Bizi Kim Yönetir?

Soru:  Haz için çabalayarak ve acıdan kaçarak, bir sonraki adımınızı tahmin etmek mümkün müdür?

Cevap: Bir sonraki adımı tahmin edemezsiniz çünkü içinizde hangi arzuların uyanacağını ve bunları gerçekleştirmek için neye ihtiyaç duyulacağını tam olarak bilmiyorsunuz. Ama her zaman içinizde ortaya çıkan arzulara dayanarak, bunları en iyi nasıl gerçekleştireceğinizi: mümkün olduğunca az verip ve tüm eylemlerinizde mümkün olduğunca çok şey almayı düşüneceksiniz.

Nasıl olursa olsun, bilinçaltında veya bilinçli olarak, mevcut durumda nasıl olabildiğince rahat oturduğunuza, nasıl konuştuğunuza, nasıl davrandığınıza bakın.

Soru: Bu davranışta yanlış olan nedir? Onda işe yaramayan nedir?

Cevap: Esas olarak, bu modelin kendisi doğru olabilir. Kendimizi maksimum kârla gerçekleştirmemizi ve her an daha fazla güven, güvenlik, tatmin ve ilerleme sağlamayı amaçlamaktadır.

Ama gerçek şu ki, toplumdan aldığım değerler bana hükmediyor. Ve bana hiç ihtiyacım olmayan şeyleri empoze ediyor.

Her birimiz topluma zenginlik, şöhret ve güç için arzularımızı getiririz. Ve görünüşe göre toplumu para kazanmak için kullanmak, ona kesinlikle ihtiyaç duyduğu değerleri değil, ondan almam gerekenleri empoze etmek için kullanmak isterim. Satmak ve böylece bilgi, güç, ün ve para kazanmak için her türlü şeyi icat ederim.

Sonuç olarak, değerlerimi başkalarına empoze ediyorum ve bu zaten tüm toplumun bir mirası haline geldiğinden, reklam ve diğer her şey biçiminde herkese empoze edilir. Birbirimize kesinlikle gereksiz şeylerin reklamını yapıyoruz, her birimizin şöhret, güç veya para olsun bir şeyler kazanmak istiyoruz. Böylece birbirimize tamamen gereksiz şeyler satıyoruz.

Soru: Ama neden buna ihtiyacımız olduğundan eminiz?

Cevap: Çünkü toplum bizi buna inandırıyor. Eğer toplum bunun iyi olduğunu söylüyorsa, o zaman onun gözünde saygı kazanmak ve tanınmak için çabalayıp, bana dayattığını yapıyorum.

Mesela şimdi bir takım elbiseyle oturuyorum. Pijamalarımla oturmak benim için daha rahat olur. Bunu neden yapmıyorum? Çünkü toplum beni böyle giyinmeye zorluyor ve ben onun gözünde onay almak istiyorum ki beni dinlesinler, saygı duysunlar. Bu nedenle, anlasak da anlamasak da bu şekilde davranırız.

Bu nedenle, toplum bizi prensipte benim doğal dürtülerime ve arzularıma zıt olan eylemlere zorluyor. Aslında bunu istemezdim, sadece barış içinde yaşamak isterdim. Toplum sürekli olarak onun arzuları içinde gelişiyor ve beni kesinlikle ihtiyacım olmayan şeyleri arzulamaya zorluyor. Ama bizler bu şekilde hareket ediyoruz.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed