“Egoist İnsanların Egolarının Arkasında Ne Vardır? Birisi Egolarını Kırıp İçeri Girerse Ne Yaparlar? ” (Quora)

Tüm insanlar egoisttir. Egoizm, insan doğasının ayrılmaz bir parçasıdır. Yani, insan doğası bir haz alma arzusudur ve ego, başkalarının ve doğanın pahasına haz alma niyetidir.

Haz alma arzumuz, kendimizi ve insan türünü korumak adına yemek, seks ve aile için olan bireysel arzular ve başkalarının sahip olduğunu istediğimiz, egoist arzularımız tarafından harekete geçirilen para, onur, kontrol ve bilgi için olan sosyal arzular olarak bölünür. Sosyal arzularımız her türlü bireysel, toplumsal ve ulusal gelişmeyi beraberinde getirir. Ayrıca yaşamın anlamını ve amacını sorgulayan ve bize bireysel ve toplumsal arzuların artık bizi tatmin edemeyeceği hissini veren bir manevi arzu çekirdeğine sahibiz. Birbirini izleyen her arzu seviyesinin ortaya çıkışı, gelişimimizin kapsamına bağlıdır.

Egonun sorunlarımızın ve krizlerimizin nedeni olduğunu ve ego olmadan hayatımızın çok daha huzurlu olacağını düşünmek yaygındır. Bununla birlikte, egonun varlığı için çok iyi bir neden vardır.

Ego, bizi hayvanlar aleminden ayıran şeydir. Yaptığımız her şeyin arkasında çalışan motordur. Gerçekten çok fazla zarar getirmesine rağmen, ego bizi dünyadaki en güçlü ve etkili varlıklar yapmıştır. Ego ile ilgili sorun, onu yanlış uyguladığımızda ortaya çıkar. Aksine egoyu olumlu, doğru ve faydalı bir şekilde kullandığımızda hayatlarımız uyumlu, dengeli ve huzurlu hale gelir.

Egoyu olumlu, doğru ve faydalı bir şekilde kullanmak ne demektir?

Bu öncelikle, parçası olduğumuz tek bir sistem olan, birbirine bağlı ve birbirine bağımlı bir doğada nasıl var olduğumuzu keşfetmeye bağlıdır. Tek bir sistemde var olduğumuzu hissettiğimizde, o zaman kendimizi çok daha büyük bir sistemin küçük parçaları olarak hissederiz. Dışımızdaki daha büyük doğa sisteminin büyüklüğünü hissederek, bu sisteme fayda sağlayacak şekillerde düşünme ve hareket etme ihtiyacını hissederiz. O zaman hücre ve organların, parçası oldukları tüm organizmaya hizmet etmek için ihtiyaç duydukları şeyleri almalarına benzer şekilde, buradaki varlığımızla diğer insanlara ve doğaya fayda sağlamak istediğimiz hesaplamasıyla doğal olarak hayatın tadını çıkarmaya başlarız.

Doğuştan gelen yaşama hissimiz, kişisel çıkarımızı başkalarına göre öncelik vermektedir. Bu nedenle, doğanın birbirine bağlılığı ve karşılıklı bağımlılığı, anlayışımıza ve duygularımıza rehberlik eden yeni bir tür eğitime – integral (bütüncül) eğitime – ihtiyacımız vardır. Mutlu ve kendine güvenen bireylerden oluşan uyumlu bir dünya, egomuzun birbirini ve doğayı hiç durmadan sömürmesine, suistimal etmesine ve manipüle etmesine izin vermenin yol açtığı tüm sorunlardan arınmış bir dünya yaratmanın anahtarıdır.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed