“Paradoksal Düşünme Durumu” (Linkedin)

Paradoksal düşünme, eğitim sistemleri veya çeşitli gelişmiş kuruluşlar gibi çeşitli sistemlerin teşvik etmeye çalıştığı bir sistemdir. Konular net olduğunda kendimizi rahat hissederiz, ancak çelişkili fikirleri akılda tutma becerisinin, insanların zihinlerini çok etkili bir şekilde geliştirdiği ortaya çıkmıştır. Paradoksal düşünme, insanların zihinsel sağlığına, zihinsel gelişimine katkıda bulunur ve genel olarak daha iyi bir toplum oluşturur. Peki, başarabileceğimiz en yüksek paradoksal düşünme düzeyi nedir? Şimdi bazı bilgileri inceleyelim.

Tek bir düşünme sistemiyle sınırlı olduğumuzda, çelişkiler kafamızı karıştırır ve içsel çatışmalar yaratır. Alternatif olarak, ikili bir düşünme sistemi geliştirdiğimizde, bir sistemde bir düşünceyi ve diğerinde tamamen zıt bir düşünceyi sürdürebiliriz. Bu, her düşünce farklı bir sistemde olduğu için, içimizde tamamen zıtların aynı anda var olmasına izin verir. Bu nedenle, bizim işimiz, ek bir düşünme sisteminin nasıl kurulacağını bilmektir. Kabala bilgeliğinin tamamen ilgili olduğu şey budur.

Yükseklik boyutunu kavramayan ve sadece yüzey algısına göre yaşayan minik böcekler olduğunu hayal edin. Kendi alanlarında bir yandan diğer yana hareket edebilirler, ancak yukarı veya aşağı hareket edemezler. Onlarla istinaden bizler, başka bir algı seviyesine sahibiz. Benzer şekilde, tek bir düşünce sistemi içinde yaşayan bir kişi, dünyayı iki düşünce sistemi içinde yaşayan birinden çok farklı hisseder.

Bu kavramı anlamak bir şey ama onu başarmak tamamen farklı bir konudur. Bunu yapmak için, içimizdeki sistemi geliştirecek evrimsel güçleri uyandırmalıyız. Bu güçlerin ne olduğunu gerçekten bilemeyiz ancak buna gerçekten ihtiyacımız da yok. Bizim üzerimizde daha güçlü hareket etmelerini sağlamak için, onları geliştirmeyi istemek yeterlidir. İşin püf noktası, eğer isterseniz, bu evrimsel güce nasıl yaklaşılacağını bilmek ve ona bizim içimizde o gelişmiş sistemi inşa ettirmektir.

Böylesine ikili bir sistemi inşa etmenin iyi bir örneği, İshak’ın bağlanmasının İncil’deki öyküsüdür. Tanrı, İbrahim’e İshak hakkında şöyle dedi: “Senin torunlarına İshak aracılığıyla isim verilecek” (Yaratılış 21:12), yani İshak kendi çocuklarına sahip olacak ve İbrahim’in hanedanına devam edecek. Ama öte yandan, Tanrı, İbrahim’e, İbrahim’in hanedanlığının devamını engelleyecek olan “onu yakılmış … bir sunu olarak sunması” (Yaratılış 22: 2) talimatını verdi. Kişi, bu tür çelişkili talimatlar nasıl bağdaştırabilir? Bu, üçüncü tarafın müdahale etmesi gereken zamandır. Böyle bir durumda, bizi öyle ya da böyle yönlendireceği için mantığı kullanamayız. Bunun yerine, çelişkinin geldiği, paradoksun kökeni olan daha yüksek bir aklın gelip çatışmayı uzlaştırması için “çağırmalıyız”.

Kabala bilgeliğinde, tüm çatışmaların uzlaştırıldığı yere, köke, “Yaradan” denir. Yaradan, doğadaki genel güçtür; tüm gerçekliği, evrenin kökünü ve içinde gelişen her şeyi sürdüren güçtür, hayatımızın kökenidir. Sonunda, her bir çelişki tam olarak ona, her şeyin geldiği ve her şeyin birleştiği kaynağa işaret eder.

Karşıtları mevcut aklımızla bağdaştıramadığımız için, akıllarımızı o yüksek kaynaktan aldığımız “yükseltilmiş” bir akılla değiştirmeliyiz. Paradokslar bizi bu şekilde manevi bir seviyeye yükseltir.

Dünyayı geliştirebilecek bir başka paradoks, aşırı egolarımızla olan ilişkimizdir. Bir yandan, herkesi bastırmaya yönelik egoist arzu hayatlarımızı mahvediyor. Öte yandan, egolarımızı nasıl doğru bir şekilde kullanacağımızı öğrenirsek, onları “ona karşı yapılan yardım” denen şeye dönüştürebileceğiz. Başka bir deyişle, manevi merdivende bizi bir seviyeden diğerine yükseltecek olan gelişim için, onları kaldıraçlara dönüştürebileceğiz.

Manevi arzumuz, egoyu dünyadan silmek değil, onun kalmasını ve hatta büyümesini istemek olmalıdır. Bizler, onun üzerine çıkmaya, onu başkalarına karşı iyi bir ilişkiyle örtmeye çalışırken, maneviyatta da daha yüksek derecelere yükseliriz.

Bu nedenle, paradokslarla baş etmenin anahtarı, yalnızca kendimizi düşünen bir sistemden başkaları hakkında düşündüğümüz, ihtiyaçlarını hissettiğimiz ve onları anladığımız bir sisteme geçmektir. Böylelikle içimizde, bize çelişkili görüşler sağlayacak ek bir sistem inşa ederiz. Daha sonra, bu görüşleri nasıl birleştireceğimizi öğrendiğimizde, aramızda, bugünün paradokslarını daha yüksek bir bağlantı ve tamamlama düzeyinde çözecek daha yüksek bir akıl ortaya çıkacaktır.

 

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed