdüğünü düşünmektir. Çağımızın en güzel yanı, burada tarihteki şahsiyetler yoktur ama doğanın kendisi bizi alıp böyle hamur gibi yoğurur.

Soru: Peki bu acıyla baş edebilmek için neyi fark etmem gerekir?

Cevap: Doğanın ne yaptığını fark edin. O, planıyla bize yol gösteriyor. İnsanlık tarihinde ilk kez doğa, bir çocuk gibi kulağımızdan tutup doğru yere götürüyor.

Soru: Yani, şu anda yaşadığım bu acı anında, hepimizi çok parlak bir geleceğe, iyi bir ilişkiye, bir ışık dünyasına, bir içtenlik dünyasına götüren şeyin doğa olduğu gerçeğini inşa etmeye başlarsam, o zaman acım azalmaya başlayacak mı?

Cevap: Duracaktır! Çünkü acı, ilerideki hedefi görmediğiniz gerçeğine bağlıdır. Ve eğer bir hedef varsa, o zaman hedefin acıyı alması gerekir.

Bir şeyler yaptığımızda, bunlar hoş veya nahoş olabilir. Vücudumuzu incelersek, haz ve acı arasında hiçbir fark olmadığını görürüz. Kişinin içindeki duyguda fark yoktur. Fark sadece bunun neye yol açtığı, ne olduğu konusunda kişinin düşüncesindedir.

Soru: Ve sonra ıstırap başlar, her şey beni sona götürür, yok olacağım ve hepsi bu mu?

Cevap: Kesinlikle. Ve bunun sizi büyük bir kazanca, hazza götürdüğünü hayal ederseniz, o zaman sadece buna katlanmakla kalmazsınız, onu uzatmaya ve hatta tadını çıkarmaya hazırsınız demektir.

Bunu neden söylüyorum? Her şey toplumu nasıl kurduğumuza bağlıdır. Burada nispeten küçük bir sorunumuz var. Toplum, doğanın kendisi gibi bizi iyi bir geleceğe, düzenlemeye, sorunsuz bir hayata götürecek şekilde kurulursa, bu tür filmleri, geleceğin bu tür resimlerini gösterirsek, o zaman insanların tüm bunları deneyimleyebilmesi nispeten daha kolaydır.

Soru: Yani acı o zaman duracak ve onlar bu geleceğe doğru ilerlemeye mi başlayacaklar?

Cevap: Evet ve onları aldatmıyoruz. İnsanlar, icat ettikleri hayali değerler uğruna gelecek için ölümüne savaşa girdiler. Ve işte doğanın kendisi budur.

Doğanın eşitliğine doğru bir harekettir. İntegral (bütüncül) evrensel ilişkiye, bağlantıya doğru. Bu, kişinin en rahat ortamda var olacağı anlamına gelir. Rahimdekinden milyarlarca kat daha iyidir çünkü bunu biliyorsunuz.

Tüm doğa, tüm insanlık, kozmosta ve tüm dünyalarda var olan her şey, tüm bunlar sizi iyi bir sargı ile sarar.

Soru: Ve bu senaryo kurulmalı mıdır?

Cevap: Ona yaklaşıyoruz aslında, ama bu hareketi hızlandırabiliriz.

Soru: Bir insana acı bunun için mi verilir?

Cevap: Aksi takdirde, fark etmezdi. Bir insan diğerinden ancak bir şeyi edinebilir. Bu nedenle, şimdi bunun üzerine çıkmak ve gerçekten bağ, sevgi ve mükemmellik hissetmek için, kafa karışıklığı, acı vb. hissediyoruz.

Soru: Acının üstüne yükselmek buna mı denir?

Cevap: Evet.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed