Maneviyatın İlk Kavranışı

Pek çok grup fiziksel dünyadan manevi dünyaya geçişe yaklaştığında ve her onlu bunu kendi içinde birleştirmek ve gerçekleştirmek istediğinde, bu zaten çok büyük bir olaydır, ruhun doğuşudur.

Dünyasal yaşamdan biliyoruz ki, asıl mesele hamileliğin başlangıcıdır, korunmasıdır, böylece düşük yapılmaz ve sonrasında doğum yapılır. Bu, her türlü komplikasyonun mümkün olduğu çok karmaşık bir süreçtir. Ama bütün bunlar geçtiğinde ve bir kişi doğduğunda büyümeye başlar.

Manevi çalışmadaki en zor şey, maneviyatın ilk kavranışıdır: tüm onlu için tek olan, manevi nokta etrafında bağ kurmaktır. Eğer hepimiz onu anlarsak, gelişmeye başlarız, ondan daha fazla tatmin alırız.

Manevi gelişim süreci, inişler ve çıkışlar, alma niteliğinin dönüşümlü olarak büyümesi ve ihsan etme niteliğinden oluşur. Ne de olsa ihsan etme gücünü, onun eksikliğini hissetmeden alamayız. Ve bu yüzden önce egoizmin içine düşmeli, onun tüm kötülüklerini ve onu ihsan etme olarak ıslah etme gerekliliğini hissetmeliyiz.

Bu yüzden, atan bir nabız veya bir embriyoda meydana gelen süreçler gibi ileri geri sallanmaya devam ediyoruz. Ancak bu, ihsan etme gücünün yetkisi altında hareket etme arzumuza uygun olarak, bizim doğal alma arzumuzun üzerindeki ihsan etme gücünün çalışmasıdır.

Manevi dünyada doğumun başladığı yer burasıdır; bu, Üst güç bize karşı harekete geçsin ve istediği her şeyi bizimle yapsın diye, onluda kendini feshetme arzusuyla başlar. Yaradan gibi olmak için, kendimizi egoizmimizden tamamen ayırmaya hazırızdır.

Kişi bunu kendisi uygulamaya çalışırsa, kesinlikle düşük yapacaktır çünkü o, yalnızdır. Ama onluda, dostlarının arasında yer alırsa, o zaman bırakamayacaktır. Eğer bizler, aynı amaç için, aynı karşılıklı ihsan etme gücü ve birbirimizi desteklemek için birleşir ve çabalarsak, doğru şekilde gelişmeye başlarız.

Ve onludan ayrılır ayrılmaz, vücuttan kesilmiş bir organ gibi ölürüm ve kesinlikle bir düşük olacaktır. Sonuçta, maneviyat, bedenselliğin aksine mükemmeldir ve kısmi hiçbir şey olamaz. Birinin dışarı çıkması herkes için sorun yaratır.

Bu nedenle, aramızdaki bağı ve Yaradan’la olan bağı mümkün olan her şekilde korumak gerekir. Herkesin, diğerlerinin önünde kendini feshettiği ve herkesin Yaradan’ın önünde kendini feshettiği ölçüde, Yaradan’a, annenin rahmindeki bir damla tohumun kendisini annenin otoritesine vermesi gibi, bize bakma fırsatı veririz.

 

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed

Önceki yazı: