Daily Archives: Haziran 5, 2021

Büyük Kabalistler Grubunun Sonuncusu

Yorum: Derslerde ağırlıklı olarak Baal HaSulam ve en büyük oğlu Rabaş’ın yazılarını inceliyoruz. Görünüşe göre tüm büyük Kabalistler zincirini daralttık.

Cevabım: Geri kalan Kabalistlerin yazıları her ikisinde de yoğunlaşmıştır. Bu nedenle Baal HaSulam ve Rabaş’ın yazılarını inceleyerek hiçbir şeyi kaçırmıyoruz. Birincisi, onlar bize en son ve en yakın olanlardır. İkincisi, onlar gerçekten yirminci yüzyılın modern Kabalistleridir.

Üçüncüsü, birçok nesiller boyunca önceki tüm Kabalistler bir şekilde Baal HaSulam ve Rabaş’ın yazılarında toplanmış ve yoğunlaşmıştır ve bu nedenle hiçbir şey kaybetmiş değiliz.

Baal HaSulam ve Rabaş, yazılarında Zohar Kitabı, Sefer Yetsirah ve benzeri gibi daha eski Kabalistik kaynaklara güvendiler. Kendi yazdıkları yazılar da var. Onları okumak ve çalışmak bizim için daha kolaydır.

Prensip olarak, bundan daha fazlasına ihtiyacımız yok. Ayrıca, onların yazılarının çerçevesini aşmadan, Kabala bilgeliğini tam olarak edinebilir ve onu ıslahımız için gerekli bir şekilde uygulayabiliriz.

Soru: Baal HaSulam ve Rabaş güneş ışınlarını yoğunlaştıran bir mercek gibi mi?

Cevap: Evet, Baal HaSulam kendisinden önceki her şeyi bizim için topladı. Zohar Kitabı’nı ve Ari’nin yazılarını açıkladı. Dünyayı daha yüksek bir davranış sistemi aracılığıyla yönetme bilgeliği olan Kabala ilminde, onun açıklığa kavuşturmadığı önemli bir konu yoktu.

Baal HaSulam her şeyi açıkladı, bilgeliği bize yaklaştırdı ve bizim anladığımız bir dilde ifade etti. Onun yazılarını çalışmazsak, gerçekten dünyadaki hiçbir şeyi, onun davranışını ve amacını anlayamayacağız.

Yaradan İle Pin Pon

Soru: Bir düşünce Yaradan’dan geliyorsa ancak birleşmeye yönelik değilse, kişi onunla nasıl doğru bir şekilde çalışır?

Cevap: İyi ve kötü tüm düşünceler Yaradan’dan gelir. O kadar çok olumsuz düşünceye sahibim ki! Onları ayırmalı ve neden geldiklerini anlamalı, onları iyilere dönüştürmeli ve Yaradan’dan onları değiştirmesini istemeliyim.

Varsayalım ki Yaradan’dan 1000 düşünceden bir tanesi olumlu gelsin. Ama bunların 999’u olumsuzdur. Yani grup aracılığıyla Yaradan’dan onları değiştirmesini istemeliyim. Yani, eğer bana bu düşünceleri gönderiyorsa, bu, onları O’na geri gönderebileceğim ve O’nun onları olumlu düşüncelere dönüştüreceği anlamına gelir. Tam olarak bir pin pon oyunu gibi.

Belirli bir düşünceyi veya arzuyu yakalarsam, Yaradan’ı onları değiştirmeye ikna edebilirim demektir. Ve hiçbir şey yapmak zorunda değilim! Sadece benim talebim gereklidir.

“Tüm Çalışanlar Nereye Gitti?” (Linkedin)

Gittikçe daha fazla insan aşılandıkça, birçok ülkede ekonomiler yeniden açılıyor olsa da, iş piyasasının önemli bir kısmı hala yeniden başlama mücadelesi veriyor: çalışanlar. Müşteriler orada; işletmeler açık, işverenler işe alım yapıyor, ancak çalışanlar evde kalmaktan rahat görünüyor. Bazı ülkelerde ve bazı mesleklerde durum o kadar vahim ki iş başvurusunda bulunanlar, potansiyel işverenlerle tam tersi bir şekilde mülakata giriyorlar. İşverenlerin başvuru sahiplerine sırf iş görüşmesine gelmeleri için para ödediği tuhaf durumlar bile var!

Covid-19 yeni başladığında, insanlık pandeminin diğer ucundan çıktığında, farklı bir insanlık olacağını yazmıştım. Bunun ortaya çıktığını görüyor gibiyiz. Bazıları, insanların Covid yardımı olarak çok fazla para aldığını söylüyor ama bence bu konu bundan çok daha derine iniyor: İnsanlar, sadece çalışmak istemiyor. İşlerinin bir tür kölelik olduğunun farkına vardılar ve vazgeçtiler. Olan şey budur.

Bence bunun olması herkes için daha iyi. Daha az kirlilik, insanların, hayvanların ve doğal kaynakların daha az sömürülmesi var ve milyarlarca dolar biriktirmeye devam etmek isteyen kodamanlar dışında herkes kazanıyor ama ne amaçla?

Mesleklerimiz ve hatta daha çok kariyer işleri, bizim öz saygımızı belirlerdi. Ancak birçok insan artık bunu umursamıyor. İnsanların ne düşündüğü umurlarında değil; dinlenmek ve zamanlarını huzur içinde geçirmek istiyorlar ve yaptıkları herkes için, özellikle de zavallı gezegenimiz için daha iyi.

Ne kadar boştaysak, doğayla o kadar az çelişiriz. Herhangi bir hayvanı ele alın, yiyecek, barınak aramadığı veya yavrularına bakmadığı zaman huzur içinde yattığını göreceksiniz. Şimdiye kadar hayvanlar gibi değildik. Her anı daha çok çalışarak, daha çok para kazanarak ya da paramızı harcayarak ve diğer insanları daha çok çalıştırarak geçirdik. Sonuç olarak, gezegenimizi kirlettik ve neredeyse mahvettik. İnsanlar hayvanlar gibi yaşasaydı, sadece ihtiyaç duyduklarında çalışsaydı, kendimiz için yarattığımız tüm sorunları yaratmazdık, yorulmazdık, strese girmezdik.

Tembel olmak bizim menfaatimizedir ve mümkün olduğunca sıkı çalışmamız da iş adamlarının menfaatinedir. Bu yüzden bize iş unvanımızın kim olduğumuzu tanımladığı fikrini satıyorlar. Ama insanların kim olduğumuz hakkında ne düşündüklerini gerçekten umursamadığımızda, o zaman onları süslü iş unvanlarıyla etkilemek için hiçbir nedenimiz yok. Sonunda dinlenebiliriz!

Artık daha fazla boş zamanımız olduğuna göre, zamanla yapacak daha anlamlı şeyler bulacağız. Neden burada olduğumuzu soracağız ve buradaki varlığımızın dünyadaki tüm diğer insanların varlığıyla ve etrafımızdaki dünyayla nasıl ilişkili olduğunu keşfedeceğiz. Dünyanın tek bir sistem olduğunu göreceğiz; içinde kendi yerimizi bulacağız; ve mutlu ve huzurlu olacağız. Bu nedenle bu yeni, gereksiz yere çalışmama trendinden memnunum.

Bir Düşünce Bir Arzu Geliştirebilir Mi?

Soru: Düşüncelerimiz arzumuzu geliştirebilir mi, eğer öyleyse nasıl?

Cevap: Düşünce arzuyu, arzu da düşünceyi etkiler. Bunu günlük mücadelelerimizde görüyoruz.

Bir şeye karşı çok küçük bir arzum varsa ama onu daha çok düşünmeye başlıyorsam ve bu düşünceleri sürekli geliştiriyor ve besliyorsam, sonuç olarak arzularım kat kat artıyor. Ve bunun tersi, arzu düşüncelerimizi etkileyebilir ve eğer arzu değişirse, belirli bir düşünce kaybolabilir.

Arzularımız esastır, oysa düşüncelerimiz arzuyu arttırmak, odaklanmak, biçimlendirmek ve yerine getirmek için bize verilmiştir.