“Omer Sayımı Nedir?” (Quora)

Omer hasat edilen ve birbirine bağlanan ürünlerden toplanan bir demettir. “Omer” in manevi anlamı, yedi ardışık bağlantı seviyesi olan, ulaştığımız seviyelerin bir paylaşımıdır (sayma, numaralandırma). Bağ, her seviyede daha güçlü ve daha sıkı hale gelir ve ve böyle bir süreçte yedi Sefirot’umuzu yani Hesed, Gevura, Tiferet, Netzah, Hod, Yesod ve Malkut’un Sefirot’unu sürekli olarak sayarız.

Bu Sefirot’ların her biri başka bir yedi Sefirot’tan oluşur örneğin, Hesed’in Hesed’i, Hesed’in Gevura’sı, Hesed’in Tiferet’i, Hesed’in Netzah’ı vb. Yedi kere yedi eşittir 49’ dur yani Tora’da Omer sayımıyla ilgili konuşulan 49 günün geldiği yer burasıdır.

Omer sayımı sırasında,  geri kalan her şeyle bir Omer’e nasıl bağlandıklarına dair içsel niteliklerimizin iç gözleminden ve incelemesinden geçeriz. Bu tür bir bağ, İsrail halkının Mısır’dan kaçmasına yardımcı olandan farklıdır. Omer sayımı, Pesah Bayramı’nın ikinci gününde başlar. Bu, her birimizin hangi Sefira’da ve koşulda, alma arzumuz üzerinde ıslahımızı gerçekleştirdiğimizi incelediğimiz bir zamandır.

Birbirimize gittikçe daha fazla bağlanıyoruz yani demeti demetimize ekliyoruz ta ki kendimizi Sina Dağı’nın eteklerinde dururken bulana kadar. Sina Dağı’nın manevi anlamı bir nefret dağıdır (“Sinah” [“nefret”] kelimesinden “Sina” ). Bizi birbirimize ve Yaradan’a bağlanmaktan ayıran, muazzam ego boyutunu keşfettiğimiz zamandır. Bu duruma Omer sayımının 50. gününde yani giderek daha fazla bağ kurabilmek için kendimizi ıslah etme sürecinde ulaşıyoruz.

Başka bir deyişle, ne kadar çok bağ kurarsak, doğuştan gelen egomuzun bizi gerçekten bağ kurmaktan alıkoyduğunu o kadar çok keşfederiz. Bununla birlikte, son derece bölücü egoist doğamızın keşfiyle birlikte, “Arvut” un (karşılıklı garanti) koşulu olarak ifade edilen, büyük bir bağlanma arzusu geliştiriri . Yani,  bir Omer’de  birbirimize bağlanmak isteriz ama egolarımızı iptal edecek gücümüz yoktur. Böylece, Tora’nın koşullarına ve yöntemine giderek daha fazla bağlanmak ve böylece egoyu kademeli olarak ıslah etmek için kabul ederiz ve ayrıca egoyu tamamen ortadan kaldırmayız.

Bu nedenle Omer sayımı, birbirimizle ve bizi bağlayan sevgi ve ihsan etme gücü olan Yaradan ile derin bir manevi bağa doğru ilerlememizin başlangıcını temsil eder. Birbirimiz arasında daha ıslah olmuş bir gelecek pozitif bağ durumuna doğru geçirdiğimiz bir süreci tanımlar, böyle bir duruma giden yolda, egomuzun büyüklüğünün bağımızın önünde durduğunu keşfederiz. Bu yolda birkaç içsel çelişki ve paradoks deneyimleriz ve nihayetinde içimizdeki küçük bir nokta – “kalpteki nokta” olarak adlandırılan manevi arzumuz – egoist benliğimizin yapamadığını, Sina Dağı’na tırmanmamızı sağlar.

Olumlu bir şekilde bağlanma yolumuzda duran ego biçiminde büyük bir engel düşüncesi de Babil Kulesi’yle ilgili hikâyede ifade edildi.  Bununla birlikte, Sina Dağı ile tamamen farklı bir biçim alır ve tamamen yeni bir seviyede var olur. Spesifik olarak, Babil koşullarından ve Mısır’dan çıkıştan geçtik ve eğer egonun üstüne çıkarsak, o zaman onun zirvesinde, bağımızın içinde Yaradan’ı keşfedeceğimizi anlamaya başlarız.

Maneviyat, aynı yerde bulunan zıt durumlar aracılığıyla elde edilir. Birbirimizle pozitif bağımızı artırmayı hedefliyoruz ve bu süreçte büyük bir egoyu yani gurur, kibir ve bu tür koşulları kontrol edememe durumumuzu keşfediyoruz ve ayrıca başımızı eğmeye razı oluyor ve Yaradan’a (bağımızın içinde bulunan sevgi ve ihsan etme gücü) gerçekten bağlanmak ve keşfetmek için egomuzu ıslah etme ihtiyacını kabul ediyoruz.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed

Önceki yazı: