Daily Archives: Mayıs 27, 2021

Şamati – Manevi Koşullara Yönelik Bir Kılavuz

Soru: Kabala bilgeliğini çalışırken yeni manevi durumları hissetmeye ve tanımaya başladım. Şamati okumak onları yönlendirmeme nasıl yardımcı olabilir?

Cevap: Şamati yavaş yavaş edinilir.

Bugün yirmi yaşındasınız ve metodu bizimle yaklaşık on yıl kadar çalışarak bu kitabın ne hakkında olduğunu, derinliğini anlayacak ve sonra içinizde benzer durumları bulmaya başlayacaksınız.

Kitap, ruhunuza göre sizin için manevi koşullara rehberlik edecektir. Onu okumak, psikolojik olarak bir romandaki gibi değil, sizdeki farklı durumların ve açıların ifşası olarak içinizde her şeyi tersine çevirecek ve sonra üst dünyayı hissetmeye başlayacaksınız. Kitap yavaş yavaş bu şekilde çalışacaktır.

Kabala ile Karşılaşmak İçin Uzun Bir Yol

Soru: Yetmiş tercüman Tora’yı Yunancaya çevirirken çok fazla karışıklık olduğu biliniyor. Bu bilerek mi yapıldı?

Cevap: Evet, bu belli bir amaç ile yapıldı, öyle ki insanlığın kafası gerçekten karışsın, ellerini kaldırsınlar ve şöyle desinler: “Yeter, hiçbir şey anlamıyoruz, hiçbir şey bilmiyoruz, bir şeyleri nasıl yapacağımızı bilmiyoruz. Geleceğimiz yok, kendi yeteneklerimiz içinde hayal kırıklığına uğradık ve dinlemeyi kabul ediyoruz. ”

Bu binlerce yıl devam etti. Sonuçta, Tora’nın verilmesi 3,500 yıl önce gerçekleşti. Bugün sadece hayal kırıklığının insanlık içinde kendini göstermeye başladığı duruma yaklaşıyoruz.

Yavaş yavaş bir çıkmazda olduğunu, hiçbir şey yapamayacağını, kendini ortaya koyamayacağını anlıyor. Bu durum en iyisidir çünkü nihayet şimdi dünyada ifşa edilen kaynağı, Kabala’yı dinlemeye başlıyoruz. O bilerek gizlenmişti. Ve şimdi, açıldığında, ne dediğini dinlemeye hazırız.

Bu, insan ile manevi yükselme yöntemi arasındaki temasın başladığı yerdir. Tüm ön aşamalar, nesilden nesile geçtiğimiz tüm binyıllar, basitçe gerekliydi.

Kendi arzumuz ile bir şeyler yapmak, dünyayı yeniden yaratmak, kendimizi yeniden yaratmak, her türlü sosyal, teknik ve teknolojik devrimi yapmak için tüm bu koşullardan geçmek ve Kabala’nın söylediğini kabul etmeye hazır olmak için bu şekilde gelişmek zorundaydık.

Kanser Neden Herkesi Etkiler?

Soru: İnsanlık yüzyıllardır kanserle yaşıyor. MÖ 7. yüzyıldan kalma eski Mısır papirüsleri bile meme kanserini vb. tanımlar. İnsanlık her zaman bu hastalıkla savaşmaktadır. Kemoterapiyi icat ettik, her türlü ilacı yarattık ve hala bu hastalık bizi yeniyor.

Bilim adamları, kanser hücresinin benzersiz olduğu ve genel olarak kanserin herkes için farklı olduğu sonucuna varmışlardır. Bu nedenle, yaklaşım her hasta için çok bireysel olmalıdır. Kabalistler bu hastalık hakkında ne diyor ve biz ondan nasıl kurtulacağız?

Cevap: Bu insan veya hayvan vücudundaki bir hücrenin veya bir organın işleyişindeki programın ihlalidir. Hücreler ve organlar bozulma yaşar. Tıpkı bir bilgisayardaki gibidir, örneğin, bir başarısızlık olduğunda ve zaten kimin ne yaptığını bilir ve kendini yok eder.

Ancak Kabala açısından, bir başarısızlık meydana gelir ve kendini yok eder demeyiz. Bir başarısızlık meydana gelir ve her şey farklı bir plana göre gider. Hala bir plana göre gitmektedir, bunlar tamamen rastgele kuvvetler değillerdir. Doğada rastlantısal diye bir şey yoktur. Doğada her şey önceden belirlenmiştir, her şey tamamen birbirine bağlıdır. Bu nedenle kanser, protein hücrelerinin varlığının doğru ve sağlıklı programının ihlalidir.

Doğru, sağlıklı varoluş programı, bedenin efendisini, bedenin sahibini, başkalarıyla doğru bağlantıya götürmek ve birleşmek, bunun aracılığıyla da ortak birleştirici bir güç ortaya çıkarmak için çalışmasıdır.

Sahip, bu hücrelerin doğru bir şekilde birleştirilmesiyle meşgul olmadığından, aralarında yanlış şekilde çoğalmaya başlayacakları bir kesinti yaşanmaktadır.

Soru: Hücrenin doğru gelişimi nedir?

Cevap: Kendi aralarında, yerinde özen göstermededir.

Soru: Diğer hücreleri önemsemeyi bırakıp sadece kendine mi önem verir ve kendisi dahil etrafındaki her şeyi yok etmeye mi başlar?

Cevap: Evet. Bu çevreye, çevresine karşı tamamen egoist bir tutumdur, çünkü onunla doğru pozitif etkileşimi bulamaz.

Soru: Öyleyse aslında aramızdaki, insanlar arasındaki ilişkilere kanserli diyebilir misiniz?

Cevap: Elbette!

Soru: Bu hastalıktan muzdarip bir dünyada yaşadığımız anlamına mı geliyor?

Cevap: Evet.

Soru: Ve aynı şey içimizde mi oluyor?

Cevap: Kesinlikle aynı süreçlerdir.

Soru: Çözüm nedir, tedavisi nedir?

Cevap: Hücrelerin gelişiminde, aramızdaki yanlış ilişkilerde, aramızdaki yanlış insan ilişkilerinde neyin yanlış gittiğini anlamak ve birbirimizle ilişki kurma şeklimizi düzeltmektir.

Ve aramızdaki iyi ilişkilere doğru değişimlere göre, habis hücreler ve dokular arasındaki doğru etkileşimi hemen göreceğiz.

Soru: Kişi bu hastalıktan tek başına kurtulabilir mi?

Cevap: Muhtemelen bir şans olabilir. Ama sadece kendisi ve diğerleri üzerinde çok ciddi çalışmalar yaparak. Eğer kişinin yapmasına izin verilirse. Gerçek şu ki, kanser aslında tüm insanlığın egoist bir tümörüdür. Bu nedenle, doğası gereği, karakteriyle tamamen bencil olmayan insanları da etkileyebilir. Onlar da etkilenir.

Soru: Sanki tüm insanlıktan onlara yansımış gibi, değil mi?

Cevap: Evet. Ve genel olarak, bu açıdan doğayı yanlış anlıyoruz. Çünkü doğa, belki de birbirlerine karşı bu tür kötü tezahürlerle en az ilişki kuran insanları etkiliyor.

Yorum: Demek ki, Hak’tan yana olan ilk acı çeken kişi olabilir.

Cevabım: Doğru.

Soru: Neden?

Cevap: Çünkü onlar diğerlerinin üstündedir ve bu nedenle ilk darbeyi onlar alır.

Soru: Bu utanç verici.

Cevap: Hayır, utanç verici değildir. Bu evrensel bir doğa yasasıdır, bu nedenle herkesi düşünmemiz gerekir.

Yorum: Bir keresinde, bir kişi kendini kötü hissettiğinde veya ağır hasta olduğunda, kendisi hakkında düşünmek yerine başkalarını düşünme gücünü bulursa, bu şekilde hastalığı yenebileceğini söylemiştiniz.

Cevabım: Hastalığı yenebilir, ancak günümüzde her şey birbirine o kadar bağlı ve birbiriyle bağlantılı olduğundan çok zordur.

Soru: Reçeteniz nedir?

Cevap: Yine de başkalarını düşünmelisiniz. Bu, kanser gibi kötü, egoist bir hastalık için en kesin ve en büyük çaredir.

Baal HaSulam – Devrimci Bir Bilim İnsanı

Yorum: Baal HaSulam, Kabala bilgeliğinde dramatik bir değişiklik gerçekleştiren bir devrimciydi. Bazıları tarafından şiddetle nefret edildi ve diğerleri tarafından şiddetle sevildi ve ona karşı ortalama bir tavır yoktu.

Cevabım: Evet, bu doğru. Onu anlayanlar onu seviyordu, anlamayanlar da doğal olarak ondan çok nefret ediyordu. Ölümünden sonra mezarına gelip,  üzerine basan insanlar bile vardı.

Soru: Baal HaSulam’ın devrimci olduğunu düşünüyor musunuz?

Cevap: Baal HaSulam’ın metinlerini ilk okumaya başladığımda onlar benim gözlerimi açtı. Bundan önce Ramhal, Ramak, Vilna’lı Gaon ve popüler olan diğer ciddi Kabalistlerin yazıları da dahil olmak üzere çok şey okudum. Gerçekten harika Kabalistlerdi, ama onlardan hiçbir şey aldığımı hissetmedim.

Onların akışına girmedim ve dillerini anlamadım. Bana hiçbir şey söylemediler, görünüşe göre dinleyip kitap okumama rağmen,  beni zenginleştirmesi gereken aynı ifade sistemi değildi.

Ancak Baal HaSulam’ı keşfettiğimde, metni ifade etme şeklinden, sisteminden, ifşasından ve okuyucuyu “Buraya bak, oraya bak, şimdi farkı görüyorsun, şu ya da bu şekilde” diye ona anlatarak nasıl yönlendirdiğinden çok etkilendim ancak her şeyi anladığımı söyleyemem. Bu, sizinle çalışan ve size rehberlik eden, sizinle oynayan ve sorularınızı cevaplayan bir öğretmenin hissiyatıydı.

Baal HaSulam’ın yazıları esas olarak sorular ve cevaplara dayanmaktadır. Yazılarında önce sorular sorar, sonra cevaplar. Bu, metodik olarak yapılacak doğru şeydir.

Soru: Mistik veya duygusal değil, aslında bilimsel bir sunum arıyordunuz.

Cevap: Evet, tabii ki sadece bilimsel. Diğer her şey yanlıştı ve benim için doğru değildi ve buna ihtiyacım olmadığını ve tamamen önemsiz olduğunu düşündüm.

Soru: Baal HaSulam’ın modern dili bilimsel olarak nasıl ifade edilir?

Cevap: En azından, söyleyeceği şeyler için “Bu yazıda bunları ve şu soruları irdelemek istiyorum” derdi ve ardından yaklaşık 20 soru sıralardı. Sonra bir soruyu adım adım açıklığa kavuşturur ve net ve doğru bir sonuca varırdı ve sonra her şeyi  “Özetlemek gerekirse, sahip olduğumuz şudur ve şudur.” Diye özetlerdi.

Bir üniversite mezunu ve yeni başlayan bir araştırmacı olarak, bu yaklaşım kesinlikle bana en yakın ve en iyi anlaşılan yaklaşımdı. Onun ciddi bir kişi olduğunu ve sadece bir şeye inanan ve kafamı karıştırarak görüşlerini bana empoze etmek isteyen dindar bir kişi olmadığını anladım. Bir metodolog olarak Baal HaSulam, tam olarak mantıksal bir zincir ve bilimsel bir yaklaşım inşa eder.