Rehber Olmadan Maneviyata Ulaşmak İmkansızdır

Bilgelere inanç olmadan, mantık ötesi inanca ulaşmak ve Yaradan ile bağ kurmak imkansızdır. Sonuçta, egoist arzumuz ile ihsan etme arzusu arasında doğrudan bir bağ yoktur.

Egoizmin içinde olduğumuz için, ihsan etme arzusuna sıçrayamıyoruz ve ne olduğunu ya da ona nasıl yaklaşacağımızı bile anlamıyoruz. Bu nedenle, bizi bu dünyanın hissinden üst dünyayı hissetmeye götürebilecek bir rehbere ihtiyacımız var.

Biz bu dünyadayız yani alma arzusu içindeyiz ve dünyayı ancak onun aracılığıyla hissediyoruz. Egoizm, tüm niteliklerimizi belirler, kalbimizi ve zihnimizi kontrol eder. Aynı zamanda bizler, ihsan etme arzusu içinde gerçekliği hissetmek isteriz.

Ancak, “zıt bir dünya göreceğim” denildiği gibi, ihsan etme arzusunun ne olduğunu ve başka bir gerçekliği hissetmek için onu nasıl geliştireceğimizi bilmiyoruz. Uzun zaman alabilen ve bu dünya ile bir sonraki dünya arasında birçok ara durumu, alma arzusunun hakimiyetini ve ihsan etme arzusunu içeren özel bir koşuldan geçmemiz gerekiyor.

Böyle bir geçiş bir anda olamaz, ancak söylenenlere göre: “Hayatımın her günü beni sadece iyilik ve merhamet takip edecek.”

Bu nedenle, her iki dünyada aynı anda yaşayan ve bize böyle bir geçişi nasıl yapacağımızı öğretebilecek bir bilgeye ihtiyacımız var. Manevi dünyanın edinimi içinde olan herkes böyle bir rehber olamaz. Bu, her iki dünyayı anlamada duygu ve anlayışta tutarlılık ve bir dünyadan diğerine adım adım nasıl geçiş yapılacağına dair bilgi gerektirir.

Bu rehberin niteliğine Musa denir. Bir yandan Yaradan’ın nitelikleri içindedir, öte yandan “sadık bir çoban” gibi, bu dünyadan manevi dünyaya, insanlara öğrencilere rehberlik etmek ve Yaradan’ın talimatlarını yerine getirmek için bu görevi üstlenebilir.

Manevi yolda öğretmen anlamına gelen, bilgelere inanç, yolun kendisine inanmakla, Yaradan’a ve gerçekleştirdiğimiz tüm eylemlere inanmakla aynıdır. Başarı, öğretmene ne kadar bağlı olduğuma ve onu ne kadar takip ettiğime bağlıdır. Bu sanki ciddi bir yürüyüşte, tehlikeyle dolu bilinmeyen bir bölgeden geçerken, ıssız yollarda, uygun kıyafetlere ve ayakkabılara, uygun bir bastona sahip olmanız, önünüzde giden kişiyi takip etmeniz ve önünüzde olanın izini takip etmeniz gerektiği gibidir. O zaman güvenle ilerleyebilirsiniz.

Bu, yeni başlayanların manevi yola girerken öğrenmesi gereken ilk kuraldır, ona bilinmeyen ve kafa karıştıran, basılmamış bir yoldur. Bu nedenle, ilk yürüyen, çok fazla deneyime sahip ve bu yolu zaten kendi başına yürüyen bir kişidir. Ama onu takip edenler yolu bilmemektedir.

Bunu fiziksel bir yürüyüşte ve hatta daha da ötesi manevi bir yürüyüşte yapmak gelenekseldir, çünkü orada tek bir doğru adımı atmak için ne yapmamız gerektiğini hiç bilmiyoruz. Dahası, egoizm her zaman kafamızı karıştırır ve bizi yoldan çıkarır. Bu nedenle, tökezlemeden ve düşmeden ilerlememize yardımcı olacak, mümkün olduğunca çok sayıda net göstergelere sahip olmamız gerekir.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed