Herkes Yaradan ile Bağ Kurmak İster

Soru: Manevi çalışmaya ilişkin Kabala açısından bakıldığında, tüm toplum üç bölüme ayrılabilir:

“İsrail” – Yaradan için çabalayan insanlar.

“Mısırlılar” – maneviyatın hiç önemli olmadığı ve maddi ihtiyaçlarını karşılamakla meşgul olan insanlar.

“Karma çoğunluk” – bir taraftan Tanrı’dan korkan, diğer taraftan da Yaradan’la bağlantıyı kendi iyiliği için kullanmak isteyen insanlar ki bu Firavun için çalışmakla aynıdır.

Soru şu: Yaradan’ı veya O’nunla olan bağlantısını kişinin kendisi için kullanması nasıl mümkün olur?

Cevap: Etrafınıza bakarsanız, tüm dünya az ya da çok daha yüksek bir gücün yani Yaradan’ın olduğuna inanır. Yeryüzünde kaç tapınak inşa edildiğine ve her türden mezhep yaratıldığına bir bakın! Ve bunların hepsi, insanın Yaradan’la bağ kurma arzusunun bir ifadesidir. Aslında, dünyada kendilerini Yaradan’dan tamamen koparan gerçek bir ateist yoktur.

Yorum: Dünyadaki insanların sadece yüzde ikisinin ateist olduğunu söylüyorlar.

Cevabım: Eğer bu konuyu gerçekten derinlemesine incelerseniz, o zaman durum böyle değildir çünkü üst güç ile bağlantı noktası, başlangıçta içimizde yerleştirilmiştir. Herhangi bir kişi, Yaradan’a inanç talep ettiği bir duruma sürüklenebilir çünkü bu olmadan yaşamak için hiçbir nedeni olmayacak ve bir şekilde bu dünyaya tutunamayacaktır.

Bu nedenle, tüm insanlar açıkça iki sınıfa ayrılır. Bir tür, normal bir hayat yaşayan ve kendilerine güven ve her türlü duyguyu katmak için Yaradan ile bağlarını kullanan kişilerdir. Bunlar, ne tür olursa olsun, tüm renk ve mezheplerin sıradan inananlarıdır.

Onlar çok farklı, zıt hatta rakip olabilirler ama yine de bir üst güce inanırlar, onu farklı şekilde adlandırırlar ve onunla olan bağlarını farklı hikayelerde kıyafetlendirirler. Bütün bunlar, insanlığın Yaradan ile bağlantısının kültürel çerçevesine atıfta bulunur.

Ve bu bağlantıyı gerçekten ifşa etmek isteyen insanlar vardır. Bu yüzden talep ederler, görünmesini isterler, Yaradan’ın Kendisini ifşa etmesini isterler ki, tıpkı önümüze çıkacağını bildiğimiz bir kişi gibi içlerinde tezahür etsin.

Tıpkı etrafımızı saran dünyada cansız, bitkisel, hayvansal ve insan doğasını gördüğümüz gibi, onlar beşinci tür gerçekliğin – daha yüksek güç olan Yaradan’ın- daha az tezahür etmesini istemezler. Kendini göstermesi için hangi biçimde ve hangi koşullar varsa bu, açıklığa kavuşturulmalıdır. Fakat esas olarak, insanın içinde böyle bir arzu vardır.

Bu nedenle, Kabala Bilgeliği, kişinin içinde böyle bir istek varsa, o zaman onun yerine getirilebileceğini, sadece bunun nasıl yapıldığını bilmek gerektiğini söyler. Ve o zaman dünyamızda cansız, bitkisel, hayvansal ve insan türlerine ek olarak, daha yüksek bir seviyenin de olduğunu hissedeceksiniz – hepsini kontrol eden ve kesinlikle her şeyi: geçmişi, şimdiyi ve geleceği belirleyen bir güç. Bu kudretli, yüce, her yerde mevcut olan güç tezahür edebilir ve herhangi bir kişiye kendini ifşa edebilir.

Kabala Bilimi, bizi Yaradan’ın ifşasına hazırlayan bilgi sistemidir ve onu yavaş yavaş anlayabiliriz. Bu, onun çalışma ve uygulama konusudur.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed

Önceki yazı:

Sonraki yazı: