Verme Arzusu

Soru: “Verme arzusu” diye bir ifade var. Bunun kökü, niteliği ve gelişimi nedir?

Cevap: Bu vermek istediğimde duyduğum arzudur, ihsan etme arzusudur. İhsan etme arzusundan (Yaradan) ve alma arzusundan (yaratılmış varlık) başka bir şey yoktur.

Etrafımızda somut eşyalar ve nesneler görmemiz bir yanılsamadır ve bütün bunlar aslında mevcut değildir. Başlangıçta tek bir arzu vardı, daha sonra alma arzusu yaratan Yaradan, ihsan etme arzusu. Bu iki arzu birbirinin karşısında yer alır.

Alma arzusuna bağımsızlık vermek için, o kendisi için niyetiyle yaratılmış ve geliştirilmiştir. Kendi iyiliği için arzu hissettiği ölçüde yani ego, Yaradan’dan ayrıdır.

Kişi Yaradan’dan uzaklaştıkça, alma arzusu aynı zamanda bir şeyden kopuk olduğunu hisseder ve şunu merak eder: “Neden varım? Bana neler oluyor? Beni kim yönetiyor? ”

Bütün bu sorular boş, cevapsız kalır ve sonra şöyle bakmaya başlar: “Beni kim, ne için ve neden yarattı?” Yavaş yavaş harekete geçmeye, onun kaynağını aramada ilerleme kaydetmeye başlar ve sonunda ihsan etme arzusunu bulur.

Kişi, çevresinde başka bir arzunun, bir ihsan etme arzusunun var olduğunu anlamaya başladığında, ancak kendi içinde var olduğunu ve ihsan etme arzusunda olduğunu hissetmediğinde, onda her türlü çatışma ve kararlar gerçekleşir. O zaman kendisinden çıkmak ve Yaradan ile temas içinde olmak isteyen yaratılmış bir varlık hakkında konuşabiliriz.

Soru: Gruba girene, kişiye başlangıçta, orijinal arzu olan verme arzusu mu verilmiştir?

Cevap: Yaradan, bir kişiyi Kendisine doğru ittiğinde ve onu Kendisine yaklaştırmak istediğinde, ona böyle arzular verir. Bir tür insanı cezbeder, onunla flört eder.

 

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed